Aynı silah Ecevit Ekonomisini de vurmuştu!

Aynı silah Ecevit Ekonomisini de vurmuştu! - bulent esinoglu 1

Aynı silah Ecevit Ekonomisini de vurmuştu!

Bugün 2020-2023 Yeni Ekonomi Programı (YEP) açıklandı. İyimser açıklamalar oldu. “18 Yıldır, aynı şeyleri söylediler, bu programdan da bir şey çıkmaz” diyen, eleştiriler oldu.

Elbet benimde bir değerlendirmem var. Ancak bir tarihi gerçeği hatırlattıktan sonra, bu değerlendirmeyi yapmak istedim.

İktidarda Ecevit vardı. Servet sınıfı Ecevit iktidarını devirmek istiyordu.

O zaman, margarin yağı ve benzin kuyrukları oldu. Lakin işin esası; borca dayalı ekonomilerin gidişatını borç verenler belirlediği için, dolar kıtlığı oldu.  Yani döviz yoktu. İşbirlikçiler dövizi piyasadan çektiler. Tıpkı bu günkü gibi… Yani borç verenler borç vermeyi durdurmuşlardı.

Yağı ve benzini ortadan kaldıran işbirlikçi servet sınıfı, elinde ki döviz ve altını, Ecevit Ekonomisine karşı bir silah olarak kullanmışlardı. Servet sınıfının temel isteği, ulusal pazarların, yabancı sermayeye kontrolsüz açılmasıydı. Servet sınıfının önündeki tüm engellerin kaldırılması ve kuralsızlaştırmanın uygulanmasıydı. Ekonomik kuralları koyanların, devlet değil, servet sınıfı olmalıydı.

Ekonomiye, yabancılar ne kadar isterse, hangi sektörde isterse, o alanda borç verecek, biz de bu borca dayalı olarak büyüyecektik.

O gün bugündür, borç varsa büyüme olur. Borç yoksa büyüme olmaz ve işsizlik olur.

Bugün içinde yaşadığımız durumun, yukarıda anlattığımdan hiçbir farkı yoktur.

Servet sınıfının, bankalardaki toplam dolar cinsinden serveti, 240 milyar dolar civarındadır*. Servet sınıfının yastık altında veya banka kasalarında ne kadar altını var bilmiyoruz.

Lakin bu servet, yani altın ve döviz bozdurulmuş olsa ve yatırıma dönse, ülkenin dış borca olan ihtiyacı hiç olmazdı. Piyasa ekonomisine geçtiğimiz o günden beri, muazzam servet biriktirenler, elindeki servetleri içeride teknolojiye ve üretime yatırmış olsalardı, Türkiye göklere çıkardı.

Servet sınıfı devletten daha zengin konuma gelmişse, ülke ekonomisindeki tercihleri de onlar belirler. Ekonomide tercih demek; siyasetin ta kendisi demektir.

Servet sınıfının işsizlik diye bir sorunu yoktur. Hatta yedek işsizler ordusu, ücretlerin düşük olmasını sağladığından, işsizlik onların işine gelen bir araçtır.

Borca dayalı ekonomi mantığı, borç aldığınız kaynakların siyasetine evet demenizle mümkündür. Borç verenler hem yüksek faizle borç verirler, hem de siyasi ödün isterler. Euro bazında faiz %7’dir.

Her krizde olduğu gibi, servet sınıfı parayı dövize ve altına dönüştürdü, şimdi beklemededir. Neyi bekliyor diye sakın bana sormayın.

Onlar bunu benim söylediğim dil ile söylemezler.Onların jargonu başkadır. Yeni bir hikâye lazım derler. Güven ortamı lazım derler. Yeni bir hikâyeden kastları; kendi programlarına uyan bir siyasetin işbaşı yapmasıdır. Artık eski siyasetler(hikayeler) işlerine yaramamaktadır.

Sadece servet sınıfının ihtiyaçlarını karşılayan siyasetler halkın isteklerini karşılamayan siyasetlerdir. Halkın memnuniyetsizliği de bu sebepten artar.

Ülkede, kimler güçlüyse, onların ekonomi programları uygulanır. YEP’i bundan hariç tutamayız.

*240 milyar doları halkın parası gibi taktim edilmesi, manipülasyondur. Halkın 100-1000 dolarından bir şey olmaz. Bu dövizler bankaların ve şirketlerin parasıdır.

29 Eylül 2020


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir