TÜRKMEN SAHRA BÖLGESİ

İRAN TÜRKMENLERİ VE TÜRKMEN SAHRA BÖLGESİNİN SOSYO-KÜLTÜREL YAPISI - BABEK ŞAHİT /Turkishforum-A.Türer Yener - iran muslumanlar

İRAN TÜRKMENLERİ VE TÜRKMEN SAHRA BÖLGESİNİN SOSYO-KÜLTÜREL YAPISI – BABEK ŞAHİT /Turkishforum-A.Türer Yener

İRAN TÜRKMENLERİ VE TÜRKMEN SAHRA BÖLGESİNİN SOSYO-KÜLTÜREL YAPISI - BABEK ŞAHİT /Turkishforum-A.Türer Yener - iran muslumanlar

İran coğrafyasında yaşamakta olan Türk toplulukları içinde Azerbaycan Türklerinden sonra en fazla nüfusa sahip olan Türkmenler, yoğun olarak Türkmen Sahra bölgesinde yaşamaktadır. Bu bölge Hazar Denizi’nin güneydoğu kıyısında bulunan Bender-e Türkmen kentinden başlayıp Gülistan Eyaleti’nin önemli bir bölümünü içine aldıktan sonra Kuzey Horasan Eyaleti’nin kuzey kısmında bulunan kent ve köylerden geçtikten sonra Rezevi Horasan Eyaleti’nin Dere Gez kentine kadar uzanmaktadır. İran’ın etnik kriz haritasına göre Kürdistan ve Sistan ve Beluçistan eyaletleriyle birlikte birinci dereceli krize eğilimi bölge kategorisinde yer alan Türkmen Sahra bölgesinin nüfus yapısı ve sosyo-kültürel bileşenleri, kendine özgü özellikler taşımaktadır. Bu çalışmada bölgenin nüfus yapısı ele alındıktan sonra İran Türkmenlerinin sosyo-kültürel özellikleri incelenmiştir.

Giriş: İran coğrafyası etnik nüfus açısından çeşitli etniklerin bir arada yaşadığı bir coğrafyadır. Ülkenin resmi dilinin Farsça ve resmi mezhebinin İmamiye Şiiliği olmasına rağmen ülke nüfusunun en az yarısını Fars olmayan etnikler ve en az %15’ini İmamiye Şii’si olmayan dini ve mezhebi gruplar oluşturmaktadır. İran’da nüfus sayımıyla yükümlü olan İran İstatistik Merkezi’nin etnik dağılımla ilgili herhangi bir rapor ya da istatistik araştırma yayınlamadığı için ülkenin etnik yapısıyla ilgili detaylı veriler mevcut değil ve iddia edilen rakamlar ya devlet adamlarının açıklamaları ve yerel kurumların raporları ya da uluslararası merkezler ve araştırmacıların ileri sürdüğü tahminlerdir. Bunun için İran’ın etnik yapısıyla ilgili farklı rakamlar söz konusu olmuştur ve bu rakamlar çoğu zaman birbiriyle ciddi farklılıklar göstermektedir. Buna rağmen birçok iddianın hemfikir olduğu konu İran nüfusunun en az yarısının Fars olmayan etniklerden oluşması ve Fars etniğinden sonra sırasıyla Azerbaycan Türkleri, Lorlar, Kürtler, Türkmenler, Beluçlar, Araplar, Horasan Türkleri, Sistaniler ve Kaşkay Türklerinin geldiğidir. Bunun yanı sıra nüfusları oldukça düşük olduğu için kültürel ve toplumsal araştırmalara konu olmayan ama azınlık olarak İran’da yaşayan Tatlar, Talışlar, Raciler, Afro-İranlılar, Gürcüler, Larlar (Eçomiler), Kuliler, Kecaliler, Brohiler, Ermeniler, Asurîler, Ketuliler, Galışlar, Kazaklar ve Halaçlar gibi etnik gruplar da İran’da yaşamaktadır. İran etnikleriyle ilgili dikkat çeken hususlardan biri Türk toplulukların yüksek nüfusa sahip olmasıdır. Kendi içinde Azerbaycan Türkleri, Türkmenler, Horasan Türkleri, Kaşkaylar, Halaçlar, Kazaklar ve Bıçakçılar olarak çeşitli lehçelere ayrılan İran Türklerinin toplam nüfusu Fars etniğinden sonra en çok nüfusa sahiptir. İran Türkü bazı araştırmacıların iddiasına göre İran Türklerinin toplam nüfusu Fars etniğinin nüfusuyla eşittir. Bazı devlet adamları ve İran Türkü milletvekillerinin konuyla ilgili bir sıra açıklamaları bu iddiayı desteklediği için yaygın bir kanıya dönüşmüştür [1]. Fakat uluslararası merkezler İran nüfusunun %25-%35 nüfusunun Türklerden oluştuğunu kabul etmektedir [2]. İran’ın etnik yapısında görünen bu çeşitlik din ve mezhep çeşitliliğinde de görünmektedir. Uluslararası merkezlerin iddiasına göre İran nüfusunun %89’unu Şiiler, %9’unu Sünniler ve %2’sini diğer dinler (Hıristiyan, Zerdüşti, Yahudi, Mendai, Bahaî vd.) oluşturmaktadır [3]. Sünni kaynaklar ise İran nüfusunun %25’ini Sünnilerden oluştuğunu iddia etmektedir [4]. Bu genel bölünmeler kendi içinde çeşitli mezhepler, tarikatlar ve inançlara bölünmektedir. İran’daki din ve mezhep çeşitliliğiyle ilgili şeffaf istatistiklerin paylaşmamsına rağmen ülke genelinde İmamiye Şiiliğinin Usuliye fıkhını kabul edenler dışında Şiiliğe mensup Nimetullahi, Zehbiye, Haksariye, Kumeyliye ve Uveysiye tarikatları, Sünniliğe mensup Hanefi ve Şafii mezhepleri ve bu mezheplere bağlı Nakşibendî ve Kadiri tarikatları, Ehli Hak (Alevilik) inancına mensup Yarsanlar ve dini çeşitlilik açısından Ermeniler, Yahudiler, Zerdüştiler, Mendailer (Sabeiler) [5] ve Bahaîlerin yaşadığı bilinmektedir. Bu sınıflandırmada Bahaîliği din yerine mezhep kategorisinde ve Aleviliği, Şiiliğin bir kolu olarak değerlendirenler de bulunmaktadır. Başka bir ifadeyle İran görünürde homojen bir dini ve mezhebi yapıya sahip bir ülke görünümü sunsa da kendi içinde farklı mezhebi, dini, itikadı ve inanç sistemlerini barındırmaktadır.

İran etnikleri içinde Türk etniğine mensup olan İran Türkmenleri, Hazar Denizi’nin güneydoğu sınırından başlayarak Türkmenistan ve Afganistan sınırlarına kadar uzanan bölgede yaşamaktadır. Türkmen nüfusunun yoğun olarak yaşadığı bölge İran’ın Gülistan Eyaleti ve Kuzey Horasan Eyaleti’nin kuzey kısmında yer alan köy ve kentlerdir. Bu bölge Türkmenler tarafından Türkmen Sahra bölgesi olarak anılmaktadır. Sünni Hanefi mezhebine mensup İran Türkmenlerinin nüfus dağılımıyla ilgili İran İstatistik Merkezi tarafından herhangi detaylı bir istatistik paylaşılmamıştır. Bu sebepten dolayı İran Türkmenlerinin nüfusuyla ilgili iddia edilen rakamlar uluslararası merkezler, yerel kurumlar ve bazı araştırmacıların ileri sürdüğü istatistiklerdir. Bu çalışmada İran Türkmenlerinin yoğun olarak yaşadığı Türkmen Sahra bölgesinin nüfus yapısı ve İran Türkmenlerinin sosyo-kültürel bileşenleri ele alınmıştır.

Türkmen Sahra Bölgesinin Nüfus Yapısı: İran Türkmenlerinin yoğun olarak yaşadığı Türkmen Sahra bölgesinin sınırları, batıdan Hazar Denizi, kuzeyden İran-Türkmenistan sınırı (400 km), güneyden Kuzey Elbürz sıradağları ve doğudan Dere Gez kentine dayanmaktadır. Bölgenin kesin sınırlarla belirlenmiş coğrafyası tartışma konusuyken genel kanı Gülistan Eyaleti’nin büyük bir bölümü, Kuzey Horasan Eyaleti’nin kuzey kısmı ve Rezevi Horasan Eyaleti’nin Dergez kentinin Türkmen Sahra bölgesine dâhil olduğuna dairdir. İran kaynaklarına göre Türkmen Sahra bölgesi, Günbed-e Kavus, Bender-e Türkmen, Ak Kale, Merave Tepe, Kelale, Simin Şehir (Kütük ve Omçalı), Gümüş Tepe, Negin Şehir (Nizam Abat, Mami ve Hiveci), Enbar Alum, Taşlı Burun ve Feraği kentlerinden başlayarak Gildağ’da bitmektedir. Başka bir ifadeyle Gülistan Eyaleti’nin büyük bir bölümü ve Kuzey Horasan Eyaleti’nin kuzey kentleri Türkmen Sahra bölgesine dâhil edilmektedir. H.L. Rabino, Mazenderan ve Esterabad eserinde Türkmen Sahra bölgesinin kuzey sınırını, Etrek Nehri ve güney sınırını Şah-Merz Tümseği olarak belirtmektedir. Rabino’ya göre Şah-Merz hattı Türkmenlerle diğer etniklerin yaşadığı köyleri birbirinden ayırmaktadır. Kazılan bir hendek sonucu oluşan Şah-Merz Tümseği hattı Esterabad, Gürgan ve Karasu nehirlerine paralel olarak Türkmen akınlarını engellemek için yapılmıştır (Rabino 1946: 132.). Türkmen Sahra bölgesinin etnik yapısı İran’ın diğer bölgeleri gibi mozaik bir yapıya sahiptir. Bölgede yaşamakta olan etniklerin bazıları yerli bazıları da son dönemlerde bölgeye göç etmiş gruplardan oluşmaktadır. Yerli etnikler içinde Türkmenler, Farsiler (Teberiler) ve Kurmanci Kürtler öne çıkarken göçmen etnikler içinde Sistaniler ve Beluçlar öne çıkmaktadır. Farsi etnikler kategorisinde değerlendirilen Ketuli, Galeş ve Kuhsar gibi azınlık gruplarla ilgili dikkat çeken husus yarı bağımsız etnik kimliğine sahip olmalarıdır. Bu gruplar Fars etniğinin alt bileşenleri olarak tanımlansa da ister tarihsel geçmiş ve etnik bilinç açısından isterse de konuştukları lehçenin özellikleri bakımından bağımsız bir etnik grup olarak sınıflandırılabilir. Bazı araştırmacılar bu azınlıkları tek bir kategori altında toplamak için Teberi veya Mazeni ismini kullanmıştır. Oysa bir coğrafi bölge olarak Teberistan ve Mazenderan isimlerinden alınan bu isimlendirme etnik bilincin kimliksel boyutunu yansıtmamaktadır. Bu etniklerin konuştuğu lehçe Farsçaya yakın olsa da İsfahan ve Şiraz şiveleri kadar yakınlık göstermemektedir ve Farsçada anlamı olmayan birçok kelime kullanmaktadırlar. Bölge nüfusunun önemli bir bölümü Sistan ve Beluçistan eyaletinden Türkmen Sahra bölgesine göç eden Sistani ve Beluç etniklerinden oluşmaktadır. Her iki grup Sistan ve Beluçistan’daki kuraklık nedeniyle iş bulmak amacıyla bölgeye göç etmiştir ve daha çok tarım işçisi olarak çalışmaktadırlar. Diğer eyalet ve bölgelerden Türkmen Sahra bölgesine göç eden üçüncü büyük kitle Şahrudilerdir. İran’ın Simnan Eyaleti’nin Şahrud kentinden Türkmen Sahra’ya göç eden bu grup kent merkezlerinde yaşamaktadır ve Türkmen Sahra bölgesinin zengin kesimini oluşturmaktadırlar. Bölgenin bürokrasisi ve ticareti Şahrudilerin kontrolündedir. Bu da yerli halk içinde bu gruba karşı olumsuz hissiyatın doğmasına yol açmıştır.

Mezhep açısından bölge Hanefi Sünniler, Şafii Sünniler ve İmamiye Şiilerinden oluşmaktadır. Bölgede yaşayan Türkmenler, Kazak Türkleri ve Beluçlar, Hanefi Sünniliğini, Farslar, Sistaniler, Gilekler, Ketuliler, Galeşler, Kuhsarlar, Kızılbaş Türkler ve Azerbaycan Türkleri İmamiye Şiiliğini ve Kurmanci Kürtler Şafii Sünniliği benimsemektedir. Bu etnikler içinde Gilekler Bender-e Gez ve Kürtkuy, Farslar Gürgan, Ketuliler, Aliabad-e Ketul, Kuhsarlar, Minu-Deşt ve Ramiyan, Galeşler, Gürgan, Bender-e Gez, Kürtkuy, Ramiyan ve Galikeş, Kızılbaş Türkler Ramiyan ve Minu-deşt, Azerbaycan Türkleri Günbed-e Kavus, Türkmenler, Gemişan, Bender-e Türkmen, Ak Kale, Günbed-e Kavus, Merave Tepe, Aşhane, Güllü-Dağ ve Kelale, Kazak Türkler, Gürgan, Bender-e Türkmen ve Günbed-e Kavus, Sistaniler, Azadşehir ve Kelale, Beluçlar, Azadşehir, Sertepe, Celalabad, Gergicabad ve Beluçabad, ve Kurmanci Kürtler Genbed-e Kavus köy ve kentlerinde yaşamaktadır.

Bölgenin etnik dağılımıyla ilgili devlet kurumları tarafından yapılan detaylı, şeffaf ve tarafsız istatistik rapor ve araştırma bulunmamaktadır. Buna rağmen bazı yerel kurumlar ve araştırmacılar bölgenin etnik dağılımıyla ilgili bazı rakamlar ileri sürmüştür. Türkmen Sahra bölgesinin neredeyse %85 arazisinin Gülistan Eyaleti’nde bulunduğunu dikkate alırsak Gülistan Eyaleti’nin etnik dağılımının büyük ölçüde Türkmen Sahra bölgesinin etnik dağılımıyla örtüştüğünü ve buna Kuzey Horasan Eyaleti’nin etnik dağılımını da eklediğimizde Türkmen Sahra bölgesinin etnik yapısıyla ilgili objektif bir zihniyete sahip olabileceğimizi iddia edebiliriz. Bu bağlamda İran Sağlık Bakanlığı’nın 2007 yılında Sağlık Merkezleri Raporu başlığı altında yayınladığı raporda Gülistan Eyaleti’nin etnik dağılımına yer verilmiştir. İran Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı verilere göre Gülistan Eyaleti’nin etnik dağılımı şu şekildedir:

Bu rapora göre Gülistan Eyaleti’nin kentlere göre etnik dağlımı ise şu şekilde olmuştur:

İran Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre Gülistan Eyaleti nüfusunun %41,73’nü Fars etniği, %33,37’sini de Türkmen etniği, %14,75’ini Sistani etniği ve %10’nu da Beluç, Kürt, Kızılbaş Türkler ve Azerbaycan Türkleri gibi diğer etnik gruplar oluşturmaktadır. Bender-e Gez kenti %93,27 en çok Fars nüfusuna sahipken Ak Kale kenti %0,73 oranla en az Fars nüfusa sahiptir (İran Bütçe ve Planlama Kurumu 2012: 22-23). İran Klasik Ordusu Kara Kuvvetleri’ne bağlı Farabi Bilim ve Fen Üniversitesi’nin Güvenlik Araştırmaları Dergisi’nde yayınlanan İran-Türkmenistan Sınırında Mezhepsel Fay Hatların Güvenlik İncelemesi başlıklı araştırmada Gülistan Eyaleti’nin etnik dağılımıyla ilgili paylaşılan rakamlar Sağlık Bakanlığı’nın verilerine yakın rakamlardır. Bu araştırmaya göre Gülistan Eyaleti’nin etnik dağılımı şu şekildedir:

Burada iddia edilen rakamlara göre Gülistan Eyaleti nüfusunun %40,4’ünü Farsi gruplar, %33’ünü Türkmenler, %15,4’ünü Sistaniler, %4,2’sini Beluçlar, %2’sini Kazak Türkleri ve %5’ini Horasan Türkleri oluşturmaktadır (Abbasi 2012: 116-117).

Kuzey Horasan Eyaleti bağlamında bu eyaletin kuzey kısmında yer alan Kazankaya, İnce Sofla, Dütlü, Bağlık, Eşref Dere, Raz, Kulaman, Derbent, Gifan Uliya, Piş Kale, Muhammedabad, Benge Kale, Rubat, Şogan ve Rubat ismindeki köy ve kentleri Türkmen Sahra bölgesinde yer almaktadır. Bu da eyaletin %10’lük arazisine denk gelmektedir. Kuzey Horasan Eyaleti’nde Gülistan Eyaleti’nde olduğu gibi farklı etnik gruplar yaşamaktadır. Kuzey Horasan Eyaleti Bütçe ve Planlama Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı rakamlara göre eyaletin etnik dağılımı şu şekilde olmuştur:

Kuzey Horasan Eyaleti’nde yaşamakta olan Türkmenlerin merkezi Raz ve Cerglan kentidir. Bu kentin nüfusunun %75’i Türkmenlerden oluşmaktadır ve Türkmenler dışında Tat ve Kürt etniklerinin de kentte ve çevre köylerde yaşadığı bilinmektedir. Kuzey Horasan Eyaleti’nde birçok aşiret yerleşik hayata geçmiştir ve günümüzde sadece yaylak dönemi için 3,233 aile (18,026 kişi) ve kışlak dönemi için 1,732 aile (9,425 kişi) göçebe hayatı yaşamaktadır. Göçebe hayatı yaşamakta olan aşiretlerin en ünlüsü Baçvanlu, Kahramanlı ve Milanlu aşiretlerdir. Bu aşiretlerin yaylak yeri Şah Cihan, Taht-e Mirza ve Tude Bam dağlarıyken kışlak yerleri Safiabad Yaylası ve Meravetepe kenti çevresidir. Eyalet nüfusunun %99,6’sı Müslümanlar oluşmaktadır. Etnik gruplar içinde Türkmen Hanefi Sünni mezhebine ve Kurmanci Kürtler Şafii Sünni mezhebine mensuptur. Bunun yanı sıra bölgede 691 kişi Ermeni ve 136 kişi Zerdüşti yaşamaktadır.

İran’ın bu resmi verilerini temel aldığımızda Türkmen Sahra bölgesinde 700,000 civarında Türkmen nüfusun yaşadığını iddia edebiliriz. İranica Ansiklopedisi ve Ethnologue internet sitesi ise 790,000 Türkmen’in İran’da yaşadığını iddia etmektedir. İran genelinde özellikle Tahran’da yaşayan Türkmen nüfusu dikkate aldığımızda resmi rakamlara yakın olduğu görünmektedir. İran Türkmenlerinin genel nüfusuyla ilgili Türk akademisyenlerinden Ahmet Bican Ercilasun, İran Türkmenlerinin 1981 yılında 660,000 ile 700,000 arasında, 1988’de ise 1 milyon rakamına yaklaşmış olması gerektiğini yazmaktadır (Ercilasun 1988: 37). Bunun yanı sıra Halid Lâziboğlu 1980 senesinde Türkmen Sahra bölgesinde 800,000 Türkmen’in yaşadığını yazmaktadır (Laziboğlu 1980: 86). İranlı araştırmacılarından M. Ş. Kemali ve A. A. Hângâh 1976 yılında 312,274 Türkmen’in Türkmen Sahra bölgesinde bulunduğunu belirtirken (Kemali 1995: 78) Türkmen tarihçi Bibi Logaşova 1992 yılında İran’da 1,500,000 Türkmen’in yaşadığını iddia etmektedir (Logaşova 1992: 4-5).

Türkmen Sahra bölgesinin %85 coğrafyasının Gülistan Eyaleti oluşturduğunu dikkate alırsak, Gülistan Eyaleti ile ilgili sosyal ve ekonomik verilerin büyük ölçüde Türkmen Sahra bölgesi için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Bu bağlamda Gülistan Eyaleti %51 nüfus kentlerde ve %49 nüfusu köylerde yaşamaktadır. Bu nüfusun ortalama hanehalkı büyüklüğü 4,3 kişidir ve 452,753 kişilik erkek nüfusuna karşılık, 453,429 kişilik kadın nüfus bulunmaktadır. Eyaletin %83 nüfusu okuryazardır. Okuryazarlık oranı erkekler için %87,76 ve kadınlar için %78,27’dir. İran İstatistik Merkezi’nin verilerine göre Gürgan kenti 329,000 (%74,38) nüfusla en çok kentli nüfusa sahiptir ve eyaletin %36 kentli nüfusu bu kentte yaşamaktadır. Meravetepe kenti ise 7,906 (%14,16) kişi nüfusla en az kentli nüfusa sahiptir. Ayrıca Gürgan kenti kilometrekareye düşen 286 kişi ile nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu kent ve Meravetepe, kilometrekareye düşen 17 kişi ile en az nüfus yoğunluğuna sahip kenttir. Kentli nüfusun ortalama yaşı 29,29 ve ortalama hanehalkı büyüklüğü 3,57 kişidir. Bu nüfusun %88,02 oranı okuryazardır [6].

Gülistan Eyaleti’nin nüfusunun yarısı köylerde yaşamaktadır. Su kaynaklarının eyalet geneli özellikle de merkez bölgelerde orantılı bir şekilde dağılması için köylerin dağılımı daha çok toprak verimliliğine göre gerçekleşmiştir. Bu köyler bölgedeki akarsular kenarlarında ve düz bir hat üzerinde oluşmuştur. İran-Türkmenistan sınırında bulunan bölgenin toprak verimliliğinin düşük olması sebebiyle buradaki köylüler daha çok hayvancılıkla meşguldürler. İran İstatistik Merkezi’nin 2011 yılında yaptığı nüfus sayımına göre Gülistan Eyaleti’nde toplam 1008 köy bulunmaktadır. Gürgan kenti 171 köy ile en fazla köye sahip olan ve Bender-e Gez 24 köy ile en az köye sahip olan kentlerdir. En çok nüfusa sahip olan köyler ortalama 1221,42 nüfusla Gürgan kentine ve en az nüfusa sahip olan köyler ortalama 479,15 nüfusla Meravetepe kentine aittir. Köylü nüfusun ortalama yaşı 27,58 ve ortalama hanehalkı büyüklüğü 3,8 kişidir. Bu nüfusun %77,64 oranı okuryazardır. Bu da İran köy nüfusunun okuryazarlık oranı olan %75,1 oranının üstündedir.

İran İstatistik Merkezi’nin açıkladığı rakamlara göre eyaletin çalışan nüfusu 492,876 kişidir. Bu nüfusun %86’sını erkekler ve %14’ünü kadınlar oluşturmaktadır. Çalışan nüfusun %38,7’si hizmet, %32,6’sı sanayi ve %28,8’i tarımcılık sektörlerinde çalışmaktadır ve %51’i kentlerde ve %49’ü köylerde çalışmaktadır. Bu nüfusun %88’i okuryazardır ve sadece %17’isi üniversite mezunudur. Yani çalışan nüfusun %83’ü lise, ortaokul ve ilkokul mezunlarından oluşmaktadır. Çalışan kentli nüfusun %54,8’i hizmet, %31,5’i sanayi ve %13,7’si tarımcılık sektörlerinde ve çalışan köylü nüfusun %43’ü tarımcılık, %33,7’si sanayi ve %23’ü hizmet sektörlerinde çalışmaktadır. Gülistan Eyaleti’nin işsizlik oranı %12,8 ve işgücüne katılım oranı %36,5’dir. İşsizlik oranı erkekler için %11,8 ve kadınlar için %18,9 olmuştur. Bu işsiz nüfusun %33,2’si lise ve %17,2’si üniversite mezunlarından oluşmaktadır. İşsiz nüfusun %54,2 oranı kentlerde ve %45,8 oranı köylerde yaşamaktadır. Gülistan Eyaleti, İran eyaletleri içinde işgücüne katılım oranı açısından 10. sırada yer alırken işsizlik oranında 28. sırada yer almaktadır.

Gülistan Eyaleti, İran’ın net iç göç sıralamasında 2006-2011 yılları için sekizinci sırada yer almaktadır. Bu dönemde 51,308 kişi göç almış ve 37,558 kişi göç vermiştir. Eyaletin 14 kentinden 4 kent göç veren ve 10 kent göç alan kentlerdi. Bu kentler içinde Gürgan kenti, aldığı 6,297 kişiyle en çok göç alan ve Kelale kenti – 1,987 kişi ile en çok göç veren kentler olmuştur. Kelale kentinden sonra Ak Kale, Meravetepe ve Aliabad en çok göç veren kentler olmuştur. Eyaletin aldığı göç sırasıyla Tahran, Rezevi Horasan, Mazenderan, Sistan ve Beluçistan ve Simnan eyaletlerinden gerçekleşmiştir. Gülistan Eyaleti’ne göç eden insanların önemli bir bölümü sırasıyla Gürgan, Günbed-e Kavus ve Azadşehir kentlerine yerleşmiştir ve en az göçü Gemişan kenti almıştır. Eyalet nüfusunun %57 oranı 30 yaşın altındadır. Başka bir ifadeyle oldukça genç ve dinamik bir nüfus yapısına sahiptir. Öte taraftan işsizlik oranı bu nüfus içinde diğer yaş gruplarına göre daha fazladır ve eyaletin en çok işsizleri yüksek öğrenim görmüş kişilerden oluşmaktadır. Bu da eyalette çeşitli toplumsal sorunların temelindeki en önemli faktördür.

Kuzey Horasan Eyaleti bağlamında ise eyalet nüfusunun %51,9’u kentlerde, %47,9’u köylerde ve %0,2 göçebe aşiret olarak yaşamaktadır. Nüfusun %35,4’u Bucnurd kentinde yaşamaktadır ve bu kent kilometrekareye düşen 59,4 kişiyle en çok nüfus yoğunluğuna sahip olan kenttir. Cacurm kenti ise kilometrekareye düşen 10,5 kişiyle en az nüfus yoğunluğuna sahiptir kenttir. Eyalet nüfusunun %49,7’si erkelerden ve %50,3’ü kadınlardan oluşmaktadır ve nüfusun %98,5 oranı okuryazardır. Eyaletin işsizlik oranı 2015 yılı için %11,1 olmuştur. Çalışan nüfusun %41,6’sı tarımcılık, %35,7’si hizmet ve %22,8’i sanayi sektörlerinde çalışmaktadır.

Genel kültür bağlamında Gülistan Eyaleti Kültür Bakanlığı Genel Müdürlüğü’nün Gülistan Üniversitesi ile birlikte yaptığı bir araştırmada bölgenin genel kültür indeksleri incelenmiştir. Bölge halkının genel davranış eğilimlerini belirlemeye çalışan bu araştırma bölgenin bireysel genel kültürel değerleri ve toplumsal sorunlarını ele almaktadır. Bu araştırmaya göre toplumsal eğilim bağlamında servet ve güzellik en çok puana sahipken halkın önemli bir bölümü boş zamanlarını televizyon izlemekle geçirmektedir. Bu da kültürel değerler sisteminin daha çok medya aracılığıyla yönlendirilmesini göstermektedir. Toplumsal sorunlar bağlamında ise fuhuş ve hırsızlık en düşük puana sahipken uyuşturucu bağımlılığı en önemli toplumsal sorun olarak belirtilmiştir. Dini davranışlar kapsamında türbeler ve kutsal mekânların ziyareti diğer dini farz ve ritüellere göre en çok puana sahip olmuştur. Eski verilerle kıyasla son yıllarda uyuşturucu bağımlılığı, rüşvet ve yolsuzluk hızlı bir artış göstermiştir ve genel bir davranış biçimine dönüşmüştür.

Türkmen Sahra Bölgesinin Etnik ve Mezhep Yapısı Açısından İran Türkmenleri: İran Türkmenleri, İran Türklerinin diğer topluluklarına kıyasla daha fazla boy kimliklerine bağlı kalarak toplumsal yaşamlarını sürdüren ve geleneksel değerlerine sahip çıkan etnik gruptur. İran Türkmenleri, boy kimliği açısından Kutlu Temir Yomutlar (Caferbay ve Atabay) ve Göklenlerden (Kayı ve Dodurga) oluşmaktadır. Caferbaylar, Gülistan Eyaleti’nin Gümüştepe, Hocanefes, Karasu, Omaçlı, Sallah, Arık Beyşuha ve Bender-i Türkmen kentlerinde yaşarken, Atabaylar daha çok Ak Kale ve Günbed-e Kavus kentlerinde yaşamaktadır. Göklenler ise eyaletin kuzeydoğusunda bulunan köy ve kentler özellikle Güllü-Dağ, Kara-Balhan, Hisarçı, Meravetepe ve Kelale kenti ve Kuzey Horasan Eyaleti’nin kuzey kısımlarında bulunan köy ve kentler özellikle Bucnurd kentinin batı ve kuzeybatı köylerinde yaşamaktadır. Türkmen boylarının ana çekirdeğini oluşturan bu boyların yanı sıra Teke (Toktamış ve Oktamış), Nohur, Salur ve Sarık boyları da bölgede yaşamaktadır. Teke boyuna mensup aileler daha çok Kuzey Horasan Eyaleti’nin Raz ve Cergelan kentinde yaşamaktadır. Sarık boyu daha çok Rezevi Horasan Eyaleti’nin Serhes kentinin çevre köylerinde ve Salur boyu Türbet-e Cam kentinde yaşamaktadır. Ayrıca Meşhed kentinin Mihr-Abad mahallesinde de Türkmenler yaşamaktadır.

İran Türkmenlerini, Sünni Hanefi mezhebine mensuptur. Türkmen din adamları içinde ise Hanefi fıkhı önemsenmektedir. Bu nüfusun önemli bir bölümü Nakşibendî tarikatını benimsemektedir ve bu tarikat Türkmen Sahra bölgesinde oldukça güçlü bir sosyal konuma sahiptir. Türkmen Sahra bölgesinde yaşayan Kazak Türkleri ise daha çok Gürgan kentinde yaşamaktadır. Kazak Türklerinin dini merkezleri Gürgan kentinde bulunan Hoca Ahmet Yesevi Camisi’dir. Kazak Türklerinin dini liderliğini Hac Ahund Rahman Bordi Muhammedi yürütmektedir. İran Türkmenleri içinde Bahaîliği kabul eden aile ve gruplar da bulunmaktadır. Bahaîliği kabul eden Türkmenlerin önemli bir bölümü Teke boyuna mensup kişilerdir. Bunun yanı sıra Türkmen Sahra bölgesinde yaşayan, Türkçeyi Türkmen şivesiyle konuşan ve kendilerini Horasan Türklerinin alt kollarından biri olarak tanımlayan Hacılar Türkleri, Şii mezhebine mensupturlar ve Türkmen Sahra’nın Minudeşt ve Ramiyan kentlerinde yaşamaktadırlar. Bu gruba, Hanefi Türkmenler Kızılbaşlar denmekteler. İran Türkmenleri, uzun zamandır yerleşik hayata geçmiştir ve Türkmen Sahra bölgesinde sadece 1,552 aile (9,696 kişi-yaylak dönemi) ve 3,530 aile (20,687 kişi-kışlak dönemi) göçebe aşiret olarak yaşamaktadır. Dini bayramların Türkmenler içinde özel bir yeri vardır. Türkmenlerin en önemli bayramı Kurban Bayramı’dır. Kurban Bayramı’ndan sonra Araz Bayramı dedikleri Ramazan Bayramı, Kandil Bayramı ve 63 Yaş Bayramı en önemli dini bayramlarıdır. İran Türkmenlerinin kültürel değerlerine sıkı bağlılığı toplumsal değişim ve dönüşümün yavaşça ilerlediğine neden olmuştur. İran Türkmenleri, İran Türklerinin diğer topluluklarına göre gelenek ve göreneklerini büyük ölçüde korumaya çalışmaktadır. Örneğin modernleşme neticesinde birçok etnik grup geleneksel kıyafetlerini unutmasına rağmen Türkmen Sahra bölgesinde Türkmen kadınlarının geleneksel giyim tarzlarını korudukları görünmektedir. Bu kültürel gelenekleri koruma çabası çeşitli dini ve toplumsal törenlerin devam etmesinde de görünebilir.

İran’da yapılan bazı araştırmalara göre Türkmen Sahra bölgesi, Kürdistan ve Sistan ve Beluçistan eyaletleriyle birlikte İran en krize eğilimli bölgeleri kategorisindedir. Nüfusun çoğunluğunu Hanefi mezhebine mensup Türkmenlerin oluşturduğu bu bölge birinci dereceli kriz bölgesi olarak sınıflandırılmaktadır (Pişgahiferd 2009: 6). Bunun da en önemli sebebi bölgenin önemli bir bölümünün Sünni Türkmenlerden oluşmasıdır.

İran’da Şii siyasal İslamcı ideolojinin yol açtığı toplumsal reflekslerden biri toplumun önemli bir bölümünün din adamlarından uzaklaşması ve ruhban sınıfının toplumdaki saygın konumu yitirmesi olmuştur. Bu durum genel olarak İran Sünnileri ve özel olarak Türkmenler arasında çok fazla geçerli olmamıştır. Türkmen toplumunda din adamları saygın bir konuma sahipken güçlü ve etkin bir toplumsal sınıf sayılmaktadır. Türkmen din adamları dini rütbe ve ekollerine göre molla, ahund, tağsir ve işan olarak bölünmektedir. Ayrıca kutsal boy inancına göre de hoca, ata, şeyh ve mahtum olarak da anılmaktalar. Bu din adamları bölgede bulunan Sünni dini medreseler üzerinden önemli bir toplumsal ağ oluşturmuştur. İran’ın resmi verilerine göre Türkmen Sahra bölgesinde toplam 157 Sünni dini medrese bulunmaktadır ve toplam 4,135 öğrenci bu medreselerde din eğitimi almaktadır. Bu 157 dini medresenin kentlere göre dağılımı şu şekildedir:

Bu medreseler içinde en çok öğrenciye sahip olan medrese 356 öğrenciyle Ak Kale Karabulak İrfani Medresesi’dir. Türkmen Sahra bölgesinde bulunan Sünni dini medreselerin büyük bir bölümünün öğrenci sayısı oldukça düşüktür ve sadece 19 medrese, 50’den fazla öğrenciye sahiptir. Türkmen Sahra bölgesinde bulunan ve 50’den fazla öğrenciye sahip olan Sünni dini medreseler sırasıyla Kelale Karabulak İrfani Medresesi (356 öğrenci), Kelale Çınarlı Rebbaniye Medresesi (120 öğrenci), Kelale Kucmez Ahmediye Medresesi (95 öğrenci), Gemişan Karancik Küslehe Seraceddin Medresesi (91 öğrenci), Gündeb-e Kavus Hacı Abayi Medresesi (83 öğrenci), Gemişan Numani Medresesi (81 öğrenci), Meravetepe Gildağ İrfani Medresesi (78 öğrenci), Günbed-e Kavus İgder Uluya Selefiye Medresesi (77 öğrenci), Meravetepe İrfani Medresesi (74 öğrenci), Günbed-e Kavus Arap Sureng Rehmaniye Medresesi (65 öğrenci), Günbed-e Kavus Müderrisi Medresesi (64 öğrenci), Günbed-e Kavus Obe Ahmet İrfani Medresesi (58 öğrenci), Gemişan Benaver Nur Medresesi (58 öğrenci), Gemişan Ketuk Numani Medresesi (55 öğrenci), Gemişan Gargi Azimi Medresesi (54 öğrenci), Kalender Abad Ruhaniye Medresesi (51 öğrenci), Gemişan Kerim İşan Seyyedi Medresesi (51 Öğrenci), Gemişan Azami Medresesi (50 öğrenci) ve Gemişan Ark-e Bozorg Şer’i Medresesi (50 öğrenci) medreselerinden ibarettir [7]. Türkmen Sahra bölgesinde yapılan ilk Sünni dini medrese Seyyid Kılıç İşan Medresesi’dir. Bu medrese 1806 senesinde Osmanlı Padişahı III. Selim’in yardımıyla yapılmıştır ve İran Türkmenlerinin ilk dini medresesidir (Hacı Muhammed Hüseyini 2011: 18). Seyyid Kılıç İşan Medresesi, Gülistan Eyaleti’nin Meravetepe kentinin Kerim İşan köyünde bulunmaktadır.

Bunun yanı sıra bölgede toplam 809 Sünni cami ve mescit bulunmaktadır. Ayrıca 24 Şii dini medrese de bölgede faaliyet göstermektedir. İran Türkmen boylarının içinde Göklenler, daha erken yerleşik hayata geçtiği için Göklenlerin yaşadığı köy ve kentlerde eski dini medrese ve camilerin sayısı diğer bölgelere göre daha fazladır ve köklü bir medrese geleneğine sahiptir (İran Bütçe ve Planlama Kurumu 2012: 30).

Günümüzde Türkmen Sahra bölgesinde aktif olan Sünni Hanefi dini medreseler, Dağıstan kökenli olup 1931 yılında Irak’tan İran’a göç eden Abdülvahap Furuzeş ve Abdülkadir Dağıstani’nin eğitim geleneğini benimsemektedir. Bu iki din âliminin öğretilerinin Türkmen Sahra bölgesinde bulunan dini medreselerinin geleneğini değiştirmesi, Buhara merkezli eğitim geleneğinin unutulmasına sebep olmuştur (Furuzeş 2004: 22). Bu gelenek kendi içinde Osmanî ve Vahhabi olmak üzere iki kola ayrılmaktadır.

Türkmen Sahra bölgesinin dini yapısı büyük ölçüde tarikatların etkisindedir. Türkmen Sahra bölgesinde altı ana tarikat yapılanması aktiftir. Bunlar Ak Kale, Günbed-e Kavus, Kelale ve Merave Tepe kentlerinde takipçileri olan Irak Nakşibendîliği, Taybat, Türbet-i Cam, Sarahs, Bucnurd, Günbed-i Kavus , Azadşehir ve Bender-i Türkmen şehirlerinde takipçileri olan Şemsiye Nakşibendiliği, Gümüş Tepe, Ak Kale, Günbed-e Kavus, Kelale ve Merave Tepe’de takipçileri olan Tebliğ Cemaati, Gümüş Tepe ve Ak Kale’de takipçileri olan İstanbul merkezli İsmail Ağa Cemaati, Günbed-e Kavus kentinde aktif olan Hacı Geldi Ahund Tarikatı, Günbed-e Kavus kentinde aktif olan Muhammed Nur Atabay Tarikatı, Ak Kale’de aktif olan Ak Kale Sufileri Tarikatı ve Günbed-e Kavus kentinde aktif olan Nur Cemaati tarikatlarıdır (Ülker 2020: 70).

