Teknolojik olarak üretilen paralar finans kapitali yıkabilecek mi?

Teknolojik olarak üretilen paralar finans kapitali yıkabilecek mi? - bulent esinoglu 1

Teknolojik olarak üretilen paralar finans kapitali yıkabilecek mi?

Teknolojinin mülkiyetinin, servet sınıfının elinde olması sebebiyle, teknolojilerin nimetinden önce servet sınıfı nemalanıyor, belli bir süreden sonra da halklar.

Yeni teknolojilerin yapısına göre bu belli bir süre ya çok seneler alıyor ya da bazen kısa sürelerde haklar da yararlanmaya başlıyor.

Hatta, fikri mülkiyet hakları diye, servet sınıfı, bilgi mülkiyetini, bilgiyi üretenden belli bir fiyat ile satın alıyor. Ve daha sonra, o bilgi, yani o teknoloji tamamen patronun mülkiyetinde kalıyor.

Bildiğiniz gibi; teknolojiler, patronlar tarafından değil, çalışanlar, bilim insanları, mucitler ve büyük üretim aşamalarına ulaşmış üretim alanlarında üretilmektedir.

Üretim olmadan, o üretimin devamı olan teknoloji de üretimi olmaz. Gelişmemiş ülkelerin, bilgi açıklarını kapatmak için, sürekli bilgi (teknoloji) satın almak zorunda olması; üretimsizliktendir. Alt seviye üretimler, alt seviye teknolojiler, büyük ölçekli üretim alanları, ileri teknolojiler üretir.

Bu temel girişi yaptıktan sonra, şu soruyu sormak mecburi oluyor. Teknolojilerin mülkiyeti, hep belirli bir azınlığın elinde mi olacak? İnsanlık hep bu servet sınıfının yönetiminde mi kalacak?

Servet sınıfının teknolojinin de mülkiyetine sahip olması, para basma yetkisinin, belli bir imtiyazlı zümrenin elinde olmasından ileri gelmektedir.

Parayı basan büyük özel sektör veya servet sınıfı, parayı basıp teknolojileri de kendi mülkiyetine geçirerek, büyük kitlerin işsiz kalmasına neden oluyor.

Teknoloji ilerledikçe, paranın üretiminde de farklı konular gelişiyor.

Kapitalizm tıkandıkça ve krizlere girdikçe, servet sınıfı daha çok para üreterek işin içinden çıktığını sanıyor. Oysa kısa bir süre sonra, tekrar kriz ve tekrar para basma bu böyle devam ediyor.

Belli bir para, krizden çıkmaya yetmeyince, sınırsız para basma sistemine, kapitalizm mahkûm oluyor.

Sınırsız para basımı emeği ucuzlatıyor, işsizliği çoğaltıyor. İşçiye yeterli ücret vermek yerine, borç verme sistemi oluşuyor. Tekrar kriz geliyor.

Bunu gören insanlık, öyle bir para basma sitemine doğru yol alıyor ki, hem basılan para miktarı sınırlı olsun, hem de paranın basımını gerçekleştirenler, servet sınıfı olmasın halklar olsun.

Yani öyle bir para sistemi olsun ki, hem ekonomiye karşılık gelecek kadar sınırlı para olsun, hem de parayı basanlar servet sınıfı olmasın. Halk olsun.

Bu paranın arkasında ne borçlar ne de faizler olmasın. Ne borca dayalı para olsun ne de faize bağlı olsun.

Kripto paralar bu yolda ilerliyorlar. Büyük baronlar bu durumu görerek World Ekonomik Formunda toplanıp, kararlar aldılar.

Büyük Sıfırlama” diye adlandırılan ve servet sınıfı tarafından karar altına alınan hususlar; kripto paraları durdurmak, durduramazlarsa kendileri kripto para üretmek.

Kapitalizm, kendini kurtarmak için çare mi arıyor, yoksa sinsi bir planın mı peşinde? Bekleyip göreceğiz. 29 Kasım 2020


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir