Leipzig Max Planck Bilişsel ve Sinir Bilimleri Enstitüsü,Uyarı tamamen aynı olsa bile bilgi beyin tarafından her zaman farklı şekilde işlenir. Leipzig’li bilim adamlarının tespit ettiği şey budur. Ve bunun nedenlerini de buldular.
Max Planck Bilişsel ve Beyin Bilimleri Enstitüsü’nden (MPI CBS) araştırmacılar, “Journal of Neuroscience”da yayınlanan çalışmaları için beynimizdeki belirli ağların gelen uyaranlara nasıl tepki verdiğini inceledi. Soru, uyaranın kendisi aynı kalsa bile, sesler, görüntüler veya dokunma gibi bu uyaranlara neden farklı tepki verdiğimizdi. Bunun ağların değişen durumlarına bağlı olduğu zaten biliniyordu; fakat aynı zamanda belirli bir ritmi takip ediyorlar mı?
Bunu yapmak için, ilk yazar Tilman Stephani liderliğindeki Leipzig’li bilim adamları, deneklerine ön koldaki ana sinire binlerce küçük, birbirini takip eden elektrik akımı verdi. 20 milisaniye sonra bu uyarılar, serebral korteksin belirli bir bölgesinde, yani birincil somatosensoriyel kortekste bir yanıt üretti. İlgili uyarıların beyni nasıl uyardığını belirlemek için bir elektroensefalogram (EEG) kullanıldı.
Bilgiyle uğraşmak zaten serebral kortekste düzenleniyor
Uzmanlar, beyindeki ağların ne ölçüde uyarılabileceğinin, bilginin serebral kortekse girişine bağlı olduğunu keşfetti. Yukarıda adı geçen birincil somatosensoriyel kortekste sinir hücreleri farklı şekilde uyarılabilir ve bu da bilginin daha sonra nasıl işleneceğine karar verir. Beynin uyaranlarla nasıl başa çıkacağına, daha önce varsayıldığı gibi yalnızca daha yüksek seviyelerde değil, serebral korteksin girişinde karar verilir.
Bizi etkileyen hiçbir dış etki yok gibi görünse bile, bir ağın nöronları arasında her zaman bir miktar aktivite vardır. Bu nedenle sistem hiçbir zaman tamamen devre dışı kalmaz.(Leipzigli sinirbilimci Tilman Stephanie.)
Uyarılma ve engelleme arasındaki denge
Böylece sinir hücrelerimiz vücudumuzdan kalp atışı, sindirim veya nefes alma gibi kalıcı bilgiler alır. Başka bir girdi almadıklarında bile aktiftirler. MPI CBS’de doktora öğrencisi olan Stephani, “Bu iç süreçler, çeşitli beyin ağlarının uyarılabilirliğini sürekli olarak etkiliyor” diye açıklıyor. Bu durumda beynin temel işlevi bir bilgisayar gibi değil, sinir hücrelerinin dinamikleri tarafından belirlenir.
Bu dinamik rastgele değil, zamansal bir kalıba göre meydana gelir. Mevcut durum bir öncekine bağlıdır ve daha sonra bir sonrakini etkiler; buna uzun vadeli otokorelasyon denir. Stephani, “Korteksin uyarılabilirliğinin bu kadar değişken olması, ağlarının sözde ‘kritik’ duruma yakın olduğunu gösteriyor” diyor. Heyecan ve çekingenlik arasındaki dengede sürekli dalgalanıyorlardı.
Mekanizma bizi muhtemelen duyusal aşırı yüklenmeden koruyor
Leipzig araştırmacılarına göre bu denge, beynin uyarıları nasıl işlediğini belirleyebiliyor. Ayrıca bize gelen çeşitli bilgilerin filtrelenmesine de yardımcı olabilir. Bu, tek bir uyaranın bize aşırı yüklenmediği, aynı zamanda düzenli olarak algılandığı anlamına gelir.
İkinci bir çalışmada bilim insanları, uyaranların ağda güçlü bir uyarılma anına vardıklarında daha güçlü bir şekilde uygulanıp uygulanmadığı sorusunu ele almak istiyorlar. Tilman Stephani, “Fakat dikkat gibi başka süreçler de burada rol oynayabilir” diye açıklıyor. Eğer bu başka bir şeye yönlendirilirse, daha az fark edilen bir uyaran beyinde başlangıçta güçlü bir reaksiyonu tetikleyebilir; ancak beyindeki aşağı yönlü süreçler uyarının bilinçli olarak algılanmasını engeller.
Bir yanıt yazın