Gözler Doğu Türkistan’da…

Amerika’nın hedefinde her alanda hızla gelişen ve büyüyen Çin var. Süper güçler arasındaki bu savaşta Amerika, Çin’i Doğu Türkistan sorununu uluslararası alana taşıyarak da vurmayı ve zayıflatmayı hedefliyor. Bunun için de Birleşmiş Milletleri, uluslararası Af Örgütünü ve müttefiklerini peşine takıyor. - buluz

Amerika’nın hedefinde her alanda hızla gelişen ve büyüyen Çin var. Süper güçler arasındaki bu savaşta Amerika, Çin’i Doğu Türkistan sorununu uluslararası alana taşıyarak da vurmayı ve zayıflatmayı hedefliyor. Bunun için de Birleşmiş Milletleri, uluslararası Af Örgütünü ve müttefiklerini peşine takıyor.

Uluslararası Af Örgütü, Birleşmiş Milletler üyesi ülkelere gönderdiği açık mektupta, uluslararası toplumun, Çin’in Şincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki (Doğu Türkistan) insan hakları ihlallerini sert bir şekilde kınaması, adalet ve hesap verilebilirlik için gereken adımları atması gerektiğini kaydetti.

Çin’i köşeye sıkıştırma çabalarına böylece Doğu Türkistan da eklenmiş oldu.

Açıklama, 184 ülkeden 323 bin 832 kişinin Uluslararası Af Örgütü’nün gelişigüzel tutuklanan, işkenceye maruz kalan ve cezalandırılan yüz binlerce Müslüman azınlığı serbest bırakmaları için Çinli yetkililere yaptığı çağrıyı içeren dilekçeyi imzalaması üzerine yapıldı.

Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard, “Dünya genelinde yüzbinlerce insan, insanlık suçlarının ve Şincan’daki Müslümanlar’a yönelik diğer ağır insan hakları ihlallerinin kanıtları karşısında duyduğu öfkeyi ifade etmek için dilekçemize imza attı.

Dünyanın dört bir yanında insanların Çin’in muhalifleri susturma çabası içinde olduğunu gördükleri çok açık. Atılan her bir imza, bu sistematik eziyeti acilen sonlandırması için Çin’e yapılan doğrudan bir çağrıdır. Çin hükümeti kamplarda ve hapishanelerde tutuklu bulunanları serbest bırakmalı, toplama kampı sistemini sona erdirmeli, Şincan’da büyük çoğunluğu Müslüman olan gruplara yönelik sistematik saldırıları derhal durdurmalıdır” dedi.

Uluslararası Af Örgütü destekçileri, 10 büyük kentte ¨Şincan Tutuklularını Serbest Bırakın¨ dilekçelerini yerine ulaştırmak için kamuoyuna açık etkinlikler düzenledi.

Çin’in Londra Büyükelçiliği’nde 7 Ekim’de toplanan aktivistler, toplama kamplarındaki tutukluların giymeye zorlandığı mavi tulumları giyerek dilekçeyi sundu. Dakar, Helsinki, Lima, Lizbon, Madrid, Paris, Lahey ve Washington’da da aktivistler Çin büyükelçiliklerine dilekçeleri iletti.

Okumaya devam et  Ya İşgal Altındaki Azerbaycan Toprakları?

Af Örgütü’nün Haziran ayında başlattığı küresel dilekçe kampanyası, Çin’in Şincan’daki Müslüman azınlıklara yönelik kötü muamele ve insan hakları ihlallerine son vermesini amaçlıyor.

Örgütün Haziran ayında yayınladığı rapor, Şincan’da Uygur, Kazak ve diğer Müslüman azınlıkların devlet eliyle organize edilen sistematik tutuklama, işkence ve zulmü belgeliyor.

Birleşmiş Milletler’i ve üye ülkeleri Çin’in insan hakları ihlallerini sert bir dille kınamaya ve hesap verilebilirlik sağlamak için sağlam, bağımsız bir uluslararası soruşturma mekanizması başlatmaya çağıran Uluslararası Af Örgütü, raporunda kısaca şu konulara değiniliyor:

“Uluslararası toplum, Şincan’daki Müslümanlar için bu korkunç gerçekliğin kendi kendine düzeleceği rolü yapmayı bırakması gerekiyor. Zaten çok fazla zaman kaybedildi. BM üyesi ülkelerin Şincan’daki tüm insanların haklarını koruma ve uluslararası hukuk çerçevesinde şüpheli suçlara ilişkin soruşturma açma ve hesap verilebilirlik sağlama yükümlülüğü her zamankinden fazla.”

Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlar’ın ana sorununa da kısaca göz atalım:

Uygur Sorunu, Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde 1960’lı yıllardan beri devam eden dini-etnik bir çatışmadır. Uygurlar eskiden Sovyetler Birliği’nin desteğiyle kurulmuş olan Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin Çin tarafından 1949 yılında ilhak edildiğini ve halen Çin işgali altında bulunduklarını iddia etmektelerdir. Ayrılıkçı hareketler, çeşitli milliyetçi ve İslamcı organizasyonlar tarafından örgütlenmektedirler.

1953 nüfus sayımına göre Doğu Türkistan’da nüfusun %75’ini Uygurlar, %6’sını ise Han Çinlileri oluşturmaktadır. 2000 yılına gelindiğinde ise nüfusun %40.57 si Han Çinlisi, %45.21 i ise Uygurlardan oluşmaktadır. Elli sene gibi kısa bir süre içerisinde bölgedeki bu demografik değişikliğin ana sebebi Çin tarafından bölgedeki Uygur nüfus oranını azaltmak ve Çinli oranını arttırmak için izlenen politikalar olmuştur.

Soğuk Savaş dönemindeki Çin-Sovyet ayrılığı, Uygur-Çin sorununu tırmandıran gelişmelerin fitilini ateşlemiştir. Sovyetler Birliği, bölgedeki Kazakları Çin’e karşı saldırılara girişmeleri için teşvik etmiştir. Bunun üzerine Çin ise Sincan-Sovyet sınırına Bingtuan milislerini yerleştirmiştir. 1960’lı yıllarda Sovyetler Birliği bölgedeki Kazak ve Uygurları Çin’e karşı kışkırtmıştır. Taşkent’ten Doğu Türkistan’a radyo yayınları yapmış ve Uygurları bağımsız bir devlet için teşvik etmeye çalışmıştır. 1962 yılında 60,000 Kazak ve Uygur, Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne kaçmak zorunda bırakılmıştır. Sovyetler Birliği’nin bu kaçaklardan ordu kurup, bu ordunun Çin’e karşı ‘Kurtuluş Ordusu’ adı altında savaşacağı söylentileri yayılmıştır.

Okumaya devam et  Bir dava adamını kaybettik…

[email protected]

www.facebook.com/necdet.buluz


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir