BAKIŞ

3. 5. 2020 - ahmet kilicaslan aytar

ABD  ekonomik ve siyasi alanda uluslararası dengeleri belirliyor.
Ancak Rusya ve Çin’in bölgelerinde ve küresel bazda artan güçleri beraberinde,
Yeni askeri ve ekonomik birliktelikler ortaya çıkıyor.
Tek kutuplu ekonomik ve  siyasi sistemin var olduğu yapı çok kutuplu bir yapı ile tehdit ediliyor.
Dönüşümde üreyen türlü tehdit küresel barışı tehlikeye atıyor.

*
Bu yüzden ABD önceliğini korumak,
Bir ülke veya ülke grubunun meydan okuyabileceği fikrinin aldatıcılığını göstermek durumundadır.

*
Nitekim “Ticaret Savaşları” ile küresel liberal ekonomiye yeni bir yön vermenin çabasını sürdürüyor.
Ekonomik, politik, teknolojik ve askeri alan eğilimleriyle insani çabanın büyük ölçüde arttığı, mekanın devrildiği şu süreçte;
Kıyamet gibi dünya silah gücü karşısında “Güvenlik” konusunda yaşanan sorunları aşmak için;
Stratejik karar vermeyi  “Uzay’dan Alan Kontrolüne ” taşıyor.
Kısaca küresel liberal düzeni küresel enformasyonel düzene dönüştürüyor.
Elbette geçiş zaman alacaktır!


*
Ancak 1993′ ten beri HIV virüsü, Kazanılmış Bağışıklık Yetersizliği Sendromu (AIDS) hastalığına yol açıyor.
Her yıl 1.7 milyon insana bulaşıyor, yılda 1 milyon can alıyor.

*
2003’te SARS-CoV-1 virüsü 26 ülkeyi vurdu.
Dünya çapında 8 binden fazla kişiye bulaştı ve 774 ölü bıraktı, hâlâ aşısı yok!

*
17 yıl sonra bugün yeni bir koronavirüs ortaya çıktı.
Hiçbir ülkenin yaşam ve refahını tehdit eden bu virüse karşı hazırlığının olmadığı görüldü.
SARS-CoV-2 ile bütün dünyada 3.5 milyondan fazla teyit edilmiş vaka bildirildi.
Şimdilik 240 binden fazla ölü bıraktı.

*
Pandemi dünyayla yüzleşen tek tehdit değildir.
Ancak erken uyarının mevcut olduğu silahlı çatışmalardan,
Ya da ağır çekimde yaşamı tehdit eden iklim değişikliğinden farklı olarak:
Pandemi beklenmedik şekilde ortaya çıkıyor…

*
SARS-CoV-2 pandemisi de böyle geldi.
II. Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez küresel  sistemde çok ciddi  zorluklar oluşturdu.
BM sistemini oluşturan;
Uluslararası Para Fonu: Dünya Bankası: Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması:
Dünya Ticaret Örgütü: Dünya Sağlık Örgütü gibi uzman ajansları vurdu.
Temelde kolektif güvenlik, saldırganlığı caydırıcı ve yenilgiye uğratacak şekilde tasarlanan BM sisteminin,
Savaşlardan daha çok ölümcül olabilecek yeni tehditlere uyum sağlamasının gerekliliği görüldü.

*
Son yıllarda ticaret düzenlemeleri, iklim değişikliği, insani yardım ve sağlık gibi bir dizi alanda ortaya çıkan aktörler,
Küresel yönetişimin artan parçalanmasına katkıda bulundu.
Ancak hiç biri son zamanda çağ değiştirmeye yazan ABD gibi,
İster tek başına ister ittifaklar ve kurumlar aracılığıyla ortak sorunlara ortak yanıtlar verme sorumluluğunu elden bırakmadı…

*
Virüs saldırısı sürerken ABD’de Trump yönetimi,
Aralık sonunda Çin’in virüsün insandan insana bulaştığı çağrısını reddetti, kısıtlamalara gitmedi.
11 Mart’a kadar da SARS-CoV-2’yi küresel bir salgın olarak ilan etmedi.
110’dan fazla ülkede 118 bin enfeksiyon vakasından sonra,
2020 mali yılında  Dünya Sağlık Örgütü için 123 milyon dolar da dahil olmak üzere,
3 milyar dolarlık küresel sağlık fonunu kesmeyi önerdi!
Halbuki erken uyarı ve olgu bulma misyonları pandemilerde kritik öneme sahipti…

*
Şimdi Trump yönetimi, SARS-CoV-2  virüsünün  “Çin menşeli”,
Hastalığın kökeni konusunda Halk sağlığı uzmanlarının da aynı düşüncede olduğunu işliyor.
Virüsün neden olduğu bozulma bağlamında ABD hükümetinin en üst düzeyinde  paranoya artmıştır!
Çin, Washington’da Demokratlar ve Cumhuriyetçilere  ana hedefidir…

*
Dışişleri Bakanı Pompeo, Çin’in gönderdiği SARS-CoV-2 örneğini daha 2 gün önce ABD’ye ulaştığını belirtti.
Wuhan virüsünün kasıtlı serbest bırakıldığı iddiasıyla,
ABD mahkemelerinde Çin varlıklarını hedefleyen bir dizi koronavirüs davası açıldı.
Trilyon dolar etiketli yaptırımlar konuşuluyor.

*
Ancak, Çin Komünist partisinin  virüs yoluyla savaş ilan ettiği fikrini zorlayanlar,
Pekin’deki hükümetin neden en büyük ihracat pazarını yok etmeye istekli olduğunu açıklayamıyor.
ABD ekonomisi çökerse Çin ekonomisinin büyük bir kısmının onunla birlikte gideceği görmezden geliniyor.

*
1 Mayıs’ta ABD İstihbarat Topluluğu,
SARS-CoV-2’un “İnsan yapımı olmadığını veya genetik olarak değiştirilmediğini” açıkladı.
Bununla birlikte, virüsün Çin’de bilimsel bir tesiste bulunabileceği,
“Enfekte hayvanlarla temas yoluyla” ya da “bir laboratuvardan kaza sonucu” sızmış olabileceği olasılığını gözardı etmedi.
Virüsün laboratuvar bağlantısının olup olmadığı incelemesinin devam edeceği belirtildi.

*
Çin, hâlâ mevcut sistemin güçlü bir destekçisi olmaya devam ediyor.
31 Aralık’ta Dünya Sağlık Örgütüne koronovirüs salgınını bildirdi.
Ancak Dünya Sağlık Örgütü’nün  Çin ile ortak misyonu 16 Şubat’a kadar başlamadı.
Çin şimdilerde  virüsten etkilenen ülkelere önemli ölçüde  yardım sağlıyor.
Bir taraftan da ekonomisini harekete geçiriyor.
Asya Altyapı Yatırım Bankası ve “Bir Kemer Bir Yol ” girişimini paralel bir mekanizma haline getiriyor.

*
ABD’nin virüs bahanesiyle Çin’le bir çatışmaya girme girişimi,
Küresel sağlık işbirliği de dahil olmak üzere küresel sistemi daha da istikrarsız hale getirecektir.
Küresel sağlık için daha fazla ABD finansmanı ulusal ve ikili kanallara gidecek,
Ya da Çin ve diğer rakipleri dışlayabilecek daha küçük bir sağlık kuruluşu desteklenecektir.

*
Şimdi yeni bir düşünce daha gelişiyor.
Salgına maruz kalan herhangi bir ülkenin, iletişim ve şeffaflık konusunda daha yüksek bir ahlaki yükümlülük talebinde bulunması!
Pandemi azaldığında Çin’in bu şeffaflık testiyle karşılaşması istenebilir.
Büyük olasılıkla Çin içişlerine ilişkin böyle çok taraflı bir soruşturmaya direnecektir.
Yine de, uluslar bir çerçeve geliştirebilir;
Böylece “ilk uyarılar, şeffaflık ve erken anlama” için neler yapıldığı konusunda ortak kararlar alınabilir.

*
Ancak küreselleşmeye dayanan bu sorunların kalıcı olarak üstesinden gelinemeyeceğine yönelik bir düşünce bulunuyor.
Küresel sistem ya da çok taraflı sistem;
SARS-CoV-2  gibi ulusötesi tehditleri tek başına ele alamaz.
Çünkü bu tür tehditler, tamamen geri döndürülemeyen küreselleşmeyle bağlantılıdır.

*
1993′ te HIV virüsü, 2003’te SARS krizinde olduğu gibi SARS-CoV-2 pandemisinin kökenleri de,
Sadece bir bölgeye maledilemez.
Aksine bunlar devletlerin iç dinamikleriyle yakın etkileşime giren dış güçlerden kaynaklanır.
Bu nedenle, iç güvenlik açıklarını azaltmak çok önemli bir ilk adımdır…

*
SARS-CoV-2 ile başarıyla mücadele eden ülkeler;
Tayvan, Hong Kong, Güney Kore ve Singapur,
SARS tarafından harap olduktan sonra halk sağlığı ve erken uyarı sistemlerine iyi yatırım yapan ülkelerdi.

*
ABD ve diğer ulusların fonları kesmek yerine,
BM Güvenlik Konseyi’ni  zorunlu raporlar düzenlemesine,
Dünya Sağlık Örgütü’nün vaka bulma misyonunu zorlamaları  gerekiyor.

*
Özellikle Çin gibi küresel yönetişimde lider olmayı hedefleyen ülkelerin de,
Gerçekleri bulmayı ve uluslararası izlemeyi engelleyen egemenliğe ve müdahaleye karşı mevcut tutumlarını,
Değiştirmesi gerekiyor.
Herhangi bir devletin  bir salgını derhal bildirmemesi, gizlemesi,
Uluslararası bilgi toplama misyonlarına izin vermemesi saldırganlıkla eşdeğer olmalıdır.

*
Birinin diğerinin davranışını sorumsuz ve tehlikeli bulmaması için,
Hem ABD’nin hem de Çin’in, bir “koruma sorumluluğu” kadar,
Dünyanın bir “bilgilendirme sorumluluğu” normuna ihtiyacı bulunuyor.

*
Ülkeler binlerce insanın hayatını kaybetmesi,
Trilyonlarca ekonomik zarara katlanılması ardından kolayca anlaşabilmelidir…

3. 5. 2020


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir