İRAN VEKİL GÜCÜ HUSİLERİN SALDIRISI

15. 9. 2019 - ahmet kilicaslan aytar
14 Eylül’de Yemen Husi isyancıları, 10 adet İran yapımı UAV-X insansız hava aracıyla  Suudi Arabistan ekonomisini “yeniden” tehdit  etti.
Husiler, Suudi Arabistan petrol tesislerini güneyden gelen saldırılara karşı koruyan hava savunma sistemlerine sahip olmayışından yararlandı.
Dharan- Dammam- Khobar metropol bölgesinin güneybatısında Suudi Aramco’ya ait Abkayk petrol tesislerini,
Ayrıca Khurais yakınlarındaki yine Suudi Aramco’ya ait Khurais petrol tesislerini bombaladılar.
Tesislerde büyük çapta yangınlara yol açtılar.

*
Bombalanan Abkayk ve Khurais petrol tesisleri, S.Arabistan petrol ve gaz altyapısının merkezidir.
Her gün 6,8 milyon varil ham petrol işliyor.
Suudi petrol ve gaz üretiminin üçte ikisinden fazlası buradan geliyor.
Dünyanın en büyük konvansiyonel petrol sahası Ghawar’dan, dünyanın en büyük denizaşırı yükleme tesisi Ras Tanura ve Juaymah terminallerine ihracaat sağlıyor.
Ayrıca petrolü Kızıldeniz ihracaat terminallerine pompalıyor…

*
Henüz  yangınların tesislerin ne kadarını tahrip ettiği bilinmiyor…
Ancak Suudi Enerji Bakanı Prens A.bin Selman, bugüne kadar yapılan Husi saldırılarıyla ülkenin ham petrol üretiminin günde 5.7 milyon varile düştüğünü açıkladı.
Bu rakam Krallığın günlük üretiminin yaklaşık yarısına tekabül ediyor…

*
Ağustos’ta da Yemen’li bir Husi heyeti, önce Tahran’da Dini lider Ayetullah A. Hamaney’in desteğini aldı.
Bir kaç gün sonra da Husi savaşçıları bomba yüklü 10 adet İran yapımı UAV-X insansız hava aracıyla  Suudi Arabistan ekonomisini tehdit etti.
Arabistan çölünde dev bir petrol ve gaz alanına saldırdılar…

*
İram menşeli dronların menzilinin 1.500 kilometre olduğu, belirli bir enlem ve boylamı vurmaları için programlandığı,
Radar tarafından takip edilmesi zor  dronlar olduğu anlaşıldı.

*
Bu kadar da değil!
Böylece İran, Suudi petrol sahalarından maada, yapım aşamasında olan bir Emirati nükleer santraliniDubai’nin yoğun uluslararası havaalanını da isterse vurabileceğinin mesajını verdi…

*
Uzmanlar da Yemenli  Husilerin  belirleyici bir saldırıda bulunduklarını,
Husilerin yeni silahlarına karşı Suudilerin  hiçbir savunması olmadığını,
Bu silahlarla  Suudilerin ekonomik yaşam  unsurlarının  tehdit edildiğini savundu.
Bu ekonomik tehdit, IMF’nin Suudi Arabistan için öngördüğü yüzde yedilik  bütçe açığının üstüne geldi.
Husilere yönelik daha fazla Suudi bombalanmasının, Krallığın uygulanabilirliğini tehlikeye atacak çok önemli bir ek maliyete neden olacağı anlaşıldı…

*
Halbuki Trump yönetimi, “Azami baskı ” kampanyasıyla İran rejimini zayıflatmakta olduklarını, İran’ı habis faaliyetlerinden geri döndürdüklerini,
İran halkına ve komşularına hak ettikleri barış ve refahın getirilmesine yardımcı oldukları iddiasındadır!
Ancak yaşananlar, ABD yönetiminin stratejisine siyasi bir güvence sağlamak için gerçekleri manipüle ettiği sonucunu gösteriyor…

*
Çünkü İran’ın istenmeyen faaliyetlerinin  Trump’ın politikası neticesinde artmış yada azalmış olup olmadığını değerlendirirken,
Ölçüt, ABD’nin  İran’ın istenmeyen faaliyetleri olarak belirlediği;
İran’ın nükleer ve füze alanında zenginleştirmeye son vermesi:
Bu faaliyetin asla yeniden işleme konmaması:
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın sınırsız denetim otoritesini kabul etmesi:
Geçmişteki nükleer faaliyetlerin tam bir dökümünün çıkarılarak geliştirmenin sonlandırılması:
Orta Doğu’daki vekil güçlere verilen desteğin sona ermesi:
Birlikleri ve milislerini Suriye’den çekmesi:
Amerikalı ve müttefik ulusların mahkumlarını serbest bırakması:
Uluslararası nakliyata engel olmaması:
Siber saldırılara son vermesi:
Nihayet komşu hiç bir ülkeyi tehdit etmemesi konularından hiç biri karşılanmamıştır…

*
Şimdi İran, ABD ve müttefiklerinin bu taleplerinin ardından istediğini yapabileceğinin mesajını veriyor.
Çünkü İran, hiçbir ülkenin tepkisinin gerçekçi olmadığını, ABD Başkanı D.Trump’ın da savaş istemediğini biliyor.
Bu yüzden daha iyi bir nükleer anlaşma için taleplerin hiçbirine razı olmuyor.
Uranyum zenginleştirme seviyesini arttırmıştır.
Zenginleştirme santrüfüjlerine uranyum gazı basmaya başlamıştır.
Hâlâ balistik füze testi yapıyor.
Amerikan vatandaşlarını hapse atıyor.
Siber saldırılarını ABD yaptırımlarına yanıt olarak artacağını bildirdi.
Uluslararası nakliyata yönelik tehditlerini sona erdirmek yerine, birkaç tankeri sabote etti.

*
Bu eylemleriyle ve Yemenli Husilerin operasyonlarıyla bölgede iktidara gelmeye çalışıyor:
Sadece kıyı suları tarafından kontrol edilen bölgelerde değil,
Orta Doğu’da  tek gerçek gücün kendisi olduğunu göstermek istiyor.

*
Mart 2015’te başlayan Yemen’deki savaş kazanılamaz hale gelmiştir.
Ne ABD ne de Avrupalılar Suudilerin yardımına gelmeyeceklerdir.
Çünkü bu tür saldırılara karşı makul bir korunmanın teknolojik  yolu yoktur.
Zavallı Yemen, zengin Suudi Arabistan’ı yenmiştir…

*
Şimdi Suudi Arabistan barış müzakelerini kabul etmek zorundadır.
İran’ın Yemen müttefiklerine 1.500 kilometreye ulaşan dronları sağlaması; Lübnan, Suriye ve Irak’taki müttefiklerinin benzer araçlara erişebileceği anlamına geliyor.
Türkiye, İsrail ile  Basra Körfezi ve Afganistan’daki ABD üsleri de dikkat etmelidir.
İran bu hedeflere saldıracak yalnızca balistik füzelere değil, aynı zamanda ABD füze ve hava savunma sistemlerinin daha az etkili olduğu dronlara da sahiptir.

*
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Suudi Arabistan devlet petrol şirketi Aramco’nun tesislerine yönelik drone saldırısından İran’ı sorumlu tutuyor.
“Suudi Arabistan’a yönelik yaklaşık 100 saldırının arkasında Tahran var.
İran gerilimin düşürülmesi yolundaki tüm çağrıların ortasında dünyanın enerji tedarikine yönelik eşi benzeri görülmemiş bir saldırı başlattı” diyor.

*
Husi yetkilileri  Suudi rejiminin saldırganlığı ve kuşatmasını sürdürdüğü taktirde gelecekteki operasyonlarının  daha da genişleyeceği, daha acı verici olacağına yönelik söz veriyor.
Tahran’ın aşağı kalır tarafı yoktur!
Önce Devrim Muhafızları, ardından Dışişleri Bakanlığı ABD’ye tehdit dozu yüksek mesajlar gönderiyor.
“Herkes bilmeli ki, tüm Amerikan üsleri ve uçak gemileri, İran’a 2 bin kilometre mesafede füzelerimizin menzilindedir ” ihtarı yapılıyor.

Bu noktada bendeniz, İran’ın, Katar ve Türkiye üzerinden Müslüman Kardeşler  ideolojisi ve örgütü ile bir ittifakı olasılığını, düşünmek dahi istemiyorum!

*
Suudi Arabistan son iki haftadan beri Husilerle bir barış anlaşmasının alt yapısını oluşturmakla meşguldür.
The Wall Street Journal’ın Çarşamba günkü haberine göre;Trump yönetimi de Yemen’deki savaşı sona erdirmek amacıyla Husi isyancılarıyla müzakereleri başlatmaya azırlanıyor.
Husiler Umman’da Suudilerle gizli görüşmelere ikna edilmeye çalışılıyor.
Ama Suudilerin savaşı sonlandırmak için hızlı hareket etmesi gerekiyor…

*
Nihayet Cuma günü ABD Başkanı D. Trump, İran liderliğinin görüşmek istediğine inandığını açıkladı.
Şimdi BM Genel Kurulu açılışında  Başkan Trump ile İran Cumhurbaşkanı H.Rouhani arasında bir zirve düzenlenmesinin yolu ayarlanıyor…

15. 9. 2019


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir