YENİ ‘AYDINLANMA’

Ulusal ve uluslararası konularda olsun, söze başlarken ‘kardeşim önce aydınlanmış olmak gerekir’ türü bir tümceyle başlamak adettendir. - Habip Hamza ERDEM

Ulusal ve uluslararası konularda olsun, söze başlarken ‘kardeşim önce aydınlanmış olmak gerekir’ türü bir tümceyle başlamak adettendir.

Ya da ‘uyanık olmak gerekir’, biz toplum olarak ‘uyanmaz isek’ olacağı da budur diye eklendiğine sıkça tanıklık ederiz.

İşte bu ‘kalıp’ ya da daha doğru bir deyişle ‘basma kalıp’ bakış açısı, yerine göre bir‘tutum’, bir ‘davranış’ biçimi, bir ‘öğreti’ (doctrine) taraftarı, ‘dogma’tik bir tavır, ‘ideolojik’ bir yaklaşım ve ya da ‘kuramsal’  bir değerlendirme diye adlandırılabilir.

Yani insan ‘düşüncesi’nin herhangi bir ‘kalıp’a sokulmuş olması ve giderek bu ‘kalıp’ın uzun sayılabilecek bir ‘dönem’de yineleniyor olmasına ‘basma’ sıfatı da eklenecek olursa, o ‘dönem’in ‘paradigma’sı oluşuyor bile denilebilir.

Dikkat edilecek olursa, ‘bilim’ yani ‘kuram’ da dahil olmak üzere, kendi düşüncemizin ne kadarı ‘dogma’, ne kadarı ‘doktrin’, ne kadar ‘kuramsal’ vb.. ne kadarı ‘ideolojik’tir kendimiz bile ayırdında olmayabiliriz.

O nedenle de karşımızdaki kişinin düşüncesini ’ideolojik’ bir yapının ürünü olarak eleştirirken, doğaldır ki kendi düşüncemizin de ‘ideolojik’ olduğunu ya biliriz ya da görmezden geliriz.

Ve kuşkusuz herhangi bir ‘…izm’in taraftarı olmak ya da olmamakla da övünebiliriz.

Oysa ayırdında olmadan, bal gibi bir ‘…izm’in taraftarıyızdır.

Yukarıda belirtilen ‘uyanma’ ya da ‘aydınlanma’ terimleri de başlangıçta ‘rönesans’ ve ardından ‘aydınlanma çağı’ (siècle des lumières) denilen dönemin revaçta olan terimleri idiler.

Ve adı kısaca ‘aydınlanma’ olsa da, en çok ‘…izm’in türediği dönem işte bu dönem olmuş ve gerçekten yüzyılı aşan bir zaman dilimine yayılmıştır.

Yani sözde bu ‘kalıpların yırtıldığı’ dönem yeni ‘kalıp’(modèle)ların doğmasına yolaçmıştır.

Öte yandan, denilebilirse eğer ‘düşünce’nin ‘ilerleme’sinin yolu da böylece açılmıştır.

Hani o bilir/bilmez kullanılan ‘düşünce farklılığı’ da böylece doğmuştur.

Bu dönem Fransa ağırlıklı ve dolayısıyla Fransızcanın egemen olduğu bir dönem idi.

Ancak dünya genelinde ABD egemenliğinin artmasıyla birlikte İngilizce kullanımı da artmış oldu.

Ve yeni ‘terim’lerin icadı da dolayısıyla İngilizce’ye düştü.

Ancak  ‘Yeni Aydınlanma’ diye adlandırabileceğimiz Woken ya da to stay woke (Uyanık ol) teriminin doğduğu yer bizzat ABD olup, İngilizce wake (uyanmak) filinden türemiş ve Avrupa’daki karşılığı da henüz  ‘Uyanıklık ideolojisi’ (L’ideologie Woke) olmanın ötesine geçememiştir.

Örnek olsun Fransa’nın en önemli sosyalist partisi olan Başı dik Fransa (La Fransa İnsoumise) veya ‘Dik başlı Fransa’ adı da, ‘uyan’ ve ‘uyanık kal’ ideolojisinden atkilenmiştir denilebilir.

Enver Aysever’in ‘Radikal Tahammülsüz’ deyiminin de aynı kökten kaynaklandığını söyleyebiliriz.

Öyle ki sistemik ırkçılık (racisizme systémique), Erkek egemenliği (patriarcat), Tecavüz kültürü (Culture de viol), Beyazadam üstünlüğü (Privilège blanc), İptal kültürü (Cansel culture) ve 2008’lerde kısaca İşgal (Occupy) denilebilecek ve Wall Street İşgal’ine varan, yani feminizm’den ekonomizm’e toplumun tüm alanlarında ve tüm kesimlerini ilgilendiren bir başkaldırı, bir isyan, bir reddetme ideolojisi yaygınlaşmış bulunmaktadır.

Sonuç olarak ‘değer’lerini yitirdiğine inanılan günümüz dünyasına yeni ‘ahlâkî değerler’ kazandırmak isteyen ‘köktenci’ (radical) ve ‘öğretilerden arınmış’ (pureté doctrinale) bir ‘hareket’ sözkonusudur.

Fransa’daki Sarı Yelekliler’den Türkiye’deki Gezi Hareketine değin bir dizi ‘başkaldırı’ hareketini bu bağlamda değerlendirmek mümkün görünüyor.

Hatta ‘Arap Baharı’nı bu bağlamda değerlendirenler de bulunmakta.

İlk bakışta başı sonu belirsiz bir ‘isyan’ hareketi de denilebilir.

Ancak belirtildiği üzere ‘Partileşme’ biçimini alanlar da yok değil.

Kaldı ki akademik çevreler ve düşünce kuruluşları da bu ‘Yeni Aydınlanma’ üzerinde çalışmaktalar.

Bir bakıma ‘ideolojisiz bir ideoloji’nin dünya genelinde yaygınlaştığına tanıklık etmekteyiz.

(Sürecek)


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir