ZAZA

1958 senesi oynanan dünya kupası 4 üncü gurup  içinde bulunan ülke futbol takımlarının içinde Brezilya’nın özel bir yeri vardır . Efsane bir takımdı bu muhteşem 11 oyuncu . Kalede Castilho . Renk körü olan Castilho nun sol el küçük parmağı da yoktu. Buna rağmen muhteşem kurtarışlara imza atan bir kaleciydi. Castilho, Brezilya’nın milli takım kalesini birkaç dünya kupasında 1 numaralı forma ile korudu.  Brezilya futbol takımının oyuncuları arasında uzun isimlerini kısaltarak söylenen birkaç oyuncu bulunmaktaydı. Bu efsane takımın hücum lokomotifi 11 numaralı sol açık oynayan Garincha lakaplı bir depar oyuncusu vardı. Topu aldığı zaman sol açıktan yıldırım gibi topu sürüp giderdi. Hani derler ya buldozer vâri, çizgi kenarından rakip korner çizgisine kadar top sürerdi.   - metin atamer

1958 senesi oynanan dünya kupası 4 üncü gurup  içinde bulunan ülke futbol takımlarının içinde Brezilya’nın özel bir yeri vardır . Efsane bir takımdı bu muhteşem 11 oyuncu . Kalede Castilho . Renk körü olan Castilho nun sol el küçük parmağı da yoktu. Buna rağmen muhteşem kurtarışlara imza atan bir kaleciydi. Castilho, Brezilya’nın milli takım kalesini birkaç dünya kupasında 1 numaralı forma ile korudu.  Brezilya futbol takımının oyuncuları arasında uzun isimlerini kısaltarak söylenen birkaç oyuncu bulunmaktaydı. Bu efsane takımın hücum lokomotifi 11 numaralı sol açık oynayan Garincha lakaplı bir depar oyuncusu vardı. Topu aldığı zaman sol açıktan yıldırım gibi topu sürüp giderdi. Hani derler ya buldozer vâri, çizgi kenarından rakip korner çizgisine kadar top sürerdi.  

Bir başka efsane sihirbaz vardı, PELE, senelerce futbol oynarken hiç kalitesinden ödün vermemiş bir oyuncu idi. Sanki top ayağına yapışık olarak rakip oyunculardan sıyrılıp giderdi. Onu ancak faul yaparak durdururlardı. Çok efendi bir sporcuydu. Hatta PELE, Birleşmiş Milletlerin elçisi olarak bazı Afrika ülkelerine ziyaret ettiğini hatırlarım.   

Bu muhteşem takımın maçlarını kaçırmamak için elimizden geldiği kadar takip ederdik. Bu takımın müdafaa kısmında yer alan oyuncular, oynadıkları futboldan o kadar emin olurlardı ki, sakin bir şekilde topu alıp ayaklarının arasında saklar, ileride pas verecekleri oyuncuyu seçtiklerinde , gönderdikleri top, oyuncunun ayağına kadar adrese teslim  giderdi. Seyretmek ayrı bir zevkti bu takımı.  

Orta sahada  oynayan DİDİ, muhteşem bir maestro gibi oyun kurgulardı. Sırt numarası 6 olarak sahaya çıkan Didi, bir bakarsınız korner atardı karşı takım sahasında , bir bakardınız kendi sahasında müdafaa ya yardım ederdi. DİDİ, bir ara Türkiye’de Fenerbahçe takımına da Teknik Direktörlük yapmıştı. Fenerbahçe’ye Brezilya ekolünü aşılamaya çalışmıştı. Senelerce Türkiye’den gitmek istemedi. Bir başka oyuncu ise 20 numaralı formayı giyen PEPE. 21 numaralı formayı giyen de DİDA isimli bir futbolcuydu.  

Bu efsane futbol takımının bir de maskotu vardı , aslında kısa boyu olmasına rağmen çok güzel futbol oynayan ZAZA, takımla beraber olmasına rağmen 11 de hiç oynayamamış bir futbolcuydu. 

Firavunların yönettiği Mısır tarihine hayranlığımı gizleyemem. Kahire’ye gittiğim her seferinde Hilton oteli karşısındaki eski Müzeyi defalarca gezdiğim bu hayranlıktandır. Hele bir seferinde Müze müdürü ile tanışmıştım Dr.Camal. Kendisi özellikle beni 9 yaşında Firavun olan Nefertiti’nin oğlu Tutankhamun’un bölümünden geçilen yan odada, piramit inşaatında çalışan taş ustalarının alet, edevat ve önlüklerinin sergilendiği bölümü gezdirmişti. 

Bu ülkenin insanları enteresandır.  Mısır tarihinde çok tanrılı rahiplerin etkilediği Firavunların yönettiği bir ülkeden, tek tanrılı bir DİN’in kabul edilmesi için TEB şehrini terk eden Akhenaton, yeni bir şehir TEL EL AMARNA yı  kurarak oraya taşındı . Bu değişim,  Rahiplerin Firavunlar üzerindeki güçlerini  zayıflattığından, Rahipler bu değişimi sindiremediler. Durumdan rahatsız olan Rahipler tanrısal güçlerinin kaybolmasını kabul edemezler ve Firavun Achenaton’dan kurtulmak adına, genç yaşta Achenatongizemli bir şekilde ölür, veya zehirlenir. 

Böylelikle Mısır da, Firavunlar tarihinde, Tek Tanrılıdin de çökmüş olur.

Yakın tarihimizde de Mısır’da çok ilginç olaylar yaşanır. Kral Faruk döneminden sonra, çeşitli çalkantılar geçiren Mısır’da, zaman zaman darbeler olmuştur. Bu aslında dış güçlerin kurguladığı bir senaryodur.  Hatırlarsınız Kral Faruk tan sonra güçlü Devlet Başkanı Enver Sedat Amerika’da Camp David’de 17 Eylül 1978 de Menahem Begin ile buluştuğunda  gazeteciler ‘Anlaşma olacak mı ?’ diye sorularına verdiği cevabı, bu gün gibi hatırlarım ‘May be yes, mey be no, to tell you the truth, Vallahi I dont know’ . Zaten bu toplantı sonrası Envar Sedat,  Kahire’ye dönüşte bir su-ikaste kurban gitti. 

Çok yakın tarihimizde de bir başbakanımız Arap Baharı adı altında Eylül 2011 de  Mısır la başlayan bir turda Tunus ve Libya’yı ziyaret seyahatine çıktı. Mısır’ı ziyaretinde söylediği bir söz bu ziyareti gölgelemişti ‘Mübarek sonrası yeni Mısır’ın da laik bir anayasaya sahip olmasını tavsiye ediyorum’diye telkin edişi, Mısır la olan ilişkilerimizi durma noktasına gelmesine yetmişti. Bir darbe ile işbaşına gelen SİSİ, daha sonra 29 Mayıs 2014 de halkın %40 nın katıldığı bir seçimde Cumhurbaşkanı seçildi. Bu seçimde bazı dış güçlerin etken olduğuna inanmaktayım. 

Düşünün Mısır’ın Amerikan Büyük Elçisi Ekselans Daniel Rubinstein, aslen Yahudi’dir. Kahire’de Amerikan Üniversitesi vardır ve bunun başındaki Rektörü sizde  tanırsınız. Daha evvel Türkiye’de Büyük Elçi görevi yapmış, çok iyi Türkçe ve Arapça bilen Dr. Francis J. Riccardone, bu üniversitenin rektörüdür. 

Dış siyaset futbol oynamak kadar akıl isteyen bir bilim olduğuna inanırım. Senyör DİDİ gibi oyunu iyi kurgulamak gerekir. Atacağınız topun nereye gideceğini iyi hesap etmek gerektiği gibi, SİSİ hakkında söylediğiniz sözün nereye gideceğini de çok iyi düşünmeniz gerek, yoksa iki elle yapışırsınız SİSİ nin eline,  diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına .

Metin Atamer


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir