50 TÜRKE EŞ TUTULAN 1 ARABIN KÜNYESİ

Arap hayranı, soyu bozuk din yobazlarının iddiasıdır.
"Türkler İslamiyeti kılıç zoru ile değil gönüllü kabullenmiştir."
YALAN.....
İslamiyeti kabul ederken en fazla zulme uğrayan, aşağılanan, namusuna dokunulan, küfredilen, aldatılan ve vahşice katledilen millet Türklerdir. İşte tüm detayları ile  40.000 kişilik Talkan katliamı...
***
705 yılında Abdülmelik öldükten sonra yerine oğlu Velid geçer.
Kuteybe ibn Müslim Horasan’a vali olarak atanır.
İşte bu tarihten sonra Araplar, Türk yurtlarında kalıcı başarılar elde etmeye başlar. Türklerin gerçek anlamda kılıç zoru ile Müslümanlaştırılmaları,Kuteybe zamanında olur. Buhara kuşatılır. Yakılır ve yıkılır. Kuteybe her bir Türk başı için askerlerine 100 dirhem ve kadın vaat eder. Allah, din, iman değil ama şehvet ve para hırsı ile gayrete gelen Araplar, şehri istilâ ederler. Bütün direnen Türkler kılıçtan geçirilerek, Araplara yakışır bir şekilde tam bir katliam yaparlar. Vahşi Araplar Türk kadınlarına tecavüz eder, sonra da ya cariye olarak kullanmak, ya da köle pazarında satmak üzere alıkoyar. Erkeklerden de binlerce kişiyi köle olarak satmak üzere beraberlerinde götürür. Buhara halkının başına gelenlerden haberdar olan diğer Türk Beylikleri, tedirgin olur ve çareler arar.
Sogd meliki Neyzek Tarhan, şehrinin yıkıma uğramaması ve halkına zülüm edilmemesi için Kuteybe ile anlaşmaya gider. Anlaşmaya göre Tarhan, haraç verecek ve tarafsız kalacaktı. İşte bu tarafsız kalmalar, Türkleri birlikten alıkoyar ve Arapların işini kolaylaştırır.
Kuvvetli ordularla gelen Araplar,savunması zayıf küçük Türk Beyliklerini kolayca istila edip, yağmalar.
İlk olarak saldırıya uğrayan Kibac Hatun’un yardımına koşmayan Türk Beylikleri, birer birer aynı akıbete uğrar. Bunları gören Neyzek Tarhan, yapmış olduğu anlaşmanın hatalı olduğunu anlar ve bütün Türk Beyliklerine birer mektup yazarak onları birlikte direnişe çağırır. Neyzek Tarhan’a ilk olumlu yanıt, Talkan meliki Sehrek’ten gelir. Bunu öğrenen Kuteybe, Belh şehrinde hazırlık yapar ve baharda büyük bir ordu ile Talkan şehrine doğru yürür. Hazırlıklı olmayan Talkan meliki Sehrek, şehri terk eder. Şehre hiç savaşmadan giren Kuteybe’nin askerleri, şehirde eli kılıç tutabilen ne kadar erkek varsa hepsini kılıçtan geçirir.
Bu katliam o zamana kadar yapılanların en büyüğüdür. Katliamda Arap askerleri yorulana kadar adam keserler, kalanlarını da Talkan yolundaki ağaçlara asarlar. Cesetleri Akbaba ve kuzgunlara yem ederler.
Öyle ki bu yolun 24 km.lik mesafesinin bölümü, Türklerin ağaçlara asılı cesetleriyle dolar. Türk kadınları ve küçük yastaki Türk kızları uzun zamandır savaşan Kuteybe'nin ordusunun cinsel açlığını doyurmak üzere sıra ile her gece Arap askerine nikahlanır. Küçük yaştaki kız çocuklarına ve tüm kadınlara  işkence ve tecavüz ve edilir. Hamile kalan Türk kadınlarının doğan bebeklerine veled-ı Zina (Piç) ismi konularak bir hayvan gibi kızgın demirle damgalanır.
Daha sonra bu bebekler köle olarak satılır.
(islam adına 40.000 kişinin kılıçtan geçirildiği ve asıldığı Talkan katliamı tarihe, Arapların o güne kadar yaptıkları en büyük katliam olarak geçmiştir.) Hızını alamayan, kana doymamış çılgın Kuteybe, Talkan’dan sonra Suman’a girer. Erkeklerin pek çoğunu öldürterek, kadınları ve kızları cariye olarak alıkoyar. Daha sonra Kes ve Nesef’de aynı şeyleri yapar. Oradan Faryab’a yönelir ve Faryab’ın teslim olmasını ister.Faryab halkı başlarına gelecekleri bildiklerinden teslim olmaz ve erkekleri dövüşerek mertçe ölürler. Bütün şehir Araplar tarafından yakılır. Araplar bu şehre “yakılmış şehir” anlamında“Muhtereka” adını verirler. Bundan sonra Kuteybe, Tarhan’ın çekildiği “Kale Bazgis” i kuşatır. Kuşatma 2 ay sürer ama bir sonuç alamaz. Kış bastırmak üzeredir ve Kale Bazgis’tekilerin yiyeceği bitmiştir. Her iki taraf da kendileri için savaşın kaybedildiğini düşünür ama Kuteybe son olarak bir hileye başvurur. Bu düzenbaz kaypaklığına ise İslam peygamberi Muhammedin;
“en büyük hileyi Allah yapar; siz de savaşta hileye başvurun” diyen hadisini örnek gösterir. Tarhan’ın yanına “Muhammed bin Selim” adında bir adamını gönderir ve onunla, teslim olması halinde, kendisine hiçbir şekilde zarar vermeyeceği, sözünü ALLAH adını kullanarak verir.
Tarhan komutanlarıyla görüşür ve teklifi kabul eder. Askerleri ile birlikte silahlarını bırakarak kaleden çıkarlar.
Tarhan ve adamları derhal yakalanır ve Tarhan vahşi hayvanlar gibi zincire vurulur. Kuteybe durumu Haccac’a bildirir ve ne yapması gerektiğini sorar. Haccac, Tarhan için “o bir Müslüman düşmanıdır; hiç aman vermeden öldür” diye emir verir. Kuteybe önce Tarhan’ın ve toplanan halkın gözleri önünde iki oğlunu öldürtür. Arkasından 700 kadar Türk savaşçısının başlarını, gene Tarhan’ın ve halkın gözleri önünde kestirtir. Tarhan’ı da bizzat kendisi öldürür. Bütün kesilen başlar Haccac’a gönderilir. Türkler de Orta Asya’dan başka ülkelere göç ettiler ama gittikleri ve yurt edindikleri yerlerde asla katliam yapmadılar, oralardaki halkların dinlerini, inançlarını değiştirmek gibi bir eylemde bulunmadılar, onları kendileri gibi inanmaya zorlamadılar. Hatta o ülke halklarını tehdit eden kavimlerden, devletlerden korudular, o insanlara uygarlık götürdüler, yazıyı, sanatı, kültürü öğrettiler ve beraberce huzur içinde yaşadılar. Kimseyi asimile etmediler, evliliklerle akraba oldukları insanları benimsediler ve kendileri asimile oldular. Halbuki güçlerine dayanarak kendilerinden olmayanların mallarını, mülklerini alabilirler, kendi inançlarına zorlayabilirler ve aldıkları kızları, kadınları Türkleştirip asimilasyona gidebilirlerdi. Fakat Türkün yüksek karakterinde insana saygı, sevgi ve zayıfa, düşküne, mazluma yardım hisleri (hümanizm) vardır. Her şeyden önce vicdan, onda ön planda gelir.Onun için büyük fetihler yapmış emperyalist Müslüman Osmanlı bile diğer halklara zulm etmemiştir;
Hatta atalarını kılıçtan geçiren entrikacı, düzenbaz, ikiyüzlü, sahtekâr, çıkarcı, beleşçi Araplara, karşılarında el-pençe divan durdukları halde, yaptıklarının hesabını sormamıştır ve onları ingiliz’lerden, Fransız’lardan, İtalyan’lardan korumuştur. Bakınız, ne diyor Kuran’daki Tevbe Suresi:  123. ayet! :
“Ey iman edenler! (Aklı, mantığı kullanmadan, bilimsellik aramadan inananlar!) Kâfirlerden yakınınızda olanlara karşı savaşın. Ve onlar „Savaş anında‟ sizde bir sertlik bulsunlar. Bilin ki Allah,sakınanlarla beraberdir.” işte Kuteybe’nin, Haccac’ın, adam kesmek için öne sürdükleri ayet budur. Kelleler kesiliyor, insanlar asılıyor, kızlara, kadınlara tecavüz ediliyor, insanların elinden malları, mülkleri, yiyecekleri alınıyor ve buna “Allah’ın emri” deniliyor. İşte 1 Arabı 50 Türke eş tutan ETHEM SANCAK ve onu sivrilterek Türk Silahlı Kuvvetlerimizi bir ARABIN iradesine terkeden kişilerin ataları bunlardır. Halen daha peşinden gidenlere, Arabın alfabesini kutsal sayanlara, Türklüğünü unutup ARAP ahlakı ve kültürünü din zannedenlere yazıklar olsun. Sevgilerimle - PhotoGrid 1548149324196 1

Arap hayranı, soyu bozuk din yobazlarının iddiasıdır.
"Türkler İslamiyeti kılıç zoru ile değil gönüllü kabullenmiştir."
YALAN.....
İslamiyeti kabul ederken en fazla zulme uğrayan, aşağılanan, namusuna dokunulan, küfredilen, aldatılan ve vahşice katledilen millet Türklerdir. İşte tüm detayları ile  40.000 kişilik Talkan katliamı...
***
705 yılında Abdülmelik öldükten sonra yerine oğlu Velid geçer.
Kuteybe ibn Müslim Horasan’a vali olarak atanır.
İşte bu tarihten sonra Araplar, Türk yurtlarında kalıcı başarılar elde etmeye başlar. Türklerin gerçek anlamda kılıç zoru ile Müslümanlaştırılmaları,Kuteybe zamanında olur. Buhara kuşatılır. Yakılır ve yıkılır. Kuteybe her bir Türk başı için askerlerine 100 dirhem ve kadın vaat eder. Allah, din, iman değil ama şehvet ve para hırsı ile gayrete gelen Araplar, şehri istilâ ederler. Bütün direnen Türkler kılıçtan geçirilerek, Araplara yakışır bir şekilde tam bir katliam yaparlar. Vahşi Araplar Türk kadınlarına tecavüz eder, sonra da ya cariye olarak kullanmak, ya da köle pazarında satmak üzere alıkoyar. Erkeklerden de binlerce kişiyi köle olarak satmak üzere beraberlerinde götürür. Buhara halkının başına gelenlerden haberdar olan diğer Türk Beylikleri, tedirgin olur ve çareler arar.
Sogd meliki Neyzek Tarhan, şehrinin yıkıma uğramaması ve halkına zülüm edilmemesi için Kuteybe ile anlaşmaya gider. Anlaşmaya göre Tarhan, haraç verecek ve tarafsız kalacaktı. İşte bu tarafsız kalmalar, Türkleri birlikten alıkoyar ve Arapların işini kolaylaştırır.
Kuvvetli ordularla gelen Araplar,savunması zayıf küçük Türk Beyliklerini kolayca istila edip, yağmalar.
İlk olarak saldırıya uğrayan Kibac Hatun’un yardımına koşmayan Türk Beylikleri, birer birer aynı akıbete uğrar. Bunları gören Neyzek Tarhan, yapmış olduğu anlaşmanın hatalı olduğunu anlar ve bütün Türk Beyliklerine birer mektup yazarak onları birlikte direnişe çağırır. Neyzek Tarhan’a ilk olumlu yanıt, Talkan meliki Sehrek’ten gelir. Bunu öğrenen Kuteybe, Belh şehrinde hazırlık yapar ve baharda büyük bir ordu ile Talkan şehrine doğru yürür. Hazırlıklı olmayan Talkan meliki Sehrek, şehri terk eder. Şehre hiç savaşmadan giren Kuteybe’nin askerleri, şehirde eli kılıç tutabilen ne kadar erkek varsa hepsini kılıçtan geçirir.
Bu katliam o zamana kadar yapılanların en büyüğüdür. Katliamda Arap askerleri yorulana kadar adam keserler, kalanlarını da Talkan yolundaki ağaçlara asarlar. Cesetleri Akbaba ve kuzgunlara yem ederler.
Öyle ki bu yolun 24 km.lik mesafesinin bölümü, Türklerin ağaçlara asılı cesetleriyle dolar. Türk kadınları ve küçük yastaki Türk kızları uzun zamandır savaşan Kuteybe'nin ordusunun cinsel açlığını doyurmak üzere sıra ile her gece Arap askerine nikahlanır. Küçük yaştaki kız çocuklarına ve tüm kadınlara  işkence ve tecavüz ve edilir. Hamile kalan Türk kadınlarının doğan bebeklerine veled-ı Zina (Piç) ismi konularak bir hayvan gibi kızgın demirle damgalanır.
Daha sonra bu bebekler köle olarak satılır.
(islam adına 40.000 kişinin kılıçtan geçirildiği ve asıldığı Talkan katliamı tarihe, Arapların o güne kadar yaptıkları en büyük katliam olarak geçmiştir.) Hızını alamayan, kana doymamış çılgın Kuteybe, Talkan’dan sonra Suman’a girer. Erkeklerin pek çoğunu öldürterek, kadınları ve kızları cariye olarak alıkoyar. Daha sonra Kes ve Nesef’de aynı şeyleri yapar. Oradan Faryab’a yönelir ve Faryab’ın teslim olmasını ister.Faryab halkı başlarına gelecekleri bildiklerinden teslim olmaz ve erkekleri dövüşerek mertçe ölürler. Bütün şehir Araplar tarafından yakılır. Araplar bu şehre “yakılmış şehir” anlamında“Muhtereka” adını verirler. Bundan sonra Kuteybe, Tarhan’ın çekildiği “Kale Bazgis” i kuşatır. Kuşatma 2 ay sürer ama bir sonuç alamaz. Kış bastırmak üzeredir ve Kale Bazgis’tekilerin yiyeceği bitmiştir. Her iki taraf da kendileri için savaşın kaybedildiğini düşünür ama Kuteybe son olarak bir hileye başvurur. Bu düzenbaz kaypaklığına ise İslam peygamberi Muhammedin;
“en büyük hileyi Allah yapar; siz de savaşta hileye başvurun” diyen hadisini örnek gösterir. Tarhan’ın yanına “Muhammed bin Selim” adında bir adamını gönderir ve onunla, teslim olması halinde, kendisine hiçbir şekilde zarar vermeyeceği, sözünü ALLAH adını kullanarak verir.
Tarhan komutanlarıyla görüşür ve teklifi kabul eder. Askerleri ile birlikte silahlarını bırakarak kaleden çıkarlar.
Tarhan ve adamları derhal yakalanır ve Tarhan vahşi hayvanlar gibi zincire vurulur. Kuteybe durumu Haccac’a bildirir ve ne yapması gerektiğini sorar. Haccac, Tarhan için “o bir Müslüman düşmanıdır; hiç aman vermeden öldür” diye emir verir. Kuteybe önce Tarhan’ın ve toplanan halkın gözleri önünde iki oğlunu öldürtür. Arkasından 700 kadar Türk savaşçısının başlarını, gene Tarhan’ın ve halkın gözleri önünde kestirtir. Tarhan’ı da bizzat kendisi öldürür. Bütün kesilen başlar Haccac’a gönderilir. Türkler de Orta Asya’dan başka ülkelere göç ettiler ama gittikleri ve yurt edindikleri yerlerde asla katliam yapmadılar, oralardaki halkların dinlerini, inançlarını değiştirmek gibi bir eylemde bulunmadılar, onları kendileri gibi inanmaya zorlamadılar. Hatta o ülke halklarını tehdit eden kavimlerden, devletlerden korudular, o insanlara uygarlık götürdüler, yazıyı, sanatı, kültürü öğrettiler ve beraberce huzur içinde yaşadılar. Kimseyi asimile etmediler, evliliklerle akraba oldukları insanları benimsediler ve kendileri asimile oldular. Halbuki güçlerine dayanarak kendilerinden olmayanların mallarını, mülklerini alabilirler, kendi inançlarına zorlayabilirler ve aldıkları kızları, kadınları Türkleştirip asimilasyona gidebilirlerdi. Fakat Türkün yüksek karakterinde insana saygı, sevgi ve zayıfa, düşküne, mazluma yardım hisleri (hümanizm) vardır. Her şeyden önce vicdan, onda ön planda gelir.Onun için büyük fetihler yapmış emperyalist Müslüman Osmanlı bile diğer halklara zulm etmemiştir;
Hatta atalarını kılıçtan geçiren entrikacı, düzenbaz, ikiyüzlü, sahtekâr, çıkarcı, beleşçi Araplara, karşılarında el-pençe divan durdukları halde, yaptıklarının hesabını sormamıştır ve onları ingiliz’lerden, Fransız’lardan, İtalyan’lardan korumuştur. Bakınız, ne diyor Kuran’daki Tevbe Suresi:  123. ayet! :
“Ey iman edenler! (Aklı, mantığı kullanmadan, bilimsellik aramadan inananlar!) Kâfirlerden yakınınızda olanlara karşı savaşın. Ve onlar „Savaş anında‟ sizde bir sertlik bulsunlar. Bilin ki Allah,sakınanlarla beraberdir.” işte Kuteybe’nin, Haccac’ın, adam kesmek için öne sürdükleri ayet budur. Kelleler kesiliyor, insanlar asılıyor, kızlara, kadınlara tecavüz ediliyor, insanların elinden malları, mülkleri, yiyecekleri alınıyor ve buna “Allah’ın emri” deniliyor. İşte 1 Arabı 50 Türke eş tutan ETHEM SANCAK ve onu sivrilterek Türk Silahlı Kuvvetlerimizi bir ARABIN iradesine terkeden kişilerin ataları bunlardır. Halen daha peşinden gidenlere, Arabın alfabesini kutsal sayanlara, Türklüğünü unutup ARAP ahlakı ve kültürünü din zannedenlere yazıklar olsun. Sevgilerimle - PhotoGrid 1548149324196 1

Arap hayranı, soyu bozuk din yobazlarının iddiasıdır.
“Türkler İslamiyeti kılıç zoru ile değil gönüllü kabullenmiştir.”
YALAN…..
İslamiyeti kabul ederken en fazla zulme uğrayan, aşağılanan, namusuna dokunulan, küfredilen, aldatılan ve vahşice katledilen millet Türklerdir.
İşte tüm detayları ile  40.000 kişilik Talkan katliamı…
***
705 yılında Abdülmelik öldükten sonra yerine oğlu Velid geçer.
Kuteybe ibn Müslim Horasan’a vali olarak atanır.
İşte bu tarihten sonra Araplar, Türk yurtlarında kalıcı başarılar elde etmeye başlar. Türklerin gerçek anlamda kılıç zoru ile Müslümanlaştırılmaları,Kuteybe zamanında olur.
Buhara kuşatılır. Yakılır ve yıkılır. Kuteybe her bir Türk başı için askerlerine 100 dirhem ve kadın vaat eder. Allah, din, iman değil ama şehvet ve para hırsı ile gayrete gelen Araplar, şehri istilâ ederler. Bütün direnen Türkler kılıçtan geçirilerek, Araplara yakışır bir şekilde tam bir katliam yaparlar.
Vahşi Araplar Türk kadınlarına tecavüz eder, sonra da ya cariye olarak kullanmak, ya da köle pazarında satmak üzere alıkoyar. Erkeklerden de binlerce kişiyi köle olarak satmak üzere beraberlerinde götürür.
Buhara halkının başına gelenlerden haberdar olan diğer Türk Beylikleri, tedirgin olur ve çareler arar.
Sogd meliki Neyzek Tarhan, şehrinin yıkıma uğramaması ve halkına zülüm edilmemesi için Kuteybe ile anlaşmaya gider.
Anlaşmaya göre Tarhan, haraç verecek ve tarafsız kalacaktı. İşte bu tarafsız kalmalar, Türkleri birlikten alıkoyar ve Arapların işini kolaylaştırır.
Kuvvetli ordularla gelen Araplar,savunması zayıf küçük Türk Beyliklerini kolayca istila edip, yağmalar.
İlk olarak saldırıya uğrayan Kibac Hatun’un yardımına koşmayan Türk Beylikleri, birer birer aynı akıbete uğrar. Bunları gören Neyzek Tarhan, yapmış olduğu anlaşmanın hatalı olduğunu anlar ve bütün Türk Beyliklerine birer mektup yazarak onları birlikte direnişe çağırır.
Neyzek Tarhan’a ilk olumlu yanıt, Talkan meliki Sehrek’ten gelir. Bunu öğrenen Kuteybe, Belh şehrinde hazırlık yapar ve baharda büyük bir ordu ile Talkan şehrine doğru yürür. Hazırlıklı olmayan Talkan meliki Sehrek, şehri terk eder. Şehre hiç savaşmadan giren Kuteybe’nin askerleri, şehirde eli kılıç tutabilen ne kadar erkek varsa hepsini kılıçtan geçirir.
Bu katliam o zamana kadar yapılanların en büyüğüdür. Katliamda Arap askerleri yorulana kadar adam keserler, kalanlarını da Talkan yolundaki ağaçlara asarlar. Cesetleri Akbaba ve kuzgunlara yem ederler.
Öyle ki bu yolun 24 km.lik mesafesinin bölümü, Türklerin ağaçlara asılı cesetleriyle dolar.
Türk kadınları ve küçük yastaki Türk kızları uzun zamandır savaşan Kuteybe’nin ordusunun cinsel açlığını doyurmak üzere sıra ile her gece Arap askerine nikahlanır. Küçük yaştaki kız çocuklarına ve tüm kadınlara  işkence ve tecavüz ve edilir.
Hamile kalan Türk kadınlarının doğan bebeklerine veled-ı Zina (Piç) ismi konularak bir hayvan gibi kızgın demirle damgalanır.
Daha sonra bu bebekler köle olarak satılır.
(islam adına 40.000 kişinin kılıçtan geçirildiği ve asıldığı Talkan katliamı tarihe, Arapların o güne kadar yaptıkları en büyük katliam olarak geçmiştir.)
Hızını alamayan, kana doymamış çılgın Kuteybe, Talkan’dan sonra Suman’a girer. Erkeklerin pek çoğunu öldürterek, kadınları ve kızları cariye olarak alıkoyar. Daha sonra Kes ve Nesef’de aynı şeyleri yapar. Oradan Faryab’a yönelir ve Faryab’ın teslim olmasını ister.Faryab halkı başlarına gelecekleri bildiklerinden teslim olmaz ve erkekleri dövüşerek mertçe ölürler. Bütün şehir Araplar tarafından yakılır. Araplar bu şehre “yakılmış şehir” anlamında“Muhtereka” adını verirler. Bundan sonra Kuteybe, Tarhan’ın çekildiği “Kale Bazgis” i kuşatır. Kuşatma 2 ay sürer ama bir sonuç alamaz.
Kış bastırmak üzeredir ve Kale Bazgis’tekilerin yiyeceği bitmiştir. Her iki taraf da kendileri için savaşın kaybedildiğini düşünür ama Kuteybe son olarak bir hileye başvurur. Bu düzenbaz kaypaklığına ise İslam peygamberi Muhammedin;
“en büyük hileyi Allah yapar; siz de savaşta hileye başvurun” diyen hadisini örnek gösterir.
Tarhan’ın yanına “Muhammed bin Selim” adında bir adamını gönderir ve onunla, teslim olması halinde, kendisine hiçbir şekilde zarar vermeyeceği, sözünü ALLAH adını kullanarak verir.
Tarhan komutanlarıyla görüşür ve teklifi kabul eder. Askerleri ile birlikte silahlarını bırakarak kaleden çıkarlar.
Tarhan ve adamları derhal yakalanır ve Tarhan vahşi hayvanlar gibi zincire vurulur. Kuteybe durumu Haccac’a bildirir ve ne yapması gerektiğini sorar. Haccac, Tarhan için “o bir Müslüman düşmanıdır; hiç aman vermeden öldür” diye emir verir.
Kuteybe önce Tarhan’ın ve toplanan halkın gözleri önünde iki oğlunu öldürtür. Arkasından 700 kadar Türk savaşçısının başlarını, gene Tarhan’ın ve halkın gözleri önünde kestirtir. Tarhan’ı da bizzat kendisi öldürür. Bütün kesilen başlar Haccac’a gönderilir.
Türkler de Orta Asya’dan başka ülkelere göç ettiler ama gittikleri ve yurt edindikleri yerlerde asla katliam yapmadılar, oralardaki halkların dinlerini, inançlarını değiştirmek gibi bir eylemde bulunmadılar, onları kendileri gibi inanmaya zorlamadılar. Hatta o ülke halklarını tehdit eden kavimlerden, devletlerden korudular, o insanlara uygarlık götürdüler, yazıyı, sanatı, kültürü öğrettiler ve beraberce huzur içinde yaşadılar. Kimseyi asimile etmediler, evliliklerle akraba oldukları insanları benimsediler ve kendileri asimile oldular. Halbuki güçlerine dayanarak kendilerinden olmayanların mallarını, mülklerini alabilirler, kendi inançlarına zorlayabilirler ve aldıkları kızları, kadınları Türkleştirip asimilasyona gidebilirlerdi.
Fakat Türkün yüksek karakterinde insana saygı, sevgi ve zayıfa, düşküne, mazluma yardım hisleri (hümanizm) vardır. Her şeyden önce vicdan, onda ön planda gelir.Onun için büyük fetihler yapmış emperyalist Müslüman Osmanlı bile diğer halklara zulm etmemiştir;
Hatta atalarını kılıçtan geçiren entrikacı, düzenbaz, ikiyüzlü, sahtekâr, çıkarcı, beleşçi Araplara, karşılarında el-pençe divan durdukları halde, yaptıklarının hesabını sormamıştır ve onları ingiliz’lerden, Fransız’lardan, İtalyan’lardan korumuştur.
Bakınız, ne diyor Kuran’daki Tevbe Suresi:  123. ayet! :
“Ey iman edenler! (Aklı, mantığı kullanmadan, bilimsellik aramadan inananlar!) Kâfirlerden yakınınızda olanlara karşı savaşın. Ve onlar „Savaş anında‟ sizde bir sertlik bulsunlar. Bilin ki Allah,sakınanlarla beraberdir.”
işte Kuteybe’nin, Haccac’ın, adam kesmek için öne sürdükleri ayet budur. Kelleler kesiliyor, insanlar asılıyor, kızlara, kadınlara tecavüz ediliyor, insanların elinden malları, mülkleri, yiyecekleri alınıyor ve buna “Allah’ın emri” deniliyor.
İşte 1 Arabı 50 Türke eş tutan ETHEM SANCAK ve onu sivrilterek Türk Silahlı Kuvvetlerimizi bir ARABIN iradesine terkeden kişilerin ataları bunlardır.
Halen daha peşinden gidenlere, Arabın alfabesini kutsal sayanlara, Türklüğünü unutup ARAP ahlakı ve kültürünü din zannedenlere yazıklar olsun.
Sevgilerimle
Okumaya devam et  İSLAM ADINA YAPILAN TÜRK KATLİAMLARI

Comments

“50 TÜRKE EŞ TUTULAN 1 ARABIN KÜNYESİ” için bir yanıt

  1. EKREM AK avatarı
    EKREM AK

    Sayın: TEMEL
    EKSİK BİLGİLENDİRME YAPIYORSUN.
    TÜRKLER OLDUM OLASI HEP BİR İNANÇLARI VARDİ VE BU İNANÇLARI TEK TANRILI İDİ.
    AŞAĞIDAKİ YAZI BİR ALINTIDIR, BUNA BENZER YÜZLERCESİ VARDIR. OKUMANI TAVSİYE EDİYORUM.

    TÜRKLERI İSLAMİYETE GIRMEYE TEŞVIK EDEN FAKTÖRLER,

    1-Türkler diğer dinlere karşı engin bir hoşgörüye sahipti.Islamiyet de bir hoşgörü diniydi.

    2-Eski Türk dini birlikte Islamiyet arasındaki benzerlik:

    a-Tek tanrı inancı
    b-Ahiret inancı
    c-Hac ve kurban ibadetlerine eşdeğer ibadetlerin varlığı

    3-Sosyolojik etmenler,aile kavramına verilen ehemmiyet,namus,temizliğe verilen ehemmiyet Islamiyetteki cihat ve gaza anlayışı birlikte Türk-Cihan hakimiyeti düşüncesinin benzerlik göstermesi.

    4-Ekonomik ve sebepler,eski Türk toplumunda sosyal sınıflar yoktu.Islam dininde de böyle 1 ayrımın yapılmaması,dolayısıyla bütün 2 düşüncede de halkın refah ve mutluluğunun gözetilmesi bulunur.

    5-Siyasi ve askeri tercih;8yyda Türk-Çin rekabeti hızla sürek etmekte,üstelik egemenlik yavaş yavaş Çinlilerin Türklerin elindeki Maverünnehiri de alarak egemenliği ele geçirmek istiyordu.Güneyde Arap yarımadasında ortaya çıkan Islam dinide büyük 1 hızla yayılarak Çinlilerle rakip olabilecek konuma gelmiştir.751de Çinlilerle Araplar arasında meydana gelen Talas savaşında Türkler Islam ordusu yanında Çinlilere karşı savaşmış ve büyük 1 zafer elde edilmiştir.Bu olaydan sonraları Türklerle Araplar arasındaki yakınlaşma hızlanıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir