Türklerin ana vatanı Orta-Asya değil, Atlantis ovasıdır

Bölüm 37- Orta-Asya’da İç-Deniz Oluşması ve Türki dilli kavimlerin yerleşmeleri

Son buzul devri 115 ile 15 bin yıl önceleri arasını kapsar. Bu süreç içinde dünya iklimi çok soğuk olduğundan insanların yoğun olarak yaşadıkları yerler yukarıda açıklanan düşük konumlu ve ekvatora yakın ırmak vadileri olmak zorundadır. Orta Asya’da o zamanlar bir iç deniz de bulunmamaktadır. Orta Asya’da iç deniz oluşması olayı, buzul devrinin sona ermesiyle ergimeye başlayan buzulların oluşturdukları bir tatlı su yığışımı olayıdır. Gerek Himalaya dağları, gerekse Tiyenşan, Altay dağları tepelerinde bulunan buzulların ergimeleri sonucu oluşan sular, Tarım Havzası gibi Orta Asya’nın çukur bölgelerinde toplanarak bir tatlı su gölü oluşturmaya başlarlar. Bu tatlı su denizi yaklaşık 14 bin yıl önceleri oluşmaya başlar ve buzulların ergime oranı arttıkça büyür. Bu iç denizin büyümesi yaklaşık 7 bin yıl öncelerine kadar devam eder.

Son buzul devri 115 ile 15 bin yıl önceleri arasını kapsar. Bu süreç içinde dünya iklimi çok soğuk olduğundan insanların yoğun olarak yaşadıkları yerler yukarıda açıklanan düşük konumlu ve ekvatora yakın ırmak vadileri olmak zorundadır. Orta Asya’da o zamanlar bir iç deniz de bulunmamaktadır. Orta Asya’da iç deniz oluşması olayı, buzul devrinin sona ermesiyle ergimeye başlayan buzulların oluşturdukları bir tatlı su yığışımı olayıdır. Gerek Himalaya dağları, gerekse Tiyenşan, Altay dağları tepelerinde bulunan buzulların ergimeleri sonucu oluşan sular, Tarım Havzası gibi Orta Asya’nın çukur bölgelerinde toplanarak bir tatlı su gölü oluşturmaya başlarlar. Bu tatlı su denizi yaklaşık 14 bin yıl önceleri oluşmaya başlar ve buzulların ergime oranı arttıkça büyür. Bu iç denizin büyümesi yaklaşık 7 bin yıl öncelerine kadar devam eder. - tarihte avrasya

Şekil 94: Orta Asya iç denizleri 14 bin yıl önceleri oluşmaya başlar ve 5-6 bin yıl önceleri tekrar kururlar.

Öyleyse Orta-Asya “iç-denizi” denilen eski göl(ler), sadece 14 bin ile 7 bin yıl önceleri arasında oluşan ve sonra tekrar yok olan bir oluşumdur. Bu nedenle 12-13 bin yıldan daha önceki zamanlarda Orta Asya’da yoğun bir insanlık barındıracak uygun bir ortam yoktur, çünkü buzul devrinin soğuk iklim koşullarında buralarda hayat sadece mağaralarda mümkündür. Mağaralarda ise sınırlı sayıda insan yaşayabilir. Oysaki Basra-Hürmüz ovası diye tanımladığımız devasa düzlük, deniz seviyesinin bile altındadır ve ekvatora yakın olduğundan buzul devrinin soğuk iklim koşullarında en yoğun insan yaşamına sahne olabilecek bir konumadır.

Atlantis-Ovasından 12 bin yıl önceleri göç etmek zorunda kalan Türki dilli kavimlerin Orta-Asya’ya yerleşmeleri Orta-Asya’da bu “iç deniz” oluşması dönemine denk gelir.

6-7 bin yıl öncelerinden itibaren iç deniz kurumaya başlar, çünkü dağların tepelerindeki buzulların ergiyip yok olması nedeniyle göle su akışı sona ermiştir. Oysaki buharlaşma düzenli bir şekilde sürmektedir ve bu nedenle, su girdisi azalan iç deniz kurumaya başlar ve göl kuruyup-küçüldükçe, çevresinde ona bağımlı olarak yaşayan toplumlar da göçlere başlarlar. Finler, Estonyalılar 4-5 bin yıl önceleri kuzey-batıya, Hunlar 2 bin yıl önceleri batıya, Selçuklular, Osmanlılar bin-bin beş yüz yıl önceleri güney-batıya, vs. göçerler. Geriye kalanlar da yerel Asya Türklerini oluştururlar.

Olayların gelişmesi böyle iken, bilgisizlik nedeniyle, yıllardır Türklerin Anavatanının Orta-Asya olduğu bilgisi öğretilmektedir. Bu yanlışlığın devamı olarak da, Türkçe ile Sümercenin yakın akraba olmaları nedeniyle, Sümerlerin Orta-Asya’dan Basra yöresine gelmiş olabilecekleri öne sürülmektedir. Yanlışlık Türklerin anavatanının Orta-Asya olduğu yanlışlığıdır. Türklerin de, Sümerlerin de anavatanları son buzul devrinde kara haline geçmiş olan Basra-Hürmüz Ovasıdır.

Okumaya devam et  Türk’ün asaletinin tecellisi

“Denizden iki ırmak ülkesine” gelmek ve “kuruyan bir iç-denizin kenarında” yaşayan bir kavim olma olguları nasıl karşılıklı bir uyumla, ortak bir çıkış noktasında buluşturula bilinir?

Bu sorunun çözümü buzul devri sonrasının coğrafik görüntülerinin tasarımıyla mümkündür.

Sümerlerin ve bizlerin atalarının bu eski Mezopotamya ovasında ortak bir yaşam sürdürdükleri ve bu nedenle ortak bir dil konuştuklarını kabul edecek olursak, 12-13 bin yıl önceleri buzulların ergimeye ve deniz seviyesinin tekrar yükselmeye başlaması sonucu bu ovalarda yaşayan insanların ovalardan çekilmek ve yüksek tepelere veya dağlara doğru kaçmaktan başka çareleri yoktur. Türk kavimlerinin atalarını kuzeydeki dağlara doğru göçmeye başlayan bir topluluk olarak düşünürsek, birçok sorun çözüme kavuşur.

Birincisi, Azerilerin kökeni konusunun aydınlatılmasıdır: Günümüz İran’ı, Pers-Azeri-Afşar-Halaç-Kaşkay karışımı bir toplumdur ve pers dilli halkın İran’a gelmesi günümüzden yaklaşık 4 bin yıl önceleri olduğu arkeolojik ve genetik haplogrup-analizleriyle ispatlanmıştır. Yani persler İran bölgesinin yerli halkı değildirler. Azeriler İran’ın batı kesimi ve Azerbaycan’da yerleşen bir kavim olduklarından, Zağros dağlarını aşarak, veyahut, Bender Abbas üzerinden İran platosunu geçerek Hazar denizi kenarına doğru yerleşen Atlantisliler olmak zorundadırlar.

İkincisi şudur: Orta Asya’da yeni oluşmaya başlayan bir “iç-deniz” (göl) çevresine yerleşmiş olan Türk boyları, Atlantis ovasından kuzeye doğru göçen bir topluluk olmalıdır. Nitekim Kaşkay, Afşar, Halaç, gibi Türkçe konuşan halklar hala İran’ın bu kesimlerinde yaşamaktadır. Bu durumda, Sümerler’le olan dil akrabalığı da anlamlı bir yoruma kavuşur.

Üçüncüsü, Sümerler ile Atlantisliler arası bağlantı sağlanır. Atlantisliler Atlantis-gölü üzerindeki batan adalarda yaşayan ilk kültürlü insanlar ise, onların devamı ancak, yazı, takvim, vs. gibi birçok kültürel gelişime imza atan Sümerler olmalıdır. Çünkü Sümerler çivi yazılı tabletlerinde, “denizden iki-ırmak vadisine geldiklerini” belirtmektedirler. Atlantisliler ise, denize gömülen bir adada yaşayan bir toplumdur. Dolayısıyla Sümerler Atlantislidir.

Dördüncüsü, Anadolu’daki, 10-12 bin yıl önceleri oluşmaya başlayan uygarlıkların (Göbekli Tepe, Karahan Tepe, Çayönü, Çatalhöyük, vb.) açıklanmasının sağlanmasıdır. Hatırlarsak, buzul devri süresince, Anadolu, Kafkaslar, vs. çok soğuk olduğundan, oralarda insan yoğunluğu çok-çok azdır; sadece mağara gibi ortamlarda yaşanabilinmektedir. Buzul devri sona erince, bu bölgeler yaşama elverişli olmaya başlarlar ve Atlantis-Ovasından kaçan insanlar da buralarda yerleşerek ilk kasabaları oluşturmaya başlarlar.

Okumaya devam et  Türk’ün asaletinin tecellisi

Dolayısıyla Orta-Asya Türklerin anavatanı değil, bir ara-vatanıdır.

Arkeolojik bulgular yaklaşık 6 bin yıl önceleri Mezopotamya’da Sümer denilen bir uygarlığın ortaya çıktığını ve ilk toplumsal kültür sisteminin Sümerler tarafından ortaya konduğunu gösterince, dünya kamuoyu çok sarsılır. Nedeni ise şudur: Sümerlerin kullandıkları dil, ne günümüz dünyasının gelişmiş ülkeleri olan batılı devletlerin sahip oldukları Hint-Avrupalı-(İndo-German) kökenli bir dil, ne de kutsal kitapların yazıldığı semitik bir dildir. Aglütine (bitişimli) dil grubu denilen çok farklı bir dil grubuna aittir. Aglütine dil grubunun günümüzde yaşayan temsilcileri ise, Türkçe, Macarca, Fince ve diğer orta Asya ülkelerinde konuşulun Kırgız, Türkmen vs. toplumların dilleridir.

Bu durum, dil-bilimciler arasında tartışmalara yol açar ve Türki-diller grubu olarak adlandırılan Ural-Altay-dil-grubu ile Sümercenin nasıl bir kökende birleştirilebileceği tartışmaları ortaya çıkar. Bu konu hakkında bilimsel verilere dayalı ayrıntılı bir makale şu adreste sunulmuştur:  http://tanriyianlamak.blogspot.com.tr/2017/01/atlantis-gercektir.html    Bu makalenin okunması ve bilinmesi çok önemlidir, çünkü sadece Türklerin değil, tüm insanlığın geçmişinin aydınlatılmasını sağlayan jeolojik ve arkeolojik verilere göre hazırlanmıştır.

Türkçe ile Sümerce aglütine (bitişimli, eklenmeli) dil gurubuna ait dillerdir. Bu dil grubun diğer tüm dil gruplarından çok farklı bir özelliği vardır. O da şudur: “Otelimizdekilerdensin” ifadesi bu dil grubunda tek bir sözcükle anlatılmıştır. Yani bir sözcükle bir tümce ifade edilmiştir. Bu ifadeyi İngilizce olarak anlatmak istediğinizde “You are one of the persons from our hotel” şeklinde 9 sözcük gerekir.

Ayrıca uzmanlar çok ortak sözcükler içerdiklerini belirtirler. Birkaç örnek vermek gerekirse: kagaraşa = kargaşa, kabkagak = kap  kacak, haşgaga: kahkaha, vs. gibi sözcükler çok yakın bir akrabalık göstergeleridir.

O önemli makaleden çıkarılacak en önemli sonuçlardan biri de, insanlığın 15 bin yıl ve daha önceleri en yoğun olarak bu “cennet-ülkede” yaşamış olması ve buzul devrinin sona ermesiyle, batan bu “cennet ülkeden” kaçarak, Anadolu, Kafkasya, İran gibi komşu bölgelere dağılıp, oralarda uygarlaşmaları devam ettirmiş olmaları gerekliliğidir. Bu görüşü destekleyen arkeolojik ve antropolojik deliller vardır ve şunlardır:

1-    Anadolu’da en eski kültür oluşturuculara bakıldığında, onların (Sümerce-Türkçe) aglütine dil konuştukları görülür (Kaynak: Diker 2000, Tuna 1990): 

Okumaya devam et  Türk’ün asaletinin tecellisi

2-    Batı Anadolu’da yaşayan Lidya’lıların dili aglütinedir.

3-    Doğu anadoluda yaşamış olan Urartu’ların dili aglütinedir;

4-    Etrüskçe aglütine bir dildir;

5-    iskitçe aglütine bir dildir;

6-    Hurrilerin dili Hurrice aglütinedir (Mitanni), vs.

7-    İran’ın güneyinde 5 bin yıl önceleri kurulan ve dünyadaki en eski devletlerden biri olan Elamlılar aglütine dillidir. (Kaşkayca, Afşarca onlardan kalan Türkçe dillerdir)

8-    Orta-Anadolu Çorum-yöresinde Hititlerden (Etilerden) önce orada yaşayan “Hatti”ler adlı kavmin dili aglütinedir (bitişimlidir); o bölgeye sonra gelen Hititler’in dili ise proto-Hint-Avrupalı olarak tanımlanır; ama Hitit dilinde de cinsiyet ayrımı yoktur ve bitişimlilik vardır, çünkü kendilerini nešili ve nešumnili olarak tanımlamışlardır. Bu tanım Neşa-şehirli (Neşalı) ve Neşa-dili konuşan anlamına gelmektedir ki bu tipik bir bitişimli dil özelliğidir. Bitişimli dil kullananlar kendilerini “Kayserili” olarak tanıtır. Bunun yanı sıra Hitit dilinde Hint-Avrupa dil grubuna ait özelliklerin de yaygın olduğu bilinmektedir. Bu durum Hint-Avrupa dil grubu ile Atlantis-ovalı dil grubu mensupları arasında bir harmanlanma olduğunu gösterir. Hint-Avrupa dilinin Ukrayna- Kazakistan arasındaki bozkır ortamında oluştuğu ve oradan özellikle Avrupa’ya yayıldığı yine arkeolojik bulgulardan anlaşılmaktadır.

9-    Günümüzde bu farklı dil gruplarının ne kadar varlıklarını koruyup-sürdürdüklerine bakarsak, Hint-Avrupa dillerinin egemen olduğu Avrupa’da Fince, Macarca, Baskça gibi aglütine (bitişimli) dillerin varlıklarını hala sürdürdüklerini görürüz. Fransa’nın Bask toplumuna komşu olan güney bölgesinde Akitanya’da eskiden aglütine dil konuşulduğu bilinmektedir. Zaman içinde bu kültür tamamen asimile edilmiştir. Baskça ve Akitanca aglütine dillerdir.

10- Anadolu’nun kuzeyinde Doğu-Karadeniz bölgesinde yaşayan Lazların ve Kafkas bölgesinde yaşayan Gürcülerin dilleri “cinsiyet ayrımı olmayan aglütine dil grubundandır.

Yani dünya genelinde oluşturulan ilk uygarlıklar aglütine = bitişimli bir dil konuşan kavimlerce oluşturulmuşlardır. Günümüzde aglütine dil Türki dillerle devam etmektedir. Dolayısıyla yukarıda özetlendiği ve önerilen makalede gösterildiği gibi Türklerin ana vatanı Orta-Asya değil, Atlantis ovasıdır. Ve bizler denize gömülen o cennet-ülkeden göç ederek, İran platosu üzerinden Orta-Asya’ya göçmüşüz. Oradaki “iç-denizin” kurumasıyla tekrar İran üzerinden (Atlantis ovası yok olduğundan) Anadolu’ya dönmüşüz.

Anadolu iki farklı zamanda yerleşen Türkler içerir. İlki 12 bin ile 7 bin yılları arasında Atlantis ovasını terk etmek zorunda olan Türklerdir (Luviler = Aleviler) Hattiler, vs.. Sonra gelenler ise, Orta-Asya’daki iç denizin kuruması nedeniyle tekrar göç ederek Anadolu’ya gelenlerdir (Selçuklular, Osmanlılar).

Haberi paylaşın
Son buzul devri 115 ile 15 bin yıl önceleri arasını kapsar. Bu süreç içinde dünya iklimi çok soğuk olduğundan insanların yoğun olarak yaşadıkları yerler yukarıda açıklanan düşük konumlu ve ekvatora yakın ırmak vadileri olmak zorundadır. Orta Asya’da o zamanlar bir iç deniz de bulunmamaktadır. Orta Asya’da iç deniz oluşması olayı, buzul devrinin sona ermesiyle ergimeye başlayan buzulların oluşturdukları bir tatlı su yığışımı olayıdır. Gerek Himalaya dağları, gerekse Tiyenşan, Altay dağları tepelerinde bulunan buzulların ergimeleri sonucu oluşan sular, Tarım Havzası gibi Orta Asya’nın çukur bölgelerinde toplanarak bir tatlı su gölü oluşturmaya başlarlar. Bu tatlı su denizi yaklaşık 14 bin yıl önceleri oluşmaya başlar ve buzulların ergime oranı arttıkça büyür. Bu iç denizin büyümesi yaklaşık 7 bin yıl öncelerine kadar devam eder. - tarihte avrasya

KONU HAKKINDA DAHA FAZLA:

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem

  1. Biyyolojik terör saldrısı altındayız/ . İtalyada ortaya çıkan xylella fastadiosa hastalığı bütün şehirleri ka-plamıştır. Bu virüs kalp krizi ve kanser…

  2. Seçimi bile beceremez, hile hurdadan kurtaramaz, seçmen ile seçileni bile ayırt edemez hale geldi ülkemiz! Gerçekten AKP hükümetine yazıklar olsun.…

  3. Özür dileyerek söylüyorum. Anlamını çarpıtma yok. Siz Kuran’ı okumasını bilmiyorsunuz. Bir de şuan içinde bulunduğunuz, yönetime göre şartlı kabullerinizin esiri…

  4. Bir dönem millete en büyük zararı vermiş şahsiyetlet şimdi tövbe etmiş. Allahın laneti üzerinize olsun

  • “Türkiye’ye ilgi artıyor…”

    “Türkiye’ye ilgi artıyor…”

    Turizmde 60 milyon turist hedefini tutturabilmek için yoğun bir çaba ve tanıtım atağı yapılıyor. Sektör temsilcileri yaptıkları açıklamada “Türkiye’ye ilgi her geçen gün daha da […]


  • SOL NAPMALI?

    SOL NAPMALI?

    Tamam ilk tur seçimlerde hayal ettiğimiz gibi olmadı. Hayal kırıklığı, hüsran, isyan karışık depresyona girdik. İlk ve en önemlisi ilk turda alınan sonuçlar kesinlikle yenilgi […]


  • Doğal gaz

    Doğal gaz

    Sayin ve Sevgili Dostlar Ben ihtisasım dahilinde olmayan konularda konuşmaktan hoşlanmam. Benim ihtisasım derin deniz petrol ve gaz projelerinin idaresidir ve son 40 senedir bu […]


  • IRKÇI SİYASET YAPMAYI BIRAKALIM

    IRKÇI SİYASET YAPMAYI BIRAKALIM

    BİRİLERİ MÜLTECİLER ÜZERİNDEN IRKÇI SİYASET YAPMAYI BIRAKALIM DEMİŞ. Mültecilere yalnızca bedenlerini getirmiyorlar. Onlar yanlarında değer yargılarını, örf ve adetlerini, dinlerini, kültürlerini de getiriyorlar. Ve onlarla […]


  • GENÇLERE! 27 MAYIS: UNUTTURULAN YAKIN TARİHİMİZE BİR PENCERE…

    GENÇLERE! 27 MAYIS: UNUTTURULAN YAKIN TARİHİMİZE BİR PENCERE…

    27 Mayıs… 68 kuşağının “Anayasa ve Özgürlük Bayramı”… Sosyal bilimlerde bir altın kural var: Her olguyu kendi “zaman”, “zemin”, “mekan” boyutları içinde el almak…Aksi takdirde, […]


  • Türk Yerine Türkiyelim Denirse Ne Olur?

    Türk Yerine Türkiyelim Denirse Ne Olur?

    Pazar günü yapılacak seçimler öncesinde bazı kesimler tarafından kullanılan “TÜRKİYELİ” kavramının doğru olmadığı bir gerçektir. SBF yurdundan oda arkadaşım olan Prof. Dr. İlber  Ortaylı, “Türkiyeli […]


  • ANLAMI ÇARPITILAN NİSA:59

    ANLAMI ÇARPITILAN NİSA:59

    Çeşitli mealleri okurken, aklıma uygun olmayan, Kur’an’ın felsefesi ile uyuşmayan açıklamalar, beynimi yakmakta. Bunlardan birisi ve en önemlisi de: Nisa 59 ayetine verilen anlamdır. Nisa […]


  • “Turizme sevinmek için daha erken…”

    “Turizme sevinmek için daha erken…”

    Turizmde sıkıntı şu: Aşırı maliyet artışları sorunlar devam ediyor. Sektör temsilciler maliyet artışlarında orta vadede sonun olacağının altını çiziyor. Bu da turizmde sevinmek için zamana […]


  • Türk Üniversiteleri Uluslararası Değerlendirmelerde Neden  Alt  Sıralarda?

    Türk Üniversiteleri Uluslararası Değerlendirmelerde Neden  Alt  Sıralarda?

    Dünya Üniversite Sıralamaları Merkezi (CWUR: The Center for World University Rankings)  2022-2023 sıralamasını  14 Mayıs 2023 tarihinde  açıklamıştır.  Sıralama 2012 yılından bu yana dünya çapında  […]


  • Burada Türkçe mi konuşuyorum?

    Burada Türkçe mi konuşuyorum?

    “Anladıysam Arap olayım”, “Fransızca mı konuşuyorum”, “Çince gibi” benzeri deyimlerin Türkçemizde de günlük yaşamda kullanıldığı düşünüldüğünde, İtalya’da “Ben burada Türkçe mi konuşuyorum?” deyimini duyarsanız çok […]


  • KUR’AN’da ‘Şeriat’?!

    KUR’AN’da ‘Şeriat’?!

    Gerici, ‘dinci yobazların’ anlam erozyonuna uğrattığı, ‘inkârcı yobazların’ da tepe tepe yalan-yanlış fütursuzca kullandıkları pek çok KUR’AN kavramlarından biri de ‘şeriat’!(Dinci-inkârcı yobaz ayrımı bana ait […]


  • TÜRK’ÜM, DOĞRUYUM, ÇALIŞKANIM!-HÜSEYİN MÜMTAZ

    TÜRK’ÜM, DOĞRUYUM, ÇALIŞKANIM!-HÜSEYİN MÜMTAZ

    TÜRK’ÜM, DOĞRUYUM, ÇALIŞKANIM… HÜSEYİN MÜMTAZ Burası Girne.     Geçen gün elime şöyle bir duyuru geçti. “Mezuniyet Andı. Bizler 23 Nisan İlkokulu Öğrencileri olarak, Eğitim ve öğretimin […]


  • İŞTE TERÖRE ÇAĞRI VE İŞTE BİR POTANSİYEL TERÖRİST

    İŞTE TERÖRE ÇAĞRI VE İŞTE BİR POTANSİYEL TERÖRİST

    İŞTE TERÖRE ÇAĞRI VE İŞTE BİR POTANSİYEL TERÖRİST Tarih: 19 Mayıs 2023/CumaYer: İstanbul Sultangazi’deki Cebeci CamisiDevletin İmamı :Murat GündoğduCuma hutbesi konuşması: “Kardeşim, silahlarınızı hazırlayın. 28 […]


  • Kadın haklarına ve 6284 Sayılı Kanun’a sahip çıkalım!

    Kadın haklarına ve 6284 Sayılı Kanun’a sahip çıkalım!

    Cumhur İttifakı’na katılmak için, 6284 sayılı kanunun kaldırılmasını şart koşan Yeniden Refah Partisi artık Meclis’te. Kadına yönelik şiddetin önlenmesini amaçlayan 6284 sayılı kanunun siyasi pazarlık malzemesi […]


  • Demiryollarının devletleştirilmesi

    Demiryollarının devletleştirilmesi

    24 Mayıs 1924’te Demiryollarının devletleştirilmesinin yıldönümünde anımsatmalar ” Çıktık açık alınla on yılda her savaştan, /On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan; /Başta […]


  • TC ADI TEMELLİ KALKARSA NE OLUR ?…….

    TC ADI TEMELLİ KALKARSA NE OLUR ?…….

    TC ADI TEMELLİ KALKARSA NE OLUR ?……. YENİ BİR ANAYASA İLE, “T.C. ” KALKARSA NE OLUR ?.. NE OLACAĞINA BİR BAKALIM… ESKİ JUGOSLAVYA FESHEDİLDİ, BİZDEKİ […]


  • YSK’ya seçim iptali çağrısı.!

    YSK’ya seçim iptali çağrısı.!

    TÜRKİYE İTTİFAKI’NDAN YSK’YA SEÇİM İPTALİ VE SIĞINMACI ÇAĞRISI Türkiye İttifakı’nı oluşturan partiler ortak açıklama yaparak Yüksek Seçim Kurulu’na 14 Mayıs seçiminin iptali ve seçimde oy […]


  • BARIŞ VE HUZUR OLAMAZ

    BARIŞ VE HUZUR OLAMAZ

    BU KAFAYI NORMAL, DOĞAL SAYANLARIN YETERİ KADAR ÇOK OLDUĞU BİR ÜLKEDE BARIŞ VE HUZUR OLAMAZ Şevki Yılmaz: AK Parti kasanın ağzını açmalı, 700 ton altını […]


  • Sandık güvenliği tam ve eksiksiz sağlansın

    Sandık güvenliği tam ve eksiksiz sağlansın

    #OylarımızGüvendeOlsun 14 Mayıs seçimlerinin ardından sandık güvenliği konusu çokça tartışıldı, özellikle muhalefet partileri pek çok yerde sandık sonuçlarına itiraz etti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem […]



Posted

in

by