Kriz nihai kriz mi yoksa eşitsizlik zengin olmanın motoru mu?

Kriz nihai kriz mi yoksa eşitsizlik zengin olmanın motoru mu? - bulent esinoglu 1

Kriz nihai kriz mi yoksa eşitsizlik zengin olmanın motoru mu?

Bildiğiniz gibi kapitalizmin iki krizi vardır. Dönemsel kriz ve yapısal kriz.

Dönemsel krizler üretim ve dağıtıma karşılık gelen sermaye hareketlerinin birbirini karşılamaması nedeniyle gelen periyodik krizlerdir.

Yapısal krizler ise, paradigma değişimi gerektiren, o zamana kadar yapılanları yıkıp, yerine yenisini yapma krizleridir. Yaratıcı yıkım sözü buradan çıkar.

Kapitalizmin içinde radikal dönüşümler olur. Bu dönüşümlerde büyük sermayedarlar, küçük sermayenin ve çalışanların üzerine çökmesi ile sonuçlanır. Yapısal dönüşüm sözcüğü bunu kast eder.

Nihai krizi henüz yaşamadık. Her halde nihai krizden kast edilen, kapitalizmin tamamen ortadan kalkması ve yerine başka bir üretim/dağıtım ve birikim modelinin gelmesi demek olsa gerek.

İşaretler odur ki, insanlığın kapitalizmin en son modeli olan, Finans Kapitale olan güvensizliği, çok yüksek sevilerde cereyan etmektedir.

Feodalizmin yıkılıp, yerine kapitalizm kurulurken de bir alt üst olma durumu olmuştu. Keza Kapitalizmin son birikim modeli finans kapital gelirken de epeyce bir alt üst oluşlar yaşandı.

Sovyetler Birliği dağıldı. Amerikan servet sınıfı için dünyadaki tüm engeller kakmış oldu.

Zenginlerin zenginleri kazandırdığı, çalışan ve küçük sermaye sahiplerinin kazançlarının yaşamlarını sürdürmeye yetecek ücret ve kazanç sağlayamadığı bir durum ortaya çıktı.

Servet sınıfı, çalışanlarına yeterli ücret vermek yerine borç/kredi verme sistemi olarak finans sitemini yaşadık, yaşıyoruz.

Bunun için imtiyazlı servet sınıfı; banka sahipleri, fon sahipleri, bankerler çalışan yoksullara kredi vermeye başladı.

Sistem o kadar tıkandı ki, şimdi krediden de vaz geçip, paraları uçaktan aşağı atmak gibi garip çözüm arayışlarına girdiler.

İnsanlar arasındaki eşitsizlikten yararlanarak zengin olma tavan yaptı.  Yani zenginliğin temel kaynağı ve yaratıcısı eşitsizlik oldu. Üretip, kar üzerinden yürümek yerine, kâğıt alıp kâğıt satarak, üretmeden kar etme sitemi ortaya çıktı.

Gelir dağılımındaki bozukluk ve eşitsizlik adeta zengin yaratmanın motoru gibi işlev gördü. İnsanlığın ürettiği teknolojinin mülkiyeti de servet sınıfı tarafından gasp edilince, işsizliğe sahip çıkan kimse olmadı. Finans kapital işsizliği ne kadar artırırsa kendini o kadar çok güvende hisseder oldu.

Finans kapitalin getirdiği ve servet sınıfı ile ortak olan iktidarların da işsizlik diye bir sorunları olmayınca, insanlık için köklü bir değişiklik kaçınılmaz oldu.

Bu düşüncelerden hareketle, bu krizin nihai bir kriz olduğu kanaatindeyim.

Finans sisteminin, bir spekülasyon sistemi olduğunu, borçları serbest dolaşıma sokarak yeni zenginler yaratma işlevinin tıkandığını ve karşılıksız basılmış tüm kağıtların foyasının, artık ortaya çıktığını düşünüyorum.

Mükemmel bir fırtınanın içine girdiğimizi söyleyebilirim. Yeniden kamulaştırmalar olursa hiç şaşırmayın. Dünya öyle bir alt üst oluştan geçiyor.

17 Mart 2020


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir