VARŞOVA VE SOÇİ ZİRVELERİNDE ROJAVA

ABD ağırlığını  "Karayipler Havzası"na koyabilmek için "Genişletilmiş Ortadoğu"dan çekiliyor.
Ama geride bırakacağı Ortadoğu'da; İran rejimi  ve vekil güçlerine karşı durmak: Şii İran'ın karşısında bir Yahudi- Sünni stratejik ittifakı oluşturmayı öngörüyor. 
Bunun için 14-15 Şubat'ta Varşova'da, koalisyon ülkeleriyle  "Ortadoğu' da Barış ve Güvenliğin Geleceği " başlıklı bir bakanlar toplantısı düzenliyor.
 
*
14 Şubat'ta bir diğeri toplantı ise Türkiye, Rusya ve İran devlet başkanlarının, 
Suriye’deki son gelişmeleri, İdlib'deki son durumu ve ABD'nin çekilme kararı sonrası yaşanabilecek gelişmeler ele alacakları Soçi Zirvesidir.
  
*
Başkan Trump'ın 19 Aralık'ta  kuvvetlerini Suriye'den  çekeceğini açıkladığından beri, 
ABD'nin gücü ve Orta Doğu'daki nüfuzunun jeopolitik sonuçları hakkında bir tür karmaşa yaşanıyor.
Kararın Suriye'de İslam Devleti (İŞİD) ile savaşan ABD destekli Kürt liderliğindeki Suriye Demokratik Güçlerinin (SDF) fedakârlıklarına nasıl yansıyacağı merak ediliyor.
Bölgedeki en umut verici demokratik deneyim olan Rojava'daki devriminin akibeti sorgulanıyor...
 
*
Batı,  Rojava'daki devrimi, Suriye'deki iç savaştan kaynaklanan olumlu gelişmelerden biri olarak görüyor.
Geçen birkaç yılda Suriye Kürtleri, kadınlar ve etnik azınlıklarıyla demokratik katılımını içeren ve kendini yöneten topluluklar oluşturdu.
Ardından bu toplulukları  kadın hakları, çevrecilik ve demokratik konfederalizm ilkelerine bağlı olarak  Rojava'da özerk bir demokratik federasyonda birleştirdi
 
*
ABD, başlangıçta Rojava'daki devrimi hiçbir zaman tam olarak desteklemedi.
Mart 2016'da Suriye Kürtlerinin özerk bölgelerinin kurulduğunu açıklaması ardından, ABD yetkilileri buna karşı konuştu .
Geçen Kasım'da  ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey Kongre'de yaptığı açıklamada,
ABD'nin Suriye Kürtleriyle ilişkisinin geçici bir taktik olduğunu,
Bölgenin Suriye hükümetiyle müzakerelerde önemli bir baskı unsuru olarak kullanıldığını söyledi.
Nihayet Eylül'de Başkan Trump, yardım isteyen Kürtlerden "harika, harika insanlar" olarak bahsetti,
"On binlerce Kürt, İŞİD'le savaşırken öldü. Bizim için ve bizimle birlikte öldüler" dedi...
 
*
Şimdilerde kuzeydoğu Suriye'de Rojava bölgesinde sosyal bir devrime öncülük eden Suriyeli Kürtler,
ABD güçleri olmadan Türkiye'nin kendilerini ve devrimlerini yok etmek tehditi ile karşı karşıyadır.
Ama Rojava Devrimi'nden bugüne düşmanlığın neden bu boyuta ulaştığını,
Ya da Erdoğan Türkiye'sinin Suriye kuzeyinde ve Türkiye'deki Kürtlerle ilgili olarak Fransa ile kurduğu diyalog sürecini hatırlamakta fayda vardır... 
 
*
31 Ekim 2014'te Fransa'da Elysée  Sarayı'nda Cumhurbaşkanları Hollande ve Erdoğan, PYD Eşbaşkanı Salih Müslüm ile bir toplantı yaptılar.
Ardından Dışişleri Bakanları Alain Juppe ve Ahmut Davutoğlu arasında bir mutabakat imzalandı.
Mutabakat, Fransa'nın gelecekteki çıkarlarının sağlanması,
Türkiye'deki PKK'lı Kürtlerin sürüleceği Suriye'de yeni bir devletin kurulmasıyla ilgiliydi...
.
*
Erdoğan, hemen  Suriye'de Türkiye ekonomisine bağlı İslamcı Sünni Arapların liderliğinde kurtarılmış bir bölge gibi Kürdistan kurup,
Buraya Suriye'deki İslamcı Arapları ve Türkiye'deki Kürtleri sürmek stratejisini yürütmeye başladı.
TSK ve Polis, PKK'lı Kürtlere karşı yoğun operasyonlar yürüttü.
Birçok köy yok edildi, diğer birçok köyde yaşayan insanlar bulundukları yerleri terk etmeye zorlandı.
Erdoğan'ın stratejisi doğrultusunda Türkiye'deki Kürtler kıskaca alındı ve Suriye sınırındaki halklarla takas edildiler.
Suriye sınırındaki birçok Türk köyüne Kürtler yerleştirildi.
Türkiye'deki yerleşimler ise Suriyeli cihatçılardan yana olduğunu düşünülen Suriyeli Sünni Arap sığınmacılara verildi.
 
*
Haziran 2015'te Suriye'de dünyanın en tehlikeli terör örgütü olan IŞİD;
Türkiye -Suriye sınırında Kobane kentine sızdı, sivillere ve Kürt Halk Savunma Birlikleri (YPG) güçlerine saldırdı.  
Bir günde 200 bin insanın bu topraklardan göç etmesine yol açtı ve kentin yüzde 80' ini ele geçirdi.
Ama "Kobane düştü, düşecek" denilirken, ne oldu da IŞİD en ağır silahlar ile saldırmasına rağmen Kobane'yi alamadı?
 
*
Çünkü Fransa, 31 Ekim 2014'te Cumhurbaşkanları Hollande ve Erdoğan'ın yaptığı mutabakatta;
"Ortadoğu'nun kaderini İslamiyet mi belirlesin, yoksa Kürtler mi söz sahibi olsun" tartışmasında Erdoğan aleyhine döndü.
Tercihini "Kürtler söz sahibi olsun " dan yana kullandı.
 
*
Erdoğan ise  Fransa'nın Suriye'ye tamamen yanlış yaklaştığını savunmaya başladı.
"Dost ve müttefik kabul ettiğimiz ülkeler, terörün her türüne karşı açık ve net bir tavır sergilemelidir.
Türkiye bu tür terör yapılanmalarına  ciddiyetten uzak yaklaşımları reddediyor " benzeri açıklamalar yaptı. 
Bu itirazlar Türkiye'nin, Fransa'dan hareketle giderek  NATO müttefikleriyle yaşadığı bir krize dönüştü.
 
*
Nitekim Türkiye, Rusya ve İran'la birlikte Astana sürecine döndü...
2254 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararının tanımladığı üzere Suriye halkının öncülüğünde ve sahipliğinde yürütülecek,
Kapsayıcı, özgür, adil ve şeffaf bir siyasi sürecin hayata geçirilmesine yardımcı olmak hususunda  çalışmaya başladı.
 
*
Böylece Rojava Suriye Savaşında bir dönüm noktası oldu. 
Bir süre sonra İŞİD Kobane'de hakimiyetini kaybetti.
Giderek tüm topraklarını ve başkent Raqqa'yı kaybetti
YPG,  İŞİD'in kaybettiği toprakları ele geçirdikçe Esad rejiminden fazla toprak bütünlüğüne sahip oldu. 
 
*
Afrin, Suriye savaşında ikinci bir dönüm noktasıydı.
İŞİD ile savaş durdu, sadece Türkiye  ile Kürtler değil aynı zamanda  ABD- israil ile Türkiye- İran savaşı başladı. 
Rusya  savaşta iki taraf için  bir kaldıraç görevi yaptı
Askeri kuvvetini Afrin'den çekti ama ABD, Deir Ez Zor'da Rusya'ya hava operasyonu düzenledi.
İsrail, İran'ı İdlib'de vurdu. 
Esad, askerlerini Afrin'e gönderip sınırı korumalarını istedi
Türkiye Afrin girişinde Suriye askeri konvoyunu vurdu, böylece "Kim gelirse vururuz"  mesajı verdi.
 
*
Bugün Türkiye, Afrin ve Cerablus'ta kontrolü sağlamıştır.
Menbiç çevresi  yüzde 80'i Sünni Arap olan yaklaşık 450 bin nüfusa ev sahipliği yapıyor.
Bölgedeki Kürt kuvvetlerinin baskınlığına rağmen, Kürtler nüfusun sadece yüzde 15'ini temsil ediyor.
Kalan yüzde 5, Türkmen ve Çerkes azınlıklardır.
Benzeri demografik yapı Menbiç  kent merkezinde de  geçerlidir
2011'de 120 bin nüfusa ev sahipliği yapan kent,  Türkiye'nin Halep vilayetinden getirdiği Sünni Araplarla  200 binlik bir nüfusa ulaşmıştır.
Menbiç ,Türkiye'ye  değil Kürtlere destek veren  dört büyük Ganaim, Bou Sultan, Hanada ve Bou Bana Arap Kabilesinin elindedir.
 
*
Ayrıca hem  Afrin, hem de Astana sürecinde Türkiye yönetiminde deeskalasyon bölgesi ilan edilen İdlib;
El Kaideci Heyet Tahrir el-Şam terör örgütünün kuşatması altında bulunuyor.
Aslında bir danışıklı dövüşle rant oyunu devam etmesi gerektiği gibi sürüyor....
 
*
Ama bir gerçek yavaş yavaş kendini gösteriyor... 
Tıpkı Irak Savaşı'nda olduğu gibi Suriye Savaşı'nda da uluslararası güçlerin dengesini Kürt coğrafyası  belirliyor.
 
*
Bugün Suriye'de güvenlik tesis edilmeden reformların yapılamayacağı esasında bir ateşkes süreci yaşanıyor.
Güvenliğin tesis edilmesinden anayasal, kanuni ve meşru sorumluluğu olan Esad hükümeti sorumludur.
Suriye'nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü başlığında BM garantisiyle savaşan muhalif silahlı güçlere lojistik kesilmiş ve sınırlarda denetim kurulmuştur. 
 
*
Bu paralelde Soçi Zirvesinde Rusya, Türkiye ve İran;
Suriye İç Savaş'ına siyasi çözüm noktasında Kürtlerin katılımının sağlanması,
Şam'ın meşru izni olmadan uluslararası güçlerin Suriye'de bulunmasının hiçbir nedeninin olmadığı,
Yabancı askerlerin varlığının yalnızca Suriye hükümeti onları davet ettiyse kabul edilebilir bir durum olduğu,
Suriye krizinin çözümüne yönelik hiçbir siyasi inisiyatifin  ülkenin egemenliğini, birliğini ve bütünlüğünü hiçbir halükarda bozmaması konularında  anlaşmıştır.
 
*
Arka planda ise BM teşkilatı; Suriye İç Savaşı siyasi çözümün hukuki yapısını oluşturmaya yönelik "muhalif-terörist" ayrımını keskin bir şekilde yapma mesaisinde sona gelmiştir. 
BM Savaş Suçlarını Araştırma Komisyonu, tüm taraflarca Suriye'de  işlenen Savaş Suçları'yla ilgili raporunu  yayınlamıştır.
Her tür zulüm, teröristleri gönderen ve finanse eden ülkeler, Suriye'de insani durumu ahlaksız ticarete dönüştürenler belgelenmiştir... 
 
*
Eski Fransız yargıç Catherine Marchi-Uhel liderliğindeki ekip dava dosyalarını da hazırlamış,
Bunların mahkemelerin yargılamak için evrensel yargı yetkisini kullanabileceği, 
Ve Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi mevcut bir organa ya da  Suriye için yeni bir mahkemeye yetki verilebileceği açıklanmıştır.
 
*
Süreç bu perspektifte ilerlerken, Avrupa'nın gelecek vizyonunda çok önemli olan Suriye'de Türkiye'nin genişlemeye açık askeri tırmanışı,
Avrupa egemen sınıfının güçlü hizipleri arasında "savaş politikası" üzerinde tartışmalara yol açmış,
Fransa Cumhurbaşkanı E Macron  bu konudaki planlarını  Alman hükümeti yetkilileri ile görüşmeye açmış ve onay almıştır.
 
*
Bu plan, başta Fransa olmak üzere Batılı ülkelerin Suriye'ye karşı oynadığı askeri role ilişkin tanıklıkların silinmesine yöneliktir.
Bunun için Kosova örneğinde olduğu gibi bu kez Fransa, Kürtlerin Paris'te  bir temsilciliği olan Rojava'yı ;
Suriye Arap Cumhuriyetinin yargı kararlarını Suriye topraklarındaki tek meşru karar olarak kabul eden Fransız-Suriye Anlaşması'nı,
Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme'yi,  
Fransız Anayasa'sını ihlal etmek pahasına geleceğin Suriye Federasyonunda özerk bir devlet olarak tanıyacaktır. 
 
*
Rojava'nın özerk bir devlet olarak tanınmasından sonra kurulacak ve evrensel yargı yetkisini kullanacak bir mahkemede Avrupalı İŞİD cihadçileri yargılanacak,
Onların temsil ettiği ülkelerin Suriye'ye karşı oynadığı askeri role ilişkin tanıklıkları silinirken,
İlgili Rojava Mahkemesi BM Savaş Suçlarını Araştırma Komisyonu'nun hazırladığı dava dosyalarını,
Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi mevcut bir organa ya da  Suriye'de başka bir mahkemeye aktararak yetki verecektir.
 
*
14 Şubat'ta Soçi Zirvesi'nde Moskova; Ankara' yı değil Esad'ı isteyecek,
Ve Şam'ı federalizm seçeneğinde PYD ile uzlaşmaya teşvik edecektir...
 
14.2.2019 - ahmet kilicaslan aytar
ABD ağırlığını  “Karayipler Havzası”na koyabilmek için “Genişletilmiş Ortadoğu”dan çekiliyor.
Ama geride bırakacağı Ortadoğu’da; İran rejimi  ve vekil güçlerine karşı durmak: Şii İran’ın karşısında bir Yahudi- Sünni stratejik ittifakı oluşturmayı öngörüyor. 
Bunun için 14-15 Şubat’ta Varşova’da, koalisyon ülkeleriyle  “Ortadoğu’ da Barış ve Güvenliğin Geleceği ” başlıklı bir bakanlar toplantısı düzenliyor.
 
*
14 Şubat’ta bir diğeri toplantı ise Türkiye, Rusya ve İran devlet başkanlarının, 
Suriye’deki son gelişmeleri, İdlib’deki son durumu ve ABD’nin çekilme kararı sonrası yaşanabilecek gelişmeler ele alacakları Soçi Zirvesidir.
  
*
Başkan Trump’ın 19 Aralık’ta  kuvvetlerini Suriye’den  çekeceğini açıkladığından beri, 
ABD’nin gücü ve Orta Doğu’daki nüfuzunun jeopolitik sonuçları hakkında bir tür karmaşa yaşanıyor.
Kararın Suriye’de İslam Devleti (İŞİD) ile savaşan ABD destekli Kürt liderliğindeki Suriye Demokratik Güçlerinin (SDF) fedakârlıklarına nasıl yansıyacağı merak ediliyor.
Bölgedeki en umut verici demokratik deneyim olan Rojava’daki devriminin akibeti sorgulanıyor…
 
*
Batı,  Rojava’daki devrimi, Suriye’deki iç savaştan kaynaklanan olumlu gelişmelerden biri olarak görüyor.
Geçen birkaç yılda Suriye Kürtleri, kadınlar ve etnik azınlıklarıyla demokratik katılımını içeren ve kendini yöneten topluluklar oluşturdu.
Ardından bu toplulukları  kadın hakları, çevrecilik ve demokratik konfederalizm ilkelerine bağlı olarak  Rojava’da özerk bir demokratik federasyonda birleştirdi
 
*
ABD, başlangıçta Rojava’daki devrimi hiçbir zaman tam olarak desteklemedi.
Mart 2016’da Suriye Kürtlerinin özerk bölgelerinin kurulduğunu açıklaması ardından, ABD yetkilileri buna karşı konuştu .
Geçen Kasım’da  ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey Kongre’de yaptığı açıklamada,
ABD’nin Suriye Kürtleriyle ilişkisinin geçici bir taktik olduğunu,
Bölgenin Suriye hükümetiyle müzakerelerde önemli bir baskı unsuru olarak kullanıldığını söyledi.
Nihayet Eylül’de Başkan Trump, yardım isteyen Kürtlerden “harika, harika insanlar” olarak bahsetti,
“On binlerce Kürt, İŞİD’le savaşırken öldü. Bizim için ve bizimle birlikte öldüler” dedi…
 
*
Şimdilerde kuzeydoğu Suriye’de Rojava bölgesinde sosyal bir devrime öncülük eden Suriyeli Kürtler,
ABD güçleri olmadan Türkiye’nin kendilerini ve devrimlerini yok etmek tehditi ile karşı karşıyadır.
Ama Rojava Devrimi’nden bugüne düşmanlığın neden bu boyuta ulaştığını,
Ya da Erdoğan Türkiye’sinin Suriye kuzeyinde ve Türkiye’deki Kürtlerle ilgili olarak Fransa ile kurduğu diyalog sürecini hatırlamakta fayda vardır… 
 
*
31 Ekim 2014’te Fransa’da Elysée  Sarayı’nda Cumhurbaşkanları Hollande ve Erdoğan, PYD Eşbaşkanı Salih Müslüm ile bir toplantı yaptılar.
Ardından Dışişleri Bakanları Alain Juppe ve Ahmut Davutoğlu arasında bir mutabakat imzalandı.
Mutabakat, Fransa’nın gelecekteki çıkarlarının sağlanması,
Türkiye’deki PKK’lı Kürtlerin sürüleceği Suriye’de yeni bir devletin kurulmasıyla ilgiliydi…
.
*
Erdoğan, hemen  Suriye’de Türkiye ekonomisine bağlı İslamcı Sünni Arapların liderliğinde kurtarılmış bir bölge gibi Kürdistan kurup,
Buraya Suriye’deki İslamcı Arapları ve Türkiye’deki Kürtleri sürmek stratejisini yürütmeye başladı.
TSK ve Polis, PKK’lı Kürtlere karşı yoğun operasyonlar yürüttü.
Birçok köy yok edildi, diğer birçok köyde yaşayan insanlar bulundukları yerleri terk etmeye zorlandı.
Erdoğan’ın stratejisi doğrultusunda Türkiye’deki Kürtler kıskaca alındı ve Suriye sınırındaki halklarla takas edildiler.
Suriye sınırındaki birçok Türk köyüne Kürtler yerleştirildi.
Türkiye’deki yerleşimler ise Suriyeli cihatçılardan yana olduğunu düşünülen Suriyeli Sünni Arap sığınmacılara verildi.
 
*
Haziran 2015’te Suriye’de dünyanın en tehlikeli terör örgütü olan IŞİD;
Türkiye -Suriye sınırında Kobane kentine sızdı, sivillere ve Kürt Halk Savunma Birlikleri (YPG) güçlerine saldırdı.  
Bir günde 200 bin insanın bu topraklardan göç etmesine yol açtı ve kentin yüzde 80′ ini ele geçirdi.
Ama “Kobane düştü, düşecek” denilirken, ne oldu da IŞİD en ağır silahlar ile saldırmasına rağmen Kobane’yi alamadı?
 
*
Çünkü Fransa, 31 Ekim 2014’te Cumhurbaşkanları Hollande ve Erdoğan’ın yaptığı mutabakatta;
“Ortadoğu’nun kaderini İslamiyet mi belirlesin, yoksa Kürtler mi söz sahibi olsun” tartışmasında Erdoğan aleyhine döndü.
Tercihini “Kürtler söz sahibi olsun ” dan yana kullandı.
 
*
Erdoğan ise  Fransa’nın Suriye’ye tamamen yanlış yaklaştığını savunmaya başladı.
“Dost ve müttefik kabul ettiğimiz ülkeler, terörün her türüne karşı açık ve net bir tavır sergilemelidir.
Türkiye bu tür terör yapılanmalarına  ciddiyetten uzak yaklaşımları reddediyor ” benzeri açıklamalar yaptı. 
Bu itirazlar Türkiye’nin, Fransa’dan hareketle giderek  NATO müttefikleriyle yaşadığı bir krize dönüştü.
 
*
Nitekim Türkiye, Rusya ve İran’la birlikte Astana sürecine döndü…
2254 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararının tanımladığı üzere Suriye halkının öncülüğünde ve sahipliğinde yürütülecek,
Kapsayıcı, özgür, adil ve şeffaf bir siyasi sürecin hayata geçirilmesine yardımcı olmak hususunda  çalışmaya başladı.
 
*
Böylece Rojava Suriye Savaşında bir dönüm noktası oldu. 
Bir süre sonra İŞİD Kobane’de hakimiyetini kaybetti.
Giderek tüm topraklarını ve başkent Raqqa’yı kaybetti
YPG,  İŞİD’in kaybettiği toprakları ele geçirdikçe Esad rejiminden fazla toprak bütünlüğüne sahip oldu. 
 
*
Afrin, Suriye savaşında ikinci bir dönüm noktasıydı.
İŞİD ile savaş durdu, sadece Türkiye  ile Kürtler değil aynı zamanda  ABD- israil ile Türkiye- İran savaşı başladı. 
Rusya  savaşta iki taraf için  bir kaldıraç görevi yaptı
Askeri kuvvetini Afrin’den çekti ama ABD, Deir Ez Zor’da Rusya’ya hava operasyonu düzenledi.
İsrail, İran’ı İdlib’de vurdu. 
Esad, askerlerini Afrin’e gönderip sınırı korumalarını istedi
Türkiye Afrin girişinde Suriye askeri konvoyunu vurdu, böylece “Kim gelirse vururuz”  mesajı verdi.
 
*
Bugün Türkiye, Afrin ve Cerablus’ta kontrolü sağlamıştır.
Menbiç çevresi  yüzde 80’i Sünni Arap olan yaklaşık 450 bin nüfusa ev sahipliği yapıyor.
Bölgedeki Kürt kuvvetlerinin baskınlığına rağmen, Kürtler nüfusun sadece yüzde 15’ini temsil ediyor.
Kalan yüzde 5, Türkmen ve Çerkes azınlıklardır.
Benzeri demografik yapı Menbiç  kent merkezinde de  geçerlidir
2011’de 120 bin nüfusa ev sahipliği yapan kent,  Türkiye’nin Halep vilayetinden getirdiği Sünni Araplarla  200 binlik bir nüfusa ulaşmıştır.
Menbiç ,Türkiye’ye  değil Kürtlere destek veren  dört büyük Ganaim, Bou Sultan, Hanada ve Bou Bana Arap Kabilesinin elindedir.
 
*
Ayrıca hem  Afrin, hem de Astana sürecinde Türkiye yönetiminde deeskalasyon bölgesi ilan edilen İdlib;
El Kaideci Heyet Tahrir el-Şam terör örgütünün kuşatması altında bulunuyor.
Aslında bir danışıklı dövüşle rant oyunu devam etmesi gerektiği gibi sürüyor….
 
*
Ama bir gerçek yavaş yavaş kendini gösteriyor… 
Tıpkı Irak Savaşı’nda olduğu gibi Suriye Savaşı’nda da uluslararası güçlerin dengesini Kürt coğrafyası  belirliyor.
 
*
Bugün Suriye’de güvenlik tesis edilmeden reformların yapılamayacağı esasında bir ateşkes süreci yaşanıyor.
Güvenliğin tesis edilmesinden anayasal, kanuni ve meşru sorumluluğu olan Esad hükümeti sorumludur.
Suriye’nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü başlığında BM garantisiyle savaşan muhalif silahlı güçlere lojistik kesilmiş ve sınırlarda denetim kurulmuştur. 
 
*
Bu paralelde Soçi Zirvesinde Rusya, Türkiye ve İran;
Suriye İç Savaş’ına siyasi çözüm noktasında Kürtlerin katılımının sağlanması,
Şam’ın meşru izni olmadan uluslararası güçlerin Suriye’de bulunmasının hiçbir nedeninin olmadığı,
Yabancı askerlerin varlığının yalnızca Suriye hükümeti onları davet ettiyse kabul edilebilir bir durum olduğu,
Suriye krizinin çözümüne yönelik hiçbir siyasi inisiyatifin  ülkenin egemenliğini, birliğini ve bütünlüğünü hiçbir halükarda bozmaması konularında  anlaşmıştır.
 
*
Arka planda ise BM teşkilatı; Suriye İç Savaşı siyasi çözümün hukuki yapısını oluşturmaya yönelik “muhalif-terörist” ayrımını keskin bir şekilde yapma mesaisinde sona gelmiştir. 
BM Savaş Suçlarını Araştırma Komisyonu, tüm taraflarca Suriye’de  işlenen Savaş Suçları’yla ilgili raporunu  yayınlamıştır.
Her tür zulüm, teröristleri gönderen ve finanse eden ülkeler, Suriye’de insani durumu ahlaksız ticarete dönüştürenler belgelenmiştir… 
 
*
Eski Fransız yargıç Catherine Marchi-Uhel liderliğindeki ekip dava dosyalarını da hazırlamış,
Bunların mahkemelerin yargılamak için evrensel yargı yetkisini kullanabileceği, 
Ve Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi mevcut bir organa ya da  Suriye için yeni bir mahkemeye yetki verilebileceği açıklanmıştır.
 
*
Süreç bu perspektifte ilerlerken, Avrupa’nın gelecek vizyonunda çok önemli olan Suriye’de Türkiye’nin genişlemeye açık askeri tırmanışı,
Avrupa egemen sınıfının güçlü hizipleri arasında “savaş politikası” üzerinde tartışmalara yol açmış,
Fransa Cumhurbaşkanı E Macron  bu konudaki planlarını  Alman hükümeti yetkilileri ile görüşmeye açmış ve onay almıştır.
 
*
Bu plan, başta Fransa olmak üzere Batılı ülkelerin Suriye’ye karşı oynadığı askeri role ilişkin tanıklıkların silinmesine yöneliktir.
Bunun için Kosova örneğinde olduğu gibi bu kez Fransa, Kürtlerin Paris’te  bir temsilciliği olan Rojava’yı ;
Suriye Arap Cumhuriyetinin yargı kararlarını Suriye topraklarındaki tek meşru karar olarak kabul eden Fransız-Suriye Anlaşması’nı,
Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme’yi,  
Fransız Anayasa’sını ihlal etmek pahasına geleceğin Suriye Federasyonunda özerk bir devlet olarak tanıyacaktır. 
 
*
Rojava’nın özerk bir devlet olarak tanınmasından sonra kurulacak ve evrensel yargı yetkisini kullanacak bir mahkemede Avrupalı İŞİD cihadçileri yargılanacak,
Onların temsil ettiği ülkelerin Suriye’ye karşı oynadığı askeri role ilişkin tanıklıkları silinirken,
İlgili Rojava Mahkemesi BM Savaş Suçlarını Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı dava dosyalarını,
Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi mevcut bir organa ya da  Suriye’de başka bir mahkemeye aktararak yetki verecektir.
 
*
14 Şubat’ta Soçi Zirvesi’nde Moskova; Ankara’ yı değil Esad’ı isteyecek,
Ve Şam’ı federalizm seçeneğinde PYD ile uzlaşmaya teşvik edecektir…
 
14.2.2019

Comments

“VARŞOVA VE SOÇİ ZİRVELERİNDE ROJAVA” için bir yanıt

  1. Çoşkun Aytar avatarı
    Çoşkun Aytar

    Acaba Putin in İstanbul Belediye adayı kim?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir