Site icon Turkish Forum

DEVRİM ve İHTİLAL

            Memduh Bayraktaroğlu’nu bilenleriniz biliyor. - devrim

            Memduh Bayraktaroğlu’nu bilenleriniz biliyor.

            ‘Türk Siyaseti’ alanında gözlem ve deneyimleri var.

            Felsefe ve siyaset alanında belli bir birikimi de var diyelim.

            Ancak ve ne var ki, kimi konularda ‘akademik disiplin’ dışına çıkan savlar ileri sürmek ve yorumlar yapmaktan da çekinmemekte.

            Örneğin, geçenlerde ‘İngiliz Devrimi’ ve ‘Fransız İhtilali’ gibi, oldukça temelsiz bir sav ileri sürmüştü.

            Oysa, bendeniz ‘İngiliz Devrimi’ni ‘Devrim’ kategorisine sokmakta güçlük çekenlerdenim.

            Nitekim Steve PINCUS gibiyazarlar, son yıllarda, 1688 İngiliz Devrimi’ni ‘İlk Modern Devrim’ olarak nitelemek için çaba harcamaktalar (*).

            Gerçekten de, yine PINCUS’un dikkat çektiği üzere, İngiltere’de 1685-89 arasındaki dört yıl, İngiliz tarihi açısından çok önemli değişimlerin yaşandığı bir dönem olmuştu.

            Ancak ne bir ‘halk hareketi’ olmuş ve ne de bir ‘çatışma’ yaşanmadığı için, sonraki dönemlerde ‘kadife’ diye de tanımlanan ‘kansız’ bir ‘dönüşüm’ gerçekleştirilmiş oldu.

            O nedenle kimi toplumbilimciler bu ‘dönüşüm’ü Fransız Devrimi’nin ‘karşıtı’ olarak görmeyi yeğlemekteydiler.

            Engels bile bu dönüşümü İngiltere’ye özgü ‘demokratik’ bir gelişme olarak nitelemişti.

            Tarihçiler ise, bu dönüşümü,  ‘İngiliz Devleti’nin ‘özgül yapı’sına bağlamakta ve bu ‘ılımlılık’ın İngiliz Edebiyatı ve Kültüründen kaynaklandığını ileri sürmektedirler.

            Böylece, bu ‘İngiliz Sağduyusu’ ve ‘ılımlık’ı tüm insanlık için örnek alınacak bir ‘model’ olarak tüm diğer ‘halk’lara önerilir oldu.

            Deyim yerinde ise, artık ‘İhtilal’ yapmak yerine, eğer gerekiyorsa ‘Devrim’ yapılmalı ama bu ‘İngiliz Devrimi’ gibi olmalıydı.

            İşte ‘liberal sosyalist’ Memduh Bayraktaroğlu’nun ‘İhtilal Karşıtlığı’ da, tam da bu ‘sağduyu’ ve ‘ılımlılık’ üzerine temellendirilmektedir denilebilir.

            Steve PINCUS’un ana tezine dönülecek olursa, yapılacak ‘Devrim’ toplumsal ve kültürel olmaktan çok ‘Devlet’ katında olacak, İngilizlerin tüm insanlığa armağan ettikleri yeni bir ‘Devlet türü’ne (genre) geçilecektir.

            Yani, ister ‘Devrim’ olsun isterse ‘İhtilal’, her yeni model ‘İngiliz Demokrasisi’ denilen modele öykünmek durumunda olacaktır.

            Her ne kadar, gelecek yazılarda Steve Pincus’un ‘Ekonomi Politik’te yaşanan ‘köktenci dönüşüm’e yer verecek isek de, konu ‘Devlet’te yapılacak ‘Devrim’e getirilecek olursa, en ılımlı sosyalistlerin bile ‘Devrim’in ‘Devletin fethi’nden geçtiğini bilmek durumunda olduğunun altını çizelim.

            O arada, Devletler Hukuku üzerine doktora yapıp, sözde sosyalist devrimci olduğunu iddia eden altmış yıllık ‘Devrim’cilerin, günümüz Türkiyesinde, tarihinin en gerici ve en yoz devletini kutsamaları karşısındaki hayretimizi belirtmeden geçmek olmaz.

            Sözü günümüz Türkiyesine getirmişken, ‘Devrim’, ‘İhtilal’, ‘Demokrasi’ kavramları arasında kaybolup gitmek yerine, dediğimiz üzere, ‘tarihinin en gerici ve yozlaşmış Devleti’ni bir saniye bile geçikmeden ‘ele geçirmek’ yani ‘feth’etmek zorunda olduğumuzu belirtmek durumundayım.

            Yakın bir gelecekte ‘seçim’ olacak deniyor.

            ‘Seçim’se seçim, yok o da olmuyorsa her ne ‘biçim’de olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu ‘işgalci’lerden kurtarılması gerekmektedir.

            Hem de, Gültekin Uysal’larla, Temel Karamollaoğulları’yla, Ahmet Davutoğulları’yla, Ali Babacan’larla, Meral Akşener’lerle, Kemal Kılıçadaroğulları’yla, TİP’lilerle, TKP’lilerle, HDP’lilerle ve başka her kim var ise onlarla birlikte…

            Yeter ki bu ‘Hükûmet’ ve her kim ki yanlarında duruyor ya da duracak ise onlara karşı birlikte olunsun.

            Ve yeter ki bu Türkiye düşmanı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti düşmanı ve giderek insanlık düşmanı bu ‘işgal kuvvetleri’ devrilebilsin.

            Gerçek bir ‘Devrim’ ilk adımı bunların ‘Devrilmesi’nden geçiyor.

            Ardından ‘İngiliz Modeli’, ‘Fransız Modeli’ ya da ‘Rus Modeli’ni aramak yerine, bundan tam yüzyıl önce bulunan ‘Türk Modeli’ni yeniden kurmak çok da zor olmayacaktır.

            Modelin eksiği ya da gediğini gidermek ise artık sıradan bir işlem olacaktır.

(*)Steve PINCUS, « La révolution anglaise de 1688 : économie politique et transformation radicale », Revue d’histoire moderne & contemporaine, 2011/1 n° 58-1 pp : 7-52. Ayrıca bkz. Steve PINCUS1688. The First Modern Revolution, New Haven, Yale University Press, 2009

Exit mobile version