2019 BM GÖRÜŞMELERİNDEN AKLIMDA KALANLAR

17-27 Eylül 2019 tarihleri arasında ABD’nin New York kentinde gerçekleştirildi. - umran unlu

17-27 Eylül 2019 tarihleri arasında ABD’nin New York kentinde gerçekleştirildi.

Birleşmiş Milletler Örgütü (BM), 24 Ekim 1945’te kurulmuş dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslar arasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak için kurulan uluslararası bir örgüttür.Dünyada “adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş,Uluslararası İlişkilerde,kuvvet kullanılmasını ilk olarak evrensel düzeyde yasaklayan ilk antlaşma Birleşmiş Milletler Antlaşması’dır.

74. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Salı günü New York’ta Genel Sekreter Antonio Guterres ve Genel Kurul Başkanı Muhammed Bande’nin açılış konuşmalarıyla başladı.

Guterres, “Sayın Bande, Nijerya’nın BM Daimi Temsilciliğini yaptı. Oldukça deneyimli, şiddet ve aşırılığın yayılmasını önleme, küresel iklim tehdidi, barışı ve güvenliği sağlama, insan haklarını ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmadaki zorluklarla ilgili değerli görüşler getirdi. İnsan haklarına saygısı ve cinsiyet ayrımcılığı konusundaki düşüncelerini takdir ediyorum. Yeni Genel Kurul Başkanı Bande’nin önceliği, barış, güvenlik, yoksulluğun ortadan kaldırılması, açlığın sıfıra indirilmesi, kaliteli eğitimin sağlanması, iklim değişikliği olacak” dedi.

 BM 74. Genel Kurul Başkanı Bande”Arabuluculuk, müzakere görevlerini üstleneceğim. Devam eden çatışmalara barışçıl çözüm yolları arayacağım. Yoksulluk, dışlanma ve cehalet gibi konuları çözmek için işbirliği sağlayacağım. Eğitimin kaliteli olması, ülkelerin eğitim kapasitelerini geliştirmek için özellikle öğretmenleri geliştirmek gerekiyor. Üye ülkelerle eğitim koşunda işbirliğini geliştireceğim” dedi.

 Amerika Başkanı Trump”ABD siyasi tarihindeki en büyük dolandırıcılık yaşanıyor. Demokratlar silahlarınızı, sağlık sigortalarınızı, oylarınızı, özgürlüğünüzü, hakimlerinizi her şeyinizi elinizden almak istiyorlar. Buna asla izin veremeyiz. Bataklığı kurutmak için savaşıyoruz. Ülkemiz hiçbir zaman olmadığı kadar tehlikede. Beni durdurmaya çalışıyorlar çünkü sizin için savaşıyorum.Başarılı görüşmeler yaptık. BM’de harika anlaşmalar yaptık ama basın haberini yapmıyor. Zamanınızı saçmalıklara harcıyorsunuz’dedi

İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif “Bizim tüm mesajlarımız açık ve net. Komşu ülkelere güvenliklerini ABD’den aldıkları silahlarla sağlayamayacaklarını söylüyoruz.ABD’ye bölgeye gelmesi için kapı açmaları, bölgedeki gerilimi artırmaktadır.Fiili durumda tek bir şey gerginliği azaltabilir. O da Yemen savaşına son vermeleridir.Bu savaşa bir an önce son verin. En iyi çözüm yolu budur. Suudi Arabistan’ın da bu hakikati en kısa zamanda anlayacağını düşünüyorum.Trump ile Ruhani arasında değil 5+1 ülkeleri ile Ruhani arasında görüşmelerin gerçekleşmesi ancak ABD’nin uyguladığı yaptırımları kaldırması ile mümkündür”dedi.

 Azerbeycan Dışişleri Bakanı Mammadyarov “Ermenistan uluslararası toplumu ve kendi halkını yanıltma girişimleriyle zaman harcamak yerine sürdürülmesi mümkün olmayan mevcut statükoyu devam ettirme girişimlerine son vermeli ve uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmeli. Erivan, tahripkar siyasi ajandasına ne kadar erken son verirse halklarımız da barış, istikrar ve iş birliğinden o kadar çabuk yararlanır.Ermenistan’ın aşikar ilgisizliği sorunun çözümünü engelliyor. Erivan, hem sözleri hem eylemleriyle süreci raydan çıkarıyor ve soruna en kısa sürede barışçıl çözüm bulma çabalarını sabote ediyor.Ermenistan, uluslararası toplumu ve kendi halkını yanıltma girişimleriyle zaman harcamak yerine sürdürülmesi mümkün olmayan mevcut statükoyu devam ettirme girişimlerine son vermeli ve uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmeli. Erivan, tahripkar siyasi ajandasına ne kadar erken son verirse halklarımız da barış, istikrar ve iş birliğinden o kadar çabuk yararlanır.”dedi.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ise Genel Kurul konuşmasında Azerbaycan’ın “uzlaşmak istemediğini” söyledi.

Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed”Biz bu konuda bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ama bunların hepsi geçici çözüm gibi görünüyor. Eğer ülkemize göçenler olursa onlara biz bakıyoruz. Ama Myanmar’da yaşayanlar için çok az şey yapabiliyoruz.Saddam Hüseyin meselesinde büyük güçler (Irak) ülkeye girdi. Bu işi 3 ayda bitireceklerini sandılar ama çok daha uzun sürdü. Fakat Kamboçya’da iki milyon insan katledildi, hiçbir şey yapmadılar

Tayland tarafının suçsuz ve silahlı güçlere katılmamış insanlara karşı yaptıklarını durdurması için gayretlerimizi sürdüreceğiz. Biz Filipinler’de de yıllarca barış görüşmelerinde bulunduk ve en sonunda başarılı olduk çünkü Duterte yönetimi özerklik vermeyi kabul etti. Fakat Tayland’da aynı durum söz konusu değil. Baştan itibaren söylediler ‘özerklik yok’ diye. Biz de bu savaşın özerklik veya bağımsızlıkla sonuçlanmayacağını düşünüyoruz. Öyleyse daha güvenli bir yol bulmak, Tayland’ın onlara özgürlük vermeyeceği gerçeğini kabul etmek en iyisi.Çin çok güçlü bir devlet. Onları yüz üstü bırakacak bir şey yapamayız. Çin’i kızdırmamak için sert olmayan yolları bulmak en iyisidir.Kapasitemiz yokken Çin’e karşı kavgacı olmaya teşebbüs etmiyoruz. Bu yüzden başka yolları deniyoruz.Malezya’ya birçok şey kaçak yolla girip çıkıyor. Bazılarını yakalayıp ele geçiriyoruz, bazılarını da yakalayamıyoruz.Bizim politikamız her ülkeyle, ideolojisi ne olursa olsun, içinde bir şiddet olmadığı sürece iyi ilişkiler kurmak yönündedir.”dedi.

BAU Küresel Eğitim Başkanı Enver Yücel”Dünya üzerinde karşı karşıya kaldığımız sorunların temelinde, insanların birlikte, barış içinde yaşayamaması, farklı inanç ve kültürlerin başka amaç ve çıkarlar için kullanılması yatıyor.Gelişmiş ülkelere baktığımız zaman bunu daha az görsekte, eğitime erişimin kısıtlı olduğu coğrafyalarda bu sorun göze daha fazla çarpıyor. Farklı kültür ve inanç mensuplarının saygı, hoşgörü ve barış içinde yaşayabilmesi için Medeniyetler İttifaki projesinde İspanya eski başbakanı Zapatero’ya böyle bir girişimi başlattıkları için teşekkürlerimi sunuyorum. Projenin bundan sonrası daha da gelişmeli, daha da kalıcı olmalı. Bir eğitimci olarak şunu söyleyebilirim ki, eğer çocuklarımızı genç yaşta, insanlık onuruna, farklılıklara ve çeşitliliğe saygı göstererek ve ortak bir insanlığa ait olma duygusunu geliştirerek eğitirsek, bizi çok farklı bir gelecek bekliyor. Küresel vatandaşlık eğitiminin temelinde daha barışçıl, hoşgörülü, kapsayıcı, güvenli ve sürdürülebilir toplumların destekçilerini yetiştirecek değerler yatıyor. 200 bini aşkın öğrenciye her seviyede eğitim hizmeti sağlayan bir eğitim ağının kurucusu olarak Birleşmiş Milletler uzman kuruluş ve enstitüleriyle işbirliği yaparak, birlikte yaşam kültürüyle ilgili projeler yürütüyor, müfredatlar oluşturuyor ve uyguluyoruz. Dünya’nın en önemli konusu, yine söylüyorum, birlikte yaşama kültürünün olmayışı. Bu hedefe ulaşmak için küresel vatandaşlık programı bütün ülkelerin gündemine, eğitim müfredatlarına girmeli. Yine 2030 hedefleri paralelinde Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ülkelerin müfredatlarına eklenmeli ve ilkeleri benimsetilmeli.Bizler müfredatlarımıza bu vizyonu yansıtacak dersler, konular koymalıyız. Avrupa’da bulunan Erasmus benzeri öğrenci değişim programlarının Medeniyetler İttifaki vizyonuna uygun bir kapsamda hayata geçirilmesi önemli. Bu vizyona proje ve çalışmalarımızla halihazırda katkı sunduğumuzu eklemek isterim. Global vatandaşlık, birlikte yaşam kültürü ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerini her kademede eğitim kurumlarımızda müfredatımıza entegre ettik. Farklı Afrika ülkelerinden öğrencilere okullarımızda burs vererek birbirleriyle kültürlerarası alışverişte bulunmalarına imkân sağlıyoruz. Bunun yanısıra, her yıl düzenli olarak dünyanın farklı üniversitelerinden farklı dil, din ve kültürlerden öğrencilerin katıldığı yaz okullarına, 10 yıldır İstanbul’da ev sahipliği yapıyoruz.Uzun vadede çatışmaların önlenmesinde gençlerimiz önemli rol üstleniyor. Çatışmaların önlenmesinde kapsayıcı bir yaklaşımla politika yapıcıların yanında sivil topluma kadınlara, gençlere ve dini liderlere rol verilmeli. Son olarak tüm bu vizyonun altında belirtmek istediğim, insanlar, ülkeler tarihleriyle ve kahramanlıklarıyla övünebilirler, fakat küresel vatandaşlık eğitiminin gereği olarak karşı tarafa yönelik kullanılan nefret dili ortadan kaldırılmalı. Özellikle okullarımızda okutulan ders kitaplarında, farklı inanç ve dinlere yönelik nefret dili ortadan ayıklanmalı. İşte o zaman bizim geleceğimiz daha iyi olur. Çocuklarımıza, torunlarımıza çok daha güzel bir dünya bırakmış oluruz.”dedi.

Hindistan Başbakanı Narendra Modi”Terör konusunda aramızda görüş birliği olmaması,BM yi oluşturan ilkeleri zedeliyor. Uluslararası toplumun terörle mücadelede birlikte hareket etmesi gerekir.2 Ekim’de Mahatma Gandhi’nin 150. doğum gününü kutlanacak.Gandhi’nin doğruluk ve şiddet karşıtı mesajının bugün dahi dünyadaki barış ve kalkınma için önemlidir”dedi

Pakistan Başbakanı İmran Han”Burada söylüyorum; Keşmirliler karşılık verecek ve iki nükleer güç Hindistan ile Pakistan karşı karşıya gelecek. Bunun sorumluluğu BM’nin omuzlarında. 1,3 milyarlık Hindistan pazarının yanında mı olacaksınız adalet ve insan haklarının mı?Bölgedeki asker sayısını 900 bine çıkardılar ve 8 milyon Keşmirliye sokağa çıkma yasağı uyguladılar. Herkesin Ulusal Gönüllü Organizasyonu’nu (RSS) anlamasını istiyorum. Tamamen Hitler ve Mussolini’den ilham alan, bir ırkın üstünlüğüne, Nazilerin inandığı aryan ırka inanan bir grup. İletişim çağındayız bana inanmayan Google’dan baksın.RSS’in Mahatma Gandi’yi öldüren ideoloji olduğunu ifade ederek, “(Hindistan Başbakanı Narendra Modi) Modi’nin başbakan olduğu Gujrat’ta 2002 yılında 2 bin Müslümanı katleden ve 150 bin kişiyi evsiz bırakan bu ideoloji, şimdi aralarında kadın, çocuk ve hastaların bulunduğu 8 milyon insanı Keşmir’de hayvanlar gibi hapsetti. Eğer bir yerde 8 milyon hayvan hapsedilseydi burada (BM’de) kıyamet kopardı.Modi’nin savunduğu Hindu ırk üstünlüğünün Hindistan’da felakete yol açacak,Keşmir’de sokağa çıkma yasağı kalkarsa ne olacak bu hiç düşünüldü mü? Keşmir halkı bulundukları durumu kabul mü edecek? 100 bin Keşmirli son 30 yılda öldü çünkü kendilerine verilen söz tutulmadığı için isyan ettiler. 11 bin kadının tecavüze uğradığı BM raporlarına geçti ama dünya hiçbir şey yapmadı çünkü Hindistan çok büyük bir pazar. Ne yazık ki para insan hayatının önüne geçmiş.Sokağa çıkma yasağı kalktığında ortalık kan gölüne dönecek. İnsanlar sokağa çıkacak ve 900 bin Hint askeriyle karşı karşıya gelecek. Hayvandan kötü muamele gören Keşmir nasıl karşılık verecek? Liderleri tutuklanmış, 13 bin genci kaybolmuş Keşmir ne yapacak? Sokağa çıkacaklar ve Hint askerlerinin hedefi olacaklar. Keşmir daha da radikalize olacak ve yeni Pulvama saldırıları olacak.Hindistan’da 180 milyon, dünyada 1,3 milyarın üzerinde Müslüman yaşıyor. Modi, Müslümanların ne düşüneceğini akıl etmiyor mu? Bir yerde 8 milyon değil 8 bin Yahudi bu muameleye maruz kalsaydı Yahudiler ne düşünürdü? Bu insanlar başka bir milletten ya da dinden olsaydı o grubun milleti ne düşünürdü? Biz başka bir tanrının yarattığı insanlar mıyız? Bunlar bizde acıya sebep olmuyor mu sanıyorsunuz?Keşmir’de tecavüzleri göreni, baskıya maruz kalan bir Müslümanı ve bu aşağılanmaya maruz kalan bir insanı, silaha sarılmaya mecbur bırakıyorsunuz. İnsanları böyle yaşamaya maruz bırakanlar, onları radikalize edenlerdir. Burada söylüyorum; Keşmirliler karşılık verecek ve iki nükleer güç Hindistan ile Pakistan karşı karşıya gelecek. Bunun sorumluluğu BM’nin omuzlarında. 1,3 milyarlık Hindistan pazarının yanında mı olacaksınız adalet ve insan haklarının mı?İyisi için dua edin ama kötüsüne de hazır olun. Eğer savaş çıkarsa Hindistan’dan 7 kat küçük Pakistan’ın iki seçeneği var. Ya teslim olacağız ya da özgürlük için sonuna kadar savaşacağız. Biz tek Allah’a inanıyoruz ve sonuna kadar savaşacağız. Eğer iki nükleer güç savaşırsa sonuçları sınırlarını aşar. Sizi uyarıyorum, tehdit etmiyorum çünkü savaşa doğru gidiyoruz. Bu BM için bir sınav çünkü Keşmir’e kaderini belirleme sözünü siz verdiniz. Zaman harekete geçme zamanı. Hindistan ablukayı kaldırmalı, tutukluları serbest bırakmalı ve Keşmir’e verilen söz tutulmalı ve ABD Hindistan’dan Cammu Keşmir’deki kısıtlamaları kaldırılmalı”dedi.

ABD Dışişleri Bakanlığının Güney ve Orta Asya’dan sorumlu Bakan Yardımcısı Wells”Kısıtlamaların kaldırılması ve gözaltına alınanların serbest bırakılması için hızlı bir şekilde harekete geçildiğini görmeyi ümit ediyoruz.Eğer her iki taraf (Hindistan vePakistan ) da isterse ABD Başkanı Donald Trump’ın arabuluculuk yapmaya isteklidir”

Suriye Dışişleri Bakanı Walid AlMoallem”Amerikan ve Türk güçlerinin ülkeden derhal geri çekilmeli,eğer kalmaya devam ederlerse, hükümetimiz topraklarını koruma hakkını saklı tutar,Türkiye’nin Suriye sınırında güvenli bir bölge oluşturma anlaşması imzalaması hukuk dışı bir yaklaşımdır.Suriye’deki çatışmalarda 400 bin’den fazla insanın öldüğünü ve milyonlarca insan ülkeden kaçtı.ABD ve Türkiye kuzey Suriye’de yasadışı bir askeri varlığını sürdürüyor.Yetkimiz olmadan bölgelerimizde faaliyet gösteren yabancı kuvvetler işgalci güçlerdir ve derhal geri çekilmelidirler. Eğer bunu red ederlerse, “uluslararası hukuktan doğan her türlü hakkımızı kullanırız.uzun süredir devam eden ülkedeki istikrarsızlık başka bir diğer komşu ülkelerin Suriye topraklarına defalarca yaptıkları saldırılarla şiddeti tırmandırırken İsrail’i bölgedeki gerilimi artırmakta .Golan tepeleri Suriye’nin bir parçasıdır ve sonsuza dek Suriye’nin olacak.Bunun aksini düşünmek büyük bir yanılgıdır.ABD ve Türkiye, Suriye’nin kuzeyindeki yasadışı askeri varlıklarını sürdürüyor. Suriye’nin kuzeyinde sözde güvenlik bölgesini müzakere etmek ve kurmak gibi bir küstahlık gösteriyorlar. Bu uluslararası hukukun ve BM yönetmeliğin ihlalidir.Suriye’deki tüm yabancı askeri birliklerin ülke topraklarından çekilmeli Aksi halde uluslararası hukuka uygun olarak her türlü karşı önlem alma hakkına sahibiz”dedi.

Hüseyin Ali, “Hiç kimse Suriye’yi umursamıyor. Her ne kadar DEAŞ’ın ortaya çıkmasının ardından bir süre dikkatler buraya çevrilmiş olsa da zamanla bu ilgi azaldı”dedi.

Dünya üzerindeki 6 milyon Suriyeli mültecilerden çok azı evlerine dönebildi. Bazıları geri döndüğünde tutuklanacağından korkarken, bazıları evlerinin yıkıldğından dönecekleri bir yerleri olmadığından vatanlarından uzakta yaşamaya devam ediyor. Çünkü şehirler, kasabalar ve köyler yerle bir olmuş durumda.

Batılılar, Esad başta oldukça yeniden inşa çalışmalarına katkıda bulunmayı reddediyorlar. Bazı ülkeler ise siyasi bir çözüm olmadığından yatırım yapmak istemiyorlar.Şu ana kadar yüzlerce insan öldürüldü. Burada yaşanan katliam dünya gündemine pek yansımıyor.

Uluslararası Kriz Grubu (ICG) Ortadoğu Proje Direktörü Heiko Wimmen, “Dünya uzun süredir devam eden savaşlardan bıkmış durumda. Ülke çapında ilan edilecek olan bir ateşkes, mümkün olan en iyi senaryodur.”dedi.

Dünya Suriye krizi karşısında sessiz,krizi çözebilecek girişimler görünmüyor ufukta…

ICG Ortadoğu Proje Direktörü Heiko Wimmen, Esed’in iktidarı bırakmayacağını ve onun devirmenin artık masadaki seçenekler arasında yer almadığını söylüyor. Halihazırda onu uysallaştırmaya veya onun varlığında ülkeyi yeniden inşa etmeye çalışılacağına işaret eden Wimmen, mevcut durumun süreceğini dile getiriyor.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas“İsrail’e teslim olmayacağız.ABD’nin Filistin çözümü için sunduğu yüzyılın antlaşması kabul edilemez.Uluslararası meşruiyet ve uluslararası hukuk kararlarının açıkça bir ihlali olan Netanyahu’nun açıklamasını kınayan veya reddeden tüm liderlere,devletlere ve uluslararası örgütlere teşekkür ediyorum.İsrail hiçbir anlaşmaya saygı göstermedi. Barışı ve uluslararası hukuku koruma sorumluluğunuz var.”dedi.

Bu arada her zamanki gibi Kıbrıs Konusu başka toplantılara kaldı…

Dünyanın orasından burasından bir takım adamlar dünya sorunlarını konuştular konuştular bir çözüme ulaştıramadan dağıldılar…

Anlamadım ne demek istiyorlar…Büyük balık küçük balığı yutar mı yoksa herkes kendi göbeğini kessin mi demek istiyorlar!


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir