ABD’ NİN  GÜVENLİ BÖLGE STRATEJİSİ

ABD'nin Suriye'de kalmakla ilgili merkezi politikası;
İŞİD'i bitirmeye: İran ve vekil güçlerini Suriye'yi terk etmeye zorlamaya :
Türkiye'nin taleplerini dengelemeye: Körfez ülkelerin desteğini sağlamaya:
Suriye'nin geleceğine dair Rusya'nın tek başına söz hakkına müdahale etmeye:
Kuzey Suriye'de Birleşik Krallık ve Fransa kuvvetlerine destek olmaya:
İsrail-Filistin Barış Anlaşmasına katkıda bulunmaya dayanıyor.
 
*
Washington bir dizi çerçeve kararla desteklediği bu esastaki merkezi politikanın sonuçları değerlendirdiği bir sırada,
Erdoğan'ın Fırat'ın doğusunda PYD'ye yönelik operasyonun "birkaç gün içerisinde başlayacağı" açıklaması,.
Ankara-Washington hattında yoğun diplomatik süreci tetikledi...  
 
*
19 Aralık'ta Başkan D.Trump, Erdoğan ile tartışıp ele almadan,
Süreçte Amerikalıların güvenliği için ölümcül askeri gücün uygulanmasını haklı çıkaracak bir tehdit yokken,
Fakat hâlâ süren iç savaş nedeniyle yaklaşık 2000 ABD'li asker için  stratejik bir risk ve yüklü bir harcama varken,
"Önce Amerika" felsefesiyle ABD askerlerinin Suriye'den çekileceğini duyurdu.
 
*
21 Aralık'ta D. Trump, "Başkan olduğumda IŞİD vahşet saçıyordu. Şimdi ise IŞİD büyük oranda yenildi.
Türkiye gibi ülkeler IŞİD'in çaresine bakmalı.
Rusya, İran, Suriye ve diğerleri IŞİD'in yerel düşmanlarıdır.
Biz onların işini yapıyoruz"  dedi...
 
*
ABD'nin  Suriye'den çekilme kararı almasının hemen ardından,
İŞİD'in geri dönmekte olduğu iddialarıyla  alarmlar verilmeye başlandı.  
Amerikalılar bavullarını  toplayıp ayrılırsa, IŞİD önceki gücüne geri dönebilecek mi diye sorulmaya başlandı...
 
*
Başkan Trump, tüm sorunların Amerikan'ın problemleri olduğu,
Amerika'nın bu ağır yükleri kaldırmadığı takdirde hiçbir sorunun çözülemeyeceği varsayımına dayanan yanlış düşünüşleri kırdı.
Bugün İŞİD, bölge  hükümetlerinin sorumluğuna geçerken bir geri dönüş yolunda olabilir.
Fakat  korkmak yerine bölge devletlerinin kendilerini tehdit eden teröristlere karşı kendi taktik düzenlemelerini geliştirmelerinden daha doğru ne olabilir, deniliyor.
 
*
İşte Trump'ın açıklamasının ardından Suriye ve Irak hükümetleri, ortak düşmanları İŞİD'e karşı askeri ve istihbarat ilişkilerini geliştirmekte anlaştı.
B. Esad, Irak'a Suriye topraklarında Şam'dan onay almadan İŞİD hedeflerine karşı askeri güç kullanma yetkisi verdi.
Irak F-16 savaş uçakları, Suriye'nin doğusunda Souseh kasabasında İŞİD hedeflerini bombaladı.
Sonuçta Bağdat ve Şam mantıklı, karşılıklı yarar sağlayan bir ortaklık kurdular... 
 
*
İsrail ile Mısır arasında da benzer  pragmatik bir ilişki devam ediyor.
İki ülke uzun ve korkunç bir sıcak savaş ve soğuk savaş geçmişine sahiptir.
Ancak şimdi Kudüs ve Kahire, geniş Sina Yarımadası'ndaki İŞİD'e bağlı teröristlere karşı  işbirliği yapıyor.
İki ülkenin terörle mücadele ortaklığı sağduyulu bir girişim olarak teşvik ediliyor...
 
*
Benzeri işbirlikleri İsrail ile Arap Körfezi ülkeleri arasında da hızla gelişiyor.
Başta İsrail-Filistin arasında bir barış anlaşmasına destek verilirken,
İslamcı Cihad örgütlerine karşı dayanışma geliştiriliyor...
 
*
Sadece Erdoğan hükümeti, İŞİD ile savaşmakla pek öyle ilgilenmiyor.
Onun tek ilgi alanı güneyde Türkiye'ye tehdit oluşturacak silahlı bir Kürt teşkilatının oluşumunu önlemek görüntüsü altında,
12 Şubat 1920'de Osmanlı Meclisi tarafından kabul edilen Misak-ı Milli'ye göndermede bulunarak Suriye'de irredantizmini sağlamaktır. 
Uzun süreden beri Kürtleri sınırlarından uzak tutmak için işgal edeceği Suriye'de bir "güvenlik bölgesi" fikrini ileri sürüyor. 
Türkiye Cerablus, Afrin, İdlib'ten sonra Fırat'ın batısındaki Menbiç bölgesini de kontrol etmek istiyor.
 
*
Erdoğan'ın İslamcı ve Türk Milliyetçisi ortağı D.Bahçeli, "Oluşturulacak güvenli bölge tamamen Türkiye'nin denetiminde olacaksa diyeceğim bir şey yoktur.
Güvenli bölge stratejisi biz kurmuşsak, biz masaya taşımışsak mesele yoktur.
Kuralı koyan, kozlarını kullanan bizsek hiçbir kaygıya mahal olmayacaktır. 
Şartlarını, sınırlarını, sürecini ve zamanını biz belirlemişsek yine sorun yoktur. 
Kuralı koyan, yaptırımını ispat eden, siyasetle bir adım önde ve üstte olacaksak sorun yoktur.
Ancak ABD'ye kanacaksak, güvenli bölge diye tampon bölgeye tamam diyeceksek Körfez Savaşı'nda yaşandığı gibi bir bölgeye izin vereceksek,
Herkesi uyarıyorum ki bu güne kadar yaptıklarımızın üzeri bir kalemde çizilecektir "diyor...
*
 
Nitekim Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturulması ve bu alanda kamu düzeninin tesis edilmesi için Türkiye'nin önerdiği yol haritası da giderek beliriyor.
Buna göre bölgede, TSK'nın koordinasyonunda Suriye rejiminin muhalifi Özgür Suriye Ordu'sundan oluşturulan bir İç Güvenlik İstikrar Gücü kurulacaktır
Türkiye, PYD'ye lojistik destek sağlanan noktalarda öncelikle güvenli cepler oluşturacak,
Teröre bulaşmamış isimlerden yerel meclisler kurulacak,
TSK terör riskini ortadan kaldırmak üzere gerekirse 32 kilometre derinliğe inebilecek,
Güvenli bölge öncelikle terörden arındırılmış bir bölge olacaktır... 
 
*
Halbuki ABD, bölgede Türkiye'nin korunmasına yönelik bir güvenlik bölgesi kurulması yönünde çağrıda bulunduğunda,
Rusya Dışişleri Bakanı S.Lavrov yaptığı açıklamada, Suriye rejiminin kuzeyi kontrol altına alması gerektiğini söyledi.
"En iyi ve tek çözüm bu bölgelerin Suriye hükümetinin, güvenlik güçlerinin ve idari yapılarının kontrolüne girmesidir.
Suriye'nin bütünlüğüne yönelik herhangi bir girişim;Türkiye'nin açık bir saldırganlığı ve uluslararası terörizmin desteklenmesi olarak değerlendirilecektir" dedi. 
Rusya'nın, Türkiye'nin daha fazla Suriye ülkesini kontrol etmesine izin vermeyeceği anlaşıldı. 
 
*
Türkiye işgali başlatmak için bölgeye yeteri kadar asker getirmiştir.
Ancak Erdoğan Mart yerel seçimleri öncesinde , ABD'den aldığı impulsla ekonomik bir risk almayı istemiyor.
Rusya'yı ziyaret edecek ve konuyu  Putin ile görüşecektir.
Ve büyük olasılıkla, Suriye hükümetinin Kürt bölgelerini kontrol etmesine ve sessiz bir sınır için Rus güvencesine,
Türklerin düşmanı olan bir nüfusun masraflı bir şekilde işgalinden daha iyi bir çözüm olduğu için ikna olacaktır. 
 
*
Dün bir intihar bombacısı Menbiç'te  4 ABD askerini ve bazı PYD savaşçılarını öldürdü.
Türkiye  YPG'yi  suçladı.
Kürt kaynakları terörist grupları destekleyen Türkiye'nin desteklediği uyuyan hücrelere işaret etti.
Türkiye'nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu  Suriye hükümeti ajanlarını itham ediyor.
Diğerleri CIA' nın bunu Trump'ı Suriye'de tutmak için başlattığından şüpheleniyor.  
 
*
Saldırı, İŞİD'in  neredeyse bütün topraklarını yitirmesine rağmen yeraltında terör örgütü olarak var olmaya devam edeceğini doğruluyor. 
Menbiç olayı hem ABD'nin Suriye'deki işgaline devam etmek isteyen siyasetçiler hem de  ABD'nin Suriye'den  çıkmasını isteyen Trumpçılar tarafından tartışılıyor.
Ama Trump'ın Suriye'den çıkış konusunda çok kararlı olduğu görünüyor...
 
*
Güvenlik Bölgesi ise ABD, Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya'nın  petrol, gaz ve taşımacılık için bulundukları Kuzey Suriye koridorunda,
Kürt tabanı üzerinde kuracakları çokuluslu ve uluslararası hukuk güvencesinde bir şirketler devleti ile Suriye Merkezi hükümetinin,
Yakın gelecekte Kıbrıs, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Filistin Yönetimi ve Mısır'ın oluşturacakları Doğu Akdeniz Gaz İşbirliği Ortaklığı;
Nüvesinden başka bir şey değildir. *   Kargaşa sürüyor...
 
19. 1 . 2019 - ahmet kilicaslan aytar
ABD’nin Suriye’de kalmakla ilgili merkezi politikası;
İŞİD’i bitirmeye: İran ve vekil güçlerini Suriye’yi terk etmeye zorlamaya :
Türkiye’nin taleplerini dengelemeye: Körfez ülkelerin desteğini sağlamaya:
Suriye’nin geleceğine dair Rusya’nın tek başına söz hakkına müdahale etmeye:
Kuzey Suriye’de Birleşik Krallık ve Fransa kuvvetlerine destek olmaya:
İsrail-Filistin Barış Anlaşmasına katkıda bulunmaya dayanıyor.
 
*
Washington bir dizi çerçeve kararla desteklediği bu esastaki merkezi politikanın sonuçları değerlendirdiği bir sırada,
Erdoğan’ın Fırat’ın doğusunda PYD’ye yönelik operasyonun “birkaç gün içerisinde başlayacağı” açıklaması,.
Ankara-Washington hattında yoğun diplomatik süreci tetikledi…  
 
*
19 Aralık’ta Başkan D.Trump, Erdoğan ile tartışıp ele almadan,
Süreçte Amerikalıların güvenliği için ölümcül askeri gücün uygulanmasını haklı çıkaracak bir tehdit yokken,
Fakat hâlâ süren iç savaş nedeniyle yaklaşık 2000 ABD’li asker için  stratejik bir risk ve yüklü bir harcama varken,
“Önce Amerika” felsefesiyle ABD askerlerinin Suriye’den çekileceğini duyurdu.
 
*
21 Aralık’ta D. Trump, “Başkan olduğumda IŞİD vahşet saçıyordu. Şimdi ise IŞİD büyük oranda yenildi.
Türkiye gibi ülkeler IŞİD’in çaresine bakmalı.
Rusya, İran, Suriye ve diğerleri IŞİD’in yerel düşmanlarıdır.
Biz onların işini yapıyoruz”  dedi…
 
*
ABD’nin  Suriye’den çekilme kararı almasının hemen ardından,
İŞİD’in geri dönmekte olduğu iddialarıyla  alarmlar verilmeye başlandı.  
Amerikalılar bavullarını  toplayıp ayrılırsa, IŞİD önceki gücüne geri dönebilecek mi diye sorulmaya başlandı…
 
*
Başkan Trump, tüm sorunların Amerikan’ın problemleri olduğu,
Amerika’nın bu ağır yükleri kaldırmadığı takdirde hiçbir sorunun çözülemeyeceği varsayımına dayanan yanlış düşünüşleri kırdı.
Bugün İŞİD, bölge  hükümetlerinin sorumluğuna geçerken bir geri dönüş yolunda olabilir.
Fakat  korkmak yerine bölge devletlerinin kendilerini tehdit eden teröristlere karşı kendi taktik düzenlemelerini geliştirmelerinden daha doğru ne olabilir, deniliyor.
 
*
İşte Trump’ın açıklamasının ardından Suriye ve Irak hükümetleri, ortak düşmanları İŞİD’e karşı askeri ve istihbarat ilişkilerini geliştirmekte anlaştı.
B. Esad, Irak’a Suriye topraklarında Şam’dan onay almadan İŞİD hedeflerine karşı askeri güç kullanma yetkisi verdi.
Irak F-16 savaş uçakları, Suriye’nin doğusunda Souseh kasabasında İŞİD hedeflerini bombaladı.
Sonuçta Bağdat ve Şam mantıklı, karşılıklı yarar sağlayan bir ortaklık kurdular… 
 
*
İsrail ile Mısır arasında da benzer  pragmatik bir ilişki devam ediyor.
İki ülke uzun ve korkunç bir sıcak savaş ve soğuk savaş geçmişine sahiptir.
Ancak şimdi Kudüs ve Kahire, geniş Sina Yarımadası’ndaki İŞİD’e bağlı teröristlere karşı  işbirliği yapıyor.
İki ülkenin terörle mücadele ortaklığı sağduyulu bir girişim olarak teşvik ediliyor…
 
*
Benzeri işbirlikleri İsrail ile Arap Körfezi ülkeleri arasında da hızla gelişiyor.
Başta İsrail-Filistin arasında bir barış anlaşmasına destek verilirken,
İslamcı Cihad örgütlerine karşı dayanışma geliştiriliyor…
 
*
Sadece Erdoğan hükümeti, İŞİD ile savaşmakla pek öyle ilgilenmiyor.
Onun tek ilgi alanı güneyde Türkiye’ye tehdit oluşturacak silahlı bir Kürt teşkilatının oluşumunu önlemek görüntüsü altında,
12 Şubat 1920’de Osmanlı Meclisi tarafından kabul edilen Misak-ı Milli’ye göndermede bulunarak Suriye’de irredantizmini sağlamaktır. 
Uzun süreden beri Kürtleri sınırlarından uzak tutmak için işgal edeceği Suriye’de bir “güvenlik bölgesi” fikrini ileri sürüyor. 
Türkiye Cerablus, Afrin, İdlib’ten sonra Fırat’ın batısındaki Menbiç bölgesini de kontrol etmek istiyor.
 
*
Erdoğan’ın İslamcı ve Türk Milliyetçisi ortağı D.Bahçeli, “Oluşturulacak güvenli bölge tamamen Türkiye’nin denetiminde olacaksa diyeceğim bir şey yoktur.
Güvenli bölge stratejisi biz kurmuşsak, biz masaya taşımışsak mesele yoktur.
Kuralı koyan, kozlarını kullanan bizsek hiçbir kaygıya mahal olmayacaktır. 
Şartlarını, sınırlarını, sürecini ve zamanını biz belirlemişsek yine sorun yoktur. 
Kuralı koyan, yaptırımını ispat eden, siyasetle bir adım önde ve üstte olacaksak sorun yoktur.
Ancak ABD’ye kanacaksak, güvenli bölge diye tampon bölgeye tamam diyeceksek Körfez Savaşı’nda yaşandığı gibi bir bölgeye izin vereceksek,
Herkesi uyarıyorum ki bu güne kadar yaptıklarımızın üzeri bir kalemde çizilecektir “diyor…
*
 
Nitekim Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturulması ve bu alanda kamu düzeninin tesis edilmesi için Türkiye’nin önerdiği yol haritası da giderek beliriyor.
Buna göre bölgede, TSK’nın koordinasyonunda Suriye rejiminin muhalifi Özgür Suriye Ordu’sundan oluşturulan bir İç Güvenlik İstikrar Gücü kurulacaktır
Türkiye, PYD’ye lojistik destek sağlanan noktalarda öncelikle güvenli cepler oluşturacak,
Teröre bulaşmamış isimlerden yerel meclisler kurulacak,
TSK terör riskini ortadan kaldırmak üzere gerekirse 32 kilometre derinliğe inebilecek,
Güvenli bölge öncelikle terörden arındırılmış bir bölge olacaktır… 
 
*
Halbuki ABD, bölgede Türkiye’nin korunmasına yönelik bir güvenlik bölgesi kurulması yönünde çağrıda bulunduğunda,
Rusya Dışişleri Bakanı S.Lavrov yaptığı açıklamada, Suriye rejiminin kuzeyi kontrol altına alması gerektiğini söyledi.
“En iyi ve tek çözüm bu bölgelerin Suriye hükümetinin, güvenlik güçlerinin ve idari yapılarının kontrolüne girmesidir.
Suriye’nin bütünlüğüne yönelik herhangi bir girişim;Türkiye’nin açık bir saldırganlığı ve uluslararası terörizmin desteklenmesi olarak değerlendirilecektir” dedi. 
Rusya’nın, Türkiye’nin daha fazla Suriye ülkesini kontrol etmesine izin vermeyeceği anlaşıldı. 
 
*
Türkiye işgali başlatmak için bölgeye yeteri kadar asker getirmiştir.
Ancak Erdoğan Mart yerel seçimleri öncesinde , ABD’den aldığı impulsla ekonomik bir risk almayı istemiyor.
Rusya’yı ziyaret edecek ve konuyu  Putin ile görüşecektir.
Ve büyük olasılıkla, Suriye hükümetinin Kürt bölgelerini kontrol etmesine ve sessiz bir sınır için Rus güvencesine,
Türklerin düşmanı olan bir nüfusun masraflı bir şekilde işgalinden daha iyi bir çözüm olduğu için ikna olacaktır. 
 
*
Dün bir intihar bombacısı Menbiç’te  4 ABD askerini ve bazı PYD savaşçılarını öldürdü.
Türkiye  YPG’yi  suçladı.
Kürt kaynakları terörist grupları destekleyen Türkiye’nin desteklediği uyuyan hücrelere işaret etti.
Türkiye’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu  Suriye hükümeti ajanlarını itham ediyor.
Diğerleri CIA’ nın bunu Trump’ı Suriye’de tutmak için başlattığından şüpheleniyor.  
 
*
Saldırı, İŞİD’in  neredeyse bütün topraklarını yitirmesine rağmen yeraltında terör örgütü olarak var olmaya devam edeceğini doğruluyor. 
Menbiç olayı hem ABD’nin Suriye’deki işgaline devam etmek isteyen siyasetçiler hem de  ABD’nin Suriye’den  çıkmasını isteyen Trumpçılar tarafından tartışılıyor.
Ama Trump’ın Suriye’den çıkış konusunda çok kararlı olduğu görünüyor…
 
*
Güvenlik Bölgesi ise ABD, Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya’nın  petrol, gaz ve taşımacılık için bulundukları Kuzey Suriye koridorunda,
Kürt tabanı üzerinde kuracakları çokuluslu ve uluslararası hukuk güvencesinde bir şirketler devleti ile Suriye Merkezi hükümetinin,
Yakın gelecekte Kıbrıs, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Filistin Yönetimi ve Mısır’ın oluşturacakları Doğu Akdeniz Gaz İşbirliği Ortaklığı;
Nüvesinden başka bir şey değildir.
*  
Kargaşa sürüyor…
 
19. 1 . 2019

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir