Biden’a açık mektup
Emperyalizm’in kağıttan kaplan, ”SOYKIRIM’ söylemi ve ÇÖZÜM ÖNERİSİ
Değerli dostlar,
Önce bir ön tespit:
- Ermeni ‘Soykırımı’ HUKUKİ bir SORUNDUR ve ÇÖZÜME ULAŞMIŞTIR. Refik Mor bu tezi 20 seneden fazla zamandan beri TEKRAR etmektedir ve DOĞRULUĞU da Refik Mor tarafından PRATİKDE ispatlanmıştır.
2. Ermeni ”SOYKIRIMI’nın ÇÖZÜMÜ, istatistik rakamlarla zinhar açıklanamaz, GEREKÇELENDİRİLEMEZ ve bizi sonuca götüremez [Mesela:Yok efendim, öldürülen Ermeni sayısı 1,5 milyon değil de şu kadardır..vs.]
3. Ermeni ”SOYKIRIMI”nın ÇÖZÜMÜ;
”İşte Onlar bizi şu kadar öldürdü, biz ise şu kadar öldürdük”
söylemi ile de savunularak ÇÖZÜME götüremez.
4. ”Tarihçiler komisyonu kuralım” söylemi ise, ilk başlardaki ”Çaresizliğimizden” dolayı dillendirilen bir söylem olup, ”Soykırım” söylemini HUKUKEN Türk’lerin ALEYHİNE geliştirecek, tartışmalı hale getirecek olan bir öneridir.
Birleşik Amerika Devletleri Cumhurbaşkanı Joe Biden’a, 24 Nisan 2021’de yazdığım mektubumun güncellenmiş halidir.
Emperyalizm’in temsilcisi Biden’ın zar’ları, şeş beş yerine 2, 1 geldi..
Değerli dostlar,
Biden 1915 olaylarını soykırım olarak tanımlamış ve peki tanımlamış ise ne olmuş?
O meşhur
‘‘Countering America’s Adversaries through Sanctions Act‘‘ (CAATSA),
‘‘Amerika’nın Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası‘‘
burada ne işlev yapar.?
Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Diasporası nelere hazır olmalıdır.?
Peki Amerikan Cumhur Başkanı bu olaya soykırım demiştir, bu HUKUKEN ne anlama gelir, işte onun kısa ve HUKUKi açılımı:
1. Mesela bir boşanma kararını Sulh Hukuk Mahkemesi verir. Adi bir suçlu, yine yerel mahkemelerin ceza daireleri tarafından cezalandırılır. Soykırım kararını ise, 1948‘de kabul edilen ve 1951’de yürürlüğe giren Uluslararası SOYKIRIM Sözleşmesinin VI Mad. gereği, ya olayın olduğu ülkedeki yerel mahkeme VEYA merkezi şu anda Den Hag’da olan Uluslararası Ceza Mahkemesi verir, kişiler vermez. Hele hele poltikacıların buna hiç selahiyeti yok. Bu kişi Erdoğan da olsa, Merkel de olsa,Biden da olsa fark etmez.
2. 1915 olayları soykırım olsa dahi, 1951’de yürürlüğe giren Uluslararası Soykırım Sözleşmesi ile 1915’de yapılan bir olayı soykırım olarak yargılayamazsınız. NEDEN.? Çünkü Uluslararası HUKUKİ bir kural vardır ki,o da kanunların GERİYE DOĞRU İŞLETİLEMEZ olduğudur.
3. Amerika, hatta Den Hag’da kurulmuş olan Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin KARARLARINI, Kızılderili‘lerin dava açmasından korktuklerı için, hukuken TANIMAMAKTADIR. Peki bir devlet, HUKUKEN TANIMADIĞI bir mahkemenin kararlarını tanımazken;
‘‘Ben Uluslararası Ceza Mahkemesi‘nden üstünüm‘‘ diyerek, bir ülkeyi soykırım ile suçlayıp KARAR verebilir mi? Elbette hayır..
NEDEN.? Çünkü Uluslararası Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşme’sinin 6.cı maddesi‘nde:
‘‘Madde 6- Soykırım fiilini veya üçüncü maddede belirtilen fiillerden birini işlediğine dair hakkında suç isnadı bulunan kimseler, suçun işlendiği ülkedeki devletin yetkili bir mahkemesi veya yargılama yetkisini kabul etmiş olan Sözleşmeci Devletler bakımından yargılama yetkisine sahip bulunan uluslararası bir ceza mahkemesi tarafından yargılanır.‘‘
Denmektedir. Çocuğa ad koyarak söyleyecek olursak; Uluslararası Ceza Mahkemesi‘ni hukuken tanımıyorsan dava açamazsın, orada verilen kararlar da sizin için YOK HÜKMÜNDEDİR, denmektedir. Nokta. Peki Amerika bu mahkemeyi tanıyormu.? HAYIR.
4. Dünyanın hiç bir DEMOKRATİK ülkesinde Kişiye, bir gruba veya bir devlete mahsus ÖZEL kanun çıkartılamaz. Kanunlar Ali, Veli, Hasan vs. Adına çıkartılamaz. ‘‘Soykırım Kanunu‘‘ çıkartabilirsiniz lakin bu kanun yalnız Türk’ler veye Fransız‘lar veya Ermeni’ler için geçerli olmak şartı ile çıkartılmaz, adama gülerler.
5. Önceleri, ‘‘Türk’ler soykırım yapmadı‘‘ demek SUÇ sayılıyordu.? Anavatan Partisi Genel Baişkanı sayın Dr. Doğu Perinçek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘nde bunu HENDEĞE gömdü ve suç olmaktan çıkardı ve Karşı taraf da, sözüm ona anılan suçu ispat edemedi
6. Lakin bazı aklı evveller, apartman yönetmeliği ile dernek tüzüğünü biririnden ayırt edemeyenler veya on bin kilometre uzaktan kelle, kafa kopartmaya kalkan ‘‘yiğido’lar‘‘ için;
‘‘Amerika’da 49 Eyalet sözde soykırımı kabul etmiştir, 50.ci eyaletin de kabulünden sonra, şimdi de başkanın kabul ettiğine göre ve bundan dolayı da artık ‘‘Artık bittik, mahvolduk‘‘
demektir.
Bunların burada kastettikleri ise:
‘‘Amerika’nın Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası‘‘ olan;
‘‘Countering America’s Adversaries through Sanctions Act‘‘ (CAATSA)
isimli yasasıdır. Kaldı ki, Amerika bu kanununu her kafasına koyduğu ülkeye, soykırımdan bağımsız olarak, uyğulamaya kalkıyor. Mesela Almanya’ya Rusya’dan doğal gaz taşıyan Nord Steam 2 boru hattını yaptırırsan sana CAATSA gereği yaptırım uyğularım diyor. Onun yerine benden kaya gazı alacaksın diyor.
Haydutluk yani.
CAATSA kanunu Amerika’yı bağlar.
Direnirsen tabi.
Boyun eğersen değil.
7. Haberi olmayanlara hatırlatmak bazında ;
ABD Başkanı Trump yasa gereği 70 sayfalık CAATSA metninde listelenen 12 yaptırım kaleminden en az beşini seçmek zorunda idi.
Bu Biden için de aynıdır.Bu kalemler şöyle sıralanıyor:
7.1 Yaptırım kapsamına alınan kişi ve kurumlara ihracat-ithalat bankası desteğinin kesilmesi,
7.2 Mal ve teknoloji ihracatı ruhsatı verilmemesi,
7.3 ABD mali kuruluşlarından kredi tedarik edilmemesi,
7.4 Uluslararası mali kuruluşlardan kredi verilmemesi,
7.5 Mali kurumlara ABD Merkez Bankası ile doğrudan alışveriş yapma izni verilmemesi,
7.6 Yaptırım kapsamına alınan kişi ya da kurumlarla ihale ya da sözleşme yapılmaması,
7.7 Döviz üzerinden işlem yapılmasının yasaklanması,
7.8 Mali kurumlar ve bankalar arasında ödeme ya da kredi transferlerinin yasaklanması,
7.9 Yaptırım kapsamına alınan kişi ya da kurumların ABD topraklarında gayrimenkul sahibi olmasının yasaklanması,
7.10 ABD kişi ve kurumlarının yaptırım kapsamına alınan kişi ya da kurumlardan sermaye ya da borç alışverişinin yasaklanması,
7.11 Yaptırım kapsamına alınan kişilere ABD’ye giriş yasağı,
7.12 Yaptırım kapsamına alınan kişi ve kurumlara benzer işlevi olan üst düzey görevlilere de yaptırım uygulanması.
8. Haa, işte şimdi Biden’a şu soru sorulmalıdır: ‘‘Ermeni Soykırımı’nın tanınması veya tanınmaması Amerika’nın HANĞİ ÇIKARLARINA zarar vermektedir.
Bu da Amerika’da açılacak HUKUKİ sürecte olmalıdır.
9. Peki,
‘‘Osmanlı, Ermeni’lere soykırım yaptı ve bunun sonuçlarına da Osmanlı‘nın devamı olan Türkiye Cumhuriyeti katlanmalıdır‘‘
deniyorsa ve buna ait bir MAHKEME KARARI YOK ise bu bir İFTİRA SUÇU teşkil eder.
İşte benim Alman’ların önüne koyduğum ve HUKUKEN tehdit ettiğim de tam da bu konu idi ve de HAKLI çıktım ve Bundestag kararlarından bir hafta sonra basın konferansı ile bunun siyasi bir karar olduğunu ve HUKUKİ bir sonucunun olmadığını deklare etmişlerdir.
Alman CDU –Hristiyan Demokratlar Partisi‘nden 6-7 kişilik bir hukukçular grubu bu konuda bir hafta boyunca beni linç etmeye ve geri adım atmamı istediler, lakin başaramadılar.
Zira Parlamenterler hakkında vereceğim suç duyurusunun sonuçlarının nerelere varacağını kimse kestiremiyordu.
Ve nihayetinde beni partiden ihraç edip, kendi kendilerini tatmin etmeye çalıştılar.
Artık mütevaziliği bıraktım, dostlar. Evet tek başıma da olsa, Federal Almanya Cumhuriyeti’ne geri adım attırdım. Bunun aksini ispat eden olursa öbek boş, isteyen istediğini yazabilir.
Şimdilik İngiltere Lordlar Kamarası üyesi bayan Baron Flather’ı HUKUKEN nasıl dize getirdiğim cephesine hiç geçmeyelim
10. Peki aynı konu Biden hakkında da yapılabilir mi?, EVET yapılır ve de YAPILMALIDIR da.
Bunu yapacak olan kişiler de, hayatında onbaşı-çavuş dahi olamamış, dernek tüzüğü ile apartman talimatnamesini birbirine karıştıran, fakat haspel kader Diaspora’daki bir derneğin başına zorla geçmiş ‘‘Yiğido‘‘ların ve Lobi paralarından nemalananların çapını aşar, onu da söylemiş olayım.
11. Biden’ın açıklamasının İÇERİĞİNE gelince:
Soykırım demeden önce Sayın Erdoğan’ı araması ve
‘‘yarın soykırım diyeceğim‘‘
diye haber vermesi, Amerika ile Türkiye arasının daha fazla gerilmesini istememesi olarak görüyorum. Zira, haber vermeden ve daha sonraya da randevu almadan,soykırım deseydi, Amerika ile Türkiye yetkililerinin tekrar biraraya gelmeleri, gelseler bile çok gerilimli bir atmosferde olacağı açık idi. Belki de ipler kopabilirdi.
Anlaşılan Biden buna taraftar değildi. Biden’ın, 2 Ağustos 2017’de Başkan Trump’ın imzasıyla yürürlüğe giren CAATSA İran, Kuzey Kore ve Rusya’ya uygulanan yaptırımların da dayanağı olan 12 maddelik yaptırımlardan hangisini uyğulayacağı, bana göre açık değil.
Zira, bunun cevabı yukarıda da değindiğim gibii soykırımı tanıma veya tanımama Amerikan‘ın hangi Ulusal Çıkarlarına aykırıdır sorusuna verilecek cevapta aranmalıdır ve bunu da Biden’a bizim sormamız gerek.
Açıklamada, içerik olarak:
‘‘kimseyi suçalamak istemiyoruz, bizim istediğimiz bir daha böyle şeylerin olmamasıdır‘‘
Sözüne, itibar edilmemesi taraftarıyım.
Bu söylem, tüm diplamatların artık ezbere bildiği, havuç, sopa takdiğidir ve modası geçmiştir.
Densiz Biden‘ın ‚‘İstanbul yerine Konstantinopel demiştir‘‘ dediğine gelince;
Ankara, 29 Ekim 1923’te, zamanın Cumhurbaşkanı değerli Mustaf Kemal Atatürk tarafından, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti ilan edilince, İstanbul, M.S. 330’dan beri, yani, 1600 yıl boyunca sürdürdüğü başkentlik özelliğini kaybetmiştir. 1930 yılında Konstantinopolis adı, Atatürk tarafından tamamen yürürlükten kaldırılarak resmi adı İstanbul olmuştur.
Biden, güya uyanıklık yapıp;
‘‘Yahu niye kızıyorsunuz, zaman ve mekan içinde değerlendirdik, o zamanlar adı Konstantinapol idi‘
deyip işin içinden sıyrılmaya kalkabilir, ama YEMEZLER..!
Biden’ın bu açıklamasındaki, benim için ‘‘SEVİNDİRİCİ‘‘ yanı ise,
DEMOKLES’in KILICI GİBİ BAŞIMIZDA SALLANIP DURAN ‚‘‘SOYKIRIM‘‘ UCUBESİNİN ARTIK MAKARADAN BOŞANDIŞIDIR..
Takke düşdü kel göründü, adeta.
Peki şimdi daha ne ile ‘‘tehdit‘‘ edecekler bizi.?
Emperyalizm, Türk’lere karşı oynadığı kumarda son zarını atmış ve zarlar 2, 1 göstermekte.
Türk’ler mano toplamaz, racon’larında bu yoktur, ayıptır.
O’nu da kim toplarsa toplasın.
Kahveyi kapatıyoruz. .
24 Nisan 2024 – Almanya
[24 Nisan 2021’de Biden’a yazılan mektubumun güncellenmiş halidir]
Amerika’daki Türk Diasporası‘nın tüm bireylerine ve diğer dostlara iyi ve sağlıklı günler dileklerimle.
Refik Mor
[2003-2018 Neumünster Meclis Üyesi-Almanya]
Bir yanıt yazın