Çanakkale savaşında tek başına denizaltıyı esir alan onbaşı

Yenişehir Orhaniye köyünden Ferhatoğullarından Necip oğlu 1891 doğumlu Müstecip Onbaşı soyadı kanunundan sonra aldığı soy ismi ile Müstecip Kılıçaslan Dünya savaş tarihinde bir emsali daha olmayan ateşli bir silah ile bir denizaltıyı mürettebatı ile teslim alma başarısını gösteren Müstecip Onbaşı bu başarıyı gerçekleştirdiği 30 Ekim 1915 gününden sonra hem Osmanlı hem de diğer ülkeler nezdinde oldukça fazla oranda yer almıştır. - uss portsmouth denizalti torpido

Yenişehir Orhaniye köyünden Ferhatoğullarından Necip oğlu 1891 doğumlu Müstecip Onbaşı soyadı kanunundan sonra aldığı soy ismi ile Müstecip Kılıçaslan Dünya savaş tarihinde bir emsali daha olmayan ateşli bir silah ile bir denizaltıyı mürettebatı ile teslim alma başarısını gösteren Müstecip Onbaşı bu başarıyı gerçekleştirdiği 30 Ekim 1915 gününden sonra hem Osmanlı hem de diğer ülkeler nezdinde oldukça fazla oranda yer almıştır.

Yenişehir Orhaniye köyünden Ferhatoğullarından Necip oğlu 1891 doğumlu Müstecip Onbaşı soyadı kanunundan sonra aldığı soy ismi ile Müstecip Kılıçaslan Dünya savaş tarihinde bir emsali daha olmayan ateşli bir silah ile bir denizaltıyı mürettebatı ile teslim alma başarısını gösteren Müstecip Onbaşı bu başarıyı gerçekleştirdiği 30 Ekim 1915 gününden sonra hem Osmanlı hem de diğer ülkeler nezdinde oldukça fazla oranda yer almıştır. - uss portsmouth denizalti torpido

Müstecip Onbaşı’nın başarılı top atışının ardından neler yaşandı denizaltının İstanbul’a götürülmesi, ulusal ve uluslar arası boyutta ne gelişmeler oldu gelin birlikte bunu irdeleyelim.

Müstecip Onbaşı (Savaş yıllarından sonra)

XIX. yüzyılın son dönemlerine yaklaşıldığında denizaltılar ile ilgili çalışmalarda o günün teknolojisine göre gelişme göstermeye başlamıştı. Manevra kabiliyeti ve şarj süreleri gibi etmenlerin iyileştirilmesi denizaltıların askeri donanmalarda kullanılmasına da olanak verir olmuştu. XX. Yüzyılın ilk çeyreğindeki cihan harbinde etkin kullanılmak istenen denizaltılar için Osmanlı devleti dâhil birçok ülkenin savunma sistemlerini geliştirmemiş olması denizaltılara karşı temkinli olunmasına da sebep olmaktaydı.

Cihan harbinde denizaltıların etkin rol oynadığı ilk cephe Çanakkale Cephesi oldu.[1] İtilaf Devletleri boğaz üstünde ve kara savaşlarında aldıkları ağır darbelerin ardından boğazı denizaltılar ile geçip Marmara Denizine ulaşmak oradan da İstanbul’u kontrol altına alabilmek düşüncesiyle denizaltıları kullanmaya başladılar. Boğaza giren İngiliz, Fransız ve Avustralya denizaltılarından bazıları Marmara Denizine ulaşmayı başarmış ve burada mühimmat ve askeri sevkiyat yapan gemilerimize zarar vermeye başlamışlardı. Marmara’da ki düşman denizaltı faaliyetleri sonucunda Mesudiye, Barbaaros Hayrettin Zırhlıları, Yarhisar Muhribi, Peleng-i Derya dahil olmak üzere sekiz askeri gemi, otuz bir ticaret gemisi ve bunların yanında iki yüzden fazla küçük tekne ve mavna savaş dışı kalmak zorunda olmuştu.

Osmanlı ordusu ise denizaltıların tüm bu zararlarına karşılık boğaz dibine çelik ağlar germek ve boğazın müstahkem noktalarına topçu birlikleri yerleştirmek dışında alabileceği savunma önlemleri bulunmamaktaydı.

Okumaya devam et  HER TÜRK SAVAŞÇI BİR KAHRAMAN

30 Ekim 1915 günü Akbaş Limanında görevli 9. Sahra Topçu Alayı, 2. Tabur, 5. Bölüğünden Müstecip Onbaşının üstlerinden emir almayı bekleyecek vakti olmadan yaptığı top ateşi ile Fransızlara ait Turquoise denizaltısının periskopuna isabet ettirdiği top mermisi dünya tarihinde bir eşi daha görülmeyen bir olayın gerçekleşmesine sebep oldu. Periskopundan vurulan denizaltı adeta kör konuma düşmesinden dolayı hareket kabiliyetini yitirip teslim olmak zorunda kaldı. Fransız Turquoise denizaltısı mürettebatı ile birlikte teslim alındı.

Sıra sağlam sayılabilecek nitelikte teslim alınan denizaltının İstanbul’a sevk edilmesine gelmişti. 2 Kasım günü Sana ve Kurt pompalama römorkörleri tarafından yüzer hale getirilen Turquoise 3 Kasım gecesi gecenin karanlığından da istifade edilerek karartma yapılıp Nusret Mayın Gemisi tarafından çekilmeye başlandı. Samsun Torpidosu ise en önde seyir güvenliğini sağlamak ile görevliydi. Turquoise denizaltısının içerisinde birkaç Alman mühendis ve denizci görevli idi.

Denizaltının İstanbul’a sevki olaylara gebe idi. Güvenlik nedeniyle karartma pozisyonunda giden konvoyda Nusret gece karanlığında göremediği Samsun Torpidobotunu mahmuzladı.

Çarpışmanın nedeniyle Nusret’in arkasında serbest kalan denizaltı ise bu esnada Nusreti mahmuzladı. Yaşanan çifte çarpışma sonrası hem Nusret hemde Samsun Torpidobotu zarar gördü. Samsun torpidobotu güçlükle ve kendi imkânları ile limana sığınırken Nusret ise aldığı darbe sonucu bir römorkör yardımıyla çekilmek zorunda kaldı. Yaşanan olayların neticesinde ise Turquoise Marmara Denizinin ortasında yapayalnız kaldı. Denizaltı içerisinde bulunan mürettebatın gayretleri ile çalıştırılan denizaltı 4 Kasım günü İstanbul Saraylar Limanına ulaştırılabildi ve 5 Kasım günü görevlendirilen Gayret römorkörüne bağlanarak Haliç Tersanesine getirildi.[2]

4 Kasım 1915 Le Gaulois gazetesi

Müstecip Onbaşı’nın denizaltıyı mürettebatı ile birlikte teslim almış olması Osmanlı ordusu içerisinde büyük bir hayranlıkla karşılanmıştı. Cepheden gelen şehit haberlerinin her geçen gün fazlalaşması, cepheden yaralı olarak getirilenlerin cephedeki mahşeri anlatması halk üzerinde hüzne sebep olurken Müstecip Onbaşının yapmış olduğu başarı halkın savaşa karşı olan psikolojisinin düzelmesinde oldukça etkin rol oynamıştı.

Okumaya devam et  Dur Yolcu

Denizaltıya “Müstecip Onbaşı” ismi verildikten sonra

Denizaltının teslim alınmasının ardından İstanbul Haliç tersanesine çekilen denizaltının Osmanlı donanmasına dâhil edilmesi oldukça görkemli bir tören ile gerçekleştirildi. 10 Kasım günü Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın bizzat katıldığı törende Alman üst tütbe subaylar, Suriye Heyeti, Erkan-ı Bahriye Reisi Vasif Bey, birçok üst düzey yetkili ve çok sayıda vatandaş hazır bulundu[3]. Müstecip Onbaşıya madalya takdim edilen tören adeta itilaf devletlerine karşı bir boy gösterisi şeklinde sunuldu. Tören sırasında Turquoise denizaltısının ismi de Müstecip Onbaşı Denizaltısı olarak değiştirildi. Törene ait haber ve fotoğraflar Osmanlı basınında manşet haber niteliğinde detaylı ve övgü dolu olarak takdim edildi.

Törenin ardından denizaltı Asker Ailelerine Yardım Cemiyeti tarafından halkın ziyaretine açılarak kazanılan zaferin daha geniş kitlelere ulaşması sağlandı.

Osmanlı Devleti ve ordu yetkilileri Müstecip Onbaşı sayesinde alınan başarıyı kutlarken Fransa’da ise 3 Kasım tarihinde yayınlanan gazetelerde Turquoise denizaltısının batırıldığı yönünde haberler yayınlanmaktaydı.. Fransa Deniz Kuvvetleri Komutanlığı denizaltının esir alındığını kamuoyundan saklamak istiyordu. Fakat 4 Kasım da yayınlanan gazeteler Alman haber kaynaklarına dayanarak denizaltının Osmanlı ordusu tarafından esir alındığını yazmaktaydılar. Çanakkale Cephesinde denizaltılardan beklentileri yüksek olan itilaf devletleri beklediklerini bulamamışlardı.

Savaş sonuna dek Osmanlı ordusu ve Alman mühendisler tarafından incelenip gerekli bakımın yapılaması için girişimlerde bulunulan denizaltı maalesef ki aktif olarak kullanılamadı. Sadece Karadeniz de görev yapan Alman Denizaltılarının şarj edilmesi işlerinde kullanılabildi.

Denizaltı Fransa’ya götürüldükten sonra 5 Nisan1920’de gazetelerde yayınlanan hurda satış ilanı

Çanakkale’de Müstecip Onbaşı’nın top atışı ile esir alınan denizaltının Türklerin elinde bulunması Fransızların oldukça gücüne gitmiş olsa gerek ki Cihan harbinin bitmesinin ardından apar topar kaçırılarak 1 Temmuz 1919 günü bir römorkör yardımı ile denizaltının imal edildiği Fransa’daki Toulon şehrine göturuldu

Okumaya devam et  Kanlı Osmanlı Tarihi

Denizaltıdan bugün elimizde kalan tek parça: Müstecip Onbaşı’nın isabet ettirdiği denizaltıya ait periskop

Mondros Ateşkes anlaşmasının şartlarının bahane edilmesi ile kaçırılan denizaltı 5 Nisan 1920 günü Fransa gazetelerinde yayınlanan ihale ilanı ile hurda olarak satışa çıkarıldı ve 20 Nisan 1920 günü satıldı.

Denizaltıdan ise bize sadece bugün İstanbul denizcilik müzesinde sergilenen Müstecip Onbaşı’nın atışı ile isabet alan Periskopu kaldı.

Çanakkale Savaşları gibi Türk tarihinin dönüm noktası kabul edilen bir var olma mücadelesi içerisinde göstermiş olduğu başarı nedeni ile Müstecip Onbaşı unutulmaması ve asla unutturulmaması gereken bir değerimizdir. Bugün Yenişehir’de gelenek haline gelen her yıl Eylül ayı içerisinde Gaziler Günü münasebetiyle Müstecip Onbaşı resmi törenle anılmakta. Bir kaç yıldır bir grup doğasever mart ayı içerisindeki Çanakkale Haftasında Müstecip Onbaşı adına etkinlik düzenlemekte. Yenişehir’in Yenigün Mahallesinde Müstecip Onbaşı’nın adının verildiği bir caddemiz bulunmakta. Kendi köyünde bulunan okul Müstecip Onbaşı adına tabelanmış durumda.

Kaynaklar

[1] Tahtalbahirden Denizaltıya Çağın Vurucu Gücü, Otto Hersing, çev: Bülent Erdemoğlu, İşbankası Yayınları, İstanbul 2007

[2] Turquoise Denizaltısı Nusret’e de Çarpmıştı, Tunca Örses, Atlas Tarih Çanakkale Özel Sayısı, Nisan-Mayıs 2015, sayı: 33, s:108

[3] Harp Mecmuası, Teşrinisani 1331 / Aralık 1915, Sayı:2

30 Ocak 1916 tarihinde Polonya’da yayınlanan Çanakkale Savaşlarını anlatan bir gazetede Müstecip Onbaşı bahsedildi.

saygilarimla,

Selen Atasoy


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir