Ülkemizde o kadar çok arsız, onursuz insan var ki…
Yüzlerine tükürsen, “Yarabbi şükür, yağmur yağıyor” deyip, yollarına devam ediyorlar…
Hele şu 20 yıllık AKP döneminde o kadar çoğaldı ki bunlar… Özellikle politikacılar arasında…
Bukalemun gibi… Durmadan değişiyorlar. Bugün ak dediklerine ertesi gün kara diyorlar. Bir gün önce söylediklerini bir gün sonra yalanlıyorlar.
Geçenlerde bir arkadaşım bir fotoğraf paylaşmıştı. Tokat ili, Erbaa ilçesi, Hacı Ali köyü ormanlık alanındaki kıyımın belgesini yayınlamış.
Piknik alanında ağaçlardan çıra yapmak için gövdelerinden parçalar almışlar. Ağaç gövdeleri yarı yarıya incelmiş. Yıkılmak üzere…
Ayrıca piknik yaptıkları yeri atıklarla çöplüğe çevirmişler…
Nasıl bir hainlik, nasıl bir acımasızlıktır bu…
Üç kuruşluk çıkar için doğaya bu saygısızlık, bu namussuzluk yapılır mı? İnsanlık mıdır bu?
Şimdi bunları eleştirseniz, ağzınıza geleni söyleseniz, hatta yüzlerine tükürseniz, inanın kılı bile kıpırdamaz. Sırıtarak,“Yarabbi şükür, yağmur yağıyor” deyip geçip giderler.
İşte ülkemizin bugünkü ortamı da aynen buna benzemektedir…
İktidar da yandaşlarını ve yakınlarını zenginleştirmek amacıyla, ülkeyi bitirdi.
Geçmişe, Cumhuriyete, Atatürk dönemine savaş açtı. Türkiye Cumhuriyetinin niteliklerini, devrimlerini yerle bir etti.
O dönemde yapılan tüm kamu mallarını yok pahasına sattı.
Limanlar, sigara, şeker fabrikaları yok pahasına elden çıkarıldı. Adını Mustafa Kemal Atatürk’ün koyduğu “Samsun” sigarası bile tarih oldu. Nostalji oldu.
İmalatçılar, satıcılar şeker bulamıyor şimdi…
Bir zamanlar bu ülkede Maltepe, Bafra, 2000, gelincik, Birinci, İkinci, Tekel, Kulüp, Bitlis sigaraları vardı. Kendi ürünümüzdü.
Şimdi bunların yerini Marlboro, Philip Morris, Basic, L&M, Chesterfield, F6, Parllement, Camel gibi sigaralar aldı.
Para Babalarına, yabancılara köprüler, hava limanları, alt geçitler, üst geçitler, hastaneler yaptırdılar. Millet aç, perişanken yaptırmaya da devam ediyorlar. Onlara yolcu, hasta garantisi veriyorlar.
Yolcu, hasta sayısı tutmadığı zaman, eksiği devlet kapatıyor. Hem de dolar üzerinden…
Elbette bu garanti parasını vatandaşın ödediği vergilerden tamamlıyor.
248 bin nüfuslu Kütahya’ya Zafer Havalimanı adlı bir havalimanı yaptılar. Türkiye’nin dördüncü büyük havalimanı ve müteahhidine ilk 8 ay için 878 bin, 488 yolcu garantisi verdiler. Ama limanı sadece 5 bin 725 kişi kullandı. Geri kalanını biz ödedik. Peki, ne kadar ödedik?
Tamı tamamına, 4 milyon 650 bin avro.
“Yapmayın, etmeyin, işletmeleri, kuruluşları satmayın, üretimi bitirmeyin, sevgili vatanımızı dışarıya bağımlı kılmayın” dedik…
“Yaparız, ederiz, kâr edeni de zarar edeni de babalar gibi satarız” dediler.
Bu günlere geldik…
Halk perişan, ülke perişan, iktidar perişan şimdi… Şeker bulamıyoruz. Yakında her çeşit kuyruk başlayacak…
Gıda maddelerinin, malların fiyatları füze gibi fırlıyor. Doların önünü kesemiyorlar.
Bir de kendilerini ‘ekonomist’ ilan ediyorlar…
Onlar bugüne değin hiçbir zaman suçlarını kabullenmediler zaten.
Hiçbir zaman “Şunu yanlış yaptık” demediler. Hep suçu başkalarının üzerine attılar. Kendilerini halka hep “Sütten çıkmış ak kaşık” olarak tanıttılar.
Durmadan Osmanlıyı savundular, Cumhuriyeti ve onu kuranları aşağıladılar. Atatürk’e ve İnönü’ye iki ayyaş dediler.
FETO ile birlik olup, ordunun şerefli komutanlarını hapse attılar. Orduya savaş açtılar. Sonra da özür dilediler.
17 -25 Aralık olaylarında ayakkabı kutularından paralar çıktı. Ses kayıtları yayınlandı. Rüşvetler alındı, rüşvetler verildi. Bunları da kabullenmediler.
Sadece dört bakanı istifa ettirdiler. Olay kapandı…
Yani işin özeti:
Bu millet, bu halk şimdiye dek böyle yoksulluk görmedi… Aydınlar, yargı mensupları, eğitim kurumları, yazarlar – çizerler, sanatçılar şimdiye dek böyle baskı, böyle zulüm görmedi.
Ama şu da bir gerçek ki ünlü liderler, güçlü sanılan iktidarlar hep böyle ünlü krizlerin ardından yok olup gittiler…
Böyle iflah olmaz krizler, iflah olmaz politikacıları, yöneticileri silip süpürdü. Tarihin çöplüğüne attı.
Bunlar da gidecek…
Her şeyin bir bedeli vardır…
Suçlar ve suçlular cezasız kalmazlar. Bunlar da kalmayacaktır.
Yazıları posta kutunda oku