YAPAY OLANA DESTEK

Kabul edilebilecek bir gerekçeye dayanmayan elim bir şekilde iki Türk askerinin, Vatikan İslam’ı çerçevesinde hayat bulmuş ve maalesef Hükümetimiz tarafından da destek gören terör örgütleri tarafından ketledilmesinin, hiçbir tevili olamaz. Şayet kılıçların savaş silahları olduğu mertlik döneminde yaşıyor olsaydık, bilin ki bu vahşete sebep olanlar ülkenin Başbuğu sülalesinden bile olsalar aynı yöntemlerle çoktan telef edilmiş olurlardı. Gel de o dönemi arama şimdi. İşte bu görüş benim gibi sapına kadar Türk milliyetçisi olan bütün Türk vatandaşlarımın da müşterek bakış açısıdır. - 1437809520747

Kabul edilebilecek bir gerekçeye dayanmayan elim bir şekilde iki Türk askerinin, Vatikan İslam’ı çerçevesinde hayat bulmuş ve maalesef Hükümetimiz tarafından da destek gören terör örgütleri tarafından ketledilmesinin, hiçbir tevili olamaz. Şayet kılıçların savaş silahları olduğu mertlik döneminde yaşıyor olsaydık, bilin ki bu vahşete sebep olanlar ülkenin Başbuğu sülalesinden bile olsalar aynı yöntemlerle çoktan telef edilmiş olurlardı. Gel de o dönemi arama şimdi. İşte bu görüş benim gibi sapına kadar Türk milliyetçisi olan bütün Türk vatandaşlarımın da müşterek bakış açısıdır.

            Bugün HDP ile konuşmayı, gerekirse de ittifak yapmayı düşünenler, yarın açık ara bir Eyalet Hükümeti kurmaya yönelik bir paradigmaya verecekleri desteklerin de önünün açılacağını hesap edemiyorlar mı? Ve bu durumda Türk Milletine nasıl hesap verebileceklerini düşünüyorlar acaba? Erdoğan’ı bugün Hükümetin başına oturtan Baykal, nasıl sütten çıkmış ak kaşık olamıyorsa, o zaman kendilerinin de ne olarak anılacaklarının şimdiden hesabını yapıversinler bir zahmet.

            Orduda ve İdlib gibi harekât bölgelerinde, önce ülkelerinin bekası sonra da kendileri için bir gelecek göremeyen Generaller istifa etmeye başladı. Tıpkı USA Ordusunda da artık kendi gelecekleri bağlamında bir beklenti göremeyen ve aile hayatlarından da ödün vermeye başlayan Subay ve elit askerlerin giderek Vatandaşlık bile değiştirdikleri gibi. Bizde de milli savunma metabolizmasındaki tutarsızlık ve emir komuta zincirindeki belirsizlikler, istifa edenler gibi diğer askerlerimizin de kafasını karıştırmaktadır.

            Onlarda bazı askeri pilotlarımız gibi yakında dış kaynaklı ödemelere kapılık parayı ödeyenlerin tetikçiliğine soyunurlarsa hiç şaşırmamalı. Yani Orhan Velinin söylediği gibi ‘denizi görünce şaşırmamalıyız’ anlayacağınız. İşte o zaman da artık Kemalin askerlerini arayın ki bulasınız. Görünen köyün kılavuz istemediği bu olgunun vahim boyutuna, İnşallah güzel ülkeleri ve milli bekaları için vicdanları sızlayanlar, empati oluşturabilirler.

            Yıllardır PKK aslında ülkemizin de içinde olduğu, bir Kürt-Ermeni bileşkeli panonun resmini oluşturduğu için bilhassa da Atatürk’ün Partisi olan CHP azami dikkat kesilmelidir. Şayet yıllarca Şehitler verdiğimiz ve Güneydoğumuzda Kürdistan ve bileşkesi Ermenistan’a da emperyalist ajanı bir yapılanma sağlayacak böyle bir oyuna alet olup emperyalist Lejyoneri bu teşkilatla hatta diyalog ve olası bir ittifak kurmaya kalkarsa bu da yakın bir gelecekte ülkemizi yerle bir eder. Sonrasında da arayın ki CHP’yi de bulabilesiniz. Aynı bağlamda bütün Kemalist milliyetçilerin, esasen bölünmüşlüğün başlangıcı olacak böylesi bir dönemde, Kuvayı milliyeci adrenalin seviyelerinin tavan yapacağı da kaçınılmaz olacaktır.

            Bir önceki yazımda Biden’in Erdoğan’la bizatihen asla bir görüşme yapmayacağını neden ifade etmiştim. Bu düşüncenin derinliği ve nedeni; artık askeri gücü bile yardım arama konumuna düşmüş olan USA’nın, aynı nedenle de hem de Vatikan İmamlı çeşitli terör örgütlerinin işvereni olduktan sonra, gizli suç ortağı olan Erdoğan’la neden umuma açık bir görüşme yapmak istemediğinin de kanımca anlaşılır bir ifadesi olmuştur. Herhalde ‘aslında görüş ayrılığımız yok’ diyen Erdoğan dahi bunu anlaşılır bir dille ifade etmiş olmuyor mu?

            HDP Kemalist Türkiye Milli Birliğinin giderek genişleyen duyarlılığı nedeniyle ‘ittifaklarda yokuz’ açıklaması yaptı. Bu da gösteriyor ki muhalif güçlerle ittifak yapmakla, aslında Mecliste bile işlemez hale getirilerek tavşan tuzağına düşürüleceğini kendisi de fark etmiştir muhtemelen. O halde Milli İttifaka verilebilecek en iyi nasihat, HDP’ni tamamen yalnız bırakarak gerekirse ve hatta AKP ile ittifak yapmasını sağlayıp aslında iki Partiyi birden Kürt vatandaşlarının da bütünleştirdiği Türk Milletinin karşısında bir it dalaşına sürüklemektir. Aslında bu durum emperyalisti de muhtemelen ülkemize açık müdahaleye mecbur(!) bırakarak maskelerini düşürecektir. Böylece çok daha kesin olarak ve elzem olduğu gibi de Batı ve Doğu birbirinden ayırılacaktır artık. Çünkü Türkiye, Batılı emperyalistin güvendiği son kaledir.

            Diğer tarafta aslında içine sokulan bazı bölücü ajanların – ki HDP aslında Ermeni & yapay Kürt bileşkeli bir katkıdır- dışındaki Türkmen/Kürtlerimizin ne bölünmeyle ne de HDP ve tasarımlı emperyalist projeleriyle ilgisi vardır. Onlar sadece bağımsız ve laik bir Atatürk Cumhuriyeti Türkiye’sinden yanadırlar. Ve bunun için hayatlarını bile seve seve verebilirler, şimdiye kadar olduğu gibi. Dolayısıyla hepimiz bu vatanın evladıyız ve anlaşıldığı gibi de herhangi bir Kürt sorunumuz yoktur. Demek ki ülkemizde bir Kürt sorunu değil; ama bahaneli bir emperyalist sorunu vardır gerçekte ve sadece.

            Putin’le buluşan Erdoğan’ın vücut dili bezgin, çaresiz ve bağımlı olduğunu gösterirken, her halükârda kendisiyle bizatihi görüşmede tamamen alnı açık olarak ve Biden gibi hiçbir sakıncası da olmayan Putin’in vücut dili ise nereden bakılırsa bakılsın bağlayıcı şartları koyan olduğunu göstermekteydi. Yani kısaca ifade etmek gerekirse Putin’in taleplerine verecek hiçbir karşılığı, beklendiği gibi de yoktu ve olamazdı da Erdoğan’ın. Çünkü kendi yaşam süreci uzatmaları için de son kaleydi Putin Rusya’sı.

Ayrıca yurttaşlarına ‘her zaman Rusya ile saldırmazlık paktını öne alın ‘diyen bir Atatürk örneği de vardı önünde. Yani işi kolaydı özünde. Lakin kendisine ne kadar güvenilebilirdi. Bunu da artık Putin’e bırakalım. Çünkü ülkesinin ikbali için çalışanla karşısında ülkesini satanın çaresizlik utancı, kendiliğinden anlaşılıyordu esasen. Ve ne yazık ki Putin’in milletinin bile saygıyla tepe noktasına taşıdığı Atatürk’ü de yetiştiren kendi milletimiz, tarihinde ilk defa karşılaşıyordu böyle bir durumla.

            Son günlerde Halk TV de fazlalığı artan HDP görselli reklamsal programlar, her ne kadar CHP Amerikancı olmadığını beyan ediyorsa da yoksa yine de emperyalist karargâhla yapılmakta olan bir seçim oynaşı çabası mıdır acaba, diyerek sorgulamadan geçmek mümkün değildir? Bu arada her şeye rağmen bilesiniz ki şayet HDP ile ittifak yaparsanız bölücüleri Partiniz aracılığıyla Meclise taşıyacak olduğunuzu da sakın aklınızdan çıkarmayın. Hani biz söylemiş olalım da!

                                                                       Serendip Altındal


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir