BABAN GELİRSE ONA DE Kİ

Bu gün İzmir in Yunan işgalinden kurtuluşunun 97'ıncı yıl dönümü... Devleti yönetenlerden ses yok
Daha düne kadar önüne geleni Rum olmamakla suçlayanlardan ses yok
Yandaş gazete manşetlerinde tek bir satır haber yok
Bunlar kendilerine vatansever diyorlar
Bunlar kendilerine Türk, kendileri gibi düşünmeyenlere terörist diyorlar.
Bunlar herkese Yunan diyorlar
Bunlar "Biz gidersek devlet yıkılır" diyorlar Bunlara en güzel cevabı Çarıkçı Cevdet dedenin hayat hikayesi veriyor.
Bir defa daha hatırlatalım. ÇARIKÇI CEVDET DEDE
6 Şubat 1923’de İzmir’den trenle Balıkesir'e gelen Mustafa Kemal Paşa’nın beraberinde eşi Latife hanım ve Kazım Karabekir Paşa ile diğer zevat bulunuyordu. Gazi Milli Kuvvetler Caddesi üzerine serilen halılar ve devasa taklarla süslenen cadde boyunca halkı selamlayarak Belediye binasına gidiyordu. Gazi kalabalık arasında “Paşam, Paşam” diye bağırarak kendisine ulaşmaya çalışan çalışan bir kadını gördü. Hemen durdu ve kadına doğru yürüdü. Karşı karşıya geldiklerinde 5-6 yaşlarında ki erkek çocuğunun elinden tutan kadın ağlamaya başladı.
Titreyen ses tonu ile sordu.
– "Paşam Hacı Bayramım nerede ? Neden hala gelmedi. Bayramım ne zaman dönecek ? Yoksa öldümü ?" Gazi şaşırmıştı. Kimden bahsettiğini sorar gibi kadının yüzüne baktı.
Bu sırada Kazım Karabekir Atatürk’ün kulağına eğilerek;
– "Çanakkale" diye fısıldadı. Anlamıştı Gazi Mustafa Kemal.
Eğilerek kadının elinden tuttuğu erkek çocuğun sevgiyle başını okşadı.
Saçlarından öptü ve kadına dönerek şunu söyledi.
– Hayır. Onlar Ölmediler. Bundan sonrasını Mustafa Kemal Atatürk’ün ellerinden tutup başinı okşayarak saçından öptüğü Balıkesirli Ayakkabı tamircisi Cevdet Dedemiz anlattı. Paşa emir vermişti. Kendi maaşının bir kısmı her ay  Belediye başkanı tarafından anneme elden getirilerek veriliyordu. Ben babamı hiç görmedim. Annem bana 7 aylık hamileyken babam Çanakkale’ye gitmiş. Bir fotoğrafı dahi yoktu. Annem Gazi Mustafa Kemalin “Onlar ölmediler” sözünü kendince ” Bir gün geri dönecekler” diye anladı.
Önceden olduğu gibi sonradan da hep babamı bekledi.
Ne zaman evden dışarı çıkacak olsa bana tembihte bulunurdu.
– "Cevdet ben çarşıya alışverişe gidiyorum. Baban gelecek olursa hemen gel beni çağır."
– "Cevdet ben komşulara gidiyorum. Baban gelecek olursa hemen gel beni çağır."
– Cevdet ben teyzenlere gidiyorum. Baban gelecek olursa hemen gel beni çağır. Böylece yıllar geçti. Ben büyüdüm. İş yeri açtım. Annem yaşlanmıştı. Yorgun ayakları bedenini taşıyamıyor bu nedenle baston yadımı ile geziyordu.
Buna rağmen hiç usanmadan her gün dükkana gelir, bir yere gidecekse önce bana haber verir ve sonrada yine aynı şeyi söylerdi.
– "Cevdet baban gelecek olursa hemen gel beni çağır." Günler, haftalar, aylar, yıllar böylece geçti.
Annem hastalandı. Ölüm döşeğinde yatıyordu.
Teyzelerim başucunda duruyor,  kuran-ı Kerimden ayetler okuyorlardı.
Genelde hep uykuda olan annem bir ara gözlerini açarak bana baktı ve titreyen dudakları ile şöyle söyledi;
– Cevdet, baban gelirse ona de ki,  “Annem hep senin yolunu gözledi. Hep senin gelmeni bekledi.” Sonra tekrar uyumaya başladı. Bir süre sonra aniden yerinden doğrulup gülümseyerek kapıya baktı ve şunları söyledi.
– "Hacı Bayram. Erim. Yiğidim. Evimin direği. Hoş geldin. Paşam gelecek demişti. Bak geldin işte."
Bu onun son sözleri oldu. Hakkın rahmetine kavuştu.
("Bu öykü  çarıkçı yetim Cevdet'in yaşanmış hayat hikayesidir") Sizler kendinize milliyetçi vatanseverler diyorsunuz ya....
Sizler kendinize biz gidersek devlet yıkılır" diyorsunuz ya..
Sizler mitinglerde bir yerlerinizi yırtarak geçmişi sorgulayıp kendinizi hint kumaşı sanıyorsunuz ya...
Sizler kendi ellerinizle büyüttüğünüz bir ihaneti destan diyerek bu millete yedirmeye çalışıyorsunuz ya...
Yapmayın
Gerçekte, kullanılıp sonra da çöpe atılan bir göbek pamuğundan hiçbir farkınız yok sizin Size tarih yerine bu gerçek öyküyü anlattım.
Bu vatanı;
Her gün erinin yolunu bekleyen o yetim Cevdet’in anası kurdu.
Hacı Bayram ile cephede savaşanlar kurdu.
Ya istiklal Ya ölüm diyenler kurdu.
And olsun ki bizlerde son nefesimize kadar onun hamisi ve koruyucusu olacağız. Kutlu olsun İZMİR
Kutlu olsun İZMİRLİ
Dağlarında hep çiçekler açsın - PhotoGrid 1568014780546 1

 

Bu gün İzmir in Yunan işgalinden kurtuluşunun 97'ıncı yıl dönümü... Devleti yönetenlerden ses yok
Daha düne kadar önüne geleni Rum olmamakla suçlayanlardan ses yok
Yandaş gazete manşetlerinde tek bir satır haber yok
Bunlar kendilerine vatansever diyorlar
Bunlar kendilerine Türk, kendileri gibi düşünmeyenlere terörist diyorlar.
Bunlar herkese Yunan diyorlar
Bunlar "Biz gidersek devlet yıkılır" diyorlar Bunlara en güzel cevabı Çarıkçı Cevdet dedenin hayat hikayesi veriyor.
Bir defa daha hatırlatalım. ÇARIKÇI CEVDET DEDE
6 Şubat 1923’de İzmir’den trenle Balıkesir'e gelen Mustafa Kemal Paşa’nın beraberinde eşi Latife hanım ve Kazım Karabekir Paşa ile diğer zevat bulunuyordu. Gazi Milli Kuvvetler Caddesi üzerine serilen halılar ve devasa taklarla süslenen cadde boyunca halkı selamlayarak Belediye binasına gidiyordu. Gazi kalabalık arasında “Paşam, Paşam” diye bağırarak kendisine ulaşmaya çalışan çalışan bir kadını gördü. Hemen durdu ve kadına doğru yürüdü. Karşı karşıya geldiklerinde 5-6 yaşlarında ki erkek çocuğunun elinden tutan kadın ağlamaya başladı.
Titreyen ses tonu ile sordu.
– "Paşam Hacı Bayramım nerede ? Neden hala gelmedi. Bayramım ne zaman dönecek ? Yoksa öldümü ?" Gazi şaşırmıştı. Kimden bahsettiğini sorar gibi kadının yüzüne baktı.
Bu sırada Kazım Karabekir Atatürk’ün kulağına eğilerek;
– "Çanakkale" diye fısıldadı. Anlamıştı Gazi Mustafa Kemal.
Eğilerek kadının elinden tuttuğu erkek çocuğun sevgiyle başını okşadı.
Saçlarından öptü ve kadına dönerek şunu söyledi.
– Hayır. Onlar Ölmediler. Bundan sonrasını Mustafa Kemal Atatürk’ün ellerinden tutup başinı okşayarak saçından öptüğü Balıkesirli Ayakkabı tamircisi Cevdet Dedemiz anlattı. Paşa emir vermişti. Kendi maaşının bir kısmı her ay  Belediye başkanı tarafından anneme elden getirilerek veriliyordu. Ben babamı hiç görmedim. Annem bana 7 aylık hamileyken babam Çanakkale’ye gitmiş. Bir fotoğrafı dahi yoktu. Annem Gazi Mustafa Kemalin “Onlar ölmediler” sözünü kendince ” Bir gün geri dönecekler” diye anladı.
Önceden olduğu gibi sonradan da hep babamı bekledi.
Ne zaman evden dışarı çıkacak olsa bana tembihte bulunurdu.
– "Cevdet ben çarşıya alışverişe gidiyorum. Baban gelecek olursa hemen gel beni çağır."
– "Cevdet ben komşulara gidiyorum. Baban gelecek olursa hemen gel beni çağır."
– Cevdet ben teyzenlere gidiyorum. Baban gelecek olursa hemen gel beni çağır. Böylece yıllar geçti. Ben büyüdüm. İş yeri açtım. Annem yaşlanmıştı. Yorgun ayakları bedenini taşıyamıyor bu nedenle baston yadımı ile geziyordu.
Buna rağmen hiç usanmadan her gün dükkana gelir, bir yere gidecekse önce bana haber verir ve sonrada yine aynı şeyi söylerdi.
– "Cevdet baban gelecek olursa hemen gel beni çağır." Günler, haftalar, aylar, yıllar böylece geçti.
Annem hastalandı. Ölüm döşeğinde yatıyordu.
Teyzelerim başucunda duruyor,  kuran-ı Kerimden ayetler okuyorlardı.
Genelde hep uykuda olan annem bir ara gözlerini açarak bana baktı ve titreyen dudakları ile şöyle söyledi;
– Cevdet, baban gelirse ona de ki,  “Annem hep senin yolunu gözledi. Hep senin gelmeni bekledi.” Sonra tekrar uyumaya başladı. Bir süre sonra aniden yerinden doğrulup gülümseyerek kapıya baktı ve şunları söyledi.
– "Hacı Bayram. Erim. Yiğidim. Evimin direği. Hoş geldin. Paşam gelecek demişti. Bak geldin işte."
Bu onun son sözleri oldu. Hakkın rahmetine kavuştu.
("Bu öykü  çarıkçı yetim Cevdet'in yaşanmış hayat hikayesidir") Sizler kendinize milliyetçi vatanseverler diyorsunuz ya....
Sizler kendinize biz gidersek devlet yıkılır" diyorsunuz ya..
Sizler mitinglerde bir yerlerinizi yırtarak geçmişi sorgulayıp kendinizi hint kumaşı sanıyorsunuz ya...
Sizler kendi ellerinizle büyüttüğünüz bir ihaneti destan diyerek bu millete yedirmeye çalışıyorsunuz ya...
Yapmayın
Gerçekte, kullanılıp sonra da çöpe atılan bir göbek pamuğundan hiçbir farkınız yok sizin Size tarih yerine bu gerçek öyküyü anlattım.
Bu vatanı;
Her gün erinin yolunu bekleyen o yetim Cevdet’in anası kurdu.
Hacı Bayram ile cephede savaşanlar kurdu.
Ya istiklal Ya ölüm diyenler kurdu.
And olsun ki bizlerde son nefesimize kadar onun hamisi ve koruyucusu olacağız. Kutlu olsun İZMİR
Kutlu olsun İZMİRLİ
Dağlarında hep çiçekler açsın - PhotoGrid 1568014780546 1
Bu gün İzmir in Yunan işgalinden kurtuluşunun 97’ıncı yıl dönümü…
Devleti yönetenlerden ses yok
Daha düne kadar önüne geleni Rum olmamakla suçlayanlardan ses yok
Yandaş gazete manşetlerinde tek bir satır haber yok
Bunlar kendilerine vatansever diyorlar
Bunlar kendilerine Türk, kendileri gibi düşünmeyenlere terörist diyorlar.
Bunlar herkese Yunan diyorlar
Bunlar “Biz gidersek devlet yıkılır” diyorlar
Bunlara en güzel cevabı Çarıkçı Cevdet dedenin hayat hikayesi veriyor.
Bir defa daha hatırlatalım.
ÇARIKÇI CEVDET DEDE
6 Şubat 1923’de İzmir’den trenle Balıkesir’e gelen Mustafa Kemal Paşa’nın beraberinde eşi Latife hanım ve Kazım Karabekir Paşa ile diğer zevat bulunuyordu. Gazi Milli Kuvvetler Caddesi üzerine serilen halılar ve devasa taklarla süslenen cadde boyunca halkı selamlayarak Belediye binasına gidiyordu.
Gazi kalabalık arasında “Paşam, Paşam” diye bağırarak kendisine ulaşmaya çalışan çalışan bir kadını gördü. Hemen durdu ve kadına doğru yürüdü. Karşı karşıya geldiklerinde 5-6 yaşlarında ki erkek çocuğunun elinden tutan kadın ağlamaya başladı.
Titreyen ses tonu ile sordu.
– “Paşam Hacı Bayramım nerede ? Neden hala gelmedi. Bayramım ne zaman dönecek ? Yoksa öldümü ?”
Gazi şaşırmıştı. Kimden bahsettiğini sorar gibi kadının yüzüne baktı.
Bu sırada Kazım Karabekir Atatürk’ün kulağına eğilerek;
– “Çanakkale” diye fısıldadı.
Anlamıştı Gazi Mustafa Kemal.
Eğilerek kadının elinden tuttuğu erkek çocuğun sevgiyle başını okşadı.
Saçlarından öptü ve kadına dönerek şunu söyledi.
– Hayır. Onlar Ölmediler.
Bundan sonrasını Mustafa Kemal Atatürk’ün ellerinden tutup başinı okşayarak saçından öptüğü Balıkesirli Ayakkabı tamircisi Cevdet Dedemiz anlattı.
Paşa emir vermişti. Kendi maaşının bir kısmı her ay  Belediye başkanı tarafından anneme elden getirilerek veriliyordu. Ben babamı hiç görmedim. Annem bana 7 aylık hamileyken babam Çanakkale’ye gitmiş. Bir fotoğrafı dahi yoktu. Annem Gazi Mustafa Kemalin “Onlar ölmediler” sözünü kendince ” Bir gün geri dönecekler” diye anladı.
Önceden olduğu gibi sonradan da hep babamı bekledi.
Ne zaman evden dışarı çıkacak olsa bana tembihte bulunurdu.
– “Cevdet ben çarşıya alışverişe gidiyorum. Baban gelecek olursa hemen gel beni çağır.”
– “Cevdet ben komşulara gidiyorum. Baban gelecek olursa hemen gel beni çağır.”
– Cevdet ben teyzenlere gidiyorum. Baban gelecek olursa hemen gel beni çağır.
Böylece yıllar geçti. Ben büyüdüm. İş yeri açtım. Annem yaşlanmıştı. Yorgun ayakları bedenini taşıyamıyor bu nedenle baston yadımı ile geziyordu.
Buna rağmen hiç usanmadan her gün dükkana gelir, bir yere gidecekse önce bana haber verir ve sonrada yine aynı şeyi söylerdi.
– “Cevdet baban gelecek olursa hemen gel beni çağır.”
Günler, haftalar, aylar, yıllar böylece geçti.
Annem hastalandı. Ölüm döşeğinde yatıyordu.
Teyzelerim başucunda duruyor,  kuran-ı Kerimden ayetler okuyorlardı.
Genelde hep uykuda olan annem bir ara gözlerini açarak bana baktı ve titreyen dudakları ile şöyle söyledi;
– Cevdet, baban gelirse ona de ki,  “Annem hep senin yolunu gözledi. Hep senin gelmeni bekledi.”
Sonra tekrar uyumaya başladı. Bir süre sonra aniden yerinden doğrulup gülümseyerek kapıya baktı ve şunları söyledi.
– “Hacı Bayram. Erim. Yiğidim. Evimin direği. Hoş geldin. Paşam gelecek demişti. Bak geldin işte.”
Bu onun son sözleri oldu. Hakkın rahmetine kavuştu.
(“Bu öykü  çarıkçı yetim Cevdet’in yaşanmış hayat hikayesidir”)
Sizler kendinize milliyetçi vatanseverler diyorsunuz ya….
Sizler kendinize biz gidersek devlet yıkılır” diyorsunuz ya..
Sizler mitinglerde bir yerlerinizi yırtarak geçmişi sorgulayıp kendinizi hint kumaşı sanıyorsunuz ya…
Sizler kendi ellerinizle büyüttüğünüz bir ihaneti destan diyerek bu millete yedirmeye çalışıyorsunuz ya…
Yapmayın
Gerçekte, kullanılıp sonra da çöpe atılan bir göbek pamuğundan hiçbir farkınız yok sizin
Size tarih yerine bu gerçek öyküyü anlattım.
Bu vatanı;
Her gün erinin yolunu bekleyen o yetim Cevdet’in anası kurdu.
Hacı Bayram ile cephede savaşanlar kurdu.
Ya istiklal Ya ölüm diyenler kurdu.
And olsun ki bizlerde son nefesimize kadar onun hamisi ve koruyucusu olacağız.
Kutlu olsun İZMİR
Kutlu olsun İZMİRLİ
Dağlarında hep çiçekler açsın

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir