UYGUR KONTROL SENDE..

Bir ulus millet ne kadar eskiyse o kadar köklü, ihtişamlı ve tarihe mal olmuş demektir. Ve hele de Türkçe gibi en güçlü ve muhteşem bir iletişim diline sahip olan ve binlerce yıllar boyunca sadece kurduğu devasa Devletlerle değil; ama boylar halinde bile var kalabilen bir ulusun tarihten silinmesi ise asla mümkün olamaz. - uygur devleti
Bir ulus millet ne kadar eskiyse o kadar köklü, ihtişamlı ve tarihe mal olmuş demektir. Ve hele de Türkçe gibi en güçlü ve muhteşem bir iletişim diline sahip olan ve binlerce yıllar boyunca sadece kurduğu devasa Devletlerle değil; ama boylar halinde bile var kalabilen bir ulusun tarihten silinmesi ise asla mümkün olamaz. - uygur devleti

Bir ulus millet ne kadar eskiyse o kadar köklü, ihtişamlı ve tarihe mal olmuş demektir. Ve hele de Türkçe gibi en güçlü ve muhteşem bir iletişim diline sahip olan ve binlerce yıllar boyunca sadece kurduğu devasa Devletlerle değil; ama boylar halinde bile var kalabilen bir ulusun tarihten silinmesi ise asla mümkün olamaz.

Böyle bir ulusun taraftar kazanma ihtiyacı asla olmamıştır. Çünkü taraftar aramak aslında bir özgüven yoksunluğudur. Ki bu Türk’le esasen hiç bağlaşmaz. Çünkü genetiği millidir. Ayrıca herkesin kendi anasının dilini öğrenme hakkı da vardır. Türkçe’nin bile 36 belki de daha fazla lehçesi olduğunu biliyoruz. Bu lehçe farkları bile emperyalist Devletlerin Türk aslından farklı etnisiteler yaratarak, onlarla da korkulan Türk birliğinin sanki farklı uluslarmış gibi budunlara ayrılmasına vesile teşkil etmiştir.

Bugün hayli gelişen Çin Devletinden kurtulmak için, bir zamanlar Çin topraklarının da sahibi olan ve bugünde o bölgelerde yaşayan Uygur Türklerini de Çin’i; vaktiyle Türklere karşı Çinlileri de kullandıkları gibi kullanarak, bölmeye çalışmaktadırlar. Ne ki Uygur Türklerini sürekli kaşımak aslında Uygur Türklerine zarar verir. Esasen her iki taraftan da kurtulmak nasıl olsa ideal tercihleri olduğu için, Uygur Türkleri veya Çinlilerin telef olmasının da hiçbir kıymeti harbîyesi yoktur kendileri için, işin özünde nasılsa. Hele de Türklerle Çinlileri birbirine kırdırmak tadından yenmez, dost(!) maskeli emperyalistler safında.

Dolayısıyla da Çin dünyası içindeki azımsanamaz Türk varlığı çok canlı bir seçkidir emperyalist güçler hesabına. Şayet Çin’in yükselen ekonomisi engellenmek isteniyorsa, ki aksi de düşünülemez. Bu durumda emperyalistin büyük Uygur varlığını sürekli kaşıyarak harekete geçireceği, yadsınamaz bir gerçektir. Emperyalist Şeytan köşeyi dönerken aslında binlerce yıldır iç içe yaşayarak birbirine sahip çıkmış bu iki milletin, ne kadar acı çekeceği de asla göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle de Uygur Türklerinin tufaya gelmeyerek ve öz kontrollerini kaybetmeden, içimizde Kürt denilen bazı Türkmenlerimizin bölücü PKK oyununa düştükleri gibi asla benzeri bir oyuna düşmemeleri gerekmektedir.

Okumaya devam et  Çin polisi linci seyretti ve teşvik etti !

Vaktiyle, hatta bugün bile Rusya’daki Türk Devletlerinin Ruslar tarafından sıkı denetilmelerine nasıl göz yumulduysa, yumuluyorsa bugün Çin’in de milli birliğini haklı olarak koruma gayreti neden yadsınmaktadır. Hele de bu konuyu sürekli kaşıyarak Uygurları provoke etme gayreti bilhassa da Türkler tarafından neden bu kadar iştahla kabartılmaktadır. Yoksa bu gayretlerin de bilmediğimiz farklı bir ödeme(!) planı mı vardır? Hani ben almam; ama yan cebime koy!

Şayet Çinlilerin Uygur Türklerine baskı uygulaması istenmiyorsa, o halde Uygur Türklerini başkaldırmaya teşvik etmekten acilen kaçınılmalıdır ki insaf konusunun masumiyetine inanıla bilinsin. Asılları Türkmen olan Kürtlerin bazı iğfal edilmiş olanlarının boyalı kumaş parçalarıyla Türkiye Cumhuriyeti’ne baş kaldırarak emperyalist güdümlü ayrımcılık yoluna gitmeleri nasıl kabul edilemiyorsa, Çin, Rusya vs gibi Devletlerde bilhassa da azınlık Türklerin aynı ayrımcılık amaçlarıyla kullanılmaları her şeyden ve herkesten önce de bizi ilgilendirmelidir.

Çünkü bundan en fazla da dışarıdaki bizler zarar görürüz. Ve Pantürkizm akımlarının bize nasıl zarar verdiği, yakın tarihimizden daha iyi öğrenilebilir. Enver Paşa da somut bir örnektir. Çünkü bir Dünya harbi çıkmadan taraflar ayrılamaz. Bunu en iyi, herkesten fazla bilen ve kavrayan da rahmetli Atatürk’tü kuşkusuz. Şayet o da bu hatalı yola sapsaydı bizim Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz yoktu şimdi.

Türkiye’nin ay projesi hayırlı olsun. Her ne kadar ay madence fakir bir gezegen olduğu için askeri üsler oluşturma dışında fazla cazip değil artık. Lakin toprak altı zenginliği olan bir gezegene odaklanılsaydı, rantçı biraderler için daha hesaplı olurdu şüphesiz. Yalnız yine de dikkat edilmesi gereken husus, şayet Bay Erdoğan ilk Astronot olarak kendisini aday gösterseydi, bilsin ki Dünya da tartışmasız bir numara olurdu emsalleri arasında. Hatta Patagonya da bile adaylığını koysa, seçilirdi billah.

Okumaya devam et  Dünya Uygur Kongresi Japonya’da Toplandı

CHP Başkan Vekili Altay’ın Amerikalı 54 Senatörün bizim Hükümete yazdığı mektuba cevabı sertti. Aslında, Erdoğan’ın asla taviz vermemesi durumunda arkasında olacağız teminatı ise anlayanlara veya anlamak isteyenlere verilmiş en anlamlı bir milli ittifak mesajıydı.

Evrensel İnsan Hakları Beyannamesine imza vermiş bir Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Cumhurbaşkanı olduğunu beyan eden Erdoğan, AIHM kararlarını tanımadığını söylerken kendisinin de bu kararlar bileşkesine imza atan bir Devletin legal Cumhurbaşkanı olmadığını mı beyan ediyordu acaba? Ya da böylesi bir açmaz karşısında karşı tarafın aynı şeyleri düşünemeyecek kadar ahmak ve eblehlerden oluşan bir toplum mu olduğunu algılıyordu yoksa?

Aklın yolu birdir ve o da doğrudur mantığına tek karşıt Erdoğan mantığıdır. Bunun nedenlerini tek tek sıralamak, ortada sayısız somut tekrar varken, sadece abesle iştigal olur. Geneline baktığımızda ‘uzaya çıkıyoruz’ gibi bugün Türkiye’miz gerçekleriyle tamamen tezat teşkil eden ve uygulanabilirliği en iyimser akıllarca bile mizah konusu olarak ele alınan böyle bir ifadenin, ne kadar doğru akıl dışı olduğunu bilmem en iyimser niyetle bile tartışmaya gerek var mı?

Yani görülüyor ki bu kadar ciddi sorun varken, çaba harcayarak yapay konularla zamana oynamak zorunda kalan Erdoğan’a kalsa, çoktan terk ederdi Hükümet işlerini. Ne var ki ilişkileri ve misyonu itibarıyla sonuna kadar yürümek ya da dayanmak mecburiyetinde olduğunu biliyor. Ve bu durum onun nefesini kesiyor, kanını donduruyor. Muhtemelen de bazı geceler üstüne kâbuslar çöküyordur mutlaka. Ve sırtındaki yük her geçen gün daha da artıyor, yürürken bile bunu hissettiriyor.

Kendisini selamete çıkarmak için seçim endeksli bir millet tokadı elzem hale gelmiştir artık. İnanın, bu gerçekleştiğinde, kendisi de korkularından ve yandaş dediği kan emicilerinden kurtulacak ve huzura kavuştuğunu hissedecektir. Nasıl olsa yeterinden fazla varlığı da oluşmuştur ve işsizlik, emeklilik gibi sokaktaki adamın sorunları da yoktur onda hiç şüphesiz…

Okumaya devam et  CIN CENAZELERE DE EZIYET EDIYOR

                                                            Serendip Altındal


Comments

“UYGUR KONTROL SENDE..” için bir yanıt

  1. Tamam da Doğu Türkistan nüfus dengesinin değiştirilmesine karşı Uygurlar ne yapmalılar. Bölgeye Han Çinlileri sürekli yerleştiriliyor. Keza toplama kamplarının ve kısırlaştırılan Uygurlu kadınlar konusunda ne yapılmalı. Çinliler Uygurlara karşı baskıyı bizim Uygurları kışkırtmamızdan dolayı uygulamıyor ki, adamların devlet politikası bu. Biz de Uygurları zaten kışkırtmıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir