Yalandan da beter…

Necdet Buluz - buluz

Necdet Buluz

Yalandan daha beteri olabilir mi? Söz konusu Amerikan Başkanı Trump olunca oluyor.
ABD Başkanı Donald Trump, 19 Aralık’ta Twitter’da paylaştığı videoda, Suriye’deki yaklaşık 2 bin Amerikan askerini kastederek, “DEAŞ’ı yendik. zaten onun için oradaydık. Hepsi eve dönüyor. Hepsi şimdi eve dönüyor” ifadesini kullanmıştı.

Bu sözlerin ardından Amerikalı yetkililer çekilmenin Ocak ayının ortasına kadar tamamlanacağını dile getirmişlerdi.

Trump’ın kararına karşı çıkan ABD Savunma Bakanı Mattis ile ABD’nin DEAŞ İle Mücadele Koordinatörü McGurk görevlerinden istifa etmişler Pentagon da karışmıştı.
Bizi takip eden okurlarımız anımsayacaklardır. Konu hakkında yazdığımız yazıda “İsrail sahneye çıktı” demiştik. İsrail’in ve Pentagon’un baskısı ile Trump çark etti. Bu çarkın mesajını da Kudüs’te yaptığı açıklamada ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton vermişti.

Bolton, terör örgütü YPG/PKK’yı kastederek, ABD’nın Suriye’den çekilmesinin Türkiye’nin ‘Kürt savaşçıların’ güvenliğini garanti etmesi ve DEAŞ’ın yenilmesi koşuluna bağlı olduğunu dile getirip şu açıklamayı yapmıştı:

“Başkan net olarak ABD’nin Türkiye’nin Kürtleri öldürmesine izin vermeceğini ortaya koydu. Tam olarak başkan’ın söylediği budur. Bizimle birlikte savaşanları koruyacağız! Kürtlerin Rusya’dan ya da Beşar Esad’dan koruma aramalarından kaçınmalarını istiyoruz. Kürtler kimin dostlarını olduğunu çok iyi biliyordur!”

Bolton’un aktardığımız açıklamalarından sonra Beyaz Saray’da gazetecilere konuşan Başkan Trump, 180 derecelik bir çarka imza attı.
Başkanlık koltuğuna oturduğu zamanlarda Suriye ve Irak’ın büyük bir bölümünün DEAŞ’ın kontrolü altında olduğunu ancak kendi döneminde DEAŞ’ın Irak’tan tamamen silindiğini, Suriye’de ise az sayıda kaldığını savunan Trump, “Artık Suriye’den çekiliyoruz ama hiçbir zaman çok hızlı bir şekilde çekileceğimizi söylemedim” dedi.

Öte yandan Trump, artık bölge ülkelerinin DEAŞ ile savaşması gerektiğini belirterek, “Rusya ve İran, DEAŞ’tan bizim nefret ettiğimizden daha fazla nefret ediyor. Türkiye, belki bizim kadar olmasa da DEAŞ’tan nefret ediyor. Tüm bu ülkeler DEAŞ’tan nefret ediyor. Bizim yaptığımız gibi, biraz da onlar kendi mahallelerinde savaşabilirler” ifadelerini kullandı.
Asıl konuya gelelim:
Suriye konusunda Amerika ile Rusya’nın anlaşma içinde olduğunu yıllardır biliyoruz ve bunu da çeşitli şeklerde dillendirdik. Bu nedenle Rusya’ya da fazla güvenmemiz gerektiği konusunda uyarılar yaptık.
Habertürk’ün Washington Temsilcisi Serdar Turgut’un son yazısından bazı bölümleri sizlerle paylaşıyoruz. Bu bölümde Amerika ile Rusya’nın Suriye pazarlığının detaylarını bulabilirsiniz.
“Trump ile Putin’in ‘Büyük Suriye Planı’nın temel ilkeleri üzerinde anlaştıkları Helsinki Zirvesi’nden sonra, bu planın ana noktalarından bir tanesi olan Kuzey Suriye’de Kürtlerle ilgili adımın ne olacağı Washington-Moskova hattında yoğun konuşulmaya başlandı. Ben bu bağlamda Washington’daki ilgili birimleri sorguladığımda son zamanlarda gittikçe fazla ‘Kamışlı Modeli’ kavramından bahsedilmeye başlandığını duyuyorum. Bunun ne anlama geldiğini sorgulamaya da başlayınca Fırat’ın Doğusu hakkında nelerin konuşulmakta olduğu da biraz ortaya çıkmaya başladı. Tabii her şey Başkan Erdoğan’ın Putin ile konuşmasından sonra yapılacak ikinci Trump-Putin zirvesinden sonra netleşmeye başlayacak ama Kuzey Suriye ile ilgili görüşmelerin durumu şu anda aşağıdaki gibidir.

-Fırat’ın Doğusu’ndaki Özerk Kürt Oluşumu Modeli temelde Rusya’nın hazırladığı bir plan. Bunu kaleme alan da, planı Washington’da bizzat anlatmış olan Putin’in Ortadoğu danışmanı ve kürt uzmanı Vitaly Naumkin.
-Moskova şubat ayından bu yana yapılan yoğun temaslar sonucunda bu modeli Washington’a da sonunda kabul ettirdi.
-Bu plana göre Fırat’ın Doğusu’nda Kürtlere Suriye merkezi rejimnden kopmamaları şartıyla kısıtlı bir özerkilk verilecek. Ruslar buna Kuzey Irak Modeli diyorlar ve Amerika ile bu konuda yapılan görüşmelerde de bu kavramı kullandılar.
-Bu yapı resmen Suriye Devleti içinde yer alacak ancak bölgesel siyasi kararları alabilecek, kültürel ve ekonomi konularında kısmi özerkliği olacak.

Washington-Moskova hattında bu plan çerçevesinde en yoğun konuşulan konu bu planın Türkiye’nin tepkisini en aza indirerek nasıl uygulanabileceği.
-Bu bağlamdaki ısrarlı sorularıma bir süredir Washington’da net cevap alamıyordum ama son günlerde bir ‘Kamışlı Modeli’ kavramından söz edilmeye başlandı.
Bunun anlamı üzerine konuştuğum birçok kaynaktan sonra şu ortaya çıktı:
-Kürtler Kamışlı da olduğu gibi bölgenin yönetimini rejimle paylşacak ama rejjim güçleri de bölgeye girmeyecek.
Rejim güçleri bölgenin hemen dışında sınırda konuşlanacaklar.
-Washington’da bu modelde konuşlanacak rejim güçlerinin sembolik düzeyde de olabileceği ama bunları arkasında Rusya’nın da gözlemci olarak gücü olacağından bunun etkin olacağını söylüyorlar.
Anlayacağınız özerk oluşum oluşursa bunun Türkiye’ye bir tehdit oluşturmamasının temelde Rusya tarafından sağlanması düşünülüyor.”
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir