KIBRIS UNUTANLARA HATIRLATALIM ISTEDIK

Biraz önce küstahça konuşan İngiliz Albay şaşırır ve susar. - image001 1
,

Biraz önce küstahça konuşan İngiliz Albay şaşırır ve susar. - image001 1

HATIRLATALIM İSTEDİK
Amerikali Genaralin ”Ben Onunla Aynı Tatbikata Katılmam O Bizim Başımıza Sıkar” dediği Komutan…

Hatırlatalım İstedik
14 Ağustos 1996’da KKTC topraklarında Türk Bayrağını yere indirmeye
çalışan Rumun başına geleni ve Türk destanını;

“11 Ağustos 1996 yılında yolculuğa Batı Almanya’dan başlayan; Batı
Avrupalı, Rum ve Yunanlı motosikletliler Kıbrıs’ta sınırları delip,
Türk topraklarına girerek, Türk bayrağını indirip yerine Rum bayrağı
çekeceklerini açıklıyorlar.

Motosikletlilere Rum-Yunan Ortodoks kiliseleri destek veriyor. ABD
Büyükelçisi de iki günde bir Hasan Kundakçı Korgeneral’e gelip,
“Motosikletliler sınırınızı geçip bayrak direğinize bir bez parçası
(Rum bayrağını kastediyor) asacaklar, bundan bir şey olmaz” diyor.
Kundakçı Paşa da ABD Büyükelçisine,
“Öyleyse Rauf Denktaş Bey’den izin
alın, ben sessiz kalayım”diyerek onlara zekice bir tuzak kuruyor.

Fakat bu tuzağa düşmeyen Büyükelçi de diyor ki;
“O zaman KKTC’yi
tanımış oluruz”. Bunun üzerine Kundakçı Paşa, “O halde bizi
zorlamayın. Bizim sınırımızı geçmeye kalkan kim olursa olsun
kurşunlarım.

Onun için sakın sınırda bulunan bayrak direğine çıkıp
Türk Bayrağı’nı indirmeye ve Rum bayrağı çekmeye yeltenmesinler”
çıkışını yapıyor.

Hasan Kundakçı Paşa, Türk askerlerine şunu söylüyor;
‘Eğer sınırlarımızı bir kişi geçer, Bayrağımızı indirirse ben
Türkiye’ye dönmem, dönemem. Alnıma tabancayı dayar, dokunurum tetiğe’.

11 Ağustos 1996 günü, işin ciddiyetini anlayan motosikletlilerden en
az yarısı bu işlerden vazgeçiyor, ortada sadece Rum ve Yunanlılar
kalıyor.
14 Ağustos 1996 günü 35-40 fanatik Rum ve Yunanlı, hududumuzu delip
Bayrağımızı indirmeye kalkınca, bayrak direğine tırmanan bir Rum, Türk
Bayrağına dokunamadan tek kurşunla yere indiriliyor. Bu fanatiklere
destek veren iki İngiliz askeri de kalçalarından vuruluyor.

Korgeneral Hasan Kundakçı anlatır:
– Olaydan on dakika sonra odamda oturuyordum, BM Barış Gücü Komutanı
Tuğgeneral ve BM Kurmay Başkanı İngiliz Albay geldi:
– Sayın Generalim, çok kötü şeyler oldu. Bayrak direğine çıkan bir
kişi öldü ve iki de İngiliz askeri kalçasından yaralı.

  • Onlara dedim ki; ‘Sizi kaç gündür uyarıyorum. Bu işe mani
    olabilirdiniz, olmadınız, üstelik o vurulan İngiliz askerleri de
    motosikletli fanatiği direğe doğru yönelttiler. Engel olabilirlerdi,
    olmadılar. Merak etmeyin Albayım, biz iki sümüklü İngiliz askerini uyardık.
    İsteseydik öldürebilirdik, sadece uyardık, öldürmedik. Onun için
    kalçalarından kurşunladık.’

BM Kurmay Başkanı Albay:
– Ölebilirlerdi Generalim, diye yüksek sesle konuştu.

İngiliz Albay küstahlaşınca,
Kundakçı Paşa odadaki havalı tabancayı alır.
Albaya der ki;
‘Yan taraftaki hedefi yenile’.
Albay şaşkındır ama hedefi yeniler.

Paşa, 25 metreden 5 el ateş eder,
‘Oku puanları Albayım’.

Puanlar okunur 50 üzerinden 5 kurşun da 49’a isabet
etmiştir.

Biraz önce küstahça konuşan İngiliz Albay şaşırır ve susar.

Korgeneral Kundakçı devam eder, ‘Şimdi anladınız mı?..
Türk Bayrağını indirmek isteyeni şah damarından vurup öldürmek istedik, öldürdük.

Sizin iki İngiliz’i öldürmek istemedik, sadece uyardık’…”

Büyük Devlet vizyonunun gereği;
sağı solu ağlama duvarı haline getirip salya-sümük ondan bundan medet ummazsınız.
Gereğini gerektiğinde yapar geçersiniz !.


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir