“SORMA GİR” HANI

“SORMA GİR” HANI - indir 1

“SORMA GİR” HANI

HÜSEYİN MÜMTAZ

                Bu sefer “Dingo’nun Ahırı” demeyeceğim, onun yerine Kıbrıs’ta başlıktaki deyim revaçtadır.

                H.Ersan Saner’e bakarsanız her şey yolundadır.

                Bir saat konuşur, Türkçe konuşur ama sonunda dönüp yine yanımdakine sorarım, “Ne dedi?” diye.

                Türkolog Prof.Kemal Üçüncü; “Tarla kenarına, apartman altlarına, avcı yelekli mütevellilerle, ilahiyatçı bilgelerle! 500 briket 50 tabak tenekeyle açılan üniversitelerin yüksek ‘vasıflı’ üretimini de buna ekliyoruz” diyor.

                Türkiye’deki üniversitelerden bahsediyor.

                Aklıma hemen “Kıprıs”takiler geldi.

                2011 sonunda Kuzey Kıbrıs’ta sadece 6 üniversite vardı, şimdi 50’ye ulaştığı tahmin ediliyor. “Tahmin ediliyor” çünkü gerçek sayı halen “merdiven altında”, apartman yöneticisinin bilgisi tahtında.

                Nüfusu “duruma göre” 300 ila 500 bin arasında değişen KKTC için “120 bin yabancı öğrenci” ciddi bir gelir kaynağı.

                Çünkü Üniversiteler “paralı”.

                Aracı/acenteler; “öğrenci kâhyaları” Afrika’dan kişi başı 1500 dolar civarı öğrenci bulup, 1500 dolar da getirdikleri üniversiteden alıyorlar.

Öğrenciler de, öğrenimleri sonunda gidecekleri Avrupa hayali ile, öğrenim gördükleri “ders saatleri” dışında iş bulup “çalışıyorlar” okul ücretini ödeyebilmek için.

Çalıştıkları “işkollarını” ise ancak hayalhanenizi derinleştirerek bulabilirsiniz.

Mezun olup mühendis, mimar, avukat, psikolog, ilh diplomasıyla evde boş oturanlar yahut o diplomayla garsonluk, tezgâhtarlık, kasadarlık yapanların sayısını tahmin edebiliyor musunuz?

Şu haberler sadece bir haftalık gazete başlıkları:

“Hem hırsızlık hem uyuşturucu zanlısı Bawab 3 gün tutuklu kalacak”.

“Lefkoşa’da gerçekleştirilen operasyonda satışa hazır halde paketlenmiş yaklaşık 130 gram ağırlığında hintkeneviri türü uyuşturucu madde bulunarak mesele ile bağlantılı tutuklanıp teminata bağlanan zanlı Abdullah Ahmad’in ardından mesele ile tutuklanan Ryan Ghazal ek süre talebiyle yeniden mahkemeye çıkarıldı”.

“Lefkoşa’da meydana gelen “Silahlı Soygun, Geceleyin Ev Açma, Yaralama, Kasti Hasar ve Ciddi Darp” meselesi ile ilgili olarak tutuklanan zanlılar Moses Chukwukam Otusgbodor, Abiola Adelaju, Tadiwanashe Amos, Mohamed Ali Alhadiri mahkeme huzuruna çıkarıldılar”.

                “25.02.2021 tarihinde saat 23:00 sıralarında Lefkoşa’da Atatürk Caddesi üzerinde D.F(E-35), M.C.O.(E- 30), A.A.(E-28), T.A.(E-25), M.A.A.(E-21) ve İ.O.(K-19)’nun Louis Kakoly LAMAH, Felix Kikachukw AJAYİ ve Ugobi UGAH’ın birlikte kalmakta oldukları ikametgaha bir cürüm işlemek kastıyla zorla girerek vücutlarının muhtelif yerlerine elleri ve ayakları ile vurarak ciddi bir şekilde darp edip; ellerinde tutmakta oldukları bıçak ile Felix Kikachukw AJAYİ’nin sağ kalçasından yaraladıktan sonra ikametgahın oturma odasından almış oldukları televizyonu kafasına vurmak suretiyle darp ederek konu televizyonun kırılmasına sebebiyet verip kasti hasara uğratmalarının ardından ikametgah içerisinden bahse konu şahıslara ait 7 adet cep telefonu, kişisel seyahat belgelerini ve henüz tespit edilemeyen miktardaki paralarını alarak soygun suçunu işledikleri tespit edilmiştir”.

                “Girne’de meydana gelen “kanunsuz uyuşturucu madde kokain, hint keneviri, metamfetamin ve sentetik cannabinoid alma, verme ve tasarruf “suçları ile ilgili olarak tutuklanan zanlılar Joshua Ovie Company ile ortakları yeniden mahkemeye çıkarıldı”.

“Girne ve Gemikonağı’nda dün akşam saatlerinde gerçekleştirilen operasyon sonucu tutuklanan 7 Kamerunlu zanlı mahkemeye çıkarıldı”.

“Lefkoşa Ortaköy’de bir ağaç altına bırakılan şüpheli çanta ile ilgili polise yapılan ihbar üzerine Narkotik ekiplerinin düzenlediği operasyonda 2 kiloyu aşkın uyuşturucu madde dolu çantaya almaya gelen Sheriff Mukhtar Kadı tutuklanmasının ardından mahkemeye çıkarıldı”.

“Zanlılar Safıur Rahman Kısor ile Nazmul Hossain tasarruflarında, Old City isimli mağazadan çalınan 30 adet takı ve 52 adet saat ile suçüstü tespit edilerek tutuklandı”.

İsimler dikkatinizi çekti mi?

                Cezaevi’nde yatan suçlu-hükümlülerin kaçta kaçı “yabancı” kaçı “yerli” acaba?

                Ben %95, %5’lik bir oran tahmin ediyorum.

                Kıbrıslı “suçlular” bir elin parmakları kadardır ve herkes zaten adlarını bilir.

                Yabancı suçluların hemen hepsi de “ikamet izni” olmayan, “kaçak giriş” yapan kimseler.

                Nereden giriyorlar, nasıl giriyorlar, nasıl beceriyorlar?

                Sahilde, denizde, kara sınırında polis, asker, güvenlik yok mu?

                Paraşütle mi atlıyorlar Meserya ovasına?

                Neden o zaman Rum dikenli tel çekince kızıyorsunuz?

                Her hafta Karpaz sahilinde, Kormacit’te yahut Esentepe civarında “Suriyeli” kaçaklar yakalanıyor?

                Ya yakalanmayanlar?

                Türkiye’de mukim, misafir edilen bir elleri yağda, bir elleri balda Suriyeliler; Türkiye’de doktor, ilaç, eğitim parası ödemezken neden zahmet buyurup da KKTC’ye “kaçıyorlar”?

                Yolun sonu acaba KKTC mi, yoksa “AB üyesi” Rum tarafı mı?

                Siz hiç Müslüman ülkeye kaçan Müslüman mülteci gördünüz mü, duydunuz mu?

                Hepsi bir şekilde “Hristiyan” Avrupa’ya doğru yokla çıkıyor.

                Geçen de cezaevinden bir Rus kaçtı.

                Yemek arabası gelince önce rögara sığındı, arkadan yemek arabası ile “tüydü”.

                Üç gün sonra yakalandı, kimlik tespiti yapılırken yine “kaçtı”.

                Dört gün sonra yakalandı…

                Cezaevinden kaçarken, arabaya binerken görmeyenler ve yolda elinden kaçıranlar hakkında bir görevden alma duydunuz mu?

                Kanun, yönetmelik yok mu “görev ihmali”ni soruşturan?

                Peki YÖK neden diploma denkliği veriyor?

KKTC’ye maddi yardım yüzünden veriyorsa ille de istismar etmek mi gerekir?

                Bakın Çiğdem Dürüst ne yazıyor?

                “Hoydur hoydur Cenevre!

                Eğitimi çözdük, sağlığı çözdük, nüfusu, ahlakı, etiği, ekonomiyi her bişeyi çözdük, şimdi Kıbrıs sorununu çözeceğiz! Bu nedenle olan olduğu yerde kalsın da biz bir Cenevre’ye gidelim, boy gösterip gelelim modundayız!

                …

                Buyurun son halimiz! Cenevre’ye gidilecek ama daha okulları açmaktan aciziz! Cenevre’ye gidiyoruz ama daha sağlığımızı denetlemekten aciziz! Cenevre’ye gidip ahkam keseceğiz ama daha arabalarımızın doğru düzgün ilerleyeceği yollarımız yok! Biz daha şehirleşememiş, birlikte yaşamayı planlayamamışız! Sonuç: Cenevre’ye gittik, gezdik, tarihi isimlerle karşılaşıp şahitlik ettik deyip o milliyetçi hatta tarih kitaplarının resmî ideolojik satırlarında yer almak olacak… Buyurun buradan yakın derim, başka da bir şey demem!”.

                Bu şartlarda Cenevre’ye atla, helikopterle, uçakla, yürüyerek gitseniz yahut koşturarak gitseniz ne olacak?

                Dönüp gene geleceksiniz Dürüst’ün yazdığı ortama.

                Ama Hamza Ersan’a bakarsan her şey yolunda…

                Hadi hep beraber “Hoydur hoydur Cenevre!”. 23.3.2021


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir