Sınırlı paradan sınırsız paraya geçiş ve krizler

Sınırlı paradan sınırsız paraya geçiş ve krizler - bulent esinoglu 1

Sınırlı paradan sınırsız paraya geçiş ve krizler

Küresel krizin yaklaştığı şu günlerde, başımıza gelen bu krizlerden neden kurtulamıyoruz merakı içinde olanlara, bir nebze faydalı olacaktır diye yazdım.

Toprağın ve insan emeğinin kaderini, paranın yani piyasanın egemenliğine bıraktığımızdan beri krizlerden çıkamıyoruz.

Her şeyi parasallaştırabilirdiniz de toprak ve emek parasallaştırılamazdı. Kapitalizmin tüm çıkmazları buradan çıkar.

Paranın yozlaşması ve Finansal Vandalizm toplumda; yabancılaşma, aile çekirdeğini dağıtma, umutsuzluk, yoksulluk ve gelir eşitsizliğini beraberinde getirdi.

Paranın yozlaşmasından kast ettiğimiz şudur. Para başlangıçta bir metal tabanına bağlanarak, elde var olan metal (altın) miktarı kadar basılabiliyordu.

Paranın basımı, elde var olan altın miktarına endekslenince, sınırlı miktarda para basmak mümkün olabiliyordu.

Sınırsız para basımına gidilince, sınırsız para basma yetkisinin, kimde olması gerektiği sorusu vardı. Merkez Bankalarının ortaya çıkış nedeni buydu.

Finans kapital sistemine geçene dek, merkez bankaları ellerindeki altın miktarı kadar para basabiliyorlardı. Amerika’nın baskıları sebebiyle para ekonomisine geçtiğimizden bu yana, Merkez Bankası bağımsızlığı söz konusu oldu. Merkez Bankası yöneticileri seçilmiş değil atanmış kimselerdir. Bağımsızlığı son derece tehlikelidir. İlerleyen satırlarda açıklayacağım.

Sözde merkez bankası bağımsızdı ama rezerv para bulundurma zorunluluğu nedeniyle, Merkez Bankaları Dolar’a bağımlı kılındı. Basel Kanunları, Kemal Derviş eliyle uygulanır oldu.

Bir yandan merkez bankaları para basıyor. Öte yandan devletler tarafında yetki verilmiş sermaye sahipleri, yani ticari bankalar, kaydı para basmaya başladı.

Sözde merkez bankaları enflasyonu kontrol ederek, piyasadaki para miktarını kontrol edecekti. Lakin dolara bağımlı olan merkez bankaları bir türlü enflasyonu kontrol edemiyordu.

Kredi verilebilecek kimselere, ticari bankalar kredi vererek, belli kimselere alım gücü verdi. Böylece, yeni para üretme düzenini kurdular. Borca dayalı para yaratma sistemi…

Kredi verilemeyecek kurum kuruluşlara da kredi verilince, verimli çalışan şirket ile verimsiz olan şirket aynı sınıflandırmaya tabi oldu.

Para basıp kredi verdikçe, berbat şirketlerin yaşamasına yardım edilmiş oldu. Elbette verimli şirketler de bu yozlaşmış piyasa içinde yozlaşma durumunda kaldı.

Yozlaşan şirketler, hisse sentlerini borsada değerlendirdiler. Karşılıksız basılan paralar borsalara aktı. Büyük balonlar(köpükler) oluştu.

Şirket sahibi kimse, karşılıksız basılan paralardan borçlanıp, aldığı bu borç ile borsadan kendi hisselerini satın alarak, şirketin değerini yukarı çekebildi.

Lakin gerçekte şirket zombi şirket olduğundan, ortalık garip ve krizi önceleyen şirketlerle doldu.

Şimdilerde üstü örtülmeye çalışılan bir Amerikan krizi daha geliyor. Hatta uzmanlar tarih bile veriyorlar. 14 Ocak 2020 krizin tarihi olacakmış.

Bizim Merkez Bankamız her ne kadar bağımsız gibi görünse de esas itibariyle dolara bağımlı olması nedeniyle, Uluslararası Dengeleme Merkezine bağımlıdır. Rezerv para olarak dolar bulundurmak zorundadır. İstediğiniz kadar Başkanını siz belirleyin, Başkanın kurallarını belirleyen makam Dolardır.

Küresel krizin yeni bir ödeme, ya da para sitemini ortaya çıkaracağını umuyorum. Lakin bu konuda devletlerin antlaşmaları çok zor olacak.

22 Aralık 2019

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir