HANOI,  TRUMP  VE  JONG UN 

2 Şubat'ta ABD, nükleer silahlar kontrolünün dayanağı olan 1987'de Sovyetler Birliği ile imzaladığı Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Antlaşması'ndan (INF) çekildi.
Böylece ABD ve Rusya arasında  2021'de süresi dolacak bir diğer anlaşma Yeni Stratejik Silahları Azaltma Antlaşması (New Start) sarsıldı.
1969' da Londra, Moskova ve Washington' da imzalanan Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması (NPT) ise hâlâ yürürlüktedir.
Ancak bu antlaşma da ABD ve Rusya arasında  sözleşmeli bir nükleer silah çerçevesi olmadan teminat sağlamıyor.
 
*
Çünkü nükleer konusunda herşey, iki süper gücün karşılıklı silah denetimine rızaları ve teminat vermeye istekli olmalarına bağlıdır.  
Ne ki, ABD ve Rusya bunun yerine nükleer silah birikimi gerçekleştiriyor.
Savunmasız kalmak istemeyen daha küçük ülkeler de çaresiz buna uyuyor.
Kuzey Kore ile İran bunun sadece ilk örnekleri sayılıyor...
 
*
12 Haziran 2018'de Singapur'da  ABD Başkanı Trump, Kuzey Kore lideri Kim Jong Un ile görüştü.
Trump, K. Kore'nin nükleer tehdidini sona erdirdiği konusunda ısrar etti.
Nitekim Pyongyang, eski tesislerin sökülmesinden sonra bütün nükleer ve füze testlerini durdurdu.
Ancak K.Kore rejimin hayatta kalması ve statüsünün nihai garantörü olarak nükleer programının olgunlaşmaya varmasını hâlâ anayasasında tutuyor.
Ülkenin anayasasında saklı tutulan bir kabiliyete sahip olmak ise K.Kore'nin nükleer cephaneden vazgeçmeyeceğinin kanıtı sayılıyor...
 
*
Başkan D. Trump  şimdi Kim Jong Un ile 27-28 Şubat'ta Vietnam/ Hanoi'de  yapılacak ikinci zirveye hazırlanıyor.
Ve zirveden bir hafta önce Trump, K.Kore'nin nükleer silahlarını yok etmek için  "hiçbir şekilde acele etmediğini", 
K.Kore'nin denuclearizasyonu sonuçlandırmak için "Acil zaman çizelgesi "nin olmadığını söyleyerek herhangi bir aciliyet duygusunu reddediyor.
 
*  
Halbuki bölge ülkeleri K.Kore'nin nükleer silah devleti olarak kabul edilemeyeceğini,
Nükleer programın ve tesislerin tasfiyesine yönelik adımlar atılıncaya kadar ülkenin yaptırımlar altında kalmasını talep ediyor... 
 
* 
Geçen ay ABD Ulusal İstihbarat Komitesi Dan Coats, Senato İstihbarat Komitesi'nde, K.Kore'nin nükleer silahlarını ve üretim kabiliyetlerini tamamen terk etmesinin mümkün olmadığını belirtti.  
Yüksek seviyeli bir K.Koreli diplomat Thae Yong Ho,  Kim'in " dünyadaki hiçbir paranın K.Kore'yi nükleer silahlarını bırakmaya ikna edemez" düşüncesinde olduğunu söylüyor.
K.Kore Merkez Haber Ajansı ise "Kore Yarımadası'nın yeniden dengelenmesi için sadece Kuzey ve Güney'den değil tüm komşu bölgelerden gelen nükleer tehdit faktörlerinin ortadan kaldırılmasi gerekir" düşüncesini işliyor... 
 
*
Nitekim Pyongyang'ın mesela  Çin, Rusya, Japonya ve Güney Kore'yi nükleer baskıya maruz bırakarak, Washington'dan Asya'da genişletilmiş nükleer caydırıcılık talebi,
ABD'nin ittifakları, ticari kararları ve ABD-Güney Kore Özel Tedbirler Anlaşması'nı duraklatmak için bir neden olsa da,
Başkan Trump'ın bu talebe yanıt vermeyeceği öngörülüyor.
 
*
Çünkü Trump'ın K. Kore'nin gerçek kimliğine bürünmesini görmek isteyeceği, 
K.Kore'nin test yapmadığı ve yaptırımlara devam edildiği için zorlayıcı bir zaman çizelgesi kullanmayacağı,
Bu yüzden acele etmeyeceği düşünülüyor...
 
