Travmalar toplumları da yorar

Yaşanmış travmalar, kronik stresler yapıları da, insanları da, toplumları da yorar.,

Bu konuda Hadis-i Şerifler var.

“Hiç takla atmış arabayla atmamış olan bir olur mu?”

Travmalar insanları ve toplumları daha olgun, daha bilge yapmaz.

Türk insanı ise 1600’lü yıllardan bu yana sürekli dayak yemiştir.

Cumhuriyet döneminde dahi hemen hemen her on yılda bir büyük ekonomik buhran yaşanması neredeyse gelenekselleşmiştir.

Doğal olarak toplumda çürüme, regresyon yüzyıllardır devam eden bir süreçtir.

Yaşadığımız son yirmi yıl ise toplum için tam bir dağılma, parçalanma, düşmanlaştırma dönemi olmuştur.

Diyebiliriz ki, neredeyse devlet adamları toplumu bir içsavaş ortamına hazırlamakla görevli gibi davranmıştır:

Şimdi; toplumun en azından %15’lik bir kesimi,

ülkede Dar-ül Harp ortamı olduğunu,

devletin ve düzenin kafir olduğunu,

toplumunu geride kalan kısmının kafir olduğunu,

kafir devlete vergi verilmeyeceğini,

ordusunda asker olunmayacağını,

kamu malını yağmalamanın cihat kapsamında hak ve helal olduğunu,

diğerlerinin kafir, müşrik, münkir, fasık olduklandan bahisle karıları ve kızlarının ırz ve namuslarının hak ve helal olduğunu,

toplumun geride kalanlarının benzer sebeplerle canlarının bir değer taşımadığını,

Dar-ül Harp ortamında yalan söylemenin, iftira etmenin, yalancı şahitlik etmenin, hile ve desisenin cihata ait temel stratejiler olduğunu

Ciddi ciddi düşünmektedir.

Bu nedenle en azından bu kesim askerden kaçmakta, vergi kaçırmakta, kamu malını yağmalamakta dinen hiçbir mahsur görmemektedir.

Peki bu halkın ahlakı nasıl düzelir?

Halkın dini, mezhepsel, etnik, maddi bölünmeler, cepheleşmelerden uzak, refah içinde en azından iki kuşak ömrü boyunca yaşaması lazım.

Bu sürenin sonunda belki halk üstün meziyetler, erdemler kazanabilir..

İçinde yaşadığımız ortam bu şekilde devam ederse, ahlaksızlığın yeni yeni kitaplarını, ciltlerini yazacağız.

Esasen Yüce Atatürk’ün bir süre için buzdolabına koyduğu, ertelediği derin fikirsel açmazlar, çıkmazlar geçen yıllar içinde tekrar karşımıza çıkmıştır.

Türkiye diğer İslam ülkelerinin en azından bin yıldır içine düştüğü regresyon, gerileme, çürüme, çöküş dönemine yeniden geri dönmüştür.

Korkarım bu olumuz dönüşüm süreci devam edecek.

Ülkenin aydınlık yüzleri sürekli olarak yurt dışına kaçacak.

Sel gidecek, kum kalacak.

Sonunda Türkiye dünya denilen mahallenin diğer delilerinden birisi olacak.

Kolayca elindeki alınabilen.

Hayırlı olsun, inşallah, hamdolsun..

Bu konuda Hadis-i Şerifler var. - kalabalik insan topluluk

KONU HAKKINDA DAHA FAZLA:

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Turkish Forum Editör, İngilizce, Almanca, Türkçe. Sitemizde Medya takibi ve editörlük yapmak isteyenler bizimle irtibata geçebilirler.

Yorumlar

“Travmalar toplumları da yorar” için bir cevap

  1. Yasemin Çin avatarı
    Yasemin Çin

    KUR’AN yakma, Peygambere hakaret! Suç Kimin?!

    Kendini-sınırını bilmez bir akılsız yobazın KUR’AN yakma eylemi; inanılan değerlere hakaret, aşağılama evet kötü, hem de çok kötü!
    Protesto edilmeli, kınanmalı tamam, ama bu sonuç kimin eseri, bir de buna bakalım!

    (En’am,108)”Başka dinden olanların tanrılarına sövmeyin. Bakarsın onlar da öfke ile kalkıp, farkında olmadan sizin Tanrınıza küfredebilirler.”

    Nasıl muhteşem bir KUR’AN uyarısı!

    Asırlardır, kendileri gibi düşünmeyen, başka dinden, inançtan olan herkese ‘kâfir’ diyen, KUR’AN’ın uyarısının farkında bile olmayan, kara-kapkara zihniyet, işte bu zihniyet, yakma eyleminin sebeplerinden olabilir mi?
    Bu kara zalimlerin, ‘İslâm bu-Kur’an böyle emrediyor’ iftiraları ile yönetimlerini de ellerine geçirdikleri ülkelerinin, genel görüntüleri nasıl da renksiz, gri-siyah, ürpertici; şimdi, dönüp bir de bunları sorgulayalım!

    Şöyle bir bakın; bu dinci yobazlar yüzünden tüm dünyada, KUR’AN deyince insanlar ne anlıyorlar, ne görüyorlar;
    ‘başörtüsü?+namaz?+câmi?+sakallı, cüppeli, sarıklı erkek?’ dışında, algıda başka bir durum-hâl var mı sizce?

    Maalesef ki artık ülkemizin de dahil olduğu bu dinci rejimler, ‘din budur, başka yol yok’ diyerek halklarına zulmediyorlar; kendi sapkınlıklarına, ahlâksızlıklarına, özellikle peygamberi(hadisi?-sünneti?-varmış gibi) ve kapak olarak da Kur’an’ı kalkan yaparak!
    İçeriği bilinmesin diye Arapça okutulan, ölülere üfürülerek yok sayılan/kupkuru bir kitap haline getirdikleri Kur’an’ı, sonra da hiç utanmadan-üzülmeden(biz ne yaptık? diye sorgulamadan) yaktılar diye kıyameti koparıyorlar. Sizin eseriniz! Buyrun seyredin.

    Yüceler Yücesi-Güzellikler kaynağı, evrenin yaratıcı-yöneticisi ve sahibi TANRI’ya, aziz Peygamberi ortak ederek(şirk-en büyük zulüm) ve 6-9 yaşlarında çocuklarla, çok sayıda(?) kadınla evlendirme ve kadınları sadece cinsel obje olarak görme gibi sınır tanımayan kendi sapkınlıklarını, peygamber hadisi?-sünneti? diyerek, yalanlarına malzeme yaptılar.
    (Tanrı, sayısız ayetle uyarır; peygamberin, ‘din’de söz hakkı YOK, sadece elçi)
    İnananlar olarak; bu yalanlara, iftiralara ses çıkardınız mı ki, şimdi, Peygambere hakaret ediyorlar diye bağırıyorsunuz! Üstelik, yobaz-satıcı ama hoca geçinenlerin ekranlarda, peygamber hakkında anlattıkları yalanları eğlenerek dinleyen, kahkahalarla gülenleri gördüğünüzde, KUR’AN, TANRI ve Peygambere iftiralar, arşı aşmışken, hiç tepki gösterdiniz mi?
    Müzik eseri(?!) gibi nağmelerle(!) ve anlamadan okuyarak yok saydığınız Kur’an’ı, yaktılar diye niye feveran ediyorsunuz? İnsanların, Kur’an-peygamber hakkında böyle düşünmesi kimin eseri, kimin suçu?

    Ne kadar üzücü ki, adı ‘Barış’ olan dinin Kitabı;
    batı toplumlarının algılarında, kara-kapkara yobazların, insanlıktan çıkmış teröristlerin ve Arapların ilkel kabile kitabı zannedildiğinden;
    KUR’AN’ın, yakılması sadece sonuç; çok acı veren bir sonuç!

    KUR’AN’ın adının geçtiği ‘Kur’an kurslarında?!’ sayısız çocuk tecavüzü yaşandığı halde, toplumsal ayaklanmalar yaşanmaması değil midir bu sonuç!! Kur’an’ı kötü emellerine alet etmeleri ile, Kur’an’ın yerlerde sürünmesine mi yanalım, küçücük çocukların hayatlarının kararmasına mı? Saygın, cesur, insan gazeteciler dışında sesini çıkaran oldu mu? Şimdi de kalkmış Kur’an’ı yakıyorlar diye fetvalar veriliyor, câmilere toplanan kuru kalabalıklar şikayet edip bağırıyorlar! Bu durumu siz yarattınız! Başkalarına bağırıp-çağırıp suçlayacağınıza, dönün de, bir de kendinize, yaptıklarınıza-yapmadıklarınıza/ihmallerinize bakın?!

    Aydınlık, ileriye dönük umutları olan ve laiklik ilkesinin geçerli olduğu, çok zor şartlarda kazanılmış bir Cumhuriyete sahiptik. Kuruluş yıllarındaki değerlerini koruyarak, örneklik misyonumuzu yerine getir(e)medik, itiraf edelim. Tarikatlara, diyanete bırakılmış yönetimle, Atatürk Cumhuriyetinin tüm birikimlerini, bir türlü uyanamadığımız ve gereken mücadeleyi ver(e)mediğimizden kaybetmek üzereyiz!

    Ülkenin bu hale gelmesinde, aydınların da büyük ihmalleri var. Onlar kendi sırça köşklerinde, Cumhuriyetin kazanımları ile mutlu-memnun yaşadılar. ‘Din’i, avam-aşağı tabaka alanı olarak görüp, uzak durup ilgilenmezken; kara-kapkara yobazlar da meydanı boş bulduklarından, inananları kandırıp kendilerine kul-köle yaparak hayatları, işte böyle cehenneme çevirdiler.

    Kocaman kitaplıklarının önünde kayıt görüntüsüyle, çook kitap okunmuşluğun gösterisi yapanlar, -özgür tercih-kendileri inanmasa da, kütüphaneler dolusu kitapları Yazdıranın Kitabını, ‘aydın’ olmanın gereği okuyup, inceleyip araştırsalardı. Lütfetselerdi birazcık da olsa, KUR’AN bilgisi ile toplumu aydınlatsalardı da, inananlar bu yobazların ellerine, ülkemiz de tarikatların, diyanetin eline düşmeseydi!

    KUR’AN’ı bir kere okudum, birşey anlamadım’ diyerek bir kenara attığınız Kitap, kâinatın Kitabı. Bir kere ‘oku’makla anlaşılabilir mi? Her âna, çağa, zamana; kıyamete kadar söyleyecek sözü olan KUR’AN bir kere okumakla kapılarını açar mı? Asırların tozu var üzerinde; çok emek-çaba-sorgulama-çok derin bilimsel araştırma, inceleme, cesaret ve gönül/yürek ister!!!

    Ayrıca, ahlâk ve adalet ve özgür irade/özgürlük yoksa, ‘din de yok!

    Çoook yaralayıcı ki, hayranlıkla izlenmesi-takip edilmesi, eşsiz en değerli bilgilerinden dolayı sımsıkı-sımsıcak kucaklanması gerekirken; içeriği boşaltılmış, gereken saygı gösterilmemiş, gerçek anlamda sahiplenilmemiş, yok sayılmış, kupkuru bir kitap haline gelmiş KUR’AN’ı yakmalarının anlamı, sebepleri bilince daha da acı,çoook acı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem
  1. pavarotti de güzel söyler Oçi Çorniye’yi

  2. Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!? Tasavvuf konusu; ilk başlarda KUR’AN merkezli nefsi terbiye etme amaçlı ortaya çıkmışsa da; sonralarda kişileri yüceltme,…

  3. KUR’AN! Fal?-Nazar?-Büyü? (Mâide,3)”Fal oklarıyla-kehanet yoluyla gelecekte sizleri neyin beklediğini öğrenmeye çalışmak fısktır-kötü bir eylemdir; çünkü bu yoldan çıkmaktır.” Fal ile…

  4. KUR’AN-İçki?! Robotlaşmış Kullar?! Kafayı içki içenlere takmış, onları cehennemlik-kâfir ilan eden din satıcıları-yobazlara inat, Yüceler Yücesi Yaratıcı aşağıdaki ‘içki’ ile…

  5. İlginç, bir sürü insan hakkında haklı haksız yurtdışına çıkış yasağı var ama sadece spesifik olarak TMSFye borcu olanların yasağını kaldırmak…

  • Bir Günah Gibi

    Bir Günah Gibi

    Kimin yazdığını bilmiyorum, ancak çok duygusal bir kişinin yazdığına emin olduğum bir şarkı sözü vardır. Aslında şarkı bir Rus halk şarkısından gelmekte, ‘Oçi Çorniye’. Şarkının […]


  • Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!?

    Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!?

    Tasavvuf konusu; ilk başlarda KUR’AN merkezli nefsi terbiye etme amaçlı ortaya çıkmışsa da; sonralarda kişileri yüceltme, söylediklerini buyruk kabul etme zaafı ile kutsallaştırılmışlara-kullara tapınma haline […]


  • SEÇİMLERDE SEÇMEN; YA T.C. YA DA YIKIM VE KAOS DİYECEK

    SEÇİMLERDE SEÇMEN; YA T.C. YA DA YIKIM VE KAOS DİYECEK

    Türkiye’de önümüzdeki dönemde yapılacak seçimler için, herkesinde gördüğü gibi, ABD bilerek kendine bağlı işbirlikçilerle beraber R.T.E. -K.K. üzerinden Türkiye’ye anti demokratik ve totaliter içerikli iki […]


  • PROTEİN EKSİKLİĞİ

    PROTEİN EKSİKLİĞİ

    Ülkelerin gelişmesini, proteinli gıdalarla beslenen gençler ve kuşaklar sağlar. Her Japon çocuğu mutlaka yumurta yer, et, balık, fındık, badem yer, süt içer. Her Alman çocuğu […]


  • Türkiye’ye turist yağacak…

    Türkiye’ye turist yağacak…

    Alınan onca önleme rağmen Rus turistlerin Türkiye tercihi önlenemiyor. Geçenlerde yazmıştık. Rusya, iç turizme yönelik önlemler almaya başlamıştı. Ancak, görülüyor ki Rus turistler Türkiye’den hali […]


  • Kocaseyit

    Kocaseyit

    1929’da Havran’a gelen Gazi Mustafa Kemal Atatürk  ,Nahiye Müdürüne , ” Havran köylerinden birinde bir Seyit Onbaşı olacaktı onu bulup getirin” der. Seyit Onbaşı’nın hangi köyde olduğunu bilmeyen Nahiye Müdürü “Emriniz olur.Buluruz […]


  • SEÇİM SİSTEMİNİN GÜVENİRLİĞİ

    SEÇİM SİSTEMİNİN GÜVENİRLİĞİ

    Erkam Tufam yurtdışında yaşayan bir gazeteci. Niye yurtdışında, nasıl çıkmış gibi sorular beni ilgilendirmiyor. Bir yazımda vurgulamıştım; ‘ben söze bakarım’! O kişinin söylediklerinin ne kadarı benim […]


  • Diploması Gizlenen Cumhurbaşkanı Kim?

    Diploması Gizlenen Cumhurbaşkanı Kim?

    Yukarıdaki başlık sayın Emin Çölaşan’ın  dünkü  yazısının başlığıdır.  Sayın Sultan Uçar    “Diploma kayalara çarpmış’başlığı ile sayın Cumhurbaşkanının diplomasını sorgulamış. Sayın Fatih Portakal ise “En azından […]


  • Bir Şahin’in inanılmaz yolculuğu

    Bir Şahin’in inanılmaz yolculuğu

    Kuşlar yılın farklı zamanlarında besin kaynaklarının mevcudiyetine ve iklim koşullarına bağlı olarak kışı geçirecekleri alanlara veya üreme alanlarına göç ederler. Göç eden kuşların çoğu Avrupa, […]


  • Orta Asya’da Türkler

    Orta Asya’da Türkler

    Türkmenistan’daki ‘Türk’ ile Türkiye’deki ‘Türk’ aynı insanları mı ifade ediyor? Eğer öyleyse, neden ikisinin arasında isimleri başka insanlara atıfta bulunan ülkeler var? İran, Irak, Suriye […]


  • Tercihleri ile Yavaş Yavaş Ölümü Seçmek veya Seçmemek

    Tercihleri ile Yavaş Yavaş Ölümü Seçmek veya Seçmemek

    “Yavaş yavaş ölürler okumayanlar” diyor şair. Yaşam Tercihimizde Yavaş Yavaş Ölümü Mü? Yoksa Yaşamı Anlayarak Ölmek mı? Brezilyalı şair Martha Medeiros’un 1961 yılında yazdığı “Ağır […]


  • Yine bir deprem uyarısı…

    Yine bir deprem uyarısı…

    Depremler tehlikesi halen devam ediyor. Uzmanlar yeni depremler konusunda yeni uyarılarda bulunuyor. Şimdi de Bingöl masaya yatırıldı. Bingöl’de de deprem olabileceği konusunda yeni uyarılar geldi. […]


  • Fal?-Nazar?-Büyü?

    Fal?-Nazar?-Büyü?

    KUR’AN!Fal?-Nazar?-Büyü? (Mâide,3)”Fal oklarıyla-kehanet yoluyla gelecekte sizleri neyin beklediğini öğrenmeye çalışmak fısktır-kötü bir eylemdir; çünkü bu yoldan çıkmaktır.” Fal ile ilgili uyaran ayetten sonra kendimize şu […]



Posted

in

by

Tags: