Türk Dilli Halklar-Türkiye İle İlişkiler

Avrasya’nın büyük uygarlıkları arasındaki fay hatlarında yer alma yazgısının yarattığı stratejik önem, Orta Asya ve Kafkasya coğrafyalarını, Büyük İskender’in Doğu seferlerinden bu yana, bu coğrafyaları çevreleyen güçlerin nüfuz alanı yaratma, egemenlik tesisi mücadelelerinin ve ‘Büyük Oyun’un doğrudan nesnesi hâline getirdi. - ortaasya hazar

Bağımsızlıklarının Yirminci Yılında Azerbaycan, Gürcistan ve Ukrayna, Türk Dilli Halklar-Türkiye İle İlişkiler

Avrasya’nın büyük uygarlıkları arasındaki fay hatlarında yer alma yazgısının yarattığı stratejik önem, Orta Asya ve Kafkasya coğrafyalarını, Büyük İskender’in Doğu seferlerinden bu yana, bu coğrafyaları çevreleyen güçlerin nüfuz alanı yaratma, egemenlik tesisi mücadelelerinin ve ‘Büyük Oyun’un doğrudan nesnesi hâline getirdi. - ortaasya hazar

Avrasya’nın büyük uygarlıkları arasındaki fay hatlarında yer alma yazgısının yarattığı stratejik önem, Orta Asya ve Kafkasya coğrafyalarını, Büyük İskender’in Doğu seferlerinden bu yana, bu coğrafyaları çevreleyen güçlerin nüfuz alanı yaratma, egemenlik tesisi mücadelelerinin ve ‘Büyük Oyun’un doğrudan nesnesi hâline getirdi.

‘Avrasya’da Yeniden Çizilen Sınırlar, İnşa Edilen Kimlikler’, böyle bir tarihsel arka planda, 19. yüzyılın ortalarında başlayan Rus-Sovyet siyasal egemenliğinin yaklaşık yüz elli yıl sonra iç ve dış dinamiklerle kendiliğinden sona ermesi gibi tarihsel bir kırılmayı izleyen yirmi yılın değerlendirilmesine odaklanmış araştırma, inceleme ve analize dayalı bir projedir. Proje, içerik bakımından bütüncül ve yoğun üç ana kitaptan oluşmaktadır. Bağımsızlıklarının Yirminci Yılında Orta Asya Cumhuriyetleri Türk Dilli Halklar, Türkiye ile İlişkiler Bağımsızlıklarının Yirminci Yılında Azerbaycan, Gürcistan ve Ukrayna Türk Dilli Halklar, Türkiye ile İlişkiler Sovyetler Birliği’nin Dağılmasından Yirmi Yıl Sonra Rusya Federasyonu Türk Dilli Halklar, Türkiye ile İlişkiler Kitaplar plan bakımından, ülkelerin kendilerine özgü koşulları dikkate alınmak kaydıyla, birbirleriyle paraleldir, yani bölümler benzer konu başlıklarına odaklanmış içeriklerden oluşmaktadır.

Bu projenin, düşünce bakımından mimarı sayın Prof. Dr. Mustafa İsen’dir. Sayın Prof. Dr. İsen’in önerileri, projenin hayata geçmesindeki temel etkendir.

Projenin Amacı ve Özgünlüğü

Soğuk Savaş’ın sona ermesi, Doğu Bloku’nun çökmesi ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Avrasya coğrafyasında siyasi sınırlar yeniden çizilmekte, kimlikler yeniden inşa edilmekte, bu süreçte, söz
konusu coğrafyalarda önemli siyasal, toplumsal ve kültürel değişim ve dönüşümler meydana gelmektedir.

‘Avrasya’da Yeniden Çizilen Sınırlar, İnşa Edilen Kimlikler’ projesinin amacı; Sovyetler Birliği’nin dağılmasını takip eden yirmi yılda Orta Asya ülkeleri, Azerbaycan, Gürcistan, Ukrayna ve Rusya Federasyonu’nda deneyimlenen siyasal, toplumsal ve kültürel değişimleri, bu çerçevede kimlik, ulus ve devlet inşa süreçlerini ve Türk dilli toplulukların bu değişimlerden nasıl etkilendiklerini irdelemek; Türkiye’nin bütün bu süreçlerde izlediği politikaları ve bu politikaların sonuçlarını nesnel biçimde değerlendirmektir.

Bu amaç doğrultusunda, bağımsızlıklarının yirminci yılında eski Sovyet cumhuriyetlerinin deneyimlediği sosyolojik ve siyasi dönüşüm irdelenmekte, anılan coğrafyadaki titüler ve titüler olmayan Türk dilli halklar ele alınmakta, ayrıca Türkiye’nin bu ülkelerle ilişkileri, söz konusu coğrafyalarda Türkiye’nin ve Türk dili ve kültürünün etkisi nesnel bir biçim-de analiz edilmektedir. Projede farklı disiplinlerden sosyal bilimciler bir araya gelmiş, bu yolla toplumsal ve siyasal gerçekliğin analizinin daha sağlıklı ve bütüncül bir şekilde yapılmasını mümkün kılacak disiplinler arası yaklaşım benimsenmiştir. Proje sonunda, Türkiye ve bu araştırma kapsamındaki ülkelerle ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunacak somut önerilerin ortaya konulması da hedeflenmiş, bazı ülkelerle ilişkilerin nasıl yeniden yapılandırılabileceği, bazıları ile nasıl geliştirileceği hususlarında araştırma sonuçlarına dayalı somut öneriler sunulmuştur. Geçmişte atılan ‘doğru’ veya ‘yanlış’ olarak değerlendirilen adımlar göz önünde bulundurulmuş ve öneriler bilgi ve dikkatlere sunulmuştur. Son yirmi yılın sağlıklı bir analizinin, önümüzdeki yıllara ışık tutacağı ve ilişkilerin gelişmesine hizmet edeceği düşünülmektedir.

Okumaya devam et  Türk “Turkic” olamaz!

Çalışmanın özgün yanlarından biri de bölüm yazarlarının ele aldık-ları ülkelerde yaptıkları saha araştırmalarıdır. Kitaplarda yer alan ülke bölümlerinin tamamında saha araştırmalarının eş zamanlı olarak gerçekleştirilmiş ve bölümlerin paralel yapılar izlenerek yazılmış olması, bu çalışmanın diğer bir önemli özelliğidir.

Ülke bölümlerinde metinleri tamamlayacağı, kimi hususları somut-laştıracağı düşünülen görsel unsurlara da yer verilmiş, ele alınan siyasal coğrafyalarla ilgili harita, bayrak ve devlet armaları dışındaki fotoğraflar bizzat proje araştırmacılarının objektifinden çıkmıştır. Haritalarda yer alan adların yazımında, yerli dillerdeki resmî yazılışı, Rusçadan İngilizceye veya Türkçeye yapılan çevri yazılarda tutarlılığın ve birliğin sağlanmasıhususunda ortografik ve dil bilimsel güçlüklerle karşılaşılmaktadır. Bu nedenle kitapta yer alan haritaların işlevi, ilgili ülkelerin siyasi çoğrafyasıhakkında genel bir görsel malzeme sunmaktan ibarettir.

Proje Süreci

2010 yılın Temmuz ayında, yukarıda söz edildiği üzere, Prof. Dr. Mustafa İsen’in önerisiyle, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ve ‘Türk cumhuriyetleri’nin bağımsızlıklarını kazanmalarının yirminci yılında, yıldönümlerinin yarattığı fırsatlardan yararlanarak projeye konu olan ülkelerin ulus inşa sürecinde kaydettiği gelişmeleri, Türkiye ile ilgili ülkeler ve Türk dilli topluluklar arasındaki ilişki ve etkileşimleri, ‘Ortak Türkçe’ ideallerinin vardığı (veya varamadığı) noktalar vb. hususları ele alan, sor-gulayan, geleceğe dönük yansıtımlar sunan bilimsel bir çalışma yapılma-sıyla ilgili bir irade ortaya çıkmıştı. Böylesine kapsamlı ve çözümleyici bir çalışmanın yukarıda belirtildiği gibi, disiplinler arası iş birliğiyle mümkün olabileceği, konunun birbirleriyle iç içe dilbilimsel, tarihsel, toplum-sal, siyasal farklı görünümleriyle farklı alan uzmanlarınca ele alınmasının sağlıklı ve bütüncül sonuçlara ulaşmada önemli rol oynayacağı değerlen-dirilerek proje sürecinin yapılabilirlik (fizibilite) aşaması başlatılmıştır.

Ayşegül Aydıngün, İsmail Aydıngün, Süer Eker, Eyüp Bacanlı ve Mustafa Durmuş’tan oluşan ilk çekirdek kadroyla, ilgili ülkelere yönelik çalışmaları yapacak ekibi oluşturmak üzere proje yürütücülüğü, üç koordinatör-editörlük, Türkiye ile ilgili ülkeler arasındaki ilişkileri analizi edecek bir koordinatörlük şeklinde yapılanmaya gidilmiştir. Ayşegül Aydıngün’ün Orta Asya, İsmail Aydıngün’ün Azerbaycan, Gürcistan ve Ukrayna, Eyüp Bacanlı’nın Rusya Federasyonu ve Mustafa Durmuş’un Türkiye koordinatörlüklerinden oluşan görev dağılımında koordinatörlerin çalışma ekibini kendilerinin belirlemesi ilkesi benimsenmiştir.

Okumaya devam et  Başbakan Erdoğan’dan Yurtdışındaki Türk Gençlerine Mesaj

Koordinatörlerin proje ekibini belirlemelerinin ardından Ayşegül Aydıngün, İsmail Aydıngün, Süer Eker ve Eyüp Bacanlı’dan oluşan kadro uzun bir çalışma sürecini müteakip ‘Taslak Proje Önerisi’ni hazırlamıştır. ‘Projenin adı, projenin süresi, projenin gerekçesi, proje ile ilgili genel bilgiler, proje ekibi, zamana bağlı iş planları ve çalıştaylar, çalıştayların gerekçesi, saha çalışmaları, saha çalışmalarının gerekçesi, iş zaman çizelgesi, görev ve sorumluluklar, bütçe’ vb. başlıklardan oluşan Taslak Proje Önerisi’nde projenin başlangıcı ile bitimi arasındaki bütün süreçler ve kritik noktalar ayrıntılı olarak ele alınmıştır.

Projenin hayata geçirilebilmesindeki en önemli hususlardan biri kurumsal desteğin sağlanması olduğundan proje içeriği ile kurumların görev ve misyonları arasındaki yakınlıktan hareketle yapılacak iki çalıştayın organizasyonu için Türk Dil Kurumu Başkanlığına, saha çalışması için TİKA veya Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığına, proje sonucunda yayımlanması planlanan kitapların yayımı için de Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığına başvurulması uygun görülmüştür. Bu maksat-la, ilgili kurumlarla irtibata geçilerek kurum başkanlıklarına proje ile ilgili brifing verilmiş, brifingin ardından yukarıda anılan üç kuruma destek talebi için resmen başvurulmuştur. Kurumların, ilgili birimlerinin Proje başvurusuna yönelik yaptıkları inceleme ve değerlendirmelerin olumlu sonuçlanmasıyla proje süreci resmen başlamıştır. Her üç kurumun da müteakip süreçlerde sağladığı katkılar, gerek faaliyetlerin planlanması gerekse bölüm yazarlarının son gelişmeleri sahada bizzat müşahede etmek suretiyle projenin bilim dünyasına özgün bir Türkiye katkısı olarak sunulması bakımından son derece önemli olmuştur.

Projenin ana aşamaları; bölüm yazarlarının katılımıyla plan ve içeriğin tartışıldığı Birinci Çalıştay, yazılan ilk taslakların değerlendirildiği ve alan çalışmasıyla ilgili stratejilerin tartışıldığı İkinci Çalıştay ve saha çalışmalarıdır. Ekiplerin kurulması, Birinci Çalıştay ile ekip üyelerinin tanışması, hedeflerin belirlenmesi, planlamaların yapılması ve yol haritasının çizilmesinin ardından ilk taslak bölümlerin hazırlanması ve İkinci Çalıştay’da sunulmasıyla süreç fiilen başlamıştır.

Okumaya devam et  Yurt dışındaki Türklerle büyüme hedefi

Proje çalışmalarında ekip üyeleri arasında düşüncelerin, önerilerin paylaşımını ve eşgüdümünü sağlamak maksadıyla internet grubu da dâhil olmak üzere, elektronik iletişim ağı tesis edilmiştir.

Proje Ekibi

Ele aldıkları ülkelerle önemli akademik çalışmaları bulunan, lisans üstü tezler yöneten, formasyonları ve çalışmaları itibarıyla disiplinler arası yaklaşımı benimsemiş olan proje ekibi; Dilbilim, Kamu Yönetimi, Siyaset Bilimi, Sosyoloji, Tarih, Türkoloji, Uluslararası İlişkiler gibi farklı disiplin-lerden ve bölge uzmanlarından oluşmaktadır. Çalışmalarda, proje konu-larını tek bir disiplinin bakış açısından ele almak yerine, farklı disiplin-lerin bakış açılarının zenginleştirdiği, harmanlandığı bir tür ‘farklılıkta birlik’ modeli uygulanmıştır.

Proje esas olarak Türk bilim insanlarınıninceleme ve araştırmalarına dayalıdır. Bununla birlikte ekipte Amerika Birleşik Devletleri, Azerbaycan, İngiltere, Kazakistan, Kırgızistan veRusya’da çeşitli üniversitelerde görev yapan yerli ve yabancı akademisyenler de bulunmaktadır.

Ulusal ve uluslararası duyarlıkların bilgisi ve bilinciyle yürütülen proje çalışmalarında temel hususlar, kişisel değerlendirmelerden ve duygusal yaklaşımlardan kaçınma, bilimsel yol ve yöntemlerin sınırları içinde yalnızca gerçekliğin Türkiye odaklı nesnel bilgisini ortaya koyabilme endişesi olmuştur. Araştırmacıları sınırlandıran veya yönlendiren irade, bilimsel etiktir. Okuyucuya ilk bakışta bu temel ilkeyle çelişebileceği sanısına yol açabilecek söylemlerin ise, dikkatli bir bakışla, yazarın değil, ele alınan konunun anlaşılmasına, değerlendirilmesine katkı sağlayacak üçüncü kişilere ait ‘tırnak içi’ alıntılar olduğu görülecektir.

Proje ekibini bu projeye bağlayan yegâne bağ, bu projeden yegâne beklenti ise, araştırmacıların uzun yıllara dayalı birikimleri temelinde, masabaşı çalışmalarını saha çalışmalarıyla birleştirerek yaptıkları değerlendir-meleri, analizleri ve geleceğe yönelik kestirimleri konuya ve ilgili siyasal-kültürel coğrafyalara ilgili duyanlarla paylaşma dileğidir.

Çalışmanın tamamı


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir