ZENGEZUR KORİDORUNUN TÜRKİYE İÇİN ÖNEMİ

AZERBAYCANLI Milletvekili ZENGEZUR KORİDORUNUN TÜRKİYE İÇİN ÖNEMİNİ AÇIKLADI… ÜLKER FERMANKIZI - BAKÜ - TURKISH FORUM - ABDULLAH TÜRER YENER - ulkerfermankizi

AZERBAYCANLI Milletvekili ZENGEZUR KORİDORUNUN TÜRKİYE İÇİN ÖNEMİNİ AÇIKLADI… ÜLKER FERMANKIZI – BAKÜ – TURKISH FORUM – ABDULLAH TÜRER YENER

AZERBAYCANLI Milletvekili ZENGEZUR KORİDORUNUN TÜRKİYE İÇİN ÖNEMİNİ AÇIKLADI… ÜLKER FERMANKIZI - BAKÜ - TURKISH FORUM - ABDULLAH TÜRER YENER - ulkerfermankizi

kurlarımıza Azerbaycan Milletvekili Tamam Caferova ile özel bir röportaj sunuyoruz:

Ü. Fermankizi: -Tamam hanım, bir milletvekili olarak bugünkü Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini nasıl değerlendirirsiniz?

Milletvekili T. Caferova: – Türkiye-Azerbaycan ilişkileri iki kelime ile anlatılsaydı bu sözler kardeşlik ve ittifak olurdu. Azerbaycan ve Türkiye’nin tek millet ve iki devlet olması, sadece sağlam bir ideolojik ifade değil, aynı zamanda uzun yıllar devam eden ve çeşitli şiddet biçimlerine dayanan bir dostluğun mantıksal sonucudur. İki ülke arasındaki tarihi bağlarla ilgili çok şey söylendi ve yazıldı. Bu nedenle güncel konulara ve gelecekteki ilişkilerin araştırılmasına odaklanmak daha uygundur.

Ü.Fermankızı: -Sayın Milletvekili, biz güncel meselelere odaklanalım derken, bugün “tek millet, iki devlet” dediğimiz Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde bir gelişme var mı? Bu konudaki görüşlerinizi çok merak ediyoruz…

Milletvekili T. Caferova: – Azerbaycan ve Türkiye arasındaki mevcut ilişkiler birkaç önemli yönde gelişiyor. Bunlar arasında İkinci Karabağ Savaşı sonrası Türk-Azerbaycan askeri ittifakı, Zengezur koridorunun açılması ve bölge için 3+3 işbirliği formatı yer alıyor.

Ü.Fermankızı: -Tamam hanım, Sizce Ermenistan’ın Türkiye ve Azerbaycan’ın ortak bir sorunu olduğu düşünülürse, bu konuda iki kardeş ülke arasında bir dizi projeye ihtiyaç var mı?

Milletvekili T. Caferova: – Azerbaycan ve Türkiye’nin askeri ittifakı, sadece ortak ulusal çıkarlara değil, aynı zamanda her iki tarafın da Ermenistan gibi ortak bir düşmana sahip olması şartına bağlıdır. Tarihsel olarak Ermenistan sadece Azerbaycan topraklarında değil, Türk topraklarında da hak iddia ediyor. Ermenistan’ın “Büyük Ermenistan” hayali Türkiye’nin önemli bölgelerinin yanı sıra Karabağ’ın bir bölümünü ve Azerbaycan’ın birçok bölgesini içeriyor. Dünyada Sovyetler Birliği’nin dağılmasının yarattığı geçici huzursuzluktan yararlanan Ermenistan, Azerbaycan’a yönelik toprak iddialarını saldırgan bir politika ile uygulamıştır. Soykırım, terör ve barbarlık eylemlerinin eşlik ettiği Ermenistan, Azerbaycan topraklarının %20’sini işgal etti. Azerbaycan topraklarına yönelik saldırganlığından memnun olmayan Ermenistan, resmi ve gayri resmi seviyelerde Türkiye’ye karşı da toprak talebinde bulunmuştur. Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa’daki etkili Ermeni diasporası her zaman Batı’nın Türkiye ile ilişkilerini zayıflatmaya çalıştı. Ermenistan, İkinci Karabağ Savaşı’nı kaybetmesine rağmen, diasporası üzerinden Türkiye’ye baskı uygulamaya çalışıyor. Bu nedenle Türkiye ile Azerbaycan arasındaki askeri ittifakın temel direklerinden biri Ermenistan’ın yıkıcı devlet politikasıdır.

Ü.Fermankızı: -Tamam hanım, bu arada imzalanan çok önemli Şuşa Deklarasyonu iki kardeş devlet arasındaki askeri-siyasi ittifakın güçlenmesini hesaba katmıyor mu?

Milletvekili T. Caferova: – Doğrudur. Şuşa Beyannamesi, kelimenin tam anlamıyla iki kardeş devlet arasında ordunun siyasi olarak güçlendirilmesi hükmünü taşımaktadır. Dikkat ederseniz, Türkiye Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın Şuşa ziyareti ve Azerbaycan Cumhuriyeti ile ŞuşaDeklarasyonu’nun imzalanması pek çok soruyu yanıtladı. Şuşa, eski Dağlık Karabağ kavramına dahil bir bölge olarak kabul edilir. Ermenistan hala “Dağlık Karabağ” ve “başarı” hayalleriyle yaşıyor olsa da, Azerbaycan’ın güçlü devletçiliği, çatışmayı sona erdirme ve Dağlık Karabağ kavramının yokluğu yönündedir. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Şuşa’yı ziyareti ve Azerbaycan ile askeri-politik ittifakını güçlendiren Şuşa Deklarasyonu’nun imzalanması, Ermenistan’ın hayallerini yıktı ve onları tatlı rüyalar dünyasından acı bir gerçeğe dönmeye zorladı.

Ü.Fermankizi: -Sayın Milletvekili, Fuzuli Uluslararası Havalimanı’nın açılması ve iki kardeş ülke cumhurbaşkanlarının Fuzuli’de buluşması Ermenistan için yeni bir kabus olmadı mı?

Milletvekili T. Caferova: – Aynısını söyleyebiliriz. Hatta bir süre önce altını çizdiğim Şuşa Deklarasyonu ruhundaki bir diğer önemli olayın da Türkiye Cumhurbaşkanı’nın doğrudan Fuzuli Uluslararası Havalimanı’na inişi olduğunu düşünüyorum. Aslında, bu olay birkaç yönden önemlidir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, ABD’den sonra NATO’nun en güçlü ikinci ordusuna sahip olan ülkenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan’ın kurtarılmış topraklarına geliyor. Fuzuli havalimanı konusuna dönelim. Fuzuli Havalimanı’nın çok önemli olduğunu düşünüyorum: İşgal döneminde diasporadan bağışlara kadar tamir ettirdikleri Hocalı Havalimanı’na tek bir ulusal veya uluslararası iniş yapılmadı. Fuzuli Havalimanı’na ilk inen uçak, Azerbaycan’ın kardeş ülkesi Türkiye’ye ait. Bildiğiniz gibi Türkiye ve Azerbaycan aslında barışçıl ülkelerdir.

Ü.Fermankızı: -Tamam hanım, çok önemli konulara değindiniz ve sayenizde çok değerli bilgiler aldık. Ama bugün Türkiye’de Zengezur koridoru ile ilgili durumu çözen birini bulmak çok zor. Zengezur koridoru Ermenistan’a ne verebilir?

Milletvekili T. Caferova: – Zengazur koridorunun açılması Türkiye ve Azerbaycan’ın Ermenistan’a önerdiği projelerden sadece biri. 1991 yılında bağımsızlığını ilan eden Ermenistan, yanlış politikalar nedeniyle bağımsızlığını kalıcı ve istikrarlı bir şekilde diğer ülke ve güçlere feda etmiştir. Sonuç olarak Azerbaycan ve Türkiye’den “korkan” Ermenistan, Rusya’ya ve Batı’ya bağımlı hale geldi. Şu anda, ülkedeki tüm stratejik altyapı tesisleri Rusya, Fransa veya diğer yabancı güçlerin kontrolü altında. Ermenistan, eski Sovyetler Birliği genelinde dış sınırlarını sadece Rus silahlı kuvvetleri tarafından değil, tamamen Rusya’ya bağımlı olarak koruyor. Zengezur koridoru ve Azerbaycan ile Türkiye’nin önerdiği “3+3” işbirliği formatı Ermeni ekonomisini canlandırabilir, Rusya’ya ekonomik ve uzun vadeli siyasi bağımlılığını azaltabilir ve Ermenistan’ı gerçek anlamda bağımsız bir devlet haline getirebilir.

Ü.Fermankızı: -Sayın Milletvekili, Zengezur koridorunun biz Türkler için genel anlamda önemi nedir?

Milletvekili T. Caferova: – Bir cümle ile ifade edersek düşündüğümüzden daha büyük diyebiliriz. Ancak Zengazur Koridoru sadece bir barış platformu değildir. Zengazur Koridoru, Türkiye’nin jeopolitik ve jeoekonomik fırsatlarını içeren bir koridordur. Bugün Türkiye’nin Azerbaycan ile temel ilişkilerini Gürcistan üzerinden kurduğu bilinmektedir. Ancak belirtmek gerekir ki Türkiye’nin Azerbaycan’a Gürcistan üzerinden değil, Ermenistan üzerinden ulaşması hem mesafe hem de zaman açısından daha verimlidir. Öte yandan Zengezur koridorunun Gürcü yoluna paralel olarak çalışması, çeşitli ulaşım ve iletişim olanaklarına olanak sağlamaktadır. Bu nedenle ZengazurKoridoru’nun açılması hem ekonomik verimlilik, hem de çeşitlendirme açısından Türkiye için önemlidir. Ayrıca Türkiye ile müttefiki Azerbaycan arasında Nahçıvan üzerinden doğrudan ilişkiler kurulması, uzun vadede Güney Kafkasya ve Orta Asya’daki etkisini artıracaktır. Azerbaycanlı uzmanlar buradaki GSYİH’nın (Gayri Safi Yurtiçi Hasılatın) 1,1 trilyon olduğunu tahmin ediyor. Türkçe konuşan ülkelerin karşılıklı entegrasyonu (Türkiye 761.4 milyar dolar, Kazakistan 181.7 milyar dolar, Özbekistan 57.9 milyar dolar, Azerbaycan 48 milyar dolar, Türkmenistan 48 milyar dolar ve Kırgızistan 8.5 milyar dolar) gibi faktörler oluşturuyor. Ermenistan’ın haritadaki konumuna bakarsak doğu ve batıda Türk devletlerinin birleşmesini engelleyen yapay bir varlık gibi görünüyor. ZengazurKoridoru’nun açılması, Türkçe konuşan ülkelerin entegrasyonuna yönelik önemli bir adımdır.

Ü.Fermankızı: -Sayın Milletvekili, size göre Zengezur koridorunun açılmasıyla Ermenistan’ın Rusya’ya daha fazla bağımlı olmayacağının altını çizmiş olduk. Peki, bu olduğunda Zengezur koridorunun hareketliliği Türk-Rus ilişkilerini zorlamaz mı?

Milletvekili T. Caferova: – Hayır. Bu mümkün değil. Ermenistan kendi ülkesini savunabilecek bir güç olmadığını son adımlarıyla kanıtlamıştır. Bugün Zengezur koridoru olsun, veya olmasın Ermenistan bu bağımlılıktan kurtulamayacaktır. Çünkü Erivan, Ermenistan’ı kendi elleriyle Rusya’ya devretti. Dolayısıyla Zengezur koridorunun Türkiye’nin sadece Rusya ile değil, geleceğin potansiyel hegemonu Çin ile de ilişkilerini genişletmesine olanak sağlayacağını düşünüyorum. NATO’ya üye olduktan ve Rusya ile yakın ilişkiler kurduktan sonra Türkiye’nin uluslararası siyasetteki etkisi birçok kez arttı. Buna gelecekte Çin ile yakın ilişkiler kurulmasını da eklersek, Türkiye’nin dünya siyasetindeki yerinin ve rolünün şimdi olduğundan daha büyük olacağını söyleyebiliriz.

Ü.Fermankızı: -Tamam hanım, ülkelerin çıkarlarından bahsederken “3+3” formülünün hem ekonomik hem de siyasi alana katkısını açıkçası merak ettim. Bu yönde görüşlerinizi alabilir miyim?

Milletvekili T. Caferova: – Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin gelişmesinde bir diğer önemli vektör de “3+3” işbirliği platformudur. Bu format, Türkiye’nin Ermenistan ile sınırlarını açması, gelecekte Ermenistan’ın yüzünü Kuzey’den Batı’ya çevirmesi ve gelecekte Güney Kafkasya ve Orta Asya’da daha da güçlendirmesi için bir fırsat vaat ediyor. Bir diğer önemli faktör ise Türkiye’nin Ortadoğu’daki çıkarlarıdır. Güney Kafkasya bölgesindeki istikrar, Türkiye’nin ulusal güvenliğe yönelik tehditleri diğer cephelerde başarılı bir şekilde ortaya çıkarması için çok önemlidir. Bu nedenle Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, 3+3 formatını Güney Kafkasya’ya kalıcı barış getirebilecek bir mekanizma olarak nitelendirdi. Doğu Cephesinde istikrarı koruyan Türkiye, kuvvetlerini ve kaynaklarını başka cephelere yönlendirebilir ve ulusal güvenlik sorunlarını çözebilir. Görüldüğü gibi Azerbaycan’ın başlattığı “3+3” işbirliği formatı Türkiye’nin ulusal çıkarlarıyla tamamen uyumludur. Yukarıdakilerin hepsini özetleyecek olursak, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki birliğin ideolojik olarak sonsuz ve gerçekte uzun vadeli olduğu sonucuna varabiliriz.

Ü.Fermankızı: -Sayın Milletvekili, bugünlerde savaşın heyecanını, zafer sevincini tekrar tekrar yaşıyoruz. Öncelikle Sizlerin ve tüm Azerbaycan halkının Zafer Bayramı’nı kutluyorum. Vatan uğrunda, istikrar için kutsal yola çıkan şehit askerlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize sağlık ve sıhhat diliyorum.

Milletvekili T. Caferova: -Çok teşekkür ederim. Karabağ Savaşı ve kazanılan Zafer sadece Azerbaycan’ın değil, her bir Türk’ün zaferi olduğunu düşünüyorum! Bugün Azerbaycan’ın bölgede barış ve istikrarın tek garantörü olduğunu söyleyebiliriz. Kamuoyu’nun görmezden geldiği adaletsizlik, Azerbaycan askeri tarafından kanı ve canı pahasına düzeltildi. Azerbaycan halkının yıllardır işgal altındaki topraklara geri dönmesini sağlayan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in hizmetleri sayesinde bugün “Karabağ Azerbaycan’dır! Şuşa Azerbaycan’dır! ” diye biliyoruz.

Ü.Fermankızı: -Tamam hanım, güzel sohbet için çok teşekkür ederim.

Milletvekili T. Caferova: – Ben teşekkür ederim.

Okumaya devam et  Naci Koru: Wikileaks Ders Oldu, Kendimize Çekidüzen Veriyoruz

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir