Bu 100 yıl önceki bir vizyon…
O’nun adı Karadeniz vapuru…!
Bizzat Mustafa Kemal’in projesi, yüzen bir fuar… Dünya’nın ilk PR projelerinden birini Türkiye gerçekleştirmiş oluyordu.
Gemi 1924 de satın alındı. 130 metre boyunda, 16 metre genişliğindeydi. Aslında siyahtı; Haliç’e çekildi beyaza boyandı, kuğu gibi oldu. 1926 Cumhuriyetin ilanından sadece 3 yıl sonra hazırdı.
Mustafa Kemal Mudanya’dan bindi son denetlemeyi bizzat yaptı.
İçinde Türk Malı ürünlerden olan bir sergiydi. Üzüm, incir, Hereke halıları, Kütahya çinileri, lokum, Edirne sabunu, nakışlar, bakır tepsiler, tütün, yün, deri, koza, fındık tamamı Türk Malı ürünlerden oluşan bir sergiydi. Sergi salonları Sanayi Nefise Mektebi öğrencilerin yaptığı heykel, resim ve biblolarla süslenmişti. İbrahim Çallı gibi ressamlarımızın tabloları asılıydı.
Dünyanın bize gelmesini beklemeyelim biz dünyaya gidelim vizyonuydu bu… Genç Türkiye’nin uluslararası halkla ilişkiler gemisiydi. 180 yolcusu 105 mürettebatı vardı, yolcuları Türkiye’nin aydınlarıydı.
Milletvekilleri gazeteciler heykeltraşlar, ses sanatçıları tiyatro sanatçıları, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, İstiklal Marşı’nın bestecisi Zeki Üngör ve yönetimde 47 sanatçısıyla gemideydi. Her gidilen limanında o ülkenin milli marşı çalınıyor, konserler veriliyordu.
Kaptanlığını Atlantik’i geçen ilk yolcu gemimiz Gülcemal’in efsane kaptanı Lütfü Bey yapıyordu. Liman İşletmeleri Genel Müdürü Rauf Manyas’ta sergilerin müdürüydü. 7 lisan bilen Semiha Hanım protokol müdürüydü, dekorasyonu mimar Naci Bey tarafından yapılmıştı. Bu kadroyu Mustafa Kemal seçmişti.
İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça broşürler basıldı. Ürünlerin üzerinde 4 lisanda etiketler yapıştırılmıştı. Yabancı tüccarların Türkiye’den ithal bağlantısı kurabilmesi için stantlar vardı. İş Bankası şubesi bile vardı. Her standın başında iki üç dil bilen öğrenciler vardı.
12 ülkede, 16 şehri ziyaret etti. İspanya Barcelona, Fransa Le Havre, Londra İngiltere, Amsterdam Hollanda, Hamburg Almanya, Stockholm İsveç, Helsinki Finlandiya, Leningrad Rusya, Gdansk Polonya, Kopenhag Danimarka, Anvers Belçika, Marsilya Fransa, Cenova İtalya, Napoli İtalya, limanlarına uğradı.
İngiliz, Fransız ve Alman gazeteleri Kemal Paşa’nın kısa saçlı kızları manşetleri atmıştı, mürettebatın yarısından fazlası kolejlerden seçilen İngilizce, Fransızca konuşan kızlarımızdı. Rengarenk elbiseler giymişlerdi, Avrupa kültürüne hakimdiler. Fesli insanların ülkesi İmajını bir anda yıkmışlardı. Avrupa hayretler içinde Türkiye’nin çağdaş yüzü ile tanışıyordu.
Limanlarda verilen konserlerde adeta izdiham yaşanıyordu 10.000 civarında insan izlemişti. Karadeniz Vapurunun pürüzsüz İngilizce konuşan Bediha Celal’in rehberliğinde gezen Amsterdam Belediye Başkanı böyle bir Türk kadını ile karşılaşacağımı düşünemezdim diyordu.
Erkek mürettebatımız, lacivert ceket, lacivert pantolon, tiril tiril beyaz gömlekler giyiyordu. Zarif boyun bağları takıyorlardı.
Doğudan gelen bir vapurun “Orient esintisi” getireceğini düşünenler fena halde yanılıyordu.
Güler yüzlü modern Türklerle karşılaşmışlardı.
Limanlarda verilen konserlerde adeta izdiham yaşanıyordu 10.000 civarında insan izlemişti. Karadeniz Vapurunun pürüzsüz İngilizce konuşan Bediha Celal’in rehberliğinde gezen Amsterdam Belediye Başkanı böyle bir Türk kadını ile karşılaşacağımı düşünemezdim diyordu.
Mustafa Kemal zekâsının yansımasıydı. Türkiye’nin sosyoekonomik tanıtımı ve İzmir Enternasyonal Fuarı’nın işaret fişeğiydi. Ekonomi o yıllarda ve o şartlarda böyle yapıldı. Ne dünyada benzeri olmayan bir dehadır Atamız… Kısacık ömründe ülkemize ne güzellikler kattı…
Osmanlı’dan ağır borç yükü böyle ödendi; Cumhuriyetin ilk dönemindeki yüksek ekonomik büyüme oranları böyle sağlandı… 1933 Sınırlı Sanayi Kalkınma Planı böyle finanse edildi… Üç Beyazlar- Üç Siyahlar planlama ve politikası ile yurdun her köşesine çimento, şeker, basma, demir-çelik, petrol ürünleri, un fabrikaları böyle kuruldu…
Heyhaaaat… Hiç mi ders alınmaz be yaa…
Bir yanıt yazın