İran Türkmenlerinin din adamları içinde Irak Nakşibendîliği’nin Halidi kolunun temsilcisi olan Osman Seraceddin’in etkisi oldukça büyüktür. Türkmen Sahra bölgesinde bulunan Karabulak İrfani Dini Medresesi, Siminşehir Gargi Azimi Dini Medresesi ve Ali Abad Ketul İrfan Abad Dini Medresesi, Irak Nakşibendîliği’nin benimseyen en ünlü dini medreselerdir (Ülker 2020: 75). Irak Nakşibendîliği yanı sıra bölgede Şemsiye Nakşibendîliği tarikatının da güçlü olduğu bilinmektedir. Şemsîye Nakşibendîlerinin başı İran’ın Meşhed kentinde ikamet eden Şeyh Abdullah Müceddedî Nakşibendî (Şeyh Abdullah Can) isminde din adamıdır. Bu tarikatın etkili olduğu şehirler; Taybat, Türbet-i Cam, Sarahs , Bucnurd , Günbed-i Kavus, Azat Şehir ve Bender-i Türkmen şehirleridir. Afganistan Peştunlarından olan Şeyh Abdullah Can, Afganistan’ın Perçmen bölgesinin Ribat-ı Evliya köyünde doğmuş, 11 yaşından beri Afganistan iç savaşı nedeniyle İran’ın Meşhed kentinde yaşamaktadır. Bu tarikat daha çok Bey Polat İlmiye Medresesi, Rebbaniye Tazeyab İlmiye Medresesi, el-Hadi Kuhne Cülge İlmiye Medresesi ve el-Ezher Bağluk İlmiye Medresesi’nde etkindir [8]. İsmail Ağa Cemaati’nin Türkmen Sahra temsilciliğini Bender-e Türkmen Cuma İmamı ve Türkmen Sahra Ebu Hanife Takipçileri Fıkıh Mahfili Fetva Konseyi üyesi el-Hac Kurban Muhammed Ahund Ovnak yürütmektedir. İran Türkmenleri içinde yer edinmeye çalışan Nurcular Grubu, Said Nursi’nin kurduğu Nur Cemaati’ne bağlıdır. Türkmen Sahra bölgesine yeni giren ve mürit toplamaya çalışan bu grubun faaliyet merkezi Günbed-e Kavus kentidir. Bu cemaatin dikkat çeken faaliyetlerinden biri Said Nursi’nin kitaplarının Farsçaya tercüme ederek Türkmen Sahra bölgesinde bedava dağıtması olmuştur. Muhammed Nur Atabay Tarikatı’nın merkezi Günbed-e Kavus kentinde bulunan Muhammed Nur Camii’dir. Bu tarikatın şeyhliğini Mansur Çupani yürütmektedir. Hacı Geldi Ahund Tarikatı’nın merkezi Günbed-e Kavus kentinde bulunan Seyfiye Ruhaniye Dini Medresesi’dir. Bu tarikatın şeyhliğini Abdullah Ahund Gök Atabay Seyfi yürütmektedir. Bu tarikat Pakistan’da bulunan Hacı Sahep Seyf’ül-Rahme Tarikatı’na bağlıdır ve Abdullah Ahund Gök Atabay, Pakistan merkezli bu tarikatın Türkmen Sahra bölgesindeki halifesidir. Bu tarikat Türkmen Sahra bölgesinde Seyfiye Nakşibendîliği adıyla da bilinmektedir. Tebliğ Cemaati grubunun merkezi Kelale kentidir. Emir olarak andıkları grubun şeyhliğinin Baba Mirza Hasanzade yürütmektedir. Bu cemaat Hindistan merkezli olan Muhammed İlyas el-Kan Dehlevi Cemaati’nin İran koludur (Ülker 2020: 78-85). Sünni dini medreselerin yanı sıra 1600 Sünni Camii Gülistan Eyaleti’nde bulunmaktadır. Kuzey Horasan Eyaleti’nde ise Türkmenlere ait 24 dini medrese ve 170 Sünni Camii bulunmaktadır.

Türkmen Sahra bölgesinde yaşayan bir diğer Sünni Türk topluluk, Kazak Türkleridir. Kazak Türkleri, 1928-1932 yılları arasında Kazakistan’ın Mangışlak Yarımadası’ndan Türkmen Sahra bölgesine göç etmiştir ve yaklaşık 15,000 nüfusa sahiptir. Türkmen Sahra bölgesinin Bender-e Türkmen, Gürgan ve Günbed-e Kavus kentlerinde yaşamaktalar. Bu kentlerde Kazak mahalleleri oluşturmuşlar ve dini ekol olarak Yeseviliği benimsemekteler (Mirza Zencani 2010). Nitekim Gürgan kentinde bulunan Hoca Ahmet Yesevi Camisi bu etnik topluluğun dini etkinlikler için toplandığı yeridir [9].

Türkmenler ve Kazakların yanı sıra bölgede Beluç etniğine mensup Sünni dini medreseler de söz konusudur. Muhammed Hüseyin Gergic, Türkmen Sahra bölgesinde yaşayan Beluç etniğinin dini lideridir ve Azadşehir kentinin Cuma İmamlılığını da yapmaktadır. Bölgede yaşayan Beluçlar, Naruyi, Gergic ve Haşımzehi aşiretlerine mensupturlar ve Sistan ve Beluçistan eyaletiyle aşiret bağları devam etmektedir. Başka bir ifadeyle Sistan ve Beluçistan Eyaleti’nde yaşamakta olan Naruyi, Gergic ve Haşımzehi aşiretlerinin reislerinin (Beluçlar içinde Serdar terimiyle ifade edilmektedir) Türkmen Sahra bölgesinde yaşayan Beluçlar üzerinde nüfuz ve etkisi söz konusudur. Beluçların önemli bir bölümü Sistan ve Beluçistan Eyaleti’ndeki kuraklık nedeniyle Türkmen Sahra bölgesine göç etmiştir ve daha çok tarım işçisi olarak çalışmaktadırlar.

İran Türkmenleri arasında dil unsuru oldukça güçlü bir kimlik faktörüdür. Türkmen Sahra bölgesinde farklı Türkmen şiveleri söz konusu olsa da ortak bir yazı dili gelişmiştir. Arap alfabesiyle yazılan Türkmen Türkçesi, Türkmenlerin büyük şairi Mahtumkulu Fıraki’nin divanına geliştirdiği yazı dilinin etkisindedir. Mahtumkulu Fıraki’nin Oğuz Türkçesini temel alarak geliştirdiği edebi dil, İran Türkmenlerinin Türkçe yazdıkları zaman kullandıkları dildir. Bu açıdan Mahtumkulu Fıraki, Türkmen kültüründe oldukça önemli yere sahiptir. Her sene Mahtumkulu Fıraki’nin doğum günü olan 17 Mayıs’ta yüzlerce Türkmen, mezarı başına toplanarak hatırasına anmaktadır [10]. Türkmen müziği de özgünlüğünü korumaktadır ve Bağşı denilen halk ozanları tarafından çalınan Tamdire (Du-Tar), Kıcak (Keman) ve Kavuz (Kopuz) bölgede canlı bir gelenek olarak varlığını devam ettirmektedir. İran Türkmenleri, çeşitli dergi ve internet siteleri adı altında Türkmen kültürü ve kimliği kapsamında faaliyet göstermektedir. Devlet kontrolünde olmayan dergi ve internet siteleri çoğu zaman devlet baskısına maruz kalırlar ve yöneticileri Pan-Türkism suçlamasıyla karşı karşıya kalır. İran devlet politikası olarak her ne kadar Türkmen Sahra bölgesinde bulunan Sünni dini medreselerin faaliyetlerine müsamaha gösterse de Türk kültürü özellikle de Türk Dünyası çerçevesinde faaliyet gösteren dergi, internet siteleri ve elitlere müsamaha göstermemektedir. Türk Birliği ve Türk Dünyası çerçevesinde faaliyet gösteren dergi ve internet siteleri, gönüllü Türkmen gençleri tarafından yönetilmektedir ve İran’ın Fars milliyetçiliğine tepki olarak Türkmen kimliğine vurgu yapmaktadır.

Türkmen Sahra bölgesinin sosyo-kültürel yapısını etkileyen faktörlerin başında etnik ve mezhepler arasındaki rekabet gelmektedir. Bu rekabet kimi zaman Türk-Fars rekabeti, kimi zaman Şii-Sünni rekabeti ve kimi zaman da yerli-göçmen rekabeti gibi kendini göstermektedir. Bu rekabet, yerel seçimlerde daha açık bir şekilde tezahür bulmaktadır ve her bir etnik grup yerel bürokraside daha fazla söz sahibi olmak için birbiriyle yarışır. Bölgede yapılan bütün yerel ve genel seçim kampanyaları daha çok etnik ve mezhep temelli yürütülmektedir. Çoğu zaman karşılıklı nefrete kadar yükselen bu rekabet iç ve dış faktörlerden beslenmektedir. İç faktörler bağlamında Türkmenler, Ketuliler ve Galeşler kendilerini bölgenin gerçek sahipleri olarak görmektedir. Bu sahiplenme duygusu Türkmenlerde daha fazla kitlesel taban bulmuştur. Türkmenler içinde yaygın bir kanıya göre Tahran yönetimi, bölgenin demografik yapısını değiştirmek için Sistaniler ve Şahrudiler gibi Şii gruplar ve Sünni Beluçların bölgeye göçünü teşvik etmiştir. Böylece bölge demografisi kasıtlı bir şekilde değiştirilmeye ve karmaşıklaştırılmaya çalışılmıştır. Ayrıca Türkmenler yerel bürokrasiden dışlanıp ve güvenlik ve siyasi bürokrasi Şiilere teslim edilmiştir. Etnikler arası rekabeti tarihsel bellek de beslemektedir. Bölgede yaşayan Türkmenler, Farslar, Sistaniler, Beluçlar ve Kürtler tarihin çeşitli evrelerinde özellikle de merkezi yönetimin zayıfladığı dönemlerde birbirine karşı silah çekip savaşmıştır. Türkmenler ve Farslar, Türkmenler ve Kürtler arasındaki bu tarihsel bellek Türkmen Sahra coğrafyasında yaşanan çatışmaların mirasıyken Beluçlar ve Sistaniler arasındaki güvensizlik duygusu Sistan ve Beluçistan Eyaleti’nde yaşanan çatışmaların mirasıdır. Bu rekabete yol açan ikinci önemli sebep İran’ın Şiici devlet anlayışı ve Sünnileri ötekileştirmesine Sünni etniklerin gösterdiği reflekstir. İran devleti her ne kadar bölgede Sünni dini medrese ve caminin açılmasına müsaade etse de devlet yapılanması ve devlet fikri gereği Sünnilere karşıdır. Sünnilerin ötekileştirilmesi ve ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmesi yerli Sünnilerde toplumsal ve mezhepsel reflekse yol açmıştır. Bir başka toplumsal refleks de Tahran yönetiminin Farslaştırma politikasına karşı gerçekleşmiştir. İran Türkmenleri ister devrime giden süreçte isterse de devrimden sonra Türk kimliklerine oldukça duyarlı olmuşlardır. İran devletinin Türkmen kültürünü görmezden gelmesi, devlet imkânlarının Farsçanın yayması ve zenginleştirmesi için kullanması, Türkmence kitap ve basına getirdiği kısıtlamalar ve yasaklar ve Türkmen kimliğine değer vermemesi Fars milliyetçiliğine karşı Türk milliyetçiliğinin günden güne güçlenmesine sebep olmuştur. İran Türkmenleri, ister devrime giden süreçte isterse de devrimin ilk aylarında Türkmen Sahra bölgesinin özerkliği ve Türkmencenin resmi dil olması için ciddi bir mücadele vermiştir. Türkmen Halkı Fedaileri ve Türkmen Halkı Siyasi-Kültürel Ocağı öncülüğünde yürütülen bu mücadele, Tahran’ın demir yumruğuyla karşılaşmış, birçok Türkmen seçkin ya idam edilmiş ya da cezaevine gönderilmiştir. İran tarihinde Günbed Savaşları (Altın Tokmak Hareketi) olarak anılan bu özerklik talebinin hatırası hâlâ canlı bir şekilde yaşamaktadır ve Tahran ile duygusal bağın kopmasında önemli rol oynamıştır. Türkmen ayaklanmasının Devrim Muhafızları Ordusu’nun eliyle bastırılmasından sonra bölgeye tamamen güvenlikçi bakış hâkim olmuştur ve Türkmen kültürü bağlamında yapılan faaliyetlerin önemli bir bölümü Pan-Türkism suçlamasıyla karşı karşıya kalmıştır. İran’ın Fars milliyetçiliği merkezli politikaları, Türkmen Sahra bölgesinde Türk milliyetçiliğinin yükselişinde önemli rol oynamıştır. Dış faktörler bağlamında yabancı ülke ve merkezlerin bölge halkı üzerindeki kültürel ağırlığı etno-milliyetçi ve mezhepçi eğilimlerin artmasında etkili olmuştur. Mezhepsel açıdan Kuveyt başta olmak üzere Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Arap ülkelerin finansal yardımıyla faaliyet gösteren dini televizyon kanalları bölge Sünnileri içinde geniş bir izleyici kitle bulmuştur. Bu televizyon kanalları daha çok dindar kesimleri özellikle de Sünni dini medreseler de eğitim gören insanları hedef kitle olarak seçmiştir. Türkiye Cumhuriyeti medyası özellikle de Türk dizileri ve Türkçe pop müzikleri genç kuşağı etkilemiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kültürel ürünlerinin modern imajı Türkiye toplumunu Türkmen gençleri için model toplum haline getirmiştir ve Türk Birliği mefkûresinin yaygınlaşması toplumsal özgüveni artırmıştır. Başka bir ifadeyle sekülreci dürtülerle hızlı bir modernleşme yaşayan Türkmen gençliği Türkiye Cumhuriyeti’nin laik ve yenilikçi imajından etkilenmektedir. Bu da İran İslam Cumhuriyeti’nin Fars milliyetçiliği ve Şii siyasal İslamcılığına bir alternatif oluşturmuştur. Başka bir ifadeyle İran Türkmenlerinin dindar kitleleri içinde Arap Dünyası merkezli Sünnilik anlayışı günden güne güç kazanırken genç nüfusun önemli bir bölümünde Türk Dünyası merkezli kültürel milliyetçilik güç kazanmaktadır. Bu kültürel milliyetçiliğin devrimin başında gerçekleşen ayaklanmayla en önemli farkı ideolojik kalıp dışında kalıp toplumsal yaşamı temel almasıdır. Devrime giden süreçte ve devrimin ilk aylarında Türkmen kültürüne sahip çıkan gruplar Marksist gruplardan oluşmaktaydı. Oysa günümüzde Türkmen kültürüne sahip çıkma eğilimi herhangi bir ideolojiye sıkışmamaktadır. Bu eğilimin güçlenmesini destekleyen bir diğer faktör SSCB’nin dağılmasından sonra Türkmen Sahra bölgesi sınırında kurulan Türkmenistan Cumhuriyeti olmuştur. İran Türkmenleri, tarih boyunca Etrek Nehri’nin öte tarafında yaşayan Türkmenlerle akrabalık bağları ve kültürel ilişkilerini korumuştur. Türkmenistan Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla bu ilişki daha da artmıştır. Türkmen Sahra bölgesinin sosyo-kültürel yapısında yaşanan değişimler Türkmenler arasındaki Türk milliyetçiliğinin yükselişine sınırlı kalmamıştır ve Sünni etnikler içinde mezhep motivasyonuyla hareket eden kitlesel talepler de artmıştır. İran’ın Şiici politikalarına karşı gelişen bu mezhep hakları talepleri bazı bölgelerde Sünni cihatçı hareketlere dönüşme eğilimi göstermektedir. Bu Sünni cihatçı eğilim daha çok Türkmen Sahra bölgesinde yaşayan ve dini medreselerde eğitim gören Beluç gençleri içinde karşılık bulabilmiştir. Burada Türkmen Sahra bölgesinin Türkmenistan üzerinden Orta Aya ile kültürel bağlantısı, sekülreci Türk milliyetçiliğinin genç nüfus içinde yükselmesine sebep olurken dindar Sünniler içinde ters bir çizgide hareket etmektedir. Türkmen Sahra Sünniliğinde uzun bir dönem Buhara geleneği yaygın olmuştur ve Yesevilik baskın ekoldü. Fakat son yarım asırda özellikle de Dağıstan ekolünün Türkmen Sahra bölgesinde güçlenmesinden sonra Selefilik bölgede yükselme eğilimi göstermektedir. Kuveyt tarafından finanse edilen ve Afganistan ve Pakistan şebekesiyle iltisaklı olan grupların faaliyetleri küçük gruplara sınırlı olmasına rağmen marjinal takipçiler bulmakta başarılı olmuştur. Nitekim Türkmen Sahra bölgesinden uluslararası Sünni cihatçı örgütlere katılan ve terör örgütü üyesi olma suçundan gözaltına olan onlarca kişinin İran cezaevlerinde tutuklu bulunduğu bilinmektedir. Başka bir ifadeyle Selefilik, Türkmen Sahra bölgesinde faaliyet gösteren diğer ekollerle rekabet edebilecek konuma gelmiştir.

Sonuç: İran’ın kuzeydoğusunda bulunan Türkmen Sahra bölgesi, İran Türkmenlerinin yoğun olarak yaşadığı bölgedir. Bu coğrafya Gülistan Eyaleti’nin önemli bir bölümü (%85 arazisi) ve Kuzey Horasan Eyaleti’nin kuzey kısmında bulunan köy ve kentleri (%10 arazisi) kapsamaktadır. Bunun dışında Rezevi Horasan Eyaleti’nin Türbet-e Cam, Taybad, Dere Gez ve Meşhed kentlerinde de Türkmenlerin yaşadığı bilinmektedir. İran Türkmenlerinin nüfusuyla ilgili 700,000-1,500,000 arası olmak üzere çeşitli rakamlar iddia edilmektedir. Fakat uluslararası merkezlerin paylaştığı istatistikler dikkate alındığında Türkmen Sahra bölgesinde toplam 750,000-850,000 arası Türkmen nüfusun yaşadığı söylenebilir. Türkmen Sahra bölgesinde İran Türkmenleri dışında Ketuli, Galeş, Gilek, Kuhsarlar, Şahrudiler gibi Fars etniğine mensup gruplar, Kürtler, Sistaniler, Beluçlar, Horasan Türkleri, Azerbaycan Türkleri ve Kazak Türkleri de yaşamaktadır. Türkmen Sahra bölgesi, genç bir nüfusa sahip olduğu için dinamik bir toplum yapısına sahiptir. Ancak bölgesel işsizlik oranının yüksek olması çeşitli toplumsal sorunlara yol açmıştır. Bölge nüfusunun %51 oranı kentlerde ve %49 oranı da köylerde yaşamaktadır. Türkmenlerin büyük bir bölümü yerleşik hayata geçmiştir ve %0,5-%1 oranı göçebe hayatını sürdürmektedir. İran Türkmenleri Hanefi Sünni mezhebine mensupturlar ve bölge genelinde toplam 157 Sünni dini medrese bulunmaktadır. Nakşibendî Tarikatı, bölgedeki en etkin tarikattır. Buna rağmen diğer tarikatlar da bölgede faaliyet göstermektedir. İran Türkmenleri, kendi gelenek ve göreneklerine sıkı bağlı bir gruptur ve Türkmen kültürüne özgü unsurlar canlı bir şekilde varlığını sürdürmektedir. Türkmen kimliğinin oluşmasında Türkmen Türkçesi önemli bir kimliksel-toplumsal faktördür. İran’ın Fars milliyetçiliğine tepki olarak Türk milliyetçiliği Türkmenler içinde hızlı bir yükseliş göstermektedir. Bu yükseliş teknolojik ve iletişim alanındaki gelişmeler ve devlet denetiminin medya üzerindeki kontrolünün azalması sayesinde yaygınlık kazanabilmiştir ve genel olarak genç nüfus arasında gözlemlenmektedir. Türkmenlerin yerli tarihinden beslenen bu milliyetçi eğilim, Türk soylu cumhuriyetlerin etkisinde olmasına rağmen yerli ve dış kaynaklı Türk milliyetçiliği söylemi arasında bir sentezle çabasındadır. Buna paralel olarak dindar kitleler içinde dış kaynaklı cihatçı radikal hareketler de yerli örgütlenme kurabilmiştir. Bölgede yaşamakta olan çeşitli etnikler arasındaki kimlik merkezli rekabet güçlü bir kitlesel ve toplumsal eğilimdir ve mevcut durumda sadece bürokrasiyi ele geçirmeye odaklanmıştır. Fakat tarihsel bir çatışmadan beslendiği için toplumsal bellekte ötekiden nefret şeklinde varlığını korumaktadır. Türkmen Sahra bölgensin etnik ve mezhep yapısı ve bu yapının kolektif toplumsal devinime dönüşme potansiyel eğilimi etno-milliyetçi duyguların güçlenmesi ve buna paralel olarak radikal cihatçı hareketlerin taban bulabilmesi yönündedir. İran devlet politikası olarak, Sünni dini medreseleri ve tarikatları devletleştirmek, Sistan ve Beluçistan Eyaleti ve Simnan Eyaleti’nin Şahrud kentinden bölgeye göçü ekonomik yöntem başta olmak üzere dolaylı yollardan teşvik ederek bölgenin demografik yapısını karmaşıklaştırmak, Türkçe yayın ve basın alanında faaliyet gösteren kişi ve merkezlere baskıyı artırmak, Türkmen kültürü ve mezhep hakları alanında çalışan gruplara karşı sert önlemler almak, Türkmen el sanatları ve müziğine çeşitli festivallerde yer vererek sanatsal açıdan Türkmen kültürüne değer vermeye çalışmak ve devlete yakın duran yerli aktörleri güçlendirerek sosyo-kültürel yapıdan kaynaklanan sorunları çözmeye çalışmaktadır. Bunun karşısında günden güne refah oranının düşmesi, yerel bürokraside rant şebekelerinin giderek güçlenmesi, rüşvet ve yolsuzluğun artması toplumun devlete güvenini azaltmıştır. Kültürel sorunların yanı sıra ekonomik problemlerin artması bölgesel istikrarın önündeki en önemli tehditlerdir. Bu da Türkmen Sahra bölgesini İran’ın etnik kriz haritasında Kürdistan ve Sistan ve Beluçistan eyaletleriyle birlikte birinci dereceli krize eğilimli bölge haline getirmiştir.

Dip Notlar

[1] Örneğin İran Eski Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi’nin 18 Ocak 2014 tarihinde Türkiye’ye yaptığı ziyarette, Türk basınına İran Türklerinin nüfusuyla ilgili yaptığı açıklama olmuştur. 18 Ocak 2014’te Türkiye’yi ziyaret eden Salihi, Türk basınına “İran nüfusunun %40’ı Türk’tür ve bu rakam iki ülkenin ilişkilerini pekiştirmekte iyi bir potansiyele sahip etkendir” şeklinde açıklamada bulunmuştur (Bakınız: https://www.youtube.com/watch?v=Vc9WJ9U2uHo&feature=youtu.be son erişim tarihi: 17.04.2020). Benzer iddiayı İran’ın Urmiye kenti eski milletvekili Nadir Gazipur, İran İslamî Şura Meclisi’nde yaptığı konuşmada ifade etmiştir (Bakınız: son erişim tarihi: 17.94.2020).

[2] Örneğin Uluslararası Azınlık Hakları Gurubu (Minority Rights Group International) İran nüfusunun %24 oranının Azerbaycan Türklerinden oluştuğunu iddia etmektedir. Kaşkay Türkleri, Horasan Türkleri ve Türkmenlerin nüfusu bu orana eklendiği zaman İran nüfusunun yaklaşık %30 oranı Türk etniğinden oluşur. (Bakınız: )

[3] Örneğin CIA World Factbook, İran nüfusunun 90-95% oranının Şiilerden, 5-10% oranının Sünnilerden ve 0,3-0,4% oranının da diğer dinlerden oluştuğunu yazmaktadır. (Bakınız: son erişim tarihi: 17.04.2020)

[4] Örneğin Beluç Aktivistleri Kampanyası, İran’da 8,800,000 Sünni nüfusunun yaşadığını iddia etmektedir. (Bakınız: son erişim tarihi: 17.04.2020).

[5] İran’ın Huzistan eyaletinde yaşamakta olan Mendailer (Sabeiler), Yahya Bin Zekeriya’nın peygamberliğine inanmaktadırlar. Bu açıdan Hazret-i Yahya takipçileri olarak da bilinmektedirler. Yahya Bin Zekeriya, Hazreti İsa’nın çağdaşı Yahudi vaizdir ve Hıristiyanlıkta Vaftizci Yahya olarak anılır. İran’da toplam 25,000 Mendayi’nin yaşadığı bilinmektedir. Sami dillere mensup Yeni Mendai dilinde konuşmaktadırlar ve Enyani Kitabı, kutsal kitaplarıdır. İsimleri Kur’an’da geçtiği içtiği için İran tarafından resmi din olarak kabul edilmektedir. Merkezi Ahvaz kentinde bulunan Sabei Mendai Topluluğu bu dini grubun merkezidir ve kutsal ibadetlerini Karun Nehri kıyısında yapmaktadırlar. (Daha detaylı bilgi için bakınız: Furuzende, Mesud. (2000). İran Zemin Sabeileri. Tahran: Kilit Yayınevi.).

[6] İran İstatistik Merkezi’nin detaylı verileri için bakınız: son erişim tarihi: 17.4.2020.

[7] Türkmen Sahra bölgesinde bulunan Sünni dini medreselerin listesi, kuruluş tarihleri ve öğrenci sayısı için bankız: son erişim tarihi: 17.04.2020.

[8] Bu tarikatla ilgili bakınız: son erişim tarihi: 17.04.2020.

[9] İran Kazaklarının nüfusu için bakınız:

[10] 2019 yılında Mahtumkulu Fıraki’nin 16. Anma Töreni gerçekleşmiştir. İran Kültür Bakanlığı’nın da desteklediği bu tören önemli bir toplumsal-kültürel etkinliğe dönüşmüştür. (Bakınız: son erişim tarihi 17.04.2020).

[11] Türkmen gençleri tarafından yönetilen insan hakları internet sitelerinde bölge aktivisitleri üzerinde ağır bir baskının olduğu iddia edilmektedir. Örneğin Türkmen Sahra İnsan Hakları Aktivistleri’nin internet sitesi için bakınız:

Okumaya devam et  İran rejiminin korkusu Türkler

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir