ÖLÜMSÜZDÜR ATATÜRK

Atatürk'ün hayatını anlatmayacağım size.Okullarımızda doğum tarihini,kurtuluş savaşının hangi koşullarda kazanıldığını,devrimlerini ezberlettik çocuklarımıza... - umran unlu

Atatürk’ün hayatını anlatmayacağım size.Okullarımızda doğum tarihini,kurtuluş savaşının hangi koşullarda kazanıldığını,devrimlerini ezberlettik çocuklarımıza…

Bir eğitimci olarak sadece ezberlenen şeylerin kısa bir süre sonra unutulduğunu söyleyebilirim.

En büyük hatalarımızdan birisi buydu.Eğer biz Atatürk İlkelerini yaşam biçimimiz haline getirip,devrimlerini hayatımıza uygulayabilseydik,bugün Atatürk’ün yaptığı ve adının verildiği herşeyi bir bir yok etmeye çalışanlar jiletle kazısalar başaramayacaklardı.

Hepimiz farkındayız,ilk önce eğitim sistemini bozdular.Düşünen,sorgulayan ,araştıran hiç bir şey bırakmadılar sistemde.

Ben bilmem eşim bilir diyen kadınlar,onların yetiştirdiği ezberci,itaatkar,büyüklerin her dediğine koşulsuz kafa sallayan çocuklar yetişti uzun bir süre.

Bir Ülkeyi Yıkmak İstiyorsanız,Eğitimini Sistemini Çökertin Yeter.Eğitimin çökmesi, bir ulusun çökmesidir…Biz bunu yaşayarak çok acı bir şekilde öğrendik ne yazık ki...

Çağımız bilgi, teknoloji ve her anlamda Eğitim çağıdır. Kişi ancak eğitim görürse hayatı kolaylaşır ve güzelleşir. Bu konuda anne ve babalarına çok büyük görev düşmektedir.

Şimdi  eğitimle ilgili sözlere kulak verelim:

Eğitim kafayı geliştirmek demektir belleği doldurmak değil. (Mark Twain)

Bir ülkenin geleceği o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır. (Albert Einstein)

Bir yıl sonrasıysa düşündüğün tohum ek. Ağaç dik on yıl sonrasıysa tasarladığın Ama düşünüyorsan yüz yıl ötesini halkı eğit o zaman. (Kuan Tzu)

Eğitim görmüş halkı bir yöne sevk etmek kolay, sürüklemek güçtür; idare etmek kolay, köleleştirmek imkânsızdır. -Montaigne

Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder-Mustafa Kemal Atatürk

Albert  Einstein, 1933’ün 17 Eylül’ünde Ankara’ya ‘OSE’nin şeref başkanı’ olarak bir mektup gönderdi..

“Ben, sadık hizmetkârınız Prof. Albert Einstein.

Ekselansları, Almanya’dan 40 profesörle doktorun bilimsel ve tıbbi çalışmalarına Türkiye’de devam etmelerine müsaade vermeniz için başvuruda bulunmayı ekselanslarından rica ediyorum. 

Almanya’da yürürlükte olan yasalar nedeniyle mesleklerini icra edememektedirler

Uzman ve seçkin akademisyen olan bu 40 kişi, birliğimize yapılan çok sayıda başvuru arasından seçilmişlerdir. 

Bu ilim adamları, hükümetinizin talimatları doğrultusunda kurumlarınızın herhangi birinde hiçbir karşılık beklemeden çalışmayı arzu etmektedirler. Ekselanslarının sadık hizmetkarı olmaktan şeref duyan, 

Prof.Albert Einstein.

Princeton Üniversitesi’nde 1949 yılında Einstein ile görüşen İstanbul Teknik Üniversitesi’nden ,Prof. Dr. Münir Ülgür” ‘İTÜ tarafından 1948’de ABD’ye gönderildim. Beni General Electric seçti. ABD’de 2.5 sene kaldım. Ben Philadelphia’da çalışıyordum ve Einstein’ın da Princeton Üniversitesi’nde olduğunu biliyor, görüşmeyi istiyordum.

‘1949 yılında üniversitedeki sekreterine telefon edip,görüşme isteğimi bildirdim ve  Einstein’ın beni beklediği bildirildi.

Bizi hemen kabul etmesinin nedeni, benim Atatürk’ün bir evladı olmamdı.

Konuşmalarımız sırasında Atatürk’ü kastederek ‘Siz biliyor musunuz, dünyanın en büyük liderine sahipsiniz‘ dedi. 

1933 Üniversite Reformu sırasında Atatürk’ün, kendisinin de Türkiye’ye gelmesini istediğini söyledi ve ‘Arkadaşlarım hep oradaydı ama burada imkânlar çok fazla olduğu için burayı tercih ettim’dedi.

 Atatürkçüler…Birbirinizin açığını arayıp,en küçük hatasını ortalıklara saçıp,birbirinizi yemeyin.Sizi bölüp parçalamak için provakatörlerin oyununa gelmeyin.Birbirinize küfür ve hakaret yerine,bağışlamayı bilin ve birbirinizi sevip, sayın. Ancak cahil ve söyleyecek bir sözü olmayanlar küfür ve hakaret eder.Siz efendiliğinizi bozmayın.Ağızdan çıkan kötü söz,sahibine geri gider.

Siz elele,yanyana ,cancana olduğunuzda kimse sizi yıkamaz.Cehaletle ve gerçek düşmanla savaşın, birbirinizle değil…Ben demeyi bir kenara bırakıp BİZ olun artık.Her biriniz birer Atatürk olun…

Yakana Atatürk rozeti takıp,Atatürk fotoğraflı kravat bağlayıp,eline bayrak alıp sallarken ağzından başka bir Atatürkçüye kötü söz çıkıyorsa sen Atatürkçü olamazsın,olsan olsan klavye silahşörü olursun.

Atatürk eserlerini siz gençlere emanet etti. korumak ve onlara sahip çıkmak için savaşın. Ancak o zaman gerçek Atatürkçü olursunuz.Yoksa Atatürk ve bu ülke uğrunda ölenlerin kemikleri sızlar…

Dünyanın son yüzyılın lideri kabul ettiği lidere sahip olduğumuz için ne kadar şanslı olduğumuzun farkında mıyız?

Bugün bir kadın olarak dünyanın öbür ucunda özgürce yaşayabiliyorsam bunu Atatürk’e borçluyum.Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını pek çok Avrupa ülkesinden önce verdi.

Türk Milleti,Atatürk ve Silah arkadaşlarına minnettardır…

Bir avuç da kalsak eserlerine sahip çıkacağız.Yerinizde rahat uyuyun ,mekanınız cennet olsun…

Ne Mutlu Türküm Diyene..


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir