GÖÇ DALGASI VE TÜRKİYE

05 Ağustos 2019 - 1 t1al5aaaahaaaaaaa

05 Ağustos 2019

Son yıllarda Türkiye, aldığı göç nedeniyle, büyük bir tartışmanın, endişenin, başı ve sonu bilinmeyen bir oluşumun odağı konumuna gelmiştir. Gelen insanların çoğunu; yaşamı, amaç ve kültürleri tamamen farklı olan Suriyeli Araplar, Iraklılar ve Afganlar oluşturmaktadır. Bu insanlara, kimi zaman göçmen, kimi zaman muhacir, kimi zaman sığınmacı denmektedir. Yaşanan soruna gerçekçi bir teşhis koymak ve çözüm bulmak için, bu sözcüklerin anlamını ve kapsamını bilmek gerekir.

Mülteci (refugee) kime denir.

Uluslararası hukukta “mülteci” kavramı, vatandaşı olduğu ülke dışında olan ve “ırkı, dini, tabiiyeti, belirli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncesi nedeniyle zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu” için vatandaşı olduğu ülkeye dönemeyen veya dönmek istemeyen kişileri ifade etmektedir. Tatil ve bayramlarda bile ayrıldığı ülkesine dönen Suriyelileri mülteci olarak kabul etmenin mümkün olmadığı açık bir şekilde görülmektedir.

Sığınmacı (asylumseeker) nedir.

Mülteci olarak uluslararası koruma arayan ancak statüleri henüz resmi olarak tanınmamış kişilere denir. Bu terim genellikle, mülteci statüsü almaya yönelik başvurularının hükümet ya da Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) tarafından karara bağlanmasını bekleyen kişiler için kullanılır. Suriyelilerin konumu mülteci olarak kabul edilemeyeceğine göre, mülteci konumu almak için bir ön araç olan sığınmacı olarak kabul edilemeyecekleri de açıktır.

Göçmen (immigrant) kime denir.

Göçmen; ülkesinde zulme uğradığı veya uğrayacağı gibi nedenlerle göç eden kişiler değil, daha iyi koşullarda yaşamak için kendi vatanından ayrılan kişi veya aile fertlerini kapsamaktadır. Göç işlemi genel olarak pasaport ve vize gibi resmi belgelerle yapılır ve göçmenler, göç ettikleri ülkelerde, vatandaşı oldukları ülkenin korumasından yararlanmaya devam ederler. Bu durumda; ülkelerinden kaçtıklarını iddia eden ve yasal yollardan giriş yapmayan Suriyelilerin veya diğer Arapların, göçmen statüsünde de olmadıkları görülmektedir.

Gelişmiş ülkelerin çözümü

Ama ortada da bir gerçek vardır ki; arap ülkelerinden düzensiz, yasa dışı ve büyük kaçışlar vardır. Bu kaçışları, Avrupa’ya sıçramadan durdurmak gerekmektedir. Bu durumda gelişmiş ülkeler bazı çözümler aramış ve bulmuşlardır.

Çözümlerden biri; yasal değişikler yaparak ve yaptırarak, bu işe bir kılıf bulmaktır. Türkiye’nin 1961 yılında onayladığı Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi ile 1967 yılında onayladığı Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Protokol’de yer alan üstü örtülü bazı deyimlere değişik anlamlar verilerek, Türk mevzuatı da 2014 yılında çıkarılan Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ile alt üst edilerek karmaşık bir hale getirilmiştir. Bu değişikliklerle getirilen “düzensiz göçmen” ve “şartlı mülteci” deyimleri bile, söz konusu hareketi hiçbir şekilde karşılamamakta ve yasal hale getirmemektedir.

Zira “düzensiz göçmen” terimi, göç ettiği ülkeye o ülkenin yasalarını ihlal ederek giriş yapan, ülkede kalmak için yasal hakkı bulunmayan kişiler için kullanılır ve bu kişiler sınır dışı edilir. “Şartlı mülteci” ise Avrupa dışından gelenlerin, üçüncü bir ülkeye yerleştirilinceye kadar yararlandıkları kısa süreli bir statüdür. Suriyeli ve diğer arap göçmenlerin, başka bir ülkeye yerleştirilmeleri söz konusu olmadığına göre, bu tanım kapsamına da girmemektedirler. Görüldüğü üzere, zorlama bir şekilde yerleştirilmeye çalışılan ve kafa karışıklığı yaratmaya yönelik bu değişiklik ve deyimler, söz konusu yasa dışı hareketi hiçbir şekilde karşılamamaktadır. Bir de son olarak icad edilen “geçici koruma” sözü vardır ki burada sormak gerekir. “Kimi, kime karşı koruyacaksın.” Bu düzensiz ve yasa dışı göç karşısında asıl korunması gereken Türk Halkı’dır.

Para yardımı kandırmacası

Gelişmiş ülkelerin bulduğu çözümlerden bir diğeri ve en önemlisi, göç veren ülkelere yakın olan ve göçün yoğun olduğu Türkiye gibi ülkelere “para yardımı sözü vererek”, yasa dışı göçü orada durdurmak ve kendi ülkelerine sıçramasına engel olmaktır. Bu yol çok etkili ve başarılı olmuştur. Kendi sınırlarına barikatlar ören, koruma altına alan, denizden gelen göçmenleri bile ölüme terk eden gelişmiş ülkeler, insan hakları ve para yardımı maskesi ile kendilerini koruma altına almışlardır. Aynı para yardımının ve hatta daha fazlasının bile kendilerine yapılması halinde, bu kişileri hiçbir şekilde kabul etmeyecekleri açıktır. Kabul ettikleri çok az sayıdaki kişi ise, üstün yetenek ve bilgileri sonucu bu ayrıcalığa ulaşmışlardır. Bundan çıkan sonuç; insan hakları, koruma, korunma gibi isimleri kullanarak, çok önemli bu toplumsal sorunu başkalarının üstüne yıkmak ve hatta bu yıkımdan değişik çıkarlar sağlamaktır.

Kayıtlı olduğu yerler

Son günlerde söylenen ve çözüm olarak gösterilen, bu göçmenlerin kayıtlı olduğu illere gönderilmesi, bu güne kadar yapılan yasa dışı işlemlerin kabulü ve hatalı uygulamaların sonucudur. Bulundukları ülkeyi nihai hedef ve yerleşecekleri ülke olarak görmeyen ve uyum sağlamayan kişilerin, bir takım illere kayıt edilmesi ve hatta vatandaşlık verilmesi, yasalara uygun olmadığı gibi onarılması çok güç zararlara yol açacaktır.

Yukarıdan beri yaptığımız açıklamalardan açık bir şekilde görüleceği üzere; yaşamakta olduğumuz göç dalgası; bu konudaki hiçbir tanıma uymamaktadır. Yaşanan olay; adeta bir sel baskını, beklenmeyen afet gibidir ve bir afet sonucunu doğuracaktır.

Diğer büyük zararları

Korunma ve muhtaç olma adı altında milyonları bulan bu göç dalgasının mensupları; geldikleri ülkenin dilini, yaşam tarzını öğrenmeye en ufak bir istek göstermemektedirler. Hatta o kadar ki “siz bizim dilimizi öğrenin” diyebilmekte ve gördükleri ufak tepkiler karşısında ülkenin asıl halkını, buraları terk etmeye davet edebilmektedirler.

Geldikleri ülkede, işsizliği tetiklemekte, geçici olarak olsa da buldukları işlerde, yasa dışı çalışarak haksız kazanca ve işsizliğe sebep olmaktadırlar. Ayrıca geldikleri ülkede kökü kazınmış bir takım hastalıkların yeniden canlanmasına yol açmışlardır. Bir takım zorunlu nedenlerle dahi olsa, bulaştıkları yasa ve ahlak dışı uğraşlar, kavga ve çatışmalar, toplumun yapısını bozmakta, rahatsızlıklara neden olmaktadır.

Bu göç dalgasını, Avrupa’ya ve özellikle Almanya’ya çalışmaya giden Türk işçilerine benzetenler, bilerek ve isteyerek büyük hata yapmaktadırlar. Zira o ülkelere giden Türk işçiler, istek üzerine, başvurucular arasından yapılan seçimle, yasal yollardan gitmişler, o ülkelerin ekonomisine katkıda bulunmuş, sosyal dokusuna zarar vermemiş ve hatta büyük ölçüde yarar ve uyum sağlamışlardır.

Yanlışı tamamlayan yanlışlar

Bütün bunlara rağmen, sayıları milyonları aşan; tam olarak kim oldukları, nerede oldukları, ne yaptıkları bilinmeyen, laik cumhuriyet düzenini ve kadın erkek eşitliğini benimsemeyen bu kişilere sağlanan sosyal, maddi, manevi, eğitim, sağlık yardımları, aylık ödemeler, tüketim indirimleri ve benzeri ayrıcalıklar, yapılan yanlışı tamamlayan yanlışlardır.

Bu yanlışı doğuran olayların sınır ötesinden yani emperyalist ülkelerden kaynaklanan amaçları; bu çatışmanın olduğu ülkelere yeni sınırlar çizmek, kaynaklarını kullanmak, bölgeye yeni şekiller vererek egemen olmaktır.

Olayların yaşandığı ülkelerdeki yönetimin amaçları ise; göç dalgası ile gelenleri beden güçleri ve zihinsel inançları bakımından kullanmak, siyasi destek ve korunma sağlamak, kendi ideolojilerini gerçekleştirmek için onlardan adeta bir alet gibi yararlanmaktır.

Bütün bunları gerçekçi bir şekilde değerlendirip, soruna; Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milleti ile bölünmez birlik ve bütünlüğünü, demokratik, laik Atatürk İlke ve İdeallerini koruyacak şekilde çözüm bulunulması kaçınılmazdır.

Av.A.Erdem AKYÜZ

Haberi paylaşın
05 Ağustos 2019 - 1 t1al5aaaahaaaaaaa

KONU HAKKINDA DAHA FAZLA:

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem

  1. fatma sibel yüksek ankara yenimahalle’de meydana gelen düşük şiddetli, pek çok vatandaşın hissetmediği depremden 20 dk. önce içinde tahteravalli kelimesinin…

  2. arkadaşlar sallıyorsunuz angelina jolie nin cia ajanı olduğu rockfellerin çıkarları doğrultusunda abd nin saldıracağı yerlerin savaş hatlarını oluşturmak müdahaleye zemin…

  • ATATÜRK VE MİLLİYETÇİLİK

    ATATÜRK VE MİLLİYETÇİLİK

    Atatürkçülüğün en önemli ilkelerinden biri de milliyetçiliktir. Bu ilke, Millî Mücadele’nin doğuşunda ve başarıya ulaşmasında başlıca rolü oynamıştır; zira yeni kurulan devlet, artık milletler topluluğuna […]


  • HAZARALAR

    HAZARALAR

    İSTANBUL MALTEPE BELEDİYESİ YAŞAR KEMAL KÜLTÜR MERKEZİNDE AFGANİSTAN HAZARALARI KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİNİN BÜYÜK BULUŞMASI 23 Eylül tarihinde Afganistan Hazaraları Kültür ve Dayanışma Derneği’nin organize […]


  • Türk Katliamları ve İslamiyet’i kabul

    Türk Katliamları ve İslamiyet’i kabul

    Gizlenen tarih; 670-740 Türk Katliamları ve Türklerin İslamiyet’i kabul edişi. TARİHİN EN AŞAĞILIK SOYKIRIMLARINDAN BİRİ – TALKAN KATLİAMI … O dönemlerde Türklerin Orta-Asya’dan göç edip, […]


  • YARGI BASKI ALTINA ALINMAK İSTENİYOR

    YARGI BASKI ALTINA ALINMAK İSTENİYOR

    BAĞIMSIZ KKTC YARGISI BASKI ALTINA ALINMAK, YARGININ VERECEĞİ KARAR ETKİLENMEK İSTENİYOR. Yasalarımıza göre mahkemede olan veya görülmekte olan bir dava ile ilgili olarak mahkemeyi baskı […]


  • KISA ORDU TARİHİ (1) MUAVENET

    KISA ORDU TARİHİ (1) MUAVENET

    HÜSEYİN MÜMTAZ KISA ORDU TARİHİ (1) MUAVENET HÜSEYİN MÜMTAZ                 Sina Akşin’in “Kısa Türkiye Tarihi”ni okurken satırların altını çizmiş, sayfa kenarlarına notlar almışım. İlk sayfanın […]


  • Diktatörlüğe giden Türkiye

    Diktatörlüğe giden Türkiye

    Sayın Temel Sağıroğlu‘ nun „En büyük ihanetin fitili bu şekilde ateşlendi“ (3.10.2023) yazısına bir katkı. Sayın Bedrettin Dalan’ın 16.12. ve 23.12.1998 tarihinde Kanal E‘ nin „Kantarın […]


  • YÜZDE YÜZ BAŞARININ ALTIN KURALI

    YÜZDE YÜZ BAŞARININ ALTIN KURALI

            Benim candan aziz okurlarım! Sizlere biraz düşünmenizi ve etrafınıza şöyle bir bakmanızı sağlayacağını umduğum bir yazı kaleme almak istedim.         Efendim hepimiz başarıyı yakalamak isteriz. Başarılı […]


  • Kış dönemi satışları artıyor…

    Kış dönemi satışları artıyor…

    Kış turizmi ilgi görüyor. Daha ucuz ve hesaplı tatil yapmayı düşünenler Ekim-Kasım aylarını tercih ediyor. Rus ve Ukrayna’dan sonra Almanya’da e çok Türkiye’yi tercih eden […]


  • Kör Topal Dünya

    Kör Topal Dünya

    Sayın Erdem , Kapitalizmin şahlanması bakır ve demir-çelik üretiminin patlamasıdır.. Bakır madeni tröstler hem maden işletir hem elektrik iletkeni bakır tel üretir.2 ülke ABD ve […]


  • Turancı Ganire Paşayeva

    Turancı Ganire Paşayeva

    Turancı rahmetli Ganire Paşayeva ve Türk milliyetçiliği Son derece saygın bir isim olan, turan ülküsü ile yaşamış Türk milliyetçisi, turancı rahmetli Ganire Paşayeva’nın vefatı üzerine […]


  • TÜKENMEYE DEVAM EDİYORLAR

    TÜKENMEYE DEVAM EDİYORLAR

    FETO-AKP DÖNEMİ KULLANIŞLILARI TÜKENMEYE , HIZLANARAK , DEVAM EDİYOR.. nâgehan ve ozan kütahyalı 03.10.23’te boşandı Duruşma sonrasıUzun stres yıllarında Nagehan yıpranmış çöp olmuş ,Ozan Kütahyalı […]


  • ADD’den çok şükür ses çıktı!

    ADD’den çok şükür ses çıktı!

    ÇEDES’E YÖNELİK ADD(ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ) İDARESİNDEN ÇOK ŞÜKÜR SES ÇIKTI! Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), ·  öğrencilerin açlık, ·  sefalet ve cehalete mahkûm edilemeyeceğini vurgulayarak 4+4+4 sistemi, ·  ÇEDES’ten […]


  • MARX’TA PARA (15)

    MARX’TA PARA (15)

                Brunhoff, R.Luxembourg’un neredeyse Marx’tan daha marksist bir tutumla ‘para’ konusuna önem verdiği söylenebilir diyor.             Çünkü, bir dolanım aracı olarak para, kapitalist yeniden-üretimin onsuz olmaz bir […]


  • Bodrum Türk Filmleri Haftası ve Sinema Sektör Zirvesi

    Bodrum Türk Filmleri Haftası ve Sinema Sektör Zirvesi

    Bu yıl on birincisi düzenlenen Bodrum Türk Filmleri Haftası için gerçekleşen ödül törenine katılan ünlü isimler damga vurdu. Ali Poyrazoğlu, Fikret Kuşkan, Suzan Kardeş, Murat Şeker, Mustafa Uslu, Sinem Uslu, Sera Tokdemir, Güven Kıraç, Müfit Can Saçıntı, Açelya Elmas ve Tarık Pappuççuoğlu gibi ünlü oyuncu, yönetmen ve yapımcıların katıldığı gece oldukça renkli geçti.


  • Üretici ile market fiyat farkı açılıyor…

    Üretici ile market fiyat farkı açılıyor…

    İşin sıkıntılı tarafı şu: Tarlada fiyatı 5 lira olan ürün markette 25-30 lira arası satılıyor. Fiyatlar Pazar tezgahlarında da değişmiyor. Özetle: Üretici ile market-Pazar fiyat […]


  • HEİDİ’NİN GÖZÜNDE TÜRKİYE

    HEİDİ’NİN GÖZÜNDE TÜRKİYE

    Bugün sizlere 2010 yılında yazdığım bir yazımı paylaşmak istiyorum. Benim candan aziz okurlarım, yazdığım Almanya’da Türk Olmak (Turke zu sein in Deutschland) isimli kitabımla ilgili […]


  • HEYHAAAT BİR ZAMANLAR MECLİS ÇALIŞMALARINA BAŞLARKEN…

    HEYHAAAT BİR ZAMANLAR MECLİS ÇALIŞMALARINA BAŞLARKEN…

    ÖLÜMÜN BİTMEYEN UFKUNDA YATARKEN  GENE SAĞ,  BİR AVUÇ TOPRAK OLURKEN  GENE DAĞ…   Sevgili ve değerli okurlarım, TBMM uzuuun bir aradan sonra açılırken, sağlık durumunun iyice […]


  • İLMİ VE DİNİ EĞİTİM

    İLMİ VE DİNİ EĞİTİM

                Eğitimin önemi hakkında pek çok şey söylenebilir ancak eğitimin en önemli özelliği; dünyayı yaşanabilir bir dünya haline getirmesidir.            Yeterli eğitim almamış toplumlarda insanların; mutlu, başarılı, […]


  • MİLLİ ÜRETİMLERİMİZ NASIL ENGELLENDİ?!..

    MİLLİ ÜRETİMLERİMİZ NASIL ENGELLENDİ?!..

    Sene 1925 …Alman­ya’ya on sekiz teknisyen ve Fransa’ya uçak mühendisliği öğrenimi için beş öğrenci gönderildi…15 Ağustos 1925… Türkiye’de ilk uçak fabri­kası Tayyare ve Motor Türk […]


  • Beklentiler Boşa Çıktı

    Beklentiler Boşa Çıktı

    Rumlar, yıllardır arkalarını Hristiyan birliği olan batılı emperyalist güçlere dayayıp, BM’den Kıbrıs konusunda, insanlık dışı ve akıl almaz kararları çıkarttırmayı başarmışlardı. Bir başka Hristiyan kulübü […]


  • DÜNYA HABİTAT GÜNÜ

    DÜNYA HABİTAT GÜNÜ

    Ekim’in ilk Pazartesi günü, Dünya Habitat Günü olarak kutlanan bir gündür.Sürdürülebilir kentleşme, uygun konut politikaları, yaşanabilir çevrelerin oluşturulması ve toplumda barınma sorunlarına dikkat çekmek amacıyla […]


  • MARX’TA PARA (22)

    MARX’TA PARA (22)

              Kişisel yoksulluk veya zenginlerin lüks amaçları için ya da kapitalist olmayan, örneğin köylü, zanaatkâr vb’nin kredi alması durumunda, Marx, alınan borcu ödememe ya da […]



Posted

in

by

Tags: