SON ÜÇ BEŞ GÜN

Ülkelerin bir numaralı önceliği, COVID-19 Halk Sağlığı krizini usulüne uygun çözmektir.Ancak başka bir önemli sorun daha var.Milyonlarca insan işini ve  yaşamsal tasarruflarını kaybetti.Az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde  yoksulluk ve umutsuzluk hüküm sürüyor... - ahmet kilicaslan aytar

Ülkelerin bir numaralı önceliği, COVID-19 Halk Sağlığı krizini usulüne uygun çözmektir.
Ancak başka bir önemli sorun daha var.
Milyonlarca insan işini ve  yaşamsal tasarruflarını kaybetti.
Az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde  yoksulluk ve umutsuzluk hüküm sürüyor…

*
Türkiye salgın öncesinden beri ekonomik, siyasi, askeri ve diplomatik alanlarda kaybediyor.
Erdoğan artan muhalefetle karşı karşıyadır.
Hükümetinin bölge sonuçlarını belirlemesinı, nüfuzunu arttırmasını ve para kazanmasını istiyor gibi görünüyor!
Aslında Müslüman Kardeşler ideolojisinin küresel meşruiyetini talep ediyor.

*
Ama  Batı’nın İslamcı terörle mücadelesi kapsamında;
Hızla Suriye, Irak, Libya ve Doğu Akdeniz’de  çekişmelerin, çatışmaların; savaşların anaforuna çekiliyor!.
Erdoğan’ın pervasızlığı  vatandaşa parmak ısırtıyor…

*
Türkiye, Müslüman Kardeşler’e verdiği destekle terörü teşvik eden,
Bu yüzden Körfez ülkelerinin tecrit politikası uyguladığı Katar’da,
Deniz ve havadan lojistik desteğe müsait  zırhlı birlik konuşlu El Rayyan askeri üssünü kurdu…
Türk birliğinin ana görevi Katar askerlerinin eğitimidir.
Ancak bölgede yaşanabilecek krizlere de müdahale  edilecektir!

*
Dünyadaki en büyük Türk elçiliğinin Somali başkentinde olduğunu çok az insan biliyor.
Türkiye’nin savaşla parçalanmış  Mogadişu’da da bir askeri üssü bulunuyor!
Somali bir yandan Suudi Arabistan ile hayati önemdeki ticaret ilişkilerine bel bağlarken,
Diğer yandan krizde Katar’ı ve Müslüman Kardeşleri destekleyen Türkiye’ye gittikçe artan bir şekilde yakınlaşmakla dikkat çekiyor.  

*
Erdoğan’ın Sudan Suakin Adası’nda da bir dayanağı vardı.
Sözde demokratik bir hükümetin iktidara gelmesi halinde Müslüman Kardeşlere yol açılacaktı.
Ancak orada askeri üs inşa etme planı, Cumhurbaşkanı Ömer El Beşir’in gözden düşmesi,
Hartum’daki yeni liderliğin Ankara ile tüm askeri anlaşmaları iptal etmesiyle son buldu….

*
Türkiye’nin Libya’daki riskleri de giderek yükseliyor.
TSK, Suriye isyancıları olan paralı askerlerle birlikte,
Trablus’ta BM tarafından tanınan Müslüman Kardeşler taraftarı Ulusal Anlaşma Hükümeti’ne (GNA) rakip olan;
General Khalifa Haftar’ın Libya Ulusal Ordusuyla (LNA) çarpışıyor.
Çatışmalara TSK’nın kara, hava, deniz ve denizaltı unsurları katılıyor.
Üç beş gündür Erdoğan, GNA’nın yakın zamanda TSK yardımı ile geri aldığı;
Misurata deniz üssü ve el-Waitya hava üssünün kullanımı için görüşmelerde bulunuyor.

*
Erdoğan Kasım’da, Trablus hükümeti ile Kıbrıs, Yunanistan ve Mısır’ın karasularını göz ardı eden,
Ekonomik bölgeleri ve enerji araştırma alanlarını kesen bir deniz anlaşması imzaladı.
Salı günü Yunanistan, deniz anlaşması ve Ankara’nın Libya’da askeri varlığına yönelmesi konusundaki endişesini,
Kudüs’te İsrail Başbakanı B. Netanyahu ile paylaştı…

*
Bir süredir AB Konseyi, EUNAVFOR- Avrupa Birliği Deniz Kuvvetleriyle,
Akdeniz’de Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası doğrultusunda askeri operasyonlar yürütüyor.
Amaç, BM silah ambargosunu Libya’da savaşan taraflara uygulamaktır.
Fransız Donanması, Libya’ya silah taşıdığından şüphe edilen yük gemilerini  tespit etmeye çalışırken,
Türk askeri gemilerinin engellemesine  maruz kalmaktadır!
Ve Fransa,” İttifak üyesi Türkiye’nin NATO’nun bir gemisine yönelik engellemesi kabul edilemez” gerekçesiyle,
NATO üyelerini Türk sorununu çözmesi için bir tartışma toplantısına çağırmış bulunuyor.
Cumhurbaşkanı E. Macron, ABD Başkanı D. Trump ile bu konuda görüşürken,
Cuma günü Avrupa Birliği, NATO’dan Libya’ya yönelik silah ambargosunun uygulanması için destek istedi.

*
NATO bir süredir zaten Türkiye ile ilgili  ateşli tartışmalar yaşıyor.
Şimdi de Erdoğan’ın Suriye ve Türkiye’deki Kürt gruplarına atıfta bulunarak,
NATO’nun  PYD / PKK’yı terörist bir varlık olarak tanımasını istemesi,
Bu talebe olumlu yanıt alamayınca;
Geçen yıl Londra’da yapılan anlaşmaya rağmen,
Polonya ve Baltık ülkeleri için NATO’nun “Kartal Savunucusu” isimli savunma planlarını bloke etmesi tartışılıyor.
Plan, bölge güvenlik durumunun ağırlaşması ya da bir saldırı halinde,
İttifak üyelerine ne gibi destek verilebileceğinin detaylarıyla ilgilidir.

*
Eh, bu da bir son dakikadır!
Erdoğan Katar fonlarıyla Yemen’de Suudi liderliğindeki Arap koalisyonuna meydan okuyor.
Ankara, Yemen’in Husi  isyanıyla savaşan koalisyonu parçalama hedefi için,
Yemen eski ulaştırma bakanı Saleh al-Jabwani ve  Müslüman Kardeşler militanlarıyla,.
Petrol zengini güneydoğu eyaleti Shawba’yı ele geçirmeyi planlıyor!..

*
O sırada Erdoğan hükümetine karşı,  
Türkiye’nin Kürt yanlısı  Halkların Demokratik Partisi ülkenin iki ucundan iki yönlü bir yürüyüş başlattı.
Protestocular  kitlesel gözaltıların üstesinden gelebilirse,
Kuzeybatıda Edirne ve güneydoğuda Hakkari’den Ankara’da birleşmeyi planladılar.
Ama İstanbul valisi, koronavirüsle mücadele bahanesiyle iki hafta boyunca tüm gösterileri ve protestoları yasakladı.  

*  
Öyleyse ertesi gün Pazartesi gecesi,
Türk hava kuvvetleri kuzey Irak’ta Kürt PKK mahallerine saldırmak için harekete geçti.
“Pençe – Kartal” operasyonu kapsamında,
Kuzey Irak’ta Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK);
Sinjar, Karajak, Kandil, Zap, Avashin-Basyan ve Hakurk bölgelerindeki hedefleri bombardımana tutuldu.
Bağdat Havaalanı yakınlarına da üç roket düştü.
Savunma Bakanı, “Operasyonda ülkemizi, ulusumuzu ve sınırlarımızı tehdit eden 81 terörist nesne yok edildi.
Mücadelemiz  son terörist etkisizleştirilinceye kadar sürecek” dedi.
Bakan arkasında kimsenin isimlerini dahi bilmediği Genelkurmay heyeti ile ekrandan operasyonu izlerken;
Ultra milliyetçiliği boyun damarlarını kabartmış, gözlerini öfke bürümüş,
Kolu havada, elleri yumruk yapılmış sanki tribünlere üçlü çektirir bir havadaydı!
Bugün Irak bir hafta içinde Türkiye’ye ikinci defa nota verdi.
Operasyonun durdurulması, Türk güçlerinin Irak’tan çekilmesi istendi.
Öyle mi? Türkiye’den inanılmaz bir yanıt geldi;;
“Sınır güvenliğini sağlamak amacıyla Irak’ta geçici üs sayısını arttırmayı planlıyoruz” denildi…
Bugün Suriye’nin kuzeyindeki rakip Kürt grupları, uzun süredir hedefledikleri;
“Kürt birliği” için ilk anlaşmaya vardıklarını açıkladılar…

*
Salı günü, Rusya’nın Türkiye’ye, İslamcı militanları Halep-Lazkiye  arasındaki  M-4 karayolu ve bölgesinden çekmesi için,
Verdiği ek süre sona erdi.
Şimdi Suriye Arap Ordusu, İdlib ili idari sınırında yoğunlaşıyor…
Bir gece ansızın Suriye Ordusu’nun İdlib ve Hama’da büyük çaplı  operasyonları bekleniyor.
Suriye ile ilgili Astana sürecinin üç garantörü;
Rusya, Türkiye ve İran; Suriye’deki mevcut durum hakkında çevrimiçi bir toplantıya hazırlanıyor.
Toplantının Ağustos’ta  planlanan Suriye Anayasa Komitesi toplantısından önce yapılması hedefleniyor.

*
Erdoğan, General Halifa’nin komutasında LNA güçlerinin kontrol ettiği,
Kıyı kenti Sirte’nin yeniden kazanılması düşüncesiyle,
Halifa’nın düşmanlıkların sona erdirilmesi için yaptığı ateşkes önerisini;
“Türkiye bir darbeci ile görüşmez” gerekçesi ile kabul etmedi!
Bu paralelde Libya’da kalıcı bir ateşkes ve siyasi sürecin başlaması için,
Pazar günü planlanan Türkiye ve Rusya dışişleri bakanları toplantısı da  ertelendi.
Halbuki toplantının somut bir sonucu olmalıydı!
Ama iki ülke karşıt pozisyonlar aldıkları için sorunlar aşılamadı..

*
Pazartesi günü İstanbul’da, Dışişleri Bakanı M. Çavuşoğlu İranlı mevkidaşı Muhammed Javad Zarif ile görüştü.
M.Çavuşoğlu, Libya konusunda  Ankara ile Moskova diyalogunda hiçbir sorun olmadığını söyledi.
Zarif  ise Tahran ve Ankara’nın Libya ihtilafının çözümüne ilişkin tutumlarının çakıştığını kaydetti.
Aynı gün Rusya Dışişleri Bakanı S. Lavrov;
“Libya’daki çatışmada tarafları müzakere masasına oturmaya ikna etmeye çalışıyoruz.
Ancak dış oyuncular sadece bir tarafın çıkarlarını diğerinin pozisyonlarının zararına doğru ilerletmeye çalışıyor.
Bu durum tüm anlaşmaların başarısızlığına yol açıyor” dedi.

*
Salı günü, Erdoğan ve Almanya Başbakanı Angela Merkel, video konferanstaydı.
Libya ve Doğu Akdeniz’deki süreçleri tartıştılar..

*
O gün Nordic Monitor Haber Sitesi,
TSK’nın Yunanistan ve Ermenistan için işgal planı geliştirdiğini gösterir bir gizli belge yayınladı.
Belge 2016 ‘da Türkiye’deki askeri darbe  girişimi hakkındaki davanın materyalleri içinde bulunmuştu.
Yunanistan ve Ermenistan protesto etti…

*
İzmir’de  Fethullah Gülen’in “terörist ağı” ile bağlantısı olduğundan şüphelenilen kişiler toplu olarak tutuklandılar.
Tutuklananların 119’u  aktif Türk askeri personeli idi.

*
Bu yazı Türkiye’de artık mütemadiyen tekrarlanan üç beş günlük gerilimin bir kesitidir.
Türk Milleti bu gerilimi neden yaşıyor?
Neden Erdoğan  ideolojisi için  inanılmaz ölçüsüzlükte bir diplomasi uyguluyor?.  
İslamcı kişiliğiyle neden İslama meydan okuyor?
Koronavirüs salgınına rağmen neden Türkiye’yi hızla böyle bir karanlığa çekiyor?
Sevgi, Dayanışma, Barış, Hak, Hukuk, Adalet , Aş ve İş bunun neresinde?..

19. 6. 2020


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir