İKTİDAR, TÜM ÜNİVERSİTELERİ MEDRESEYE ÇEVİRMEK İSTİYOR!

Türkiye’de İktidar, Geçmişte Yaptığı Gibi, Şimdi de Kumpaslarla, Tüm Üniversiteleri Medreseye Çevirmek İstiyor!Buna Karşı Milli ve Demokratik Bir Halk Hareketi Koordinasyonu Sağlanmalıdır! - islam medrese kuran okul

Türkiye’de İktidar, Geçmişte Yaptığı Gibi, Şimdi de Kumpaslarla, Tüm Üniversiteleri Medreseye Çevirmek İstiyor!
Buna Karşı Milli ve Demokratik Bir Halk Hareketi Koordinasyonu Sağlanmalıdır!

Eğer Boğaziçi üniversite öğrencileri ve öğretim üyeleri bugünkü demokratik direnişten gerim adım atarsalar, sıra ÖDTÜ, Bahçeşehir, Bilkent vs gibi Üniv. gelecektir. Ve üniversiteler medreselere dönüşecektir.

Üniversiteler de artık bilim yapılmayacaktır. Üniversiteler İktidarın siyasetini onaylıyacaktır.
Yani eğitim bitecektir.

Liyakatsızlar ve intihalciler: Prof. Dr., Doc. Dr, öğretim üyesi, Rektör, Dekan, Bölüm Başkanı olacaktır.

Bunun gerçekleşmesi için,
Boğaziçinde iktidarın yarattığı gayri meşru olay da gösteriyorki, iktidar, Tayyip ve FETÖ’nün, Halkı sindirmek ve direnişin olmasını başından engellemek için, geçmişte Ergenekon ve Balyoz kumpasında yaptıkları gibi, en üstten ( Üniversitelerin Generalleri olan Boğaziçi Üniversitesinden ve ODTÜ’den) direnişi susturmayı planlıyor .

Hatırlıyormusunuz? İktidar, Ergenekon ve Balyoz kumpasında Orgeneralleri içeri alınca, TSK’da kimse çıt çıkartmıyor diyen Halkın, peki biz ne yapalım dediği ve ses çıkartmadığını…..
Korktuğunu ve sindiğini, telefonda bile konuşmaktan ne kadar korktuğu günleri.. hatırlıyorsunuz değilmi ? ( Bu arada insanların telefonda konuşmaktan korkma ve suçlanmama sürecininde, iktidar marifetleriyle hala devam etmekte olduğunuda burada belirtebiliriz).

Şimdide aynı iktidar psikolojik savaş taktikleriyle, kolluk kuvvetlerine oynattığı senaryolarla ve elindeki yandaş basın aracılığıyla, diğer üniversitelerde de şimdilik gerektiği gibi ses çıkartmayan, bütün Üniversitelerde ki öğrenci ve öğretim üyelerinide, aynen Ergenekon ve Balyozda ki gibi sesi çıkmayan bir kitle durumuna düşürerek teslim almak istemektedir.

Yani şu andada Boğaziçi Üniversitesinde ki görüntü, geçmişteki iktidar kumpasında ki Ergenekon ve Balyoz davalarında ki suçlamaların bir benzerini temsil etmektedir. Çünkü öğrenci ve öğretim üyelerine karşı suçlamalardaki kullanılan: propaganda da ki, medyada ki dil tonu ve belgesizlik aynıdır ve aynı zihniyetin ürünüdür.

Okumaya devam et  Metallica protestoları körükledi

Aynı iktidar, öğrencileri teröristlikle vs suçlayarak, itibarsızlaşmak istemektedir.

Burada da görülüyorki, tüm bunlar, iktidara karşı üniversiteler çevresinden doğacak demokratik bir direnişi engellemek için, iktidar tarafından planlanmış kumpasların, şimdilik ve sadece bir parçasını oluşturduğu verisini göstermektedir. Bunu görmek için kahin olmayada hiç gerek yoktur..

Bilinmelidirki bu, üniversitelerdeki direnişi kırmak için iktidar tarafından yapılan bu tür kumpas, sadece Boğaziçi Üniversitesi’ne ve öğrenciletine karşı yapılan bir kumpas değildir.
Bu esasında iktidar tarafından, Türkiye’de ki tüm öğrencilere ve öğretim üyelerine karşı ve tüm Üniversitelere karşı verilen bir işaret, yapılan bir tehdit ve kumpas olarak ele alınmalıdır.
Böyle algılanmalıdır.
Bu tehdit ve kumpas:
Bilimedir.
Üniversitelerin özerk yapısınadır.
Hür düşünceyedir.
TC’nin kuruluş felsefesinedir.
Atatürk Gençliği’nedir!
Türkiye’nin geleceğinedir!

Burada da görülüyorki, bu konuda ve olumlu anlamda yapılabilecek tek akıllı çözüm ve öneri ise; Tüm Milleti yada Milletin büyük çoğunluğunu bu konuda birleştirecek, üniversitelerin özerk yapısıyla oynanmamasını sağlayacak, Rektörlerin, Üniversitelerin içinden seçilmesi için demokratik seçim süreci işletilmesini talep edecek ve gerçekleşmesini dayatacak, Rektör ve yardımcılarının demokratik kurallarla seçilmesini sağlayacak, öncelikle sadece Boğaziçi öğrencileri ve öğretim üyeleri değil, tüm Türkiye’de ki Üniversite ve Yüksek Okul öğrencilerini, öğretim üyelerini, öğrenci ve öğretim üyeleri örgütlerini, aileleri, sendikaları, Oda’ları, STK’ları ve siyasi yelpazede ki bölücü ve irticacı olmayan güçlerinde birleşimiyle oluşacak ve bu konuda iktidara karşı top yekün demokratik bir direniş sergilenmesini ve Türkiye’de siyasi değişimide sağlayacak olan, demokratik ve milli bir koordinasyonun sağlanması olacaktır.

Bu gerekli ve acil demokratik ve milli direniş koordinasyonun başını ise, şimdiye kadar yaptıklarıyla hak ettikleri gibi Boğaziçi Öğrencileri, öğretim üyeleri ve örgütleri beraber çekmelidir. Yada ODTÜ’lüler.

Okumaya devam et  Demokratik Ülkelerde Rektör Seçimi: Almanya Örneği

Ve bu şekilde ancak bilime ve üniversitelere karşı olan bu iktidar odaklı gayri meşru saldırılarından, üniversiteleri medreseleştirmelerden ve kumpaslardan geri adım attırılabilinir, gerçek ve kalıcı bir demokratik değişim sağlanabilinir ve bu zulümden kurtulunabilinir.

Ve bu konuda bir başka şeyede işaret etmek gerekirse, buda direnişte birleştirici olarak kullanılması gerekli ve doğru olan öneri ise, kullanılacak olan sloganların vurgulu ve etkili olması ve içininde demokratik direnişle doldurulması, direnişin amaç ve ruhu açısından yerinde olacaktır.
Bunlar örneğin ,

Üniversiteler laiktir laik kalacak!

Üniversiteler Bilim Yuvası Olacak, Medrese Değil!

Demokratik ve Özerk Üniversite İstiyoruz!

Hurafe Değil Bilim İstiyoruz!

Bulu İstifa!
İktidar İstifa!

Teslimiyet Yok Direniş Var! Zafere Kadar!

Türkiye Laiktir Laik Kalacak!

Kahrolsun İstibdat Yaşasın Hürriyet’!

Yaşasın Tam Demokratik ve Bağımsız Türkiye,

olmalı ve bu şiarlarla hareket edilmelidir.

Bundan sonraki süreçlerde de olması için mücadele edilen, Milletin demokratik tercihleri ve iradesi ile demokratik bir iktidar yaratmak ve kazanmak için, Üniversite konusunuda içine alan ve tercihleyen bir şekilde, bir an önce Üniversitelerden başlayarak, tüm Türkiye’ye yayılacak, seri ve koordineli, demokratik bir direnişi başlatması gereken ve bu direnişi tüm topluma yayacak ve süreci sonuna kadar götürecek olan, Milli ve Demokratik bir Halk Hareketi yaratılmasının inşasıda bu milli ve demokratik koordinasyonun içinden çıkmalıdır.

Bu şimdilik görünen tek çözümdür!

Aksi taktirde, Türkiye’nin her bakımdan kaybedeceği aşikardır!

Şu anda TC Devleti ve Milleti tesadüf bir yıkımla değil, irticacılar tarafından planlanmış bir yıkımla karşı karşıyadır.
Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve TC düşmanı İskilip’li Atıf’ı devlet erkanıyla anma olayı ve 3 Şubat 2021 tarihinde gerçekleştirilen AKP Bilecik İl Kongresinde salonda açılan ‘ Bir akıl gelecek ki akılları delirecek ve bir devrim, evvela devrimi devirecek’ pankartında ki İktidarın zihniyetinden kaynaklanan TC ve Türk devrimleri karşıtı pervazsız yazılar, birer karşı devrim hareketi olarak, bunun bir numunesidir. Türkiye’nin nereye götürüldüğünün göstergesidir.

Okumaya devam et  SEBEP AÇIK VE NET….!!!

Türk Millet’i uyanıp, toptan bu irticacı yıkıma dur demeli, bu irticacı iktidarın değişmesini kollektif ve doğru önderlikli bir Milli ve Demokratik Halk Hareketiyle bir an önce sağlamalıdır.

Ve Millette üniversitelerin aktif olarak yanında, demokratik ve milli olması gereken meşru, Anayasal bir direnişle, TC’ni ve kendini bir an önce, akıl ve bilim dışı bu irticacı iktidar yükünden kurtarmalıdır!
Ve bu yolla gerçek demokratik değişimi bu yıl içinde sağlamalıdır!

Yani ve şimdi yine Deniz olunmalıdır!

Çünkü Vakit Tamamdır!

Sefa Yürükel


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir