Suç ekonomisi

Suç ekonomisi - bulent esinoglu 1

Suç ekonomisi

Suç ekonomisi denilince, mafyayı ve vergilendirilemeyen kazançları kast ediyorlar. Çünkü “vergi işi”; devletin topladığı paraların servet sahiplerine ulaştırılması işidir. Devletin sahipleri onlar olduğuna göre…

Aslında bu konu, büyük servet sahipleri ile onların altındaki, orta servet sahipleri arasında ki savaşa verilen isimdir, suç ekonomisi.

Mevcut devleti sen mi, yoksa ben mi daha çok kullanacağım mücadelesidir.

Büyük servet sahipleri devleti kullanarak yukarılara kadar çıkarlar. Sonrasında, arkalarından aynı yolu kullanarak zengin olmak isteyen servet sahiplerine, o geldikleri yolların tıkanmasını devletten isteme işi bir mücadelenin konusudur.

Kitlesel borçlar, iş dünyasını da zora soktuğu için, büyük servet sahipleri, küçük sermaye sahipleriyle, rekabet etmek istemezler. Rahat hareket etmek, tüm servet sahiplerinin temel isteğidir.

Mecbur kaldıkları ölçüde rekabet ederler. Rekabete zorlanmaya başlayan sermayedarlar, sermayelerini birleştirerek yollarına devam ederler. Rekabeti ortadan kaldırarak, tekel konumuna yükselirler,

Aslında kapitalizmde, asıl suçlar başka bir yerde işlenmektedir.

Kapitalizmin, daha fazla tüketmek ve daha fazla üretmeye, yani büyümeye mahkûm olduğunu biliyoruz.  Tüketmek için büyümek, doğanın ve insanın mahvına sebep olmaktadır.

Bunu sağlamak için kapitalizmde; neredeyse özelleştirilmemiş, metalaştırılmamış, parasallaştırılmamış, özel mülk kategorisine indirgenmemiş, gasp edilmemiş, çalınmamış hiçbir şey yoktur.

Bu düzen, son derece aşırı eşitsizlik yaratmıştır.

Keşke, iş sadece Aşırı Eşitsizlikle kalmış olsaydı.

“Emeğinden başka satacak bir şeyi olmayanlar” diye bir sınıf vardı. Bir emek pazarı vardı. Çalışanlar bu pazarda emeklerini satıyorlardı.

Yapay zekâ, bilgisayarlar, robotlar teknolojiler çıktı. İyi de oldu. Lakin teknolojilerin ve bilgi mülkiyetinin sahipleri gene sermaye oldu. Servet sınıfının, büyük ölçüde, emeği satın almasına gerek kalmadı.

Önümüzdeki günlerde, çalışanların %30’nun, işini kaybedeceği hesaplanıyor.

 İşsizler diye söz ettiğimiz kişiler, emeğini satacak Pazar bulamıyor.

Emek artık satın alınmıyor. Hani emeğinden başka satacak bir şeyleri olmayanlar diyorduk ya… Onlar artık emeklerini de satamıyorlar.

Bu bir suçtur. Servet sınıfının insanlığa karşı yürüttüğü bir savaşın sonucudur. İnsanın her şeyini alacaksınız, kişiyi mülksüz ve emeğini de satamaz hale getireceksiniz.

Bunun adı; insanlık krizidir. Kapitalizm eğer bir uygarlıksa, bu bir uygarlık krizidir.

Bu durum, öyle oturulup, seyredilecek bir konu değildir.

 14 Şubat 2021


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir