OPERASYONUN SAVAŞA EVRİLME TEHLİKESİ

15. 10. 2019 - ahmet kilicaslan aytar
ABD, güçlü bir merkezi hükümetin buyruğunda “Zengin azınlığı çoğunluktan korumak ilkesi üzerine kurulmuştur” temelindeki anayasasından yükseliyor..
Dört ulusal çıkarı,” Güvenlik, Refah, Değerler ve Uluslararası Düzende Liderliğini” yaptığı çok taraflı bölgesel ve ikili siyasi ve serbest ticaret anlaşmalarıyla koruyor.
Ancak işbu rekabet düzeninde “Altta kalanın canı çıkıyor.”
Demek ki, “altta kalmamak ” emperyalizme karşı birinci esastır.

*
Ancak Başkan B.Obama yönetiminin dış siyaseti, ABD’nin dünya liderliğini sorgulanır hale getirmiştir.
Ocak 2011’de Başkan Obama’nın “Birliğin Durumu” konuşmasında,” Tehlikede olan şey, Amerika’nın dünya haritasında yalnızca bir yer edinmesini sağlayan değil,
Aynı zamanda tüm dünyayı aydınlatmasını sağlayan liderliğini sürdürüp sürdüremeyeceğiyle ilgilidir” ifadesiyle,
Friedrich Nietzsche’nin, “Sen yeni bir kudret ve yeni bir hak mısın? Kendi kendine dönen bir çark mısın?
Yıldızları da zorlayabilir misin senin etrafında dönsünler diye?” ifadesindeki çatışmadan;
Statüko karşıtı devletler uluslararası sistemde normları belirleyen ve diğer aktörleri peşinden sürükleyecek bir süper güç eksikliğini  tartışmaya başlamıştır.
*
Bu yüzden ABD; Başkan Trump ile yeni bir emperyalist çağa geçmenin kararlılığını gösteriyor.
Bu Enformasyonel  Emperyalizmdir.
Sonuçta hem  gelişmiş ve istikrarlı ülkelerin hem de emperyal küreselleşmeyle henüz bütünleşmemiş istikrarsız devletlerin,
Yeniden ABD ekonomisine yatırım yapmaları öngörülüyor…

*
Nitekim Enformasyonel Emperyalizm’in gereği olarak, Washington; Pentagon ve CIA’ yı Ulusal Savunmaya geri getiriyor.
Uluslararası ticaret anlaşmalarından geri çekiliyor.
Eski düzeni belirleyen hükümetlerarası yapılar tasfiye ediliyor.
Bu başlıklarda  Ticaret Savaşları yürütülüyor…

*
Ancak bir askeri müdahaleye başlamak kadar sona erdirmekte zordur.
Çünkü askeri müdahalelerde yurtdışına asker gönderilmesi sırasında bir çıkış stratejisi öngörmek, savaşın belirsizliği ve anlaşılmaz doğası  karşısında gerçekçi değildir.
Şimdi ABD’nin Suriye ve Afganistan’dan çıkarken çıkış stratejisinin hazır olduğu anlaşılıyor…

*
Başkan Trump’ın Orta Doğu stratejisi aynı zamanda ABD birliklerinin bölgeden çıkış stratejisidir.
1- Rusya ile rekabeti koordinasyonla geliştirerek bir ABD-Rusya ortaklığı ile Suriye krizine siyasal çözüm bulma,
2- Yeni Suriye’nin kurulması ortak girişiminin başarıya ulaşmasını baltalayan girişimlerin uluslararası kamuoyu iradesinin açık ihlali olacağı kararlılığını gösterme,
3- Müslüman Kardeşler İdeolojisi, siyasi liderliğini ve İslamcı Cihadçı terör örgütlerini ortadan kaldırma,
4- Sünni Arap tarafları barışa ivmeleyerek İsrail- Filistin Barışı’nı sağlama,
5- İran’ın nükleer bomba kullanma olasılığını engelleme üzerine kuruludur.

*
Bu kapsamda Washington ve Kudüs; Rusya ile rekabeti koordinasyonla geliştirerek bir ABD/İsrail-Rusya ortaklığı oluşturmuştur.
Astana süreci boyunca Suriye destekçisi Rusya Devlet Başkanı V.Putin ve İran Cumhurbaşkanı H.Rouhani’de,
Suriye’nin topraklarının tamamında kontrol sağlamasını meşru hak olduğuna  mütemadiyen dikkat çekmiştir.

*
Rusya ve İran;
1- Türkiye’nin kuzey Suriye kaynaklı güvenlik kaygılarının ancak Kürtlerle sorununu diyalogla çözmüş bir Suriye’nin egemenliğini tüm topraklarında kurmasıyla giderebileceğini,
2- Türkiye’nin güvenlik kaygılarını gidermek ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak üzere  Adana  Mutabakatı’yla  hukukî bir  zemin oluşturulmasını,
3- Bu mekanizma aracılığıyla Suriye ile siyasi ilişki kurmayı hedeflemesini,
4- Böylece Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyi ve Fırat’ın doğusu ile ilgili olarak ABD ile güvenli bölge pazarlığını sonlandırmasını öngörüyorlar.

*
Aksi halde,
1- Fırat’ın doğusunda olası bir karışıklıkta,  Demokratik Birlik Partisi’nin “Pi vay Di” nin taleplerini Suriye rejimi doğrultusunda güncelleyeceğini,
2- Halk Koruma Birlikleri’nin “Vay Pi Ci” nin Suriye ordusuna katılacağını,
3- Türkiye’nin Suriye’ye düzenleyeceği bir operasyonun, savaşa evrileceği mütemadiyen  vurguladılar.

*
Bugün 7.gününde olan Türkiye’nin, “Pi Vay Di ” ile  “Vay Pi Ci “ye karşı başlattığı operasyonda;
ABD sürdürülen pazarlıklarda Türkiye’ye;
1-  Türkiye’nin “Fırat Nehri’nden Suriye- Türkiye- Irak sınırına kadar uzanan 32 kilometre derinlikte bir bölge üzerinde tam kontrol talebini değil,
2-  32 kilometre derinlikte ve 120 kilometre uzunluğunda bir cepte Türkiye’yi güvence altına almak planını kabul ettirmiştir.

*
Nitekim Türkiye, 9 Ekim’de  ABD öngörüsü doğrultusunda,  “Akçakale- Ceylanpınar arasında 120 km. boyunca ve 32 km. derinlikte bir cepte,”
Güvenli bölge kurma operasyonuna girişmiş.
Bugün, çatışmalar sürüyor olsa da,  “Pi Vay Di ” ve ” Vay Pi Ci” nin elinde olan Rasüleyn’i ve Tel Abyad’ ı ve bu ikisinin arasındaki M4 otoyolu bölümünü ele geçirmiştir.

*
Türkiye’nin operasyonu sonrası ABD birliklerinin Suriye’nin kuzeyinden tamamen çekilmesi kararı alınmış,Ardından Rusya, Esad rejiminden aldığı yetkiyi Suriye’nin bütün bölgelerine dağıtmak üzere,
Suriye çözüm sürecine dâhil olan tüm taraflara ülkenin kuzeydoğusunda insani felaketi önlenmeye yönelik tedbir alma çağrısında bulunmuştur.

*
Ve Adana Mutabakatı gereğince Türkiye’nin sınır güvenliği eylemleri gerçekleştirmesi gerekirken,
Suriye topraklarında askeri güçlenmesini düşmanlık olarak tanımlayan ve  operasyonu uluslararası hukuka aykırı olduğunu savunan,
Esad’ın rejimi ordusu  Kobani ve Menbiç’e hareketlenmiştir.
Bu sırada Rus Hava Kuvvetleri’nin gerilimi azaltma bölgesi ilan edilen İdlib ilinde hava saldırısı düzenlemesi dikkat çekicidir.

*
Türkiye operasyonunu  başlattığı andan beri bütün dünyadan protesto ediliyor.
Şu an operasyon devam ederken ve Türk askeri kuzeydoğu Suriye’de yavaş yavaş ilerlerken, “Pi Vay Di ” ve ” Vay Pi Ci” nin  çöküşüne dair bir iz bulunmuyor.
Kürtler ABD’nin belirlediği bir stratejide, ABD kaynaklı silah stoklarıyla yüklü ve savaşmaya devam ediyor..

*
Bu noktada Suriye Demokratik Özerk Yönetimi ile Suriye Arap Cumhuriyeti arasında beklenen anlaşma gerçekleşiyor.
ABD destekli Suriye Demokratik Özerk Yönetim’nin Kürt liderleri, Lazkiye yakınında  Hmeymim Rus hava üssünde Esad rejimi yetkilileriyle askeri bir anlaşma yapıyor.
“Pi Vay Di” sözcüsü “Rejim ve Özerk Yönetim arasında yapılan anlaşma ilk adımdır.
Bu adımdan sonra bunun içeriğini doldurmak için diyalog ve görüşmeler olacaktır” diyor.

*
Anlaşmanın ana hatları şu şekildedir:
1- Suriye’nin egemenliği ihlal edilmiştir. Bu egemenliği korumak için sınırı beraber korumak gerekiyor.
2- Suriye askerleri Derik’ten Fırat’a kadar yerleşecek ve Suriye bayrağını kaldıracak ancak Suriye askerleri şehrin içinde bulunmayacaktır.
3- “Pi Vay Di” milisleri Suriye Arap Ordusu’nun 5. Kolordusu olmuştur.
4-  Rejim kuzeydoğu eyaletlerinin özerk statüsünü kabul etmiştir.
5-  Ancak  anlaşmanın genel çerçevesi  birkaç gün sonra Şam’da yapılacak görüşmelerde  belirlenecektir.
5-  Suriye’nin kaybetmesi halinde kendisinin de kaybedeceğini bilen Rusya anlaşmanın garantörüdür.

*
Şimdi Türkiye Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Operasyonlarıyla aldığı Cerablus ve Afrin’de, gerilim azaltma bölgesi İdlib’te,
Son olarak Barış Pınarları operasyonuyla Menbiç ve Kamışlı arasında 120 km. buyunca ve 33 km.derinlikteki bir cepte;
Rusya’nın garantörlüğünde Suriye Rejim Ordusu ile kuşatılmış bulunuyor.
Operasyonun Savaş’a evrilmesi tehlikesi bulunuyor.

*
Rusya Devlet Başkanı Putin’in, Türkiye’nin Suriye operasyonuyla oluşturduğu kargaşadan çıkması,
Suriye’nin bütün bölgelerinde Esad rejiminin egemen olmasını sağlaması için,
Erdoğan’ı Rus ordusunun düşmanlığı ile doğrudan yüzleşmesini garanti edecek  sessiz bir ültimatom vermesinden başka bir yolu bulunmuyor.

*
Bu konuda ABD, Rusya’ya bir destek daha sunuyor.
Başkan Trump, “IŞİD’i yendikten sonra askerlerimizi Suriye’den çektim. Bırakalım Suriye ve Esad, Kürtleri korusun ve Türklere karşı kendi toprakları için savaşsın. Generallerime dedim ki, neden düşmanımızın toprağını korumak adına Suriye ve Esad için savaşalım?
Suriye’de Kürtlere kim isterse yardım edebilir, isterse Rusya, Çin ya da Napoleon Bonaparte bile yardım edebilir benim için fark etmez.
Umarım hepsi iyi işler yapar, biz 7 bin mil uzaklıktayız!” diyor.

*
Ardından Türkiye’den ithal edilen çelik alımı yeniden yüzde 50 oranında vergilendiriliyor.
Ayrıca Türkiye-ABD arasındaki ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkarılması görüşmeleri de donduruluyor.

*
Bu raund da, ABD’nin Irak’ın İslam Devleti’ne ve Levant’ta İŞİD’e karşı birlikte savaştığı  “Pi Vay Di ” ve ” Vay Pi Ci” nin Kürt savasçıları,
Erdoğan üzerinden kendilerini NATO’nun en büyük ikinci ordusu Türkiye’den daha iyi bir alternatif olarak sunmayı başarmış görünüyor…

15. 10. 2019

YanıtlaYönlendir

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir