Bir Ülkede Cehalet, İhanetle Birleşirse, Halk Perişan Olur…

Açlık, yoksulluk hiçbir ülkenin kaderi değildir. - ali 5 2
,

Açlık, yoksulluk hiçbir ülkenin kaderi değildir. - ali 5 1

Açlık, yoksulluk hiçbir ülkenin kaderi değildir.

Açlık, yoksulluk, azgelişmişlik hiçbir ülkenin başına gökten zembille inmez. İnmemiştir.

İnsan eliyle yaratılır.

Liderler, siyasetçiler eliyle yaratılır.

Geri kalmışlığın, azgelişmişliğin temelinde cahillik, cehalet vardır her zaman.

Bir de cehalet, İhanetle birleşirse, toplumda sefalet, perişanlık başlar.

Sonra da o ülkede Ortaçağ yasaları geçerli olur. Adalet ayaklar altında ezilir…

Bilim, teknoloji, akıl, sağduyu önemini yitirir. Batıl inançlar, hurafeler, safsatalar ön plana geçer.

Düşünebiliyor musunuz, bir ülkede, koca bir adam, emekli Tuğgeneral; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski askeri başdanışmanı, çıkıp diyecek ki:

“İslam Birliği olacak mı, olacak. Nasıl olacak? Mehdi Hz. geldiği zaman. Peki, Mehdi ne zaman gelecek? Allah bilir. Peki, bizim bir işimiz yok mu, ortamı hazırlamamız gerekmez mi? İşte ASSAM bunu yapıyor.”

  1. yüzyılda “Mehdi” bekliyor komutan… Bir başka doçent de deve sidiğinin faydalarını anlata anlata bitiremiyor…

Bu ülke bir karış ilerleyebilir mi? Çağdaşlaşabilir mi?

Bir siyasal parti de çıkmış AKP’nin emperyalizme karşı mücadele verdiğini söylüyor.

Bir taraftan mehdi bekleyeceksin, bir taraftan halkına deve sidiği içereceksin, ondan sonra da emperyalizme karşı savaş vereceksin.

Buna kargalar bile güler…

Liderler, siyasetçiler ve kodamanlar halkın cahilliğinden, cehaletinden yararlanarak, yalan – talan düzenini kurarlar ve halkın kanını son damlasına kadar sömürürler.

Zenginliklerine zenginlik katarlar.

Trilyonlara sahip, bir eli yağda, bir eli balda yüzlerce genç, politikacı çocuğu var ülkemizde…

Hiçbir iş yapmadan, Avrupalarda, eğlence mekânlarında keyf çatıyorlar.

18 yıldır bu dönemi yaşıyoruz biz…

Uygarlığın, bilimin, insanlığın altından girip üstünden çıktılar.

Toplumda ne ahlak kaldı, ne gelenek, ne görenek… Tacizler, tecavüzler, açlık, yoksulluk bu milletin üstüne kara bulutlar gibi çöktü.

Günlük olaylardan oldu.

Okumaya devam et  Önce anlaşılmaz gibi görünür!

Ama bu sömürü ve cehalet düzenin geçmişi, Osmanlı döneminin sonlarına dek uzanır. Bu ortam, Atatürk’ün Cumhuriyeti ilan etmesiyle son buldu.

Bir grup ihanet erbabı,  Kurtuluş Savaşında bile emperyalist güçlerle işbirliği yapmış vatanını, milletini sırtından hançerlemişti.

Mustafa Kemal bunların çoğunu yargı önüne çıkardı. Bazıları ise yurt dışına kaçtı.

İnönü zamanında çıkarılan bir afla sonradan ülkemize geri döndüler.

Atatürk devrimlerinden sapma, gericilik tohumlarının ekilmesi ve yaşadığımız bugünkü bozuk düzenin başlangıcı 40’lı yılların sonuna doğru ortaya çıktı.

Köy enstitüleri kapandı. İmam hatipler, Kuran kursları, tekkeler, tarikatlar yeniden açıldı.

Atatürk’ün adaletinden kaçan emperyalizmin yerli işbirlikçileri yeniden önemli görevlere getirildiler. Atamızın kızağa çektiği bazı devlet adamları yeniden önemli makamlara atandılar.

Ama burada hemen çok önemli bir noktaya değinip, yanlış anlaşılmaların önünü keseyim:

Atatürk, İsmet İnönü, M. Fevzi Çakmak, M. Kazım Karabekir, Fahrettin Altay ve daha birçok komutan Kurtuluş Savaşı komutanlarıdır ve emperyalistleri ülkemizden kovan, denize döken komutanlardır.

Her zaman tarihimizde önemli bir yere sahip olacaklardır. Her zaman rahmetle ve şükranla anılacaklardır.

Bizim sözünü ettiğimiz sapmalar, keşke yapılmasaydı diyebileceğimiz küçük yanlışlardır. Sonradan Menderes gibi emperyalizm işbirlikçilerinin elinde bu küçük yanlışlar, büyük karşı devrimci oluşumlara dönüşmüştür. Öteki sağcı iktidarlar döneminde de artarak devam etmiştir.

Ve 1950’den sonra Menderes iktidarı ile gericilik, yobazlık yurt yüzeyine hızla yayılmış ABD emperyalizmi açıktan savunulur hale gelmiştir.

1968’lerde Dolmabahçe’de Amerikan filosunu kıble yapıp namaz kılanlar emperyalizmin işbirlikçileriydi.

O sıralarda Deniz Gezmişler, mahir çayanlar “Tam bağımsız ve geçekten demokratik Türkiye” diye bağırıyorlardı.

  1. Filonun karaya çıkan Coni’lerini denize döküyorlardı.

İşte devrimci Atatürkçü gençlerle, yobazlar arasındaki fark bu.

Bir ülkede yöneticiler, politikacılar emperyalizme karşı savaş vereceklerse önce Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkmalılar ve çağdışı, yoz, ilkel Arap düşüncesinden kurtulmalıdırlar…

Okumaya devam et  MK ULTRA PROJESİ : ELEKTROMANYETİK MİKRODALGANIN VE ZİHİN KONTROL TEKNOLOJİSİNİN ASKERİ KULLANIMI

([email protected])


Comments

“Bir Ülkede Cehalet, İhanetle Birleşirse, Halk Perişan Olur…” için bir yanıt

  1. mahmut demirkoll avatarı
    mahmut demirkoll

    cehaletle hiyanet birleşirse hdp ..pkk chp olur

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir