KUZEY MAKEDONYA (2)

<p>KUZEY MAKEDONYA (2)
Hüseyin MÜMTAZ</p>
<p>Bir Makedonya yazısı yazdık, olay oldu.
Ta Yeni Zelanda’dan, “Abi Makedonya ile başladın, lâfı nasıl da evirip çevirip Kıbrıs’a getirdin?” diye gülerek soruyorlar.
(İşimiz bu be Candemir, boşluk gördük mü dayanamıyoruz!)
Hayret ki aynı “bağlantıyı” Yunanistan da kurdu.
Yunan polis teşkilatının 2019 yılı ajandasında Kuzey Kıbrıs ve Kuzey Makedonya haritalarının yer alması büyük tartışma yaratmış ve ilgili 14 polis açığa alınmış.
Orada kalmamış Yunanistan musakka’ya da sahip çıkmış.
Times'ın Atina Muhabiri Anthee Carassava'nın haberine göre, Yunan halkı musakkanın, Almanya'daki bir yemek fuarında Eski Yugoslavya Cumhuriyeti Makedonya'nın devlet sembolü altında servis edildiğini görünce şoke olmuş. Korfulu restoran sahibi Anastasis Paipetis, "Makedonya yemeğiymiş gibi reklamını yapıyorlardı. Sadece o da değil, Yunan yoğurdunu ve kahvesini de kendilerininmiş gibi sunuyorlardı" demiş.
“Sâde kahve” siparişi verdiğimiz garsonların “Türk kahvesi mi?” diye sormalarına illet oluyorduk ama demek sıra yoğurta da gelmiş.
Sırada kuru fasulye-pilav da mı var, yoksa pilav üstü döner?
Bir süre sonra “Mora usulü” kapalı kıymalı pide, yumurtalı/peynirli yuvarlak “Korfu” pidesi ister hâle mi geleceğiz?
Biz bir şey yapmadık sadece fotoğrafa biraz yukarıdan baktık.
Üstelik biz değil, “dünya” Kıbrıs’a başka gözle bakıyor.
Biz “âlemin delisi” Trump’ın her saat tweetlerle yarattığı sudan problemler ile oyalanırken sanki Kıbrıs’ı biraz fazla kanıksıyoruz, gözden kaçırıyoruz.
Oysa önümüze konulan ilgili ilgisiz her torbadan Kıbrıs çıkıyor.
Lefkoşa’dan uyardılar, ortalıkta “Rum Kesiminin tanınacağı” dedikoduları bile dolaşıyormuş.</p>
<p>Hadi o kulaktan kulağa dolaşan dedikodu, ya şuna ne demeli?
“Habere ‘Kıbrıs-Fransa Savunma Anlaşması-Deniz ve Hava Üssü’nde Daimi Mevcudiyet’ başlığını atan Alithia; Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un da işaret ettiği Güney Kıbrıs arasında varılan önemli anlaşmaların, Fransa Deniz Kuvvetleri’nin Mari’deki deniz üssünde, Fransa Hava Kuvvetleri’nin ise Baf’taki ‘Andres Papandreu’ hava üssündeki daimi mevcudiyetiyle ilgili olduğunun görüldüğünü yazdı. Rum yetkililerinin, Güney Kıbrıs-Fransa anlaşmasının içeriğini kamuoyu önünde açıklamak istemediğini yazan gazete, Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in ‘enerji ve savunma alanında ileriki zamanda açıklanması beklenen bir dizi anlaşmaya varıldığı’ şeklindeki açıklamasına da yer verdi”.</p>
<p>Fransa’nın ne işi vardır Kıbrıs’ta ve Ortadoğu’da?
100 yıl önceki Hatay aşkı mı depreşti acaba?
Ve hayrettir, ne yazıktır ki bu konuda KKTC’de Cumhurbaşkanı ve Başbakanı daha uyanmadan, dış politikada farklı bir tavır izlemeye başlayan muhalefet lideri Tatar; “Türkiye’yi adadan çıkarmak için uğraşan Rum Yönetimi ile Fransa arasında deniz ve hava üssü anlaşması imzalanmasının Kıbrıs’ta federal çözümden çok uzak olunduğunun yeni bir kanıtı olduğuna” dikkati çekiyor.
Okyanus ötesindeki Amerika’nın ne işi vardır Kıbrıs’ta, suyun hemen öte yanındaki İsrail’in ne işi vardır? Neden ille de Kıbrıs’ta üs istemektedirler?
Herkesin gözü olacak ama Türkiye’nin, burnunun dibindeki ada ile ilgisi olmayacak, öyle mi?
Tsipras Şubat başında Türkiye’ye gelecek ya, bakın Fileleftheros ne yazıyor:
Anastasiadis ve Tsipras’ın, Türkiye’nin bölgedeki faaliyetleri konusunda belirli adımlar atma kararı aldıklarını ancak şu an için bu adımlara dair “ellerini kapalı tuttuklarını” ifade eden gazete, “Tsipras’ın Türkiye ziyaretinde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünün Türkiye için bir bedeli olacağı mesajını iletmesi kararının da alındığını” söylüyor.</p>
<p>“Çözümsüzlüğün” Türkiye’ye “bedeli” olacağını ileteceklermiş!
“Çözüm” nedir acaba?
“Bedel” derken ve hazır “Yeni Roma İmparatorluğu’nun” (Tanım Sadi Somuncuoğlu’na aittir. Akçağ Yay. Ankara 2004) başkenti İstanbul’a kadar gelmişken gücü artık Ukrayna steplerine kadar yayılmış olan yeni “Ruhani İmparatore”nin Fener’ini, yetmedi bir de Heybeli’sini ziyaret edecek olması bir tür aba altından değnek sallamak mıdır Tsipras’ın?
Atina’da iki rekât namaz kılacak cami-mescit var mı acaba?
Lâfı uzatmayalım.
Reşat Ekrem Koçu’nun “Sarhoş değil ayyaştı” dediği Sarı Selim’den bu yana Anadolu’daki hiçbir muktedir Kıbrıs’tan vaz geçmemiştir.
Çünkü Kıbrıs’ın “yarısı/üçte biri değil tamamı”nın başka ellerde olması “Türkiye” için tehdittir, tehlikedir.
İki; tarihin hiçbir devrinde adada hâkimiyet kurup sahip olamamış Rumlara ada neden teslim edilmelidir?
İki insan türü buna karşı çıkmaktadır.
Bir; Sait Molla’nın torunu olan modern çağın İngiliz Muhibbânı…
Onlar der ki, nasıl ki Türkiye, hem kendi ülkesinin hem de meselâ Suriye ve Irak’ın bölünmesine karşıdır, Kıbrıs da bölünmemelidir. Bölünmesin ki Türk azınlık, Rum çoğunluğun “himayesine” mazhar olarak AB vatandaşı olsun… Türk azınlık zinhar ayrı devlet kuramasın yahut aynı devlette eşit hak ve hukuka sahip olmasın.
İki; mülga SSCB Komünist Partisinin halen bitkisel hayattaki yegâne uzantısı olan “AGEL” listesinden AP adayı seçilen güneyli akademisyen tipi.
Sormuştuk; … “ ‘Kıbrıs Cumhuriyeti ile birlikte doğduk, birlikte parçalandık’ diyerek 1960 öncesini yok sayan bu akademisyen, adı hasbelkader Türkçe diye Kıbrıs Türklerini de temsil edeceğini mi düşünüyor acaba?”
https://www.turkishnews.com/tr/content/2019/01/22/bayraksiz-akinci-huseyin-mumtaz/
Cevabı, uzun bir aradan sonra yine döktürmeye başlayan Beratlı vermiş;
“Dolayısıyla o değişene, yani bir anlaşma ile başka bir anayasa yazılacaksa o yazılana kadar, Kıbrıslı bir Türk’ün, bir Rum partisinden aday çıkması, meşru değildir! Bana göre değil! Bu anayasaya göre…”</p>
<p>Turna’ya meraklı olup turnaları yine gözünden vuran Beratlı’nın, alıntıyı yaptığım yukarıdaki yazısıyla beraber şu yazıları da Türk Kıbrıs’taki ilkokullarda ders olarak okutulmalıdır; ve;</p>
<p>Uzun lâfın kısası; “Türkiyesiz cennete bile gitmem” diyen “devlet kuran son Türk” Denktaş, “KIBRIS GİRİT OLMASIN” diye kitap bile yazmıştı.
Olmasın…
Çünkü Kıbrıs Girit olursa sıra Ege’ye, Batı Anadolu’ya, İstanbul’a, Karadeniz’e gelecektir.
https://www.turkishnews.com/tr/content/2019/01/18/yine-yeni-ve-yeniden-enosis-huseyin-mumtaz/
“Olmaz, zinhar izin vermeyiz” demeyin 1821’den beri gördükleri, bir türlü vazgeçmedikleri rüyadır bu.
Tsipras’ın Heybeli’yi, Fener’i ziyaretine bir de bu gözle bakın. 3 Şubat 2019</p> - 2046902 o5837

 

<p>KUZEY MAKEDONYA (2)
Hüseyin MÜMTAZ</p>
<p>Bir Makedonya yazısı yazdık, olay oldu.
Ta Yeni Zelanda’dan, “Abi Makedonya ile başladın, lâfı nasıl da evirip çevirip Kıbrıs’a getirdin?” diye gülerek soruyorlar.
(İşimiz bu be Candemir, boşluk gördük mü dayanamıyoruz!)
Hayret ki aynı “bağlantıyı” Yunanistan da kurdu.
Yunan polis teşkilatının 2019 yılı ajandasında Kuzey Kıbrıs ve Kuzey Makedonya haritalarının yer alması büyük tartışma yaratmış ve ilgili 14 polis açığa alınmış.
Orada kalmamış Yunanistan musakka’ya da sahip çıkmış.
Times'ın Atina Muhabiri Anthee Carassava'nın haberine göre, Yunan halkı musakkanın, Almanya'daki bir yemek fuarında Eski Yugoslavya Cumhuriyeti Makedonya'nın devlet sembolü altında servis edildiğini görünce şoke olmuş. Korfulu restoran sahibi Anastasis Paipetis, "Makedonya yemeğiymiş gibi reklamını yapıyorlardı. Sadece o da değil, Yunan yoğurdunu ve kahvesini de kendilerininmiş gibi sunuyorlardı" demiş.
“Sâde kahve” siparişi verdiğimiz garsonların “Türk kahvesi mi?” diye sormalarına illet oluyorduk ama demek sıra yoğurta da gelmiş.
Sırada kuru fasulye-pilav da mı var, yoksa pilav üstü döner?
Bir süre sonra “Mora usulü” kapalı kıymalı pide, yumurtalı/peynirli yuvarlak “Korfu” pidesi ister hâle mi geleceğiz?
Biz bir şey yapmadık sadece fotoğrafa biraz yukarıdan baktık.
Üstelik biz değil, “dünya” Kıbrıs’a başka gözle bakıyor.
Biz “âlemin delisi” Trump’ın her saat tweetlerle yarattığı sudan problemler ile oyalanırken sanki Kıbrıs’ı biraz fazla kanıksıyoruz, gözden kaçırıyoruz.
Oysa önümüze konulan ilgili ilgisiz her torbadan Kıbrıs çıkıyor.
Lefkoşa’dan uyardılar, ortalıkta “Rum Kesiminin tanınacağı” dedikoduları bile dolaşıyormuş.</p>
<p>Hadi o kulaktan kulağa dolaşan dedikodu, ya şuna ne demeli?
“Habere ‘Kıbrıs-Fransa Savunma Anlaşması-Deniz ve Hava Üssü’nde Daimi Mevcudiyet’ başlığını atan Alithia; Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un da işaret ettiği Güney Kıbrıs arasında varılan önemli anlaşmaların, Fransa Deniz Kuvvetleri’nin Mari’deki deniz üssünde, Fransa Hava Kuvvetleri’nin ise Baf’taki ‘Andres Papandreu’ hava üssündeki daimi mevcudiyetiyle ilgili olduğunun görüldüğünü yazdı. Rum yetkililerinin, Güney Kıbrıs-Fransa anlaşmasının içeriğini kamuoyu önünde açıklamak istemediğini yazan gazete, Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in ‘enerji ve savunma alanında ileriki zamanda açıklanması beklenen bir dizi anlaşmaya varıldığı’ şeklindeki açıklamasına da yer verdi”.</p>
<p>Fransa’nın ne işi vardır Kıbrıs’ta ve Ortadoğu’da?
100 yıl önceki Hatay aşkı mı depreşti acaba?
Ve hayrettir, ne yazıktır ki bu konuda KKTC’de Cumhurbaşkanı ve Başbakanı daha uyanmadan, dış politikada farklı bir tavır izlemeye başlayan muhalefet lideri Tatar; “Türkiye’yi adadan çıkarmak için uğraşan Rum Yönetimi ile Fransa arasında deniz ve hava üssü anlaşması imzalanmasının Kıbrıs’ta federal çözümden çok uzak olunduğunun yeni bir kanıtı olduğuna” dikkati çekiyor.
Okyanus ötesindeki Amerika’nın ne işi vardır Kıbrıs’ta, suyun hemen öte yanındaki İsrail’in ne işi vardır? Neden ille de Kıbrıs’ta üs istemektedirler?
Herkesin gözü olacak ama Türkiye’nin, burnunun dibindeki ada ile ilgisi olmayacak, öyle mi?
Tsipras Şubat başında Türkiye’ye gelecek ya, bakın Fileleftheros ne yazıyor:
Anastasiadis ve Tsipras’ın, Türkiye’nin bölgedeki faaliyetleri konusunda belirli adımlar atma kararı aldıklarını ancak şu an için bu adımlara dair “ellerini kapalı tuttuklarını” ifade eden gazete, “Tsipras’ın Türkiye ziyaretinde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünün Türkiye için bir bedeli olacağı mesajını iletmesi kararının da alındığını” söylüyor.</p>
<p>“Çözümsüzlüğün” Türkiye’ye “bedeli” olacağını ileteceklermiş!
“Çözüm” nedir acaba?
“Bedel” derken ve hazır “Yeni Roma İmparatorluğu’nun” (Tanım Sadi Somuncuoğlu’na aittir. Akçağ Yay. Ankara 2004) başkenti İstanbul’a kadar gelmişken gücü artık Ukrayna steplerine kadar yayılmış olan yeni “Ruhani İmparatore”nin Fener’ini, yetmedi bir de Heybeli’sini ziyaret edecek olması bir tür aba altından değnek sallamak mıdır Tsipras’ın?
Atina’da iki rekât namaz kılacak cami-mescit var mı acaba?
Lâfı uzatmayalım.
Reşat Ekrem Koçu’nun “Sarhoş değil ayyaştı” dediği Sarı Selim’den bu yana Anadolu’daki hiçbir muktedir Kıbrıs’tan vaz geçmemiştir.
Çünkü Kıbrıs’ın “yarısı/üçte biri değil tamamı”nın başka ellerde olması “Türkiye” için tehdittir, tehlikedir.
İki; tarihin hiçbir devrinde adada hâkimiyet kurup sahip olamamış Rumlara ada neden teslim edilmelidir?
İki insan türü buna karşı çıkmaktadır.
Bir; Sait Molla’nın torunu olan modern çağın İngiliz Muhibbânı…
Onlar der ki, nasıl ki Türkiye, hem kendi ülkesinin hem de meselâ Suriye ve Irak’ın bölünmesine karşıdır, Kıbrıs da bölünmemelidir. Bölünmesin ki Türk azınlık, Rum çoğunluğun “himayesine” mazhar olarak AB vatandaşı olsun… Türk azınlık zinhar ayrı devlet kuramasın yahut aynı devlette eşit hak ve hukuka sahip olmasın.
İki; mülga SSCB Komünist Partisinin halen bitkisel hayattaki yegâne uzantısı olan “AGEL” listesinden AP adayı seçilen güneyli akademisyen tipi.
Sormuştuk; … “ ‘Kıbrıs Cumhuriyeti ile birlikte doğduk, birlikte parçalandık’ diyerek 1960 öncesini yok sayan bu akademisyen, adı hasbelkader Türkçe diye Kıbrıs Türklerini de temsil edeceğini mi düşünüyor acaba?”
https://www.turkishnews.com/tr/content/2019/01/22/bayraksiz-akinci-huseyin-mumtaz/
Cevabı, uzun bir aradan sonra yine döktürmeye başlayan Beratlı vermiş;
“Dolayısıyla o değişene, yani bir anlaşma ile başka bir anayasa yazılacaksa o yazılana kadar, Kıbrıslı bir Türk’ün, bir Rum partisinden aday çıkması, meşru değildir! Bana göre değil! Bu anayasaya göre…”</p>
<p>Turna’ya meraklı olup turnaları yine gözünden vuran Beratlı’nın, alıntıyı yaptığım yukarıdaki yazısıyla beraber şu yazıları da Türk Kıbrıs’taki ilkokullarda ders olarak okutulmalıdır; ve;</p>
<p>Uzun lâfın kısası; “Türkiyesiz cennete bile gitmem” diyen “devlet kuran son Türk” Denktaş, “KIBRIS GİRİT OLMASIN” diye kitap bile yazmıştı.
Olmasın…
Çünkü Kıbrıs Girit olursa sıra Ege’ye, Batı Anadolu’ya, İstanbul’a, Karadeniz’e gelecektir.
https://www.turkishnews.com/tr/content/2019/01/18/yine-yeni-ve-yeniden-enosis-huseyin-mumtaz/
“Olmaz, zinhar izin vermeyiz” demeyin 1821’den beri gördükleri, bir türlü vazgeçmedikleri rüyadır bu.
Tsipras’ın Heybeli’yi, Fener’i ziyaretine bir de bu gözle bakın. 3 Şubat 2019</p> - 2046902 o5837

KUZEY MAKEDONYA (2)
Hüseyin MÜMTAZ

Bir Makedonya yazısı yazdık, olay oldu.
Ta Yeni Zelanda’dan, “Abi Makedonya ile başladın, lâfı nasıl da evirip çevirip Kıbrıs’a getirdin?” diye gülerek soruyorlar.
(İşimiz bu be Candemir, boşluk gördük mü dayanamıyoruz!)
Hayret ki aynı “bağlantıyı” Yunanistan da kurdu.
Yunan polis teşkilatının 2019 yılı ajandasında Kuzey Kıbrıs ve Kuzey Makedonya haritalarının yer alması büyük tartışma yaratmış ve ilgili 14 polis açığa alınmış.
Orada kalmamış Yunanistan musakka’ya da sahip çıkmış.
Times’ın Atina Muhabiri Anthee Carassava’nın haberine göre, Yunan halkı musakkanın, Almanya’daki bir yemek fuarında Eski Yugoslavya Cumhuriyeti Makedonya’nın devlet sembolü altında servis edildiğini görünce şoke olmuş. Korfulu restoran sahibi Anastasis Paipetis, “Makedonya yemeğiymiş gibi reklamını yapıyorlardı. Sadece o da değil, Yunan yoğurdunu ve kahvesini de kendilerininmiş gibi sunuyorlardı” demiş.
“Sâde kahve” siparişi verdiğimiz garsonların “Türk kahvesi mi?” diye sormalarına illet oluyorduk ama demek sıra yoğurta da gelmiş.
Sırada kuru fasulye-pilav da mı var, yoksa pilav üstü döner?
Bir süre sonra “Mora usulü” kapalı kıymalı pide, yumurtalı/peynirli yuvarlak “Korfu” pidesi ister hâle mi geleceğiz?
Biz bir şey yapmadık sadece fotoğrafa biraz yukarıdan baktık.
Üstelik biz değil, “dünya” Kıbrıs’a başka gözle bakıyor.
Biz “âlemin delisi” Trump’ın her saat tweetlerle yarattığı sudan problemler ile oyalanırken sanki Kıbrıs’ı biraz fazla kanıksıyoruz, gözden kaçırıyoruz.
Oysa önümüze konulan ilgili ilgisiz her torbadan Kıbrıs çıkıyor.
Lefkoşa’dan uyardılar, ortalıkta “Rum Kesiminin tanınacağı” dedikoduları bile dolaşıyormuş.

Hadi o kulaktan kulağa dolaşan dedikodu, ya şuna ne demeli?
“Habere ‘Kıbrıs-Fransa Savunma Anlaşması-Deniz ve Hava Üssü’nde Daimi Mevcudiyet’ başlığını atan Alithia; Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un da işaret ettiği Güney Kıbrıs arasında varılan önemli anlaşmaların, Fransa Deniz Kuvvetleri’nin Mari’deki deniz üssünde, Fransa Hava Kuvvetleri’nin ise Baf’taki ‘Andres Papandreu’ hava üssündeki daimi mevcudiyetiyle ilgili olduğunun görüldüğünü yazdı. Rum yetkililerinin, Güney Kıbrıs-Fransa anlaşmasının içeriğini kamuoyu önünde açıklamak istemediğini yazan gazete, Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in ‘enerji ve savunma alanında ileriki zamanda açıklanması beklenen bir dizi anlaşmaya varıldığı’ şeklindeki açıklamasına da yer verdi”.

Fransa’nın ne işi vardır Kıbrıs’ta ve Ortadoğu’da?
100 yıl önceki Hatay aşkı mı depreşti acaba?
Ve hayrettir, ne yazıktır ki bu konuda KKTC’de Cumhurbaşkanı ve Başbakanı daha uyanmadan, dış politikada farklı bir tavır izlemeye başlayan muhalefet lideri Tatar; “Türkiye’yi adadan çıkarmak için uğraşan Rum Yönetimi ile Fransa arasında deniz ve hava üssü anlaşması imzalanmasının Kıbrıs’ta federal çözümden çok uzak olunduğunun yeni bir kanıtı olduğuna” dikkati çekiyor.
Okyanus ötesindeki Amerika’nın ne işi vardır Kıbrıs’ta, suyun hemen öte yanındaki İsrail’in ne işi vardır? Neden ille de Kıbrıs’ta üs istemektedirler?
Herkesin gözü olacak ama Türkiye’nin, burnunun dibindeki ada ile ilgisi olmayacak, öyle mi?
Tsipras Şubat başında Türkiye’ye gelecek ya, bakın Fileleftheros ne yazıyor:
Anastasiadis ve Tsipras’ın, Türkiye’nin bölgedeki faaliyetleri konusunda belirli adımlar atma kararı aldıklarını ancak şu an için bu adımlara dair “ellerini kapalı tuttuklarını” ifade eden gazete, “Tsipras’ın Türkiye ziyaretinde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünün Türkiye için bir bedeli olacağı mesajını iletmesi kararının da alındığını” söylüyor.

“Çözümsüzlüğün” Türkiye’ye “bedeli” olacağını ileteceklermiş!
“Çözüm” nedir acaba?
“Bedel” derken ve hazır “Yeni Roma İmparatorluğu’nun” (Tanım Sadi Somuncuoğlu’na aittir. Akçağ Yay. Ankara 2004) başkenti İstanbul’a kadar gelmişken gücü artık Ukrayna steplerine kadar yayılmış olan yeni “Ruhani İmparatore”nin Fener’ini, yetmedi bir de Heybeli’sini ziyaret edecek olması bir tür aba altından değnek sallamak mıdır Tsipras’ın?
Atina’da iki rekât namaz kılacak cami-mescit var mı acaba?
Lâfı uzatmayalım.
Reşat Ekrem Koçu’nun “Sarhoş değil ayyaştı” dediği Sarı Selim’den bu yana Anadolu’daki hiçbir muktedir Kıbrıs’tan vaz geçmemiştir.
Çünkü Kıbrıs’ın “yarısı/üçte biri değil tamamı”nın başka ellerde olması “Türkiye” için tehdittir, tehlikedir.
İki; tarihin hiçbir devrinde adada hâkimiyet kurup sahip olamamış Rumlara ada neden teslim edilmelidir?
İki insan türü buna karşı çıkmaktadır.
Bir; Sait Molla’nın torunu olan modern çağın İngiliz Muhibbânı…
Onlar der ki, nasıl ki Türkiye, hem kendi ülkesinin hem de meselâ Suriye ve Irak’ın bölünmesine karşıdır, Kıbrıs da bölünmemelidir. Bölünmesin ki Türk azınlık, Rum çoğunluğun “himayesine” mazhar olarak AB vatandaşı olsun… Türk azınlık zinhar ayrı devlet kuramasın yahut aynı devlette eşit hak ve hukuka sahip olmasın.
İki; mülga SSCB Komünist Partisinin halen bitkisel hayattaki yegâne uzantısı olan “AGEL” listesinden AP adayı seçilen güneyli akademisyen tipi.
Sormuştuk; … “ ‘Kıbrıs Cumhuriyeti ile birlikte doğduk, birlikte parçalandık’ diyerek 1960 öncesini yok sayan bu akademisyen, adı hasbelkader Türkçe diye Kıbrıs Türklerini de temsil edeceğini mi düşünüyor acaba?”

BAYRAKSIZ AKINCI


Cevabı, uzun bir aradan sonra yine döktürmeye başlayan Beratlı vermiş;
“Dolayısıyla o değişene, yani bir anlaşma ile başka bir anayasa yazılacaksa o yazılana kadar, Kıbrıslı bir Türk’ün, bir Rum partisinden aday çıkması, meşru değildir! Bana göre değil! Bu anayasaya göre…”

Turna’ya meraklı olup turnaları yine gözünden vuran Beratlı’nın, alıntıyı yaptığım yukarıdaki yazısıyla beraber şu yazıları da Türk Kıbrıs’taki ilkokullarda ders olarak okutulmalıdır;
ve;

Uzun lâfın kısası; “Türkiyesiz cennete bile gitmem” diyen “devlet kuran son Türk” Denktaş, “KIBRIS GİRİT OLMASIN” diye kitap bile yazmıştı.
Olmasın…
Çünkü Kıbrıs Girit olursa sıra Ege’ye, Batı Anadolu’ya, İstanbul’a, Karadeniz’e gelecektir.

YİNE, YENİ VE YENİDEN “ENOSİS”


“Olmaz, zinhar izin vermeyiz” demeyin 1821’den beri gördükleri, bir türlü vazgeçmedikleri rüyadır bu.
Tsipras’ın Heybeli’yi, Fener’i ziyaretine bir de bu gözle bakın. 3 Şubat 2019


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir