Yeni Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda, çok önemli fonksiyonlardan birisini de Türk Ocakları ifa etmiştir. 10 Nisan 1931’de 276 şubesi ve 30 bini üyesi ile Türk Ocakları, ülkemizin en dinamik, hatta denilebilir ki, birinci derecedeki kuruluşlardan birisi idi. Atatürk, yurt gezilerinde mutlaka Türk Ocaklarının şubelerini ziyaret eder, Ocaklılarla sohbetlerde bulunur, konuşmalar yapar, hatıra defterlerine duygu ve düşüncelerini yazardı. Bu bölüm, Atatürk’ün Türk Ocaklarında yaptığı konuşmaları ve hatıra defterlerine yazdıklarını ihtiva etmekte, ayrıca, Türk Ocaklarının kendisini feshetme sebepleri üzerinde, kısa da olsa, durmaktadır.
Mustafa Kemal Paşa’nın Türk Ocakları Geziler
1912 yılından 1920 yılına kadar Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde otuz şubesi açılan Türk Ocakları, 9 Eylül 1922’de kazanılan Büyük Zaferden sonra çok büyük bir ilgi görmüş, 1922 yılı aralık ayı sonuna kadar on dokuz adet Ocak şubesi açılmıştır. Bu sayı bir yıl dört ay sonra yani 1924 yılı nisanında yetmiş bire ulaşmıştır. Türk Ocaklarına gösterilen ilginin bu kadar fazla olmasının sebebi nedir? Savaştın yeni çıkmış, yanmış, yıkılmış bir vatan üzerine bine bulamayınca çadır içine açılan (Karacabey Türk Ocağı Şubesi gibi) Türk Ocaklarının kısa bir süre içinde yeşermesi nasıl açıklanabilir?
Altıncı Kurultay Delegeleri Atatürk ile Birlikte (1930)
Türk Ocaklarını zaferden sonra bir sürede ve çok sayıda şubelerinin açılmasının en büyük sebebi, Mustafa Kemal Paşa’nın Ocaklara sahip çıkma tutum ve davranışıdır. Ocak mefkuresinin çok önceden Anadolu’ya yayılmış olmasının da bundan elbette tesiri olmuştur. Adana, İzmir, Bursa, Konya, Giresun, Ödemiş v Salihli’de önceden Türk Ocakları şubelerinin faaliyet gösterdiği de bilinmektedir.
Kastamonu’da Türk Ocağı şubelerinin açılışı ile ilgili Açıkgöz Gazetesinde yayınlanan bir yazıda “Kastamonu’muzda Türk Ocağının dün gece resmen açılmasıyla şimdiye kadar mevcut olmadığı manasını çıkmamasını söylemek isteriz. Çünkü Gençler Kulübü, Türk Ocağı olduğu gibi, Memleket Yurdu da Türk Ocağından başka bir şey değildi.” şeklinde verilen bilgiden Türk Ocağı mefkuresinin değişik adlar altında kurulan dernekler aracılığı ile Milli Mücadele döneminde de yaşatıldığı görülmektedir. Kastamonu Türk Ocağında olduğu gibi, bazı Ocaklar, değişik adlar altında faaliyet gösteren derneklerin Türk Ocağına dönüşmesi ile kurulmuştur. (Adana Türk Gücü, Bergama Birlik Yurdu, Buldan Bilgi Yurdu, Simav Gençler Çalıştırma Yurdu, Söke Fikir ve İdman Yurdu). Bu gibi derneklerin Türk Ocağına dönüşmesinde Mustafa Kemal Paşa’nın teşviklerinin de tesirli olduğu söylenebilir.
Mustafa Kemal Paşa, Meşrutiyet döneminden milliyetçi, halkçı ve medeniyetçi fikirlerini savunan, Türk aydınlarını ve gençliğini çatısı altında toplayan, Mütareke döneminde milli uyanışı sağlamada büyük yararlıkları görülen Türk Ocaklarını, maddi ve manevi yönden destekleyerek, Ocaklar vasıtasıyla çağdaş Türkiye ülküsünün halk arasında yayılmasını amaçlamıştır.
Bu gayesini gerçekleştirmek için, bağımsız savaşının yorgunluğunu daha üzerinden atmadan Aralık 1922’de İstanbul Türk Ocağına üç bin lira, Ocak 1923’de Ankara Türk Ocağına bin lira, Mart 1923’de İzmir vilayetinde kurulmakta olan Türk Ocaklarına harcanılmak üzere iki bin lira maddi yardımda bulunmuştur.
Gazi Mustafa Kemal Paşa, yurt gezilerinde Türk Ocaklarına ayrı bir ilgi göstermiştir. Hemen her gittiği şehirde Türk Ocaklarını ziyaret ederek ayrı adlar altında çalışan derneklerin, Türk Ocağı adı altında birleşmelerini, öğretmen ve gençlerin Ocaklarda toplanmalarını tavsiye etmiş, halkı aydınlatıcı en canlı konuşmalarını Ocaklarda yapmıştır.
Mustafa Kemal Paşa, 23 Ocak 1923’de Bursa, 5 Şubatta Akhisar, 6 Şubatta Kırkağaç, 19 Şubatta Uşak, 15 Martta Adana, 17 Martta Mersin, 20 Martta Konya, 23 Martta Afyonkarahisar Türk Ocakları şubelerini ziyaret ederek, Ocaklılar ve halk ile görüşmüş, bu görüşmeler sırasında devlet ve millet hayatında dair önemli konuşmalar yapmıştır.
Bursa Türk Ocağı şubesinin açılış töreni bizzat Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından yapılmıştır.
Türk ocağı Tekirdağ şubesinin yeniden açılışı dolayısıyla Gazi Mustafa Kemal Paşa, Tekirdağ açılışa davet edilmiş, gelememesi halinde imzalı bir fotoğrafı rica edilmiş. Mustafa Kemal Paşa, açılışa katılamayınca, Ocağın şubesine göndermiştir.
Uşak Türk Ocağında
“Benim şan ve şerefimden bahsetmek de hatadır. İyi dinleyiniz benim nasihatım budur ki, içinizden her hangi bir adam çıkar, şan, şeref, davası güder ve teferruat etmek isterse, başınızın belasıdır. İlk önce kafası kırılacak adam budur. Mensup olduğum Türk Milletinin şanı, şerefi varsı benim de bir ferdi olmak sıfatıyla şanım, şerefim vardır. Asla gayri değilim. “Milli Türkler, her şeyden ziyade harsi millilerde çok kuvvetlidirler. Bu kuvvet sayesindendir ki, asırların vurduğu darbeler karşısında mevcudiyetini müdafaaya muvaffak olmuştur”
Adana Türk Ocağında
“Efendiler, millet vasıl olduğu mertebe saadette daha çok seneler dikkat ve intibahla hem ahenk olarak çalışmağa mecburdur. Hakki zafer muharebe meydanlarında değil, asıl zafer muvaffakiyetlerin menafini kuvvetlendirmek, milleti yükseltmektir. Eminim ki, gençler yalnız nazariyatla meşgul değillerdir. Sanatın, ziraatın, ticaretin ne olduğunu anlayan ve bunları fiilen tatbik eden gençlerdir. Hakiki muzafferiyete ancak bu gibi müsmir sahalardaki faaliyete varacağız”
“Bir milleti yaşatmak için bir takım temeller lazımdır. Ve bilirsiniz ki bu temellerin en mühimlerinden biri sanattır. Bu millet sanattan ve sanatkardan mahrum ise tam bir hayata malik olamaz. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur. Bir millet sanata ehemmiyet vermedikçe büyük bir felakete mahkumdur. Sanatın ehemmiyetini takdir etmeli ve bu takdirin, bu günün icabına göre, lazım gelen vesait tevessül ile olacağını anlamalıyız”
Konya Türk Ocağında
“Bu millete gideceği yolu gösterirken dünyanın her türlü ilminden, keşfiyatından, terakiyatından istifade edelim. Lakin unutmayalım ki, asıl temeli kendi içimizden çıkarmak mecburiyetindeyiz.
Arkadaşlar,
Bir milletin namuskar bir mevcudiyet şayanı hürmet ve mevki sahibi olması için, o milletin yalnız alim ve mütefennin bulunması kafi değildir. Her ilmin, her şeyin fevkinde bir hassaya sahip olması hazımdır ki, bu da milletin muayyen ve müspet bir seciyeye malik bulunmasıdır.
Dünyanın bize hürmet etmesini istiyorsak, evvela biz, kendi benliğimize hürmet edelim, benliğimize ve milletimize bu hürmeti hissen, fikren, fiilen bütün afal ve harekatımızla gösterelim, bilelim ki, milli benliğini bulmayan milletler, başka milletlerin şikarıdır”
Konya Türk Ocağında
“Bilirsiniz ki, milliyet nazariyesini, milliyet mefkuresini çözüp dağıtmaya çalışan nazariyelerin dünya üzerinde tatbik kabiliyeti bulunamamıştır. Çünkü tarih, hadiseler ve müşahedeler, insanlar ve milletler arasında hep milliyetin hakim olduğunu göstermiştir. Milliyet prensibi, aleyhindeki büyük ölçüde fiili tecrübelere rağmen yine milliyet duygusunun öldürülemediği ve yine kuvvetle yaşandığı görülmektedir”
Afyonkarahisar Türk Ocağında
“Genç arkadaşların,
Ben zannediyorum ki efradı umumiyei milletin hiçbirinden fazla yüksekliğe malik değilim, benden fazla teşebbüs görüldüyse bu benden değil, milletin muhassalasından çıkan bir teşebbüstür. Sizler olmasaydınız, sizlerin vicdanı temayülatınız bana nokta istinat teşkil etmemiş olsaydı, bendeki teşebbüsatın hiç biri olamazdı”
Ankara Türk Ocağında
“Efendiler,
Sizinle müşerref olmak bu itimadımızı daha devam ettirmek benim için büyük bir saadet teşkil ederdi. Görüyorsunuz ki, vakit ilerlemiştir. Sizin kıymetli zamanlarınızı daha ziyade alma istemem.
Sizinle müşerref olmak, benim için mucibi memnuniyet olmuştur. İnşallah yakında, yakından temas etmeğe nail olurum.
Şimdiye kadar askerlik ve siyaset sahasında vücuda getirilen zaferin irfan sahasında da temin edileceğin ümit ederim. Allahaısmarladık”
(14 Ocak 1923)
Türk Ocağının çalışmalarında ve verilen bilgilerden memnun olan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Ocağın hatıra defterlerine, Ocakları öven yazılar da yazmıştır:
Adana Türk Ocakları Hatıra Defterine Yazdıkları:
“Adana Türk Ocağı, Türklük nurunun feyyaz membaı olsun. Bu Ocağın ateşi çok pek çok kadimdir. Onu asırlarca söndürmeye çalışmaktan hali kalmadılar. Fakat buna her teşebbüs edenin Ocağı söndü. Çünkü o müteşebbisler düşünmüyorlardı ki Adana Türk Ocağı en asil Türk Ocaklarının kızgın ateşleriyle tenmiye olunmuştur. Ocağın bugünkü nuru ve alevi her kalbi aydınlatıyor. Ben bugün bu alevin sıcak temasında derin sevinç ve saadet hisleri duydum!
15 Mart 1339 (1923)
Mustafa Kemal
Konya Türk Ocağı Hatıra Defterine Yazdıkları:
“Konya, muhtelif Türk devletleri yaşamış öz Türk vatanıdır. Konya asırlardan beri tüten büyük bir Türk Ocağıdır. Türk harsının esaslı membalarından biridir. Konya Türk Ocağı, Konya Türlüğünün hakiki bir timsali olmalıdır. Bu Ocaktan milletin hissini, mefkuresini daima ısıtacak, nurlandıracak parlak alevler semalara yükselmelidir, o kadar ki bu alev vatanın bütün ufuklarında aydınlıklar vücuda getirilebilsin. Konya’nın genç dimağları, müteşebbis, cesur, sebatkar evlatları, Ocağınıza sahip olunuz. Bütün kara manialar, Ocağınızın ateşi karşısında derhal yanıp kara duman olmağa mahkumdur”
(20 Mart 1023)
Mustafa Kemal
Kırklareli Türk Ocağı Hatıra Defterine Yazdıkları:
“Kırklareli Türk Ocağında çok kıymetli arkadaşlarla geçirdiğim zamanın hatırasını, ölmez hislerle saklayacağım”
20 Aralık 1030
Gazi Mustafa Kemal
Afyonkarahisar Türk Ocağı Hatıra Defterine Yazdıkları:
“Afyonkarahisar Türk Ocağı azası ile bugün müşerref oldum. Ocakta geçen dakikalar birbirimizi anlama ve dinlemek için güzel esileler bahşetti. Çok memnunum. Bilhassa Karahisar halkının, gençliğinin, münevverlerinin, kıymetli tahassüslerini, hakimiyet-I milliyetin muhafazasındaki kat’I azimlerini kendi heyecanlı lisanlarından işitmek benim için pek çok ve (…) mucip olmuştur. Karahisar mühim mevkiisinin icap ettirdiği bütün inkişaflara mazhar olacaktır. Çünkü burada yanan Ocak, Türkün en temiz kalplerinden feyz alıyor”
TÜRK OCAKLARI / TURKİSH FORUM -ABDULLAH TÜRER YENER
[…] EN BÜYÜK IHANETİN FİTİLİ BU ŞEKİLDE ATEŞLENDİ […]
Bir cevap yazın