Sakarya Destanı

Şu Çılgın Türkler, Diriliş, Cumhuriyet gibi yakın tarihimizi anlatan romanları ile tanıdığımız yazar merhum Turgut Özakman’ın oğlu Turkish Forum Danışma kurulu üyemiz Kerem Özakman tarafından kaleme alınan SAKARYA DESTANI isimli kitap Birinci dünya savaşından başlayarak Türkiye’nin son yüz yılını Sakarya nehri ekseninde anlatmaktadır. - sakarya destani kerem ozakman

Şu Çılgın Türkler, Diriliş, Cumhuriyet gibi yakın tarihimizi anlatan romanları ile tanıdığımız yazar merhum Turgut Özakman’ın oğlu Turkish Forum Danışma kurulu üyemiz Kerem Özakman tarafından kaleme alınan SAKARYA DESTANI isimli kitap Birinci dünya savaşından başlayarak Türkiye’nin son yüz yılını Sakarya nehri ekseninde anlatmaktadır.

Kitabı almak isteyen üyelerimiz derneğimize bağış yaparak kitabı alabilirler.

Amerika ve Avrupa’dan kitabı hızlı bir şekilde teslim almak veya toplu alım yapmak isteyen üyelerimiz lütfen bize yazın.

Şu Çılgın Türkler, Diriliş, Cumhuriyet gibi yakın tarihimizi anlatan romanları ile tanıdığımız yazar merhum Turgut Özakman’ın oğlu Turkish Forum Danışma kurulu üyemiz Kerem Özakman tarafından kaleme alınan SAKARYA DESTANI isimli kitap Birinci dünya savaşından başlayarak Türkiye’nin son yüz yılını Sakarya nehri ekseninde anlatmaktadır. - sakarya destani kerem ozakman

—– İsyan ateşi —–

Sene dokuz yüz on dokuz,

Aylardan Mayıs,

Bir gemi çıkmıştı yola,

Adı Bandırma.

Umut,

   Yürek,

      ve gelecek taşıyordu,

Karadeniz üstünden Anadolu’ya.

Vakit gece yarısını geçmişti,

Telaşlıydı İsmail Hakkı kaptan.

Kıymetli yolcuları vardı İstanbul’dan.

Kıymetli de ne kelime, pırlanta değerinde.

Ve götürmeliydi onları,

Sağ salim,

   Aldığı gibi,

      Sapasağlam.

Her şey yolunda giderken,

Makinalar, uskurlar ve dümen,

Tıkır tıkır işlerken,

Bir İngiliz gemisi görünüverdi birden.

Bir telaş sardı güverteyi,

Bir korku,

   Bir heyecan,

      Bir endişe.

Bir çapanoğlu vardı bu işte.

Terakki mi haber almıştı da ihbar etmişti İngiliz’e,

Bir tesadüften mi ibaretti bu tehlike?

Anlayacaklardı bunu birkaç dakika içinde.

Uzaktaydı gemi henüz, dumanı üstünde.

Nefeslerini tutup beklediler öylece.

Neyse ki fark etmedi Allahtan.

Geçip gitti iskele tarafından.

Aradan epey vakit geçti.

Günbatısından sert bir rüzgâr çıktı.

Hava bozmuş, yukarıyı bulutlar sarmıştı.

Gökyüzü geceden koyu,

   Dalgalar insan boyu,

      Deniz can pazarıydı.

Tecrübeliydi kaptan, telaş etmedi ancak,

Filikaları hazırlattı her ihtimali hesaba katarak.

Sonra serdümene emir verdi;

“Haydi bre Göreleli,

Al pupaya şu rüzgârı.”

İkiletmedi serdümen kaptandan gelen emri.

Pupasına aldı deli deli esen yeli.

Okumaya devam et  Tankerimiz Bidon Boru Hattımız Katırdır Bizim!

Rüzgarı arkasına alan Bandırma,

Çullanan dalgaya bodoslama daldı.

Makinasının yettiği kadar yol aldı.

Pruvasında dalgalar vardı, baş üstüne çıkan.

Güvertede sular diz boyu, ortalık toz duman.

Yamandı bugün Karadeniz, çok yaman.

Boş durmadı mürettebat.

Çarkçıbaşı Hacı Süleyman’ın talimatıyla,

Ateşçiler Rizeli Mansur,

ve Koyun hisarlı Halit,

Kömüre kürek kürek yol verdiler üç vakit.

Kömürü gören makina biraz daha hırslandı,

Makinası hırslanan uskur biraz daha hızlandı.

Önce Karasu açıkları,

   Ardından Zonguldak,

      Sonra Sinop derken,

Görünüverdi karşıda Samsun’un kıyıları.

Onca tehlikeden sonra,

Yanaştılar siya siya.

Bastı ayakları en nihayet karaya.

İşte o gün, takvimin yaprakları dururken,

On dokuz Mayıs bin dokuz yüz on dokuzda,

Kemal Paşa ve arkadaşları,

Samsun’da yaktılar kutsal isyan ateşini.

ve bitirmeye and içtiler,Emperyalistlerin bu topraklardaki işini.


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir