İttihat ve Terakki’nin kudretli ismi Cemal Paşa’nın torunu Hasan Cemal’in sözde ‘Ermeni Soykırımını’ kınamak için paylaştığı mesaja şaşıranlara şaşıyorum.Hasan Cemal bunu ilk kez yapmıyor ki! Kendisinin Erivan’daki sözde Soykırım Anıtı’nda saygı duruşunda bulunmuşluğu bile var.

Dedesi büyük ihtimalle Ermeni çeteleri tarafından öldürülmüş Hasan Cemal’de ‘Stockholm Sendromu’ belirtileri görüldüğü kesin. Hatta ‘Celladına aşık idam mahkumu’ benzetmesi de yapılabilir . Ama bence bu ruh halinin altında yatan başka bir şey var. Hasan Cemal ve sözde soykırımı kınamak için sıraya giren arkadaşlarına bir nokta koyup 55 yıl geriye gidelim. Türkiye’de ilk kim ‘sözde soykırımdan’ bahsetmiş tanıyalım.

Tarih 6 Mayıs 1965.

Kırklareli Vaizi Fetullah Gülen, nedendir bilinmez dönemin Ermeni Patriği Şinork Kalutsyan’a bir mektup yazıyor.

O tarihte bırakın Türkiye’yi, dünyanın hiçbir yerinde sözde Ermeni soykırımından bahseden yok.

Bakın o mektupta FETÖ elebaşı Patrik’e ne diyor…

“1915 senesinde Ermenilere gerçekleştirilen büyük soykırımı lanetle yad etmeden geçemeyeceğim. Hz.İsa’nın çocuklarının Müslüman geçinen cahiller tarafından katledilmesini esefle kınıyorum!”

Sene 1965… Adam Kırklareli’nde vaiz. Ve böyle bir mektup yazıyor! FETÖ’nun kusursuz bir CIA projesi olduğunu gösteren ilk işarettir bu mektup. Kısa bir süre sonra ASALA terörü başlar. Onlarca diplomatımız Ermeni teröristler tarafından katledilir. Sözde soykırım tezi artık bütün dünyada bilinmektedir.

FETÖ elebaşına büyük anlamlar yükleme derdinde değilim. Ancak bu mektup ve sonrasında yaşananlardan anlıyoruz ki, ne FETÖ belası ne de sözde soykırım iddiaları bir günde ortaya çıkmamış. Üzerinde çalışılmış, uzun vadeli planlar söz konusu.

Ve bu planları içerden devşirdikleri kullanışlı hainlerle hayata geçiriyorlar. Şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden yazar Aytunç Altundal, FETÖ elebaşı için “Kimliğini gizleyen başka dine mensup bir ajan” demişti. Hatta FETÖ elebaşının 1988’de Vatikan’da görüştüğü Papa 2.Jean Paul tarafından gizli kardinal olarak atandığını iddia etmişti.

Aynı iddia bir FETÖ iddianamesinde biraz daha detaylandırıldı. Papa’nın 100 yıldır kullanmadığı “in pecture” uygulamasıyla Gülen’i “Kilisenin bağrına bastığı gizli evladı” olarak atadığı bilgisine yer verildi.

Bütün bunları niye anlattık? Bu sözde soykırım iddiaları öyle hafife alınacak meseleler değil. Adamlar yarım yüzyıl önce FETÖ üzerinden bu projeye başlamışlar. Türkiye’yi köşeye sıkıştırmayı, katliamcı bir devlet olarak uluslararası arenada yalnızlaştırmayı ve son aşamada Ermenistan için toprak talebinde bulunmayı hedefliyorlar.

Cemal Paşa’nın romantik torunu da dahil herkese meselenin ciddiyetini anlatmak zorundayız.

Çünkü bu projeden asla vazgeçmeyecekler… Kilisenin gizli evlatları bunu her 24 Nisan’da bize hatırlatıyor.