*
Ama  Güney Kore'nin, Pyongyang ve Çin'le olan ilişkilerini hızlandırması uygulanan yaptırımları aşındırıyor.
Bu durum Trump'ın tehdidi sona erdirdiği iddiasına yol açarken,
Aynı zamanda K.Kore'nin denuclearizasyonu politikasının da güvenilirliğini azaltıyor.
 
*
Ya da daha endişe verici  başka bir  şey ise K.Kore'nin, nükleer silah ülkesi Pakistan ile ilişkisini geliştirmesidir.
Pyongyang'ın yükümlülüklerine aldırış etmemesi ve ekonomisini geliştirmek isteyen Pakistan ile gelişen ilişkisi,
K.Kore'nin nükleer kabiliyetleri konusunda şüpheye neden oluyor.
Şüphesiz, İran bu sürecin nasıl yürüdüğünü yakından takip etmektedir ki;
İran bu bölgede nükleer dominoyu tetikleme  potansiyeli olan bir ülkedir...
Bu durum Kuzeydoğu Asya'yı da benzer bir gelecekle karşı karşıya bırakıyor...
 
*
Elbette bir çok şüphe vardır.
Ancak Hanoi'de buluştuklarında Trump'ın, sadece Kim'e değil bütün dünyaya; 
Yaşanılan şu zamanın "Yıldız Savaşları Konseptinde Küresel Liberal Çağ " olduğunu ilan etmesi anlamında,
ABD'nin düşük verimli nükleer bir seçenek dahil olmak üzere "Nükleer Üçlü" denilen,
Bir savaş halinde hayatta kalabilmek için;
Geniş kapsamlı nükleer cephaneliği içeren varlıkların uzay dahil çeşitli silah  platformlarına yayılarak ilk vuruşu yapabilme kabiliyetinin sağlandığını:
Stratejik olmayan nükleer kapasitenin sürdürüldüğünü bildireceği,
Politika olarak;
Potansiyel ya da potansiyel olmayan düşmanların herhangi bir ölçekte nükleer ya da nükleer olmayan stratejik saldırılarının caydırılacağını,
Caydırıcılık başarısız olursa zararın sınırlanması için ABD nükleer güçlerinin özel ve esnek rolüne başvurulacağını söyleyeceği düşünülüyor.
 
 
22. 2. 2019 - ahmet kilicaslan aytar
2 Şubat’ta ABD, nükleer silahlar kontrolünün dayanağı olan 1987’de Sovyetler Birliği ile imzaladığı Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Antlaşması’ndan (INF) çekildi.
Böylece ABD ve Rusya arasında  2021’de süresi dolacak bir diğer anlaşma Yeni Stratejik Silahları Azaltma Antlaşması (New Start) sarsıldı.
1969′ da Londra, Moskova ve Washington’ da imzalanan Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması (NPT) ise hâlâ yürürlüktedir.
Ancak bu antlaşma da ABD ve Rusya arasında  sözleşmeli bir nükleer silah çerçevesi olmadan teminat sağlamıyor.
 
*
Çünkü nükleer konusunda herşey, iki süper gücün karşılıklı silah denetimine rızaları ve teminat vermeye istekli olmalarına bağlıdır.  
Ne ki, ABD ve Rusya bunun yerine nükleer silah birikimi gerçekleştiriyor.
Savunmasız kalmak istemeyen daha küçük ülkeler de çaresiz buna uyuyor.
Kuzey Kore ile İran bunun sadece ilk örnekleri sayılıyor…
 
*
12 Haziran 2018’de Singapur’da  ABD Başkanı Trump, Kuzey Kore lideri Kim Jong Un ile görüştü.
Trump, K. Kore’nin nükleer tehdidini sona erdirdiği konusunda ısrar etti.
Nitekim Pyongyang, eski tesislerin sökülmesinden sonra bütün nükleer ve füze testlerini durdurdu.
Ancak K.Kore rejimin hayatta kalması ve statüsünün nihai garantörü olarak nükleer programının olgunlaşmaya varmasını hâlâ anayasasında tutuyor.
Ülkenin anayasasında saklı tutulan bir kabiliyete sahip olmak ise K.Kore’nin nükleer cephaneden vazgeçmeyeceğinin kanıtı sayılıyor…
 
*
Başkan D. Trump  şimdi Kim Jong Un ile 27-28 Şubat’ta Vietnam/ Hanoi’de  yapılacak ikinci zirveye hazırlanıyor.
Ve zirveden bir hafta önce Trump, K.Kore’nin nükleer silahlarını yok etmek için  “hiçbir şekilde acele etmediğini”, 
K.Kore’nin denuclearizasyonu sonuçlandırmak için “Acil zaman çizelgesi “nin olmadığını söyleyerek herhangi bir aciliyet duygusunu reddediyor.
 
*  
Halbuki bölge ülkeleri K.Kore’nin nükleer silah devleti olarak kabul edilemeyeceğini,
Nükleer programın ve tesislerin tasfiyesine yönelik adımlar atılıncaya kadar ülkenin yaptırımlar altında kalmasını talep ediyor… 
 
Geçen ay ABD Ulusal İstihbarat Komitesi Dan Coats, Senato İstihbarat Komitesi’nde, K.Kore’nin nükleer silahlarını ve üretim kabiliyetlerini tamamen terk etmesinin mümkün olmadığını belirtti.  
Yüksek seviyeli bir K.Koreli diplomat Thae Yong Ho,  Kim’in ” dünyadaki hiçbir paranın K.Kore’yi nükleer silahlarını bırakmaya ikna edemez” düşüncesinde olduğunu söylüyor.
K.Kore Merkez Haber Ajansı ise “Kore Yarımadası’nın yeniden dengelenmesi için sadece Kuzey ve Güney’den değil tüm komşu bölgelerden gelen nükleer tehdit faktörlerinin ortadan kaldırılmasi gerekir” düşüncesini işliyor… 
 
*
Nitekim Pyongyang’ın mesela  Çin, Rusya, Japonya ve Güney Kore’yi nükleer baskıya maruz bırakarak, Washington’dan Asya’da genişletilmiş nükleer caydırıcılık talebi,
ABD’nin ittifakları, ticari kararları ve ABD-Güney Kore Özel Tedbirler Anlaşması’nı duraklatmak için bir neden olsa da,
Başkan Trump’ın bu talebe yanıt vermeyeceği öngörülüyor.
 
*
Çünkü Trump’ın K. Kore’nin gerçek kimliğine bürünmesini görmek isteyeceği, 
K.Kore’nin test yapmadığı ve yaptırımlara devam edildiği için zorlayıcı bir zaman çizelgesi kullanmayacağı,
Bu yüzden acele etmeyeceği düşünülüyor…
 
*
Ama  Güney Kore’nin, Pyongyang ve Çin’le olan ilişkilerini hızlandırması uygulanan yaptırımları aşındırıyor.
Bu durum Trump’ın tehdidi sona erdirdiği iddiasına yol açarken,
Aynı zamanda K.Kore’nin denuclearizasyonu politikasının da güvenilirliğini azaltıyor.
 
*
Ya da daha endişe verici  başka bir  şey ise K.Kore’nin, nükleer silah ülkesi Pakistan ile ilişkisini geliştirmesidir.
Pyongyang’ın yükümlülüklerine aldırış etmemesi ve ekonomisini geliştirmek isteyen Pakistan ile gelişen ilişkisi,
K.Kore’nin nükleer kabiliyetleri konusunda şüpheye neden oluyor.
Şüphesiz, İran bu sürecin nasıl yürüdüğünü yakından takip etmektedir ki;
İran bu bölgede nükleer dominoyu tetikleme  potansiyeli olan bir ülkedir…
Bu durum Kuzeydoğu Asya’yı da benzer bir gelecekle karşı karşıya bırakıyor…
 
*
Elbette bir çok şüphe vardır.
Ancak Hanoi’de buluştuklarında Trump’ın, sadece Kim’e değil bütün dünyaya; 
Yaşanılan şu zamanın “Yıldız Savaşları Konseptinde Küresel Liberal Çağ ” olduğunu ilan etmesi anlamında,
ABD’nin düşük verimli nükleer bir seçenek dahil olmak üzere “Nükleer Üçlü” denilen,
Bir savaş halinde hayatta kalabilmek için;
Geniş kapsamlı nükleer cephaneliği içeren varlıkların uzay dahil çeşitli silah  platformlarına yayılarak ilk vuruşu yapabilme kabiliyetinin sağlandığını:
Stratejik olmayan nükleer kapasitenin sürdürüldüğünü bildireceği,
Politika olarak;
Potansiyel ya da potansiyel olmayan düşmanların herhangi bir ölçekte nükleer ya da nükleer olmayan stratejik saldırılarının caydırılacağını,
Caydırıcılık başarısız olursa zararın sınırlanması için ABD nükleer güçlerinin özel ve esnek rolüne başvurulacağını söyleyeceği düşünülüyor.
 
 
22. 2. 2019

Comments

“HANOI,  TRUMP  VE  JONG UN ” için bir yanıt

  1. malatya oto kiralama avatarı
    malatya oto kiralama

    Trump menfaati olmayan hiç bir anlaşma yapmaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir