Turbo finans endüstriyel kapitalizme karşı

Turbo finans endüstriyel kapitalizme karşı - bulent esinoglu 1

Turbo finans endüstriyel kapitalizme karşı

Finansın turbosu nasıl oluyor demeyin, finansal varlıkların, bir yerden bir başka yere hızla gitmesi, yani dünyanın yörüngesinde, hızla dolaşmasıdır. 800 trilyon dolar karşılığındaki varlık değerleri dünyada dolaşıyor.

Endüstriyel kapitalizm ise; üretmek, üretim üzerinden kar etmektir. Finans kapital, kâğıt üzerinden birikim yaparken, endüstriyel kapitalizm üreterek, biriktirerek yol alır.

Esas itibariyle, Çin ve Amerika arasındaki savaşın adı; endüstriyel sermaye ile finans sermayesinin savaşıdır.

Endüstriyel sermaye fiziki bir değere yaslanırken, finans sermayesi sanal bir dünyaya yaslanır.

Fiziki dünyaya yaslanan sermaye, aslında üretirken, teknoloji de ürettiği için (üretmeyenler teknoloji üretemezler) endüstriyel sermaye eninde sonunda, sanal sermayeyi yenecektir.

ABD’nin turbo-finansallaşma modeli ile Çin’in kazan-kazan modeli çatışmaktadır.

Elbette, Çin revizyonist bir yapıya sahiptir. “Kazan kazan sistemi” içinde, Rusya ile Çin birlikteliği, dünya üzerinde yol alırken, ABD sıfır toplamlı bir eylem planı ile yol alma stratejisine sahiptir.

ABD, ülkelerin siyasetini ele geçirerek, stratejik çıkalar peşindedir.

Amerika’nın “servet pazarının” ekonomik getiri ile bağlantısı kalmamıştır. Amerika’nın dünya siyaseti; artık, akşamdan kalma siyasetlerdir.

Çin’in tehlikesi yok mu? Var elbet. Çin revizyonist bir siyaset izlemektedir. Kapitalizm ile sosyalizmi birleştiren revizyonist siyasetler egemendir. Ancak dünyanın öncelikli görevi; emperyalizmden kurtulmasıdır. Ancak emperyalizmden kurtulursa önüne bakabilir.

Bu anlamda Çin revizyonist bir güçtür.

Çin şimdilerde Amerikan emperyalizmini, bir ölçüde, “kırmızı çizgilerin” ötesinde tutmaktadır.

Asya artık ekonomik çekim merkezidir. Elbet bu durum dünya siyasetlerine yansıyacaktır. Yansımaktadır.

Bundan sonra, ABD ve AB ilişkileri, yavaş, çatışmalı, delik-deşik ve acılı olacaktır.

Avrupa artık Türkiye’ye muhtaçtır. Hem Çin’den gelen aşırı üretim baskısından ötürü, hem de Amerika’ya karşı Türkiye’den destek almak için…

Anlayacağımız jeostratejik konumumuz gene işe yarayacak.

Yeter ki, bu gerçekleri görelim. Ülkemizi demokrasi içinde yönetmeye çalışalım. Kendi içimizde düşman üreterek, üretim dünyasının dışına düşerek, iktidar olmaya çalışmak yerine, halkımızın iradesine bakalım. Bir o yana bir bu yana kuyruk sallamayalım. Paraya sıkışınca, Amerikancı, para gelip rahatlayınca, Avrasyacı olup, her iki bloka da güvensizlik vermeyelim.

4 Şubat 2021


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir