200 YILLIK ACI: MORA’DA RUM-YUNAN KATLİAMI

Mora Türkleri 200 yıl önce büyük bir katliama uğradı. Rumlar tarafından yaklaşık 40 bin kişi acımasızca öldürüldü. Yunanistan’ın kara lekesi Mora Katliamı tarihin sayfalarında.

Unutturulmak istense de tarih unutmaz…

Bundan tam 200 yıl önce 40 bine yakın Mora Türkü, Rumlar tarafından katledildi.

İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Fuat Örenç yıllardır bu konunun izini sürüyor, bilgi, belge topluyor.

Vatanından koparılan Mora Türkleri

Mora Yarımadası, bugünkü Yunanistan’ın en güney ucu…

Ege’ye, İyon denizine, Adriyatik’e hatta Akdeniz’e hakimiyet kurmak için mükemmel konumda. Bu nedenle tarih boyunca stratejik öneme sahip oldu.
Türk fethinden önce Mora’da Bizans despotları hakimiyet sürüyordu. İstanbul’u alıp Bizans’ı tarih sahnesinden silen Fatih Sultan Mehmet 1460 yılında Mora’yı da Osmanlı topraklarına kattı. Ele geçirilen her yerde olduğu gibi Mora da Müslüman ailelerin akınına, uğradı. Aileler Mora’ya yerleşti, bölgeyi vatan edinip imar etti.

Türk hakimiyeti döneminde, hiç kimse dinine, milliyetine, ırkına göre muamele görmedi. Ayırım yapmaksızın herkese hizmet veren binlerce vakıf eseri oluşturuldu. Günümüzde bu eserlerden ne yazık ki çok azı ayakta kalabildi. Çünkü silinmek istenen Türk iziydiler, yıkıldılar, yakıldılar, yok edildiler.

İlk isyan: 22 Şubat 1821

1821’de Osmanlı İmparatorluğu’ndan bağımsız bir Yunanistan büyük acıların, katliamların sonunda kuruldu.

Yunan bağımsızlığı sürecinin en büyük mağduru ise 361 yıl boyunca bura toprakları vatan edinen, nesiller boyu burada yaşayan Mora Türkleriydi. Türkler o devirde eşine az rastlanır katliamlara uğradı. Avrupalıların da kabul ettiği gibi, 1821 isyanı çok kısa bir sürede acımasız bir din ve ırk savaşı haline geldi.


[Yakasında taşıdığı alametiyle isyancı lider Aleksandr İpsilanti]
İsyan başladığında Mora Yarımadasında 90 binin üzerinde Müslüman nüfus yaşadığı tahmin ediliyor. Bağımsızlık ilan edilince bu nüfustan eser kalmadı. Büyük çoğunluğu isyanlar sırasında katliama uğradı. Sağ kurtulanlar ise nesiller boyu yaşadıkları evlerini, topraklarını, anılarını, atalarının mezarlarını kısacası vatanlarını geride bırakıp Mora’dan göç etmek zorunda kaldı.
İsyan nasıl başladı?

1821 isyanı başlamadan önce Mora’da Türkler, Yunanlılar ve Yahudiler iç içe yaşıyordu. Yan yanaydılar, komşuydular. Birlikte ekiyor, birbirlerinden alışveriş yapıyorlardı. Hiç kimse bir gün gelip de komşusunun kendisini öldürmek için kapısına dayanacağını tahmin etmemişti. Bu nedenle saldırıya uğrayan veya kuşatma altında kalan Müslümanlar, başlarına böyle bir şey gelmesini hiç beklemiyorlardı, hazırlıksızdılar.

İlk isyan hareketi bugün Romanya sınırları içinde bulunan ve o dönemde Yunan idaresi altındaki Eflak-Boğdan’da başladı. Osmanlı Devleti, dışarıdan ve yerli halktan yeteri kadar destek bulamayan bu isyan girişimini bastırdı.
Dağılan isyancılardan önemli bir kısmı Mora’ya geçmeyi başardı. Burada ortam örgütlenmeye çok elverişliydi.

Görgü tanıklarının ifadesine göre, 1821 isyanı boyunca Mora’da açlık ve ölüm günlük yaşamın doğal bir parçası haline geldi. Bu acımasız kıyımdan sadece Türkler değil, bölgedeki Yahudiler de etkilendi.


[Binlerce Türkü öldüren isyancı lider Theodoros Kolokotronis]
Prof. Dr. Ali Fuat Örenç, isyan sürecinden şöyle bahsediyor:
“Mora’nın Pindus ve Olimpus dağlık bölgelerinde yaşayan, merkezi otoriteyle sınırlı ölçüde tanışmış Hıristiyan Kleft gurupların isyanda çok önemli etkisi oldu. Rum isyancılar ayrım yapmadan bütün Müslüman köylerini yağmalayıp, Türkleri katletmeye başladı. Ağızdan ağza Mora’da ve dünyada hiçbir Türk’ün kalmayacağı dolaşıyor, bir kökten yok etme savaşının başlangıcını ilan eden şarkılar söyleniyordu.”

Mora Yarımadasında 40 bin Türk katledildi

Mora’daki ilk katliam haberi duyulunca Mezistre, Landor, Fenar, Badrine Müslüman halkı Tripoliçe’ye, Arkadya, Andurusa halkı Koron, Moton ve Navarin’e, Gastunlular Lala Kalesi’ne sığınmışlardı. Vostice Müslümanları, buradaki Rumlar tarafından kandırılarak kayıklarla Salona Kasabası’na nakledilmek üzere iskele başına getirildiler. Ancak Rum isyancılar verdikleri sözü tutmadılar ve Türklerden 400 kadarını öldürdüler.

Prof. Dr. Ali Fuat Örenç, Mora Türklerine yapılan katliamlardan şöyle bahsediyor:

“Tarihin en büyük katliamlarından birinin eşiğinde olan Mora’daki Tripoliçe şehri, 5 ay boyunca 50–60 bin Rum tarafından aralıksız kuşatıldı. Rum isyancılar Tripoliçe’de Rum isyanı boyunca meydana gelen en büyük katliamlardan birini gerçekleştirdi. Şahit olanların kanının donduran saldırılarda, şehirde bulunan 40 bine yakın Türk’ün hemen tamamı 3 gün içinde vahşice öldürüldü. Burada bulunan komutanlar ile ailelerinden oluşan 97 kişi rehin alındı. Kin dolu Rumlar Türk mezarlığını dahi kazıp, kemikleri çıkarıp yaktılar. İsyancılar, kuşatma esnasında Türklere gayret vererek isyana karşı koymaya teşvik eden Tripoliçe Kadısı Halim Efendi’yi de üzerine yağ döküp yakmak suretiyle katletti.”

Tanık ve yazarların kaleminden Mora…

Mora’da Türklere karşı işlenen cinayetleri ve katliamları konu alan yabancı kaynak eserler Amerika, Fransa, Almanya ve İngiltere kütüphanelerinden daha sonraki yıllarda birer birer yok edilmeye başlandı. O eserlerden biri de ABD’li yazar McCarthy’nin, Ölüm ve Sürgün adlı yapıtıdır.

McCarthy kitabında, Mora Yarımadası’nda Rumların Müslümanlara karşı genel bir yok etme politikası içinde olduklarına özellikle vurgu yaparak, ayaklanmanın milliyetçi sloganını Balyabadra Piskoposu Germanos’un ağzından dökülen; “Hıristiyanlara huzur! Konsoloslara saygı! Türklere ölüm!” söyleminin temsil ettiğini belirtiyor.



Kentte bulunan Avrupalı gönüllülerden Kotsch adlı bir Alman subayın anlattıkları:

“Türklerle ilişki kurduğu sanılan bir Rum papazı işkence ile öldürülmüştü. Kentten kaçmaya çalışan bir Musevi, büsbütün soyularak, organları kesilmiş; o durumda kentte dolaştırıldıktan sonra asılmıştı. Öldürülmeyenler 10-15 adet Rum eşkıya tekneleri ile Kuşadası ve İzmir taraflarına nakledildiler. Bu göçmenlerden bir kısmı Anadolu’ya geldiklerinde uzun süre açlık çektiklerinden, yemek yer yemez ölmeye başladı.”

“Yunanistan Avrupa’ya eksik rapor gönderdi”

Rum isyanı ve sonrası gelişmelere dair eseri bulunan David Howarth, Mora’da Türklere yapılanları ibret verici cümlelerle kaleme alıyor. Howarth, 1821 ihtilalini yerinde izlemiş, İngiliz, İtalyan, Fransız, Alman subay ve gazetecilerin ülkelerine döndükten sonra yazdıkları kitap, makale ve günlükleri tek tek inceleyerek eserini hazırlamıştı.

Howarth eserinde verdiği sarsıcı bilgilerden sadece aşağıdaki satırlar yaşanan vahşeti anlatmaya yetiyor:

“Yunanlıların, barbarlıklarına 20 kadar Avrupalı tanık olmuştu. Bunlardan biri de İskoçyalı Albay Thomas Gordon’du. Tripoliçe’de gördüğü olaylar o kadar dehşet vericiydi ki, utanç verici bu olayların, sonsuza değin bilinmesini istedi: İki gün içinde, on binlerce Türkün yaşadığı şehirde tek canlı kalmamıştı. Bunların çoğu, kafası, kolları ve bacakları kesilerek öldürülmüşlerdi. 1821 ihtilali döneminde, Yunanistan’da yaşayan yabancıların sayısı, parmakla sayılacak kadar azdı. Bu yüzden Avrupa ülkeleri Yunanistan’da neler olup bittiğini bilmiyordu. Yunanistan dışına gönderilen raporlar savaşa katılmamış, Atina’da yaşayan aydın romantikler tarafından hazırlandığı için, Yunanlıların ideallerine uygun ölçülerde kaleme alınıyordu. Bu Avrupalılar Türkleri kınarlarken, barbarlık edenin ve katliamı başlatanın Rumlar olduğunu bilmiyorlardı.”


[Rum isyanına gönüllü katılan Avrupalılar]
“Onlar kasten ve vicdan azabı duyulmadan öldürüldüler”
Ünlü İngiliz yazar William St. Clair, Mora’daki Rum katliamlarını şu çarpıcı cümlelerle anlatıyor:

“Dünyanın haberi olmadan yok edildiler. 20 bini aşkın Türk erkek, kadın ve çocuk birkaç hafta süren boğazlamalar sırasında Rum komşuları tarafından katledildiler. Onlar kasten ve vicdan azabı duyulmadan öldürüldüler.”

Tanıklardan Lütfi Efendi’nin kaleminden dökülen notlar:

“Rumların ayaklanmasıyla, yaklaşık dört asır Mora’yı vatan edinen Türkler, isyancıların çok şiddetli saldırılarına maruz kaldı. İsyana Rumlara destek için katılan ancak gördükleri vahşet karşısında irkilen bazı Avrupalı müelliflerin gözlemlerinden anlaşıldığı kadarıyla, Rumların bu vahşi cinayetleri tam bir soykırım özelliği taşıyordu.”

İsyan neden bastırılamadı?

1821’de başlayan isyan yaklaşık 10 yıl devam etti. Dönemin Avrupalı büyük devletleri olan İngiltere, Fransa ve Rusya isyancı Yunanlıların lehine diplomatik ve askeri müdahalelerde bulundu. Avrupalılar isyancıları açıktan destekledi. Bu da Osmanlı Devleti’nin isyanı bastırmasını imkansız hale getirdi.

Prof. Dr. Ali Fuat Örenç, Yunanistan’ın bağımsızlığının Avrupasız olamayacağını, şu cümlelerle anlatıyor:

“Avrupa’da sahip oldukları uygarlığın kültürel ve laik köklerinin Antik Yunanistan’dan kaynaklandığı tezi kabul görüyordu. Her rütbeden subaylar ve halk gönüllü yazılıyordu. Başta İngiltere olmak üzere Avrupa’nın pek çok yerinde kurulan komiteler para topluyor, isyana fiilen katılan gönüllü gruplar Mora’ya akın ediyordu. New York gibi büyük şehirlerde para ve mühimmat yardımları toplanıyor, gönüllülerle birlikte isyan bölgesine gönderiliyordu.”


[( Filika Eterya Gizli Örgütü) İsyanın hemen bütün organizasyonu Rusya’da kurulan Filiki Eterya Gizli Örgütü üyelerince gerçekleştiriliyordu.]
Yunanistan ile bugünkü sorunların kaynağı: 1821
Dış güçler tarafından kurdurulan Yunanistan, yine dış güçlerin desteği ve teşvikiyle Birinci Dünya Savaşı’nda Anadolu’yu işgale kalkıştı. Bugün de dış destek olmadan hareket kabiliyeti sınırlı. Yunan emellerinin önemli güç kaynağı yine hiç şüphesiz Batı’nın Helen dostluğu.

Geçmişin derinliklerinde unutturulmaya çalışılan Mora Türklerine yönelik katliam “medeniyet beşiği” olmakla övünen Yunanistan için tarih sahnesinden silmek istediği kara bir leke.

Prof. Dr. Ali Fuat Örenç, Yunanistan ile yaşanan bugünkü sorunların temelinin 200 yıl öncesine dayandığı görüşünde:

“Günümüz Türk-Yunan ilişkilerinde karşılaşılan krizlerin önemli kısmının tarihin bu karanlık dönemlerine dayandığını ve iki ülkenin gelecekteki ilişkilerinin şekillenmesinde belirleyici etkiler bıraktığını belirtmek yanlış olmayacak. Bu nedenle Türk-Yunan ilişkilerindeki tartışmaları sadece güncel hukuki, politik, ekonomik, askeri ve stratejik gelişmeleri dikkate alarak anlamak mümkün görünmüyor.”

Yunan milli marşı Mora Türklerine uygulanan katliamı öven şiirin bir parçası

Yunanistan’ın bugünkü milli marşının yazarı Dionysios Solomos. Solomos, 1823’te kaleme aldığı şiirinde Yunanların Osmanlıya başlattığı isyanı anlatıyor.

Şiir özgürlük için Türklerin katledilişini meşrulaştırmaya çalışıyor. Solomos, bugünkü Yunan marşının temellerini oluşturan şiirinde Türkleri adil olmayan millet olarak tanımlıyor ve öldürülmeleri gerektiğini savunuyor.

158 kıtalık şiirde, Mora sancağının merkezi olan Tripoliçe’de Türklere yapılan katliam şöyle anlatılıyor:

“…Derin okyanusu

İşte böyle uğuldasın isterdim

Ve dalgasında boğulsun

Her Türk tohumu

Neden muharebe yavaşladı bi an?

Neden az kan? …”

HÜSEYİN TURAN-KIBRIS HABER AJANSI / TURKİSH FORUM- ABDULLAH TÜRER YENER

Mora Türkleri 200 yıl önce büyük bir katliama uğradı. Rumlar tarafından yaklaşık 40 bin kişi acımasızca öldürüldü. Yunanistan’ın kara lekesi Mora Katliamı tarihin sayfalarında. - mora despotlugu

KONU HAKKINDA DAHA FAZLA:

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Bolayır'da doğdu, İlk öğrenimini Erzurum ve Elazığ'da tamamladıktan sonra ortaokul ve Liseyi İstanbul Bakırköy'de bitirdi. Heybeliada Deniz Harp Okulunda askerliğini tamamlayan Yener Günaydın ve Mobil Oil Türk'de çalıştı. İDİL-URAL TÜRKLERİ DERNEĞİ, KAZAK TÜRKLERİ VAKFI, Dünya Tatar Ligi, Bulgaristan Türkleri derneği, Türkiye Azerbaycan Dernekleri Federasyonu, voicepress gibi kuruluşlarda çeşitli görevler üstlenen Yener Tataristan, Rusya federasyonu ve Türk dünyası ile yakın ilişkiler içindedir.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem
  1. KUR’AN-İçki?! Robotlaşmış Kullar?! Kafayı içki içenlere takmış, onları cehennemlik-kâfir ilan eden din satıcıları-yobazlara inat, Yüceler Yücesi Yaratıcı aşağıdaki ‘içki’ ile…

  2. İlginç, bir sürü insan hakkında haklı haksız yurtdışına çıkış yasağı var ama sadece spesifik olarak TMSFye borcu olanların yasağını kaldırmak…

  3. KUR’AN! ALLAH’ın ALLAH’lık Hakkı?! Vefa-Minnet! Kibir? (Enbiya,18)”Allah’a yakıştırdığınız sıfatlardan-yalanlardan dolayı size yazıklar olsun!” KUR’AN’da olmayanları, Kitap’tan-KUR’AN’dan ALLAH’ın sözleriymiş gibi insanlara…

  • Çocuklar en çok tahılla besleniyor

    Çocuklar en çok tahılla besleniyor

    CHP’li Sarı, çocukların en çok tahılla beslendiğine dikkat çekti HEPİMİZ YOKSULLAŞTIK! Cumhuriyet Halk Partisi Balıkesir Milletvekili A.Adayı Serkan Sarı, TÜİK verilerinin çocukların sağlıklı ve dengeli […]


  • Diploması Gizlenen Cumhurbaşkanı Kim?

    Diploması Gizlenen Cumhurbaşkanı Kim?

    Yukarıdaki başlık sayın Emin Çölaşan’ın  dünkü  yazısının başlığıdır.  Sayın Sultan Uçar    “Diploma kayalara çarpmış’başlığı ile sayın Cumhurbaşkanının diplomasını sorgulamış. Sayın Fatih Portakal ise “En azından […]


  • KURUCU MECLİS

    KURUCU MECLİS

    Öğrenme ve öğretmenin bir yolu da ‘yinelemek’tir (tekrarlamak). O nedenle, örneğin daha iki ay önce yayımlanan ‘düklük ve düdüklük’ başlıklı yazımı yeniden ve aynen yayınlamak […]


  • Korkutan tahmin…

    Korkutan tahmin…

    Türkiye deprem kuşağında. Art arda yaşadığımız depremler son olmayacak. Yeni depremler oluyor ve daha sonra beklenen depremler var. Uzmanlar uyarıyor. Tedbirleri almak ve yapılan bu […]


  • TARİH NASIL YAZILIR?

    TARİH NASIL YAZILIR?

    TARİH NASIL YAZILIR? HÜSEYİN MÜMTAZ Meraklısı, iç politikaya hiç bulaşmadığımı iyi bilir. Ama yukarıdaki seçim afişini görünce kıyısından köşesinden iki laf etmek istedim. Yine meraklısı […]


  • ALLAH’ın ALLAH’lık Hakkı?!

    ALLAH’ın ALLAH’lık Hakkı?!

    KUR’AN!ALLAH’ın ALLAH’lık Hakkı?!Vefa-Minnet!Kibir? (Enbiya,18)”Allah’a yakıştırdığınız sıfatlardan-yalanlardan dolayı size yazıklar olsun!” KUR’AN’da olmayanları, Kitap’tan-KUR’AN’dan ALLAH’ın sözleriymiş gibi insanlara sunarak yalan beyanda bulunup iftira edenler ALLAH’ın hakkına […]


  • Kızılay maden suyunda zehir

    Kızılay maden suyunda zehir

    Kızılay maden suyunda zehir çıktı. Sağlığımızla oynayanlar yargılansın! Kızılay ile ilgili skandallar bitmiyor! Sorumluların yargılanmasını ve cezalandırılmasını talep ediyorum. Birgün Gazetesi, Migros’un 2019’da Kızılay maden […]


  • Emekli Aylıkları

    Emekli Aylıkları

    Emekli Aylıkları Üzerine Bilgi Notları…1️⃣Emekli aylıkları yasayla artırılır. Yetki TBMM’dir. Bu 1.2️⃣En düşük emekli aylığı 7.500 olmuyor. Eğer yasa çıkarsa 7.500 TL’den düşük aylıklar Hazine […]


  • “Adalet” diye gelenlerin ülkeyi getirdiği nokta

    “Adalet” diye gelenlerin ülkeyi getirdiği nokta

    Trabzon’da öğretmenlik yapan  R.G.S, 2005 yılında Başbakanlık tarafından “Yılın Öğretmeni” seçildi. 19 yıl “sahte diploma” ile öğretmenlik yaptığı ortaya çıktı. Suçunu itiraf etti. Yargı beraat […]


  • İNSAN ÖMRÜNÜ TÜKETEN SİYASET

    İNSAN ÖMRÜNÜ TÜKETEN SİYASET

    Demokrasinin özde, dolaysız değil sözde yaşanır bir hale geldiğini görmek? Heyecan, sevinç, umutlar, yaşanası tüm güzellikler, huzur ve mutluluklar özgürlük hepsi unutulan bir zamanın içinde […]


  • Ukraynalı kadınlara Avrupa’da fuhuş tuzağı

    Ukraynalı kadınlara Avrupa’da fuhuş tuzağı

    GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALAN(SARI SAÇLI MAVİ GÖZLÜ) UKRAYNALI KADINLAR AVRUPA’DA FUHŞA ZORLANIYORMUŞ AB ülkelerinde internette ‘Ukrayna mülteci pornosu’ aramalarında patlama yaşanmaktaymış (1 )  Savaş’tan kaçan […]


  • Üreticiyi teşvik edeceklerini tehdit ediyorlar

    Üreticiyi teşvik edeceklerini tehdit ediyorlar

    VEKİL YOKUŞ: İTİRAF ETTİLER ÇİFTÇİYİ TEŞVİK EDECEKLERİNE TEHDİT EDİYORLAR! İYİ Parti Konya Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri komisyonu üyesi Fahrettin Yokuş, 20 Mart günü […]


  • Rusya iç turizme yöneliyor…

    Rusya iç turizme yöneliyor…

    Ukrayna savaşı nedeni ile sıkıntılı günler yaşayan Rusya iç turizmi canlandırmak için çeşitli önlemler almaya başladı. Hedef belli: Milli gelir dışa gitmesin. Ancak alınan bu […]


  • Putin’e Tutuklama Kararı ve ABD’nin Teröre Desteği

    Putin’e Tutuklama Kararı ve ABD’nin Teröre Desteği

    Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) savcılığının Putin’i tutuklama kararının Ukrayna’daki savaş suçlarının ötesinde anlamı bulunmaktadır. 1998 Roma Statüsü’yle kurulan, 2003’te çalışmaya başlayan mahkeme, yargı yetkisini kabul etmiş ülkelerde, soykırım, tecavüz, işkence gibi insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamındaki kişileri yargılar. Aynı zamanda bu ülkelerin hakkında tutuklama kararı bulunanları tutuklama hakları ve görevleri vardır. Kremlin’dekilerin karar konusunda umursamaz görünmesinin temelinde, Rusya’nın mahkemeye taraf olmaması bulunmaktadır. Ukrayna sözleşmeyi imzaladığı halde henüz onaylamamış, fakat ihlaller konusunda mahkemenin yetkisini kabul etmiştir. Yasa dışı olarak çocukların, insanların zorla Rusya’ya nakledilmesi insanlığa karşı suç kabul edilerek sorumlular Putin ve Rusya Çocuk Hakları Komiseri için tutuklama kararı çıkartılmıştır. Bu durumda lise/üniversite çağındaki çocuklarımızın ABD destekli terör örgütü tarafından zorla dağa kaldırıldığını hatırlayalım. UCM savcılığı Ukrayna’da tahkikat yaparak iddiaların gerçek olduğu sonucuna varmıştır. Bunlar önemli ölçüde Rusya kontrolündeki Dombass kentlerinde gerçekleşse de hukuken Ukrayna’ya aittir. Kararı memnuniyetle karşılayan Ukraynalılar arkasının geleceğini, başka tutuklama kararları olacağını söylemişlerdir. Bütün umursamaz tavırlara karşın, Kremlin’de derin endişeler bulunmaktadır ki yine nükleer silah gücünü gündeme getirmiştir



Posted

in

by

Tags: