Maskelerden ne zaman kurtulacağız?..

Koronavirüsle mücadele tüm dünyada sürerken Türkiye’de aşılama çalışmaları da hızla devam ediyor. Bu satırlar yazılanacaya kadar aşılanan kişi sayısı 2.5 milyonu geçerken, toplumsal hareketliliğin önüne geçilmesi amacıyla sokağa çıkma kısıtlamaları sürdürülüyor. - buluz

Koronavirüsle mücadele tüm dünyada sürerken Türkiye’de aşılama çalışmaları da hızla devam ediyor. Bu satırlar yazılanacaya kadar aşılanan kişi sayısı 2.5 milyonu geçerken, toplumsal hareketliliğin önüne geçilmesi amacıyla sokağa çıkma kısıtlamaları sürdürülüyor.

Kafe, bar ve restoranlar ise halen kapalı. Esnafın bu nedenle sıkıntıları artıyor. Bu kesim kısa zamanda açılmayı bekliyor. Turizm sezonunun açılmasına az bir zaman kala esnaf da sesini yükseltmeye başladı. Devlet desteğinin yeterli olmadığı da dile getiriliyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Şubat’ta köy okullarının açılacağını açıklarken, 1 Marttan itibaren ise, 8. ve 12. sınıflar ile bazı kademelerin de ders başı yapacak. Gelişmeler normalleşmeye yönelik soruları da beraberinde getirdi.

Konu hakkında Milli Eğitim Bakanı Selçuk’tan son dakika açıklaması geldi. Pandemide vaka sayısının yükselmeye başlaması ile yüz yüze eğitimin zor olabileceği vurgulandı. Zaten Bilim Kurulu üyeleri de bu konuda aynı noktada birleşiyor.

Soru şu:

“Maskelerden ne şekilde ve ne zaman kurtulacağız?”

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz da mutasyon geçiren koronavirüs, aşı ve önlemlere yönelik açıklamalarda bulundu. Şİmşek “Herkes aşılanmadan maske çıkarmak ve maskeden kurtulma şansımız yoktur” açıklamasında bulundu.

Pandemiye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz’un son açıklamaları toplumun tümünü ilgilendiriyor. Kafalarda oluşan sorulara da bir yanıt niteliği taşıyor. Kendisini dinleyelim:

“Türkiye’de 30-40 binli rakamları görmüştük Kasım ortalarında o döneme göre karşılaştırdığımızda bir kontrolden söz edebiliriz. Şu an 7-8 bin gibi bir vaka bandındayız, açıkçası 5 binlere düşmüşken buralara gelmek bizi biraz kaygılandırıyor. Kaygılanmamızın nedeni sadece rakamlara bakarak değil, biliyorsunuz bir de bu varyant meselesi var. Özellikle varyant 1 dediğimiz bulaşıcılık özelliği yüksek olan hatta hastalandırdığı kişilerde de ölüm oranının daha yüksek olduğuna dair güçlü kanıtlar çıkan varyant bizleri kaygılandırıyor. Çünkü eğer bu varyant yüzünden bu iş artıyorsa önümüzdeki süreçte mevcut önlemlerle bu varyantı kontrol altına almamız pek mümkün olamıyor. O nedenle biraz kaygılanıyoruz ve mevcut önlemleri gevşetmemeyi öneriyoruz herkese. Türkiye’de aşılama süreci olumlu şekilde seyrediyor. Şu ana kadar 2.5 milyon aşı yapıldı ciddi bir istenmeyen etkisinin olmadığını görmüş olduk. Tabi ki uzun dönem sonuçları takip edilecek beklenen; uzun dönem sonuçlarının da bununla benzer olacağı yönünde. Hastalığın neden olduğu şeyler o kadar kötü ki, aşı çok kabul edilebilir durumda kalıyor. Aşının neden olduğu herhangi bir ölüm yok şu ana kadar. Ama Korona virüsün dünyadaki ölüm sayısını herkes çok iyi biliyor. Aşının virüse karşı korunması için her iki dozunun yapılmış olması gerekiyor. Yapıldıktan sonra en az 15 gün geçmesi gerekiyor. Aşı özellikle sizi ağır hastalığa karşı koruyor, hastaneye yatmanızı engelliyor ama virüsü alıp boğazınızdan saçmanıza engel olamıyor. Sizin çevrenizde herkes aşılanmadığı müddetçe maskenizi çıkartma şansınız yok. Bütün toplum aşılanmamışsa kimse maskesini çıkaramaz. Çünkü diğerlerine bulaştırabilir. Şu ana kadar yapılan çalışmalarda varyant 1 dediğimiz ve dünyada en çok korkulan, ölüm ihtimali yüksek olan varyant için bu aşılar etkili görünüyor. Varyant 2 ve 3 bir miktar aşının sağladığı bağışıklığı azaltıyor, ama yüzde yüz değil. Aşının bulunması bilim dünyasının son yıllardaki en büyük başarısıdır. Aşı şu andaki en büyük ümidimiz ama önümüzdeki yılı kurtarmak için en büyük ümidimiz, bu yılı kurtarmak için değil. Bu yılı kurtarmak için elimizde olan şey mesafemiz, maskemiz ve hijyen. Köy okullarında uzaktan eğitime ulaşamadıkları için çok ciddi bir sorun var. Covid-19 kadar büyük bir sorun olarak değerlendirmek lazım. O bölgelerde insan sayısı çok fazla olmadığı için enfeksiyonun kontrolü de çok daha rahat yapılıyor. Büyükşehirlerden önce köy okullarını açmak daha akıllıca. Süreçleri yönetirken mevcut duruma göre karar değişiklikleri tabii ki olabilir. Okulları açabilmek için de mevcut önlemlere harfiyen uymamız çok kritik, çünkü okulları açmak çok önemli. Çocuklar açısından Covid-19 hastalığının sonuçları istenmeyen etkileri çok da fazla değil. Sıkıntı, çocukların hastalanıp büyüklere bulaştırması, Dolayısıyla biz büyükleri ne kadar aşılayabilirsek okulların açılması da o kadar kolay olacak. Erişkinlerin aşılanması çok kritik şu anda.”

Daha önce yapılan açıklamalarda da maskelerden daha bir yıl süre içinde kurtulmamızın mümkün olmadığı dile getirilmişti.

[email protected]

www.facebook.com/necdet.buluz


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir