Sandıkta Darbe: Hukuk Katledildi…

Adının içerisinde “Adalet” sözcüğü bulunan bir siyasal parti, Cumhuriyet döneminin en büyük adaletsizliğini yaptı. Millet iradesini, milli egemenliği ayakları altına aldı. - ali eralp

Adının içerisinde “Adalet” sözcüğü bulunan bir siyasal parti, Cumhuriyet döneminin en büyük adaletsizliğini yaptı. Millet iradesini, milli egemenliği ayakları altına aldı. - 47450256 10158028358544691 8877830403084255232 n 1

Adının içerisinde “Adalet” sözcüğü bulunan bir siyasal parti, Cumhuriyet döneminin en büyük adaletsizliğini yaptı. Millet iradesini, milli egemenliği ayakları altına aldı.

12 Mart, 12 Eylül faşist dönemlerini yaşayan Türkiye, şimdiye dek böyle bir baskı, şiddet görmedi.

Böyle zulüm görmedi.

Bu kadar açık seçik bir haksızlık, hukuksuzluk yaşamadı.

YSK, daha önceki seçimlerde aldığı kararları da çiğneyerek, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı seçimi iptal edildi.

Ama zarf içine konulan dört pusuladan sadece birini iptal etti.

Zarflarda 4 oy vardı:

Belediye başkanı, belediye meclis üyesi, il genel meclis üyesi ve muhtar seçimi…

Seçmenin zarfa koyduğu 4 oydan sadece birisi suçlu bulundu. İptal edildi.

Öteki pusulalar suçsuz bulundu.

Sütten çıkmış ak kaşık gibi temiz…

Belediye meclis üyesi, il genel meclis üyesi ve muhtar seçimi tekrarlanmayacak… İlçe seçimleri tekrarlanmayacak. Sadece Büyük Şehir Belediye başkanlığı seçimi yenilenecek…

Çünkü  “Hiçbir şey olmasa bile sandık başında bir şey oldu…”

AKP’li Başkan yardımcısı Ali İhsan Yavuz böyle söylüyordu.

Söz tarihe geçti.

Ama AKP’nin kazandığı illerde de hile hurda yoktu. Şaibe yoktu. İlçelerde, belediye meclisi, il genel meclisi seçimlerinde ““Hiçbir şey olmasa bile sandık başında bir şey olmamıştı…”

Böylece anamızın ak sütü kadar temiz ve helal bir seçim iptal edildi.

Herkesin gözü önünde hukuk paspas gibi çiğnendi. Hukuk katledildi. Hukuk guguk oldu.

Sandıkta darbe yapıldı.

“Adalet mülkün (yani devletin) temeli” olmaktan çıktı, siyasallaştı, iktidarın emrine girdi…

Oysa tüm mahkeme duvarlarında “Adalet mülkün temelidir” diye yazar.

Ramazanın ilk gününde Müslümanlığı dilinden hiç düşürmeyenler, kul hakkını yiyerek, hak ve hukuku çiğneyerek oruç tutmaya başladılar… ORUÇLARINI HAK YİYEREK AÇTILAR…

Eski AKP milletvekili ve Borsa İstanbul Başkanı olan İbrahim Turhan bile bu durumdan rahatsız oldu. Hz. Ali’nin, “Mülk (devlet yönetimi) küfür (inançsızlık) ile ayakta kalabilir ama zulüm (haksızlık) ile kalmaz” sözünden alıntı yaparak, bu haksızlığa, hukuksuzluğa dikkat çekti.

Bunun yanında, AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu da YSK kararı sonrası resmi Twitter hesabından bir açıklama yaptı.

Yeneroğlu, Ebu Hanife’nin “Hukukun sesini kısarsanız, Hz. Allah da sizin nefesinizi, iflâhınızı kısar” sözünü hatırlatarak “TUTTUĞUMUZ ORUÇ BİZİ KURTARMAYABİLİR” dedi.

İmamoğlu İstanbul Belediye başkanlığını kazandıktan sonra zaten AKP ve MHP yöneticilerini korku ve telaş sarmıştı…

Çünkü AKP yandaşı vakıf ve derneklere trilyonlara varan anormal bağış ve yardımlar yapılmıştı. Bu yardımların ve bağışların niçin yapıldığını açıklamak çok zordu…

Bu hesapların bir düzene sokulması gerekiyordu…

Şu anda bir hukuk terörü yaşıyor ülkemiz. Her yanda, her yerde hukuk rezaleti…

Bu hukuksuzluk, adaletsizlik içerisinde hiçbir iktidar varlığını sürdüremez. Hukuk terörünün ve teröristlerinin yargılanacağı günler çok uzak değildir.

Bataklıktan kurtulmak için çırpınıyorlar, ama çırpındıkça batıyorlar. Yüce divanlık suçlar işliyorlar.

Sona doğru, adım adım yaklaşıyorlar.

Bu hukuksuzlukların üstüne şimdi yeni bir hukuksuzluk daha ekleme çabasındalar.

2 Mayısta PKK lideri Abdullah Öcalan’la avukatların görüştüğü söylenmekte. PKK liderinin ev hapsine alınacağı, HDP başkanı Selahattin Demirtaş’ın salıverileceği ileri sürülmekte.

Bütün bunlar yeni İstanbul seçimlerinde oy artırma çalışmalarından başka bişey değildir…

İstanbul’da Başkanlık seçimi yenileniyor. Ama hemen vurgulayalım: Bu sadece bir İstanbul Başkanlık seçimi değildir. BU BİR TÜRKİYE SEÇİMİDİR…

Bu seçimin sonunda ya Türkiye kaybedecek ya kazanacaktır.

İşte bu nedenle diyorum ki, MÜCADELEYE DEVAM… Devrimciye, Atatürkçüye umutsuzluk, karamsarlık yasak. Ayaktaysak, yaşıyorsak, güneş her gün doğuyorsa; haklıdan, ezilenden, yoksuldan yanaysak; yüreğimiz sevgi, dostluk, insanlık duygusuyla doluysa, YSK’lar, diktatörler bizi yolumuzdan döndüremez.

Gerçek olan bir şey varsa o da şudur: Zulmedenler korkaktırlar. Kendi gölgelerinden bile korkarlar. Tedirgindirler. Yalan söylerler…

Haksız, adaletsiz, zalim insanlar korkak olur…

Hiçbir faşist kendini ülkenin tek egemeni, durdurulamayacak, engellenemeyecek tek gücü sanmasın.

Hızır Paşa’lar, Nemrut Mustafalar, Damat Ferit’ler, Evren’ler, Özal’lar, Çiller’ler nasıl yok oldularsa, bugünkü zalimler de günü geldiğinde çekip gidecek, toz olacaklardır…

([email protected])


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir