ÇİN HAKKINDA YANLIŞLAR VE DOĞRULAR

Turan Tarihine Giriş adlı kitabı (Arif Cengiz Erman. (Kitabin yazari) , tarihini öğrenmek isteyen her Türkün okuması gerekiyor. Özellikle aşağıdaki bölümü tüm Doğu Türkistanlıların çok iyi bellemesi gerekiyor. - cin kagit
Turan Tarihine Giriş adlı kitabı (Arif Cengiz Erman. (Kitabin yazari) , tarihini öğrenmek isteyen her Türkün okuması gerekiyor. Özellikle aşağıdaki bölümü tüm Doğu Türkistanlıların çok iyi bellemesi gerekiyor. - cin kagit

Turan Tarihine Giriş adlı kitabı (Arif Cengiz Erman. (Kitabin yazari) , tarihini öğrenmek isteyen her Türkün okuması gerekiyor. Özellikle aşağıdaki bölümü tüm Doğu Türkistanlıların çok iyi bellemesi gerekiyor.

Asya Türk tarihinin başladığı en önemli yerlerden biri, Çin’deki Sarı Irmak kıyıları ve çevresidir. Sarı Irmak, MÖ 7000 yıllarından başlayarak Türklerin ilk yerleşim bölgelerinden biri olmuş ve Çin ülkesini Türkler kurmuştur.

Xia (okunuşu: Şia) 夏朝 (MÖ 2070-1600) Hanedanı’ndan Ming 明朝 (1368-1644) Hanedanı da dahil olmak üzere, Mançu Jin Hanedanı (1115-1234) dışındaki tüm hanedanlıklar, Türk devletleridir. Tüm Çin tarihi, Türk tarihinin bir parçasıdır.

Kaşgarlı Mahmut da Divan-ı Lugat it-Türk’te, Çin ülkesinin Türk ülkesi olduğunu ve burada yaşayan Tabgaçların, Kıtayların ve Tangutların, Türk boyları olduklarını yazmıştır. Çin yazı karakterleri de, Türklerin bulmuş olduğu bir yazıdır.

Çin Dili Uzmanı Qiu Gui Su’ya (okunuşu: Çiu Güy Su) göre, Mandarin dili Ming Hanedanlığı’nın (1368-1644) son döneminde egemen sınıfın dili olarak ortaya çıktı. 1421 yılına dek Çin sarayında konuşulan dil Türkçedir.

Hatta Tabgaç “Ming” Hanedanı’nın başkenti Pekin’e taşımasına karşın kendi dilleri olan Tabgaç Türkçesini konuşmayı sürdürmüş olacakları dikkate alınırsa, Mandarin dilinin Mançular döneminde ortaya çıktığı sonucuna ulaşırız.

Mandarin diline temel olan diller Türk, Mançu ve Kore dilleridir. Mançu Qīng Hanedanlığı (1636-1912) döneminde bu dil, evirilerek ve içine Çin’deki diğer birçok Türk olmayan halkların dillerinden çok sayıda sözler (kelimeler) girerek bugünkü durumuna geldi.

Mandarin dili, mantığı ve kuralları olmayan ve kısaltmalar üzerine kurulu olan yapay bir dildir. Türk, Kore ve Mançu dillerinden alınan sözlerin (kelimelerin) son hecelerinin çoğu atılarak kalıplaştırılmaya çalışılmakta ve sözlerin geriye kalan kısımları da köklü fonetik dönüşümlere uğramaktadır.

Bu nedenle sözlerin söylenişleri (telaffuzu), sürekli olarak değişmekte ve aynı söz bir kaç değişik biçimde söylenebilmektedir. Dolayısıyla Mandarin dili, konuşulması sürekli olarak değişen-dönüşen ve sonunun nereye varacağı bilinmeyen bir dildir.

Bugün ana dili Mandarin olan insanlar bile birbirini anlamakta güçlük çekmekte ve iletişim zorlukları yaşamaktadır. Bu dilin bir ses alfabesiyle değil de, logogramlar olan işaret karakterleriyle yazılması ise, bu değişim-dönüşüm sürecini alabildiğine kolaylaştırmakta ve hızlandırmaktadır.

Mançular, Qing Hanedanı döneminde Çin’i yönettikleri 275 yıl içinde yalnızca kendi dillerini ve etnik kimliklerini yok etmekle kalmayıp Tabgaç, Kıtay, Tangut ve Çin’deki öteki Türk halklarının dillerini ve etnik kimliklerini de yok ettiler. “Bu kadar kısa süre içinde böyle bir şey olabilir mi?” diye karşı çıkanlar olabilir.

Ancak İran örneği unutulmasın. İran’da İngilizlerin yardımıyla 1925 yılında yönetimi ele geçiren Azerbaycan Türkü Rıza Şah sonrasında, son 95 yıl içinde Türklerin önemli bir kısmı dillerini ve etnik kimliklerini yitirerek hızla Farslaştı ve eğer asimilasyon bu hızla sürerse, önümüzdeki yüz yıl içinde İran’da pek Türk kalmayacaktır.

Tabgaçlar ve öteki Türk halklarına, Mançuların Qing Hanedanlığı döneminde dilleri ve kültürleri unutturularak Türklük özellikleri ortadan kaldırıldı. Her ne kadar 1912’de Mançu hanedanı düşmüş olsa da yerine kurulan Çin Cumhuriyeti’ni yönetenler yine Mançular oldu.

Bugün Çin’i yöneten “Han Çinlileri” çoğunlukla Mançulardır. Kimliksiz Mançular, 1912’den sonra “Han Çinlileri” adı altında yeni bir etnos yaratma girişimine başladı. Bugün 1,5 milyar nüfusu olan Çin’de 1,2 milyar kişi, Çin yönetimi tarafından “Han Çinlisi” olarak adlandırılıyor.

Çin yönetimi tarafından “Han Çinlisi” olarak adlandırılan ve Guanhua (Mandarin) dili konuştukları iddia edilen 1,2 milyar kişinin 120 milyonu Kanton, 120 milyonu Hakka, 115 milyonu Min, 100 milyonu Sichuan, 90 milyonu Wu, 75 milyonu Jianghuai, 60 milyonu Gan, 40 milyonu Hunan, 5 milyonu da Tanka halklarıdır ve kendilerine özgü olan ayrı diller konuşurlar.

Bu diller Mandarın dili değildir. Bu halkların hepsi Çin’in güneyinde yaşar. Çin’in kuzeyinde yaşayan ve Guanhua (Mandarin) dili konuşanlar ise, 100 milyon kişilik Shandong ve 75 milyon kişilik Hebei halklarıdır. Bunlar, Mançuların asimile ettikleri Tabgaç, Kıtay ve Tangut Türklerinin torunlarıdır.

Asimile olan Türk halklarının toplam sayısı, Türklerden dönüşen Müslüman Döngenlerle (Huilerle) birlikte, Mançuları da eklersek 200 milyon kadardır ve Çin’in kuzeyinde yaşarlar. Bunların ana dili artık, Mandarin olarak bilinen Guanhua dilidir.

Bugün Mançular, Çin’deki birbirinden değişik onlarca etnik grubu bir arada tutabilmek için baskı ve şiddete dayalı korkunç bir asimilasyon politikası yürütüyor. Çin yönetiminin baskı ve şiddetle asimile etmek istediği bölgeler Doğu Türkistan, Tibet ve İç Moğolistan’dır.

Mançular zaten asimile oldular. Bugün Çin’de resmi sayılara göre 11 milyona yakın Mançu yaşıyor, ancak bunlardan yalnızca birkaç bini Mançu’ca bilir. Gerisinin ana dili artık Mandarindir.

Turan Tarihine Giriş adlı kitabı (Arif Cengiz Erman. (Kitabin yazari) , tarihini öğrenmek isteyen her Türkün okuması gerekiyor. Özellikle aşağıdaki bölümü tüm Doğu Türkistanlıların çok iyi bellemesi gerekiyor. - Çİn ejderhas

Çin Halk Cumhuriyeti egemenliği altındaki İç Moğolistan’daki Moğollar henüz tümüyle asimile olmadı. Resmi sayılara göre bugün Çin’de 7 milyona yakın Moğol var. Tibet’te şiddetli bir asimilasyon siyaseti uygulanıyor. Doğu Türkistan ise, bugün Çin yönetiminin hedefindeki en önemli bölgedir.

2010 yılı resmi sayılarına göre Doğu Türkistan’da 10milyon “Uygur”, 1,5 milyon “Kazak”, 190 bin “Kırgız”, 10 bin “Özbek”, 3500 “Tatar” var. Ancak bu sayı çok abartılı bir biçimde azdır. Bugün Doğu Türkistan’da 40 milyon civarında Türk yaşıyor ve Çin yönetimi Türkleri fiziksel olarak yok etme düzeyinde bir asimilasyon siyaseti uyguluyor.

Düşman Çin halkı değil, Çin devletini yöneten faşist çetedir. Bu faşist çete, sürdürdüğü bu zulüm düzeniyle kendi mezarını da kazmaktadır. Çin, bir halklar hapishanesidir ve parçalanmaya mahkumdur.

Arif Cengiz Erman. (Kitabin yazari)

saygilarimla,

SAtasoy

(Cengiz Kaan Cin ve Cinlileri yok etmek istedi fakat, Kubilay Kaan Cin i adam etti,

bugünkü Peking ve diger büyük sehirlerdeki su yollari ve organizesini Mogolulara borclular.

Kubilay Kaan öldük`den 3 gün sonra Köylü Cinliler birlesip, Mogol, Türk ve Müslümanlari Cin den atmayi becerdiler.)


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir