ASSAM Anayasa Önerisi (2011)

GİRİŞ - yeni anayasa assam
GİRİŞ - yeni anayasa assam

GİRİŞ

TBMM tarihi bir görev üslenmiştir. Daha doğrusu son genel seçimlerde Milletimiz bu görevi TBMM ‘ne vermiştir.

Meclis de Milletimizin her kesiminin katılımına imkân veren bir çalışma başlatmıştır. Yeni Anayasanın hazırlanmasında, tercih edilen bu yöntemi, herkesin eteğindeki taşı dökmesine imkân veren, önemli bir özellik olarak algılıyoruz. Çünkü yaşanan hukuksuzluklardan bizzat zarar görenlerin söyleyecekleri önemli şeyler vardır.

Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) de son darbe döneminin mağdurları ve siyasi irade üzerinde kurulmuş olan vesayetin mimarı olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin çeşitli kademelerinde görev yapmış eski mensupları olarak, hem Silahlı Kuvvetlerin görev ve yetkileri, hem de sistemin geneli hakkında söyleyecekleri önemli tespitleri bulunmaktadır.

NEDEN YENİ BİR ANAYASA

Çünkü yasalarla verilmiş bir kısım haklar Anayasa hükümlerine dayanılarak, Anayasal kuruluşlar tarafından gasp edilmiştir.

Anayasada, temel hak ve özgürlüklere, sanki kullanılması için değil de engellenmesi için yer verilmiş, vaz edilen resmi ideolojiyi paylaşmayan inanç sahipleri ve etnik gruplar, baskıların ve devlet güçlerinin hedefi konumuna sokulmuş, bir toplum sözleşmesi olmaktan ziyade, hakim güçlerin egemenliğinin devam ettirilmesi için özen gösterilmiştir.

1982 Anayasasında, görünüşte Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasında bir engel yokmuş gibi gelmekle beraber, inançla ilgili küçük bir talep, hukuk dışı engellerle karşılaşmış ve Anayasal Kurumlar el birliği ile baskı ve yasakları
uygulamaya sokmuşlar, sonra darbeler, müdahaleler, ince ayarlar, engeller, yasaklar, baskılar başlamıştır.

1982 Anayasası, genel özellikleri ile, devletin yönetimini millete bırakmayıp, yasama ve yürütme erklerinin yetkilerini kısıtlayan, buna karşılık, millete karşı sorumsuz kurumların yetkilerini arttıran kurallar koyan bir yapıya sahip olmuştur.
Bu hal her şeyden önce, uyum içinde çalışması gereken devlet organlarının, verilen aşırı yetkilerin sorumsuzca kullanılması sonucunda, amansız şekilde çatışmalarına sebep olmuştur.

Okumaya devam et  Hükümetin Dış Politikası ve Yeni Anayasa Tuzağı

1982 Anayasası, iktidarı bölmüştür. Bir tarafta, milli iradeyi temsil eden yasama ve yürütme; diğer tarafta devletin güçleri ellerine teslim edilen kurumlar. Bu kurumlar öyle yetkilerle donatılmış ki; istedikleri zaman, milletin seçtiklerinin elini kolunu bağlayabilmiştir. Yani bir gemide iki kaptan, biri dümeni sağa, diğeri sola kırmış. Gemi ikisinin istediği yöne de gitmemiş, zaman zaman kayaya bindirme riski ile karşı karşıya kalmıştır.

Silahlı Kuvvetler, Yüksek Yargı, YÖK ve diğer bağımsız anayasal kurumlar geçmiş dönemlerde, Anayasa’dan aldığı yetki ile, Milletin değerlerine ters ideolojik kadrolaşmaları oluşturmuş, ideolojisini paylaşmadığı siyasi iktidarları aciz ve
çalışamaz hale getirmiş, siyasi istikrarı bozmuş, onu seçen milli iradeyi yok hükmüne getirmiş, temel insan hak ve özgürlüklerini ayaklar altına almış ve Devleti telafisi imkansız zararlara uğratmıştır.

Temsilde adalet ilkesinin öne çıkarılması ile, güçsüz koalisyon hükümetlerine teslim edilen ülke yönetiminde zafiyetler oluşmuş ve oluşan istikrarsız ortamlar darbe ve müdahalelerin davetçisi haline dönüşmüştür.

Yönetim biçimi olarak, uygulanan güçlü merkezi hükümet ilkesi, bir taraftan mahalli ihtiyaçları etkili bir şekilde karşılama imkanını kısıtlarken diğer taraftan, küçülen bölge ve dünyada, Ülkenin çıkarlarının en üst düzeyde ve zamanında korunup takip edilmesini zorlaştırmıştır. Bölgeli yönetim sistemleri, dar zihniyetler tarafından, üniter yapıyı bozacak bir adım olarak görüldüğünden reddedilmiştir.
Aynı şekilde, özgürlükçü bir dünyada, Ülkemizin zenginliği sayılması gereken etnik varlıkların ve farklı inançların talepleri, merkeziyetçi anlayış ile çözülemeyecek boyutlara ulaşmıştır. Bu taleplerin baskıcı uygulamalarla ve modası çoktan geçmiş söylem ve yöntemlerle karşılanmaya çalışılmasının esas üniter yapının bozulmasına sebep olabileceği gerçeği, mevcut anayasal mevzuat nedeni ile, kavranamaz duruma gelmiştir.

Nasıl bir anayasa konusuna geçmeden önce, 1982 Anayasasının yakın tarihimizde, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması ve siyasi iktidarlar üzerindeki vesayetin kurulmasına imkan veren dayanakları ve bu dayanaklardan yararlanarak tesis edilen uygulamalara göz atmakta fayda görüyoruz.


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir