TEHDİT VEYA HAKARET DEĞİL

ABD’nin önemli gazetelerinden Washington Post’ta Nicholas Danfhort’un imzasını taşıyan bir yazıda Türkiye de Recep Tayyip Erdoğan ın iç savaşa hazırlandığı görüşüne yer verilmişti. Bu gün itibarıyla AKP Genel Başkanının toplumu kutuplaştırmaya yönelik söylem ve eylemleri bu savı doğrular nitelikte görünüyor.
Eğer amaç gerçekten bu ise; Kendinize gelin beyefendi.
Böyle bir gayretiniz ve çabanız varsa, söylemlerinizde ki ayrıştırıcı, bölücü, ötekileştirici uslubunuzun gayesi buysa, niyetiniz ülkemi kan gölüne çevirip bundan fayda sağlamaksa...
Gelin bu düşüncenizden yol yakınken hemen vazgeçin... KİMSE BAŞARAMADI
Dünya tarihinde iç savaş çıkartarak bundan karlı çıkan, iktidarını sağlamlaştıran, eceli ile ölünceye kadar saltanatını devam ettirebilen tek bir zalim dahi olmadı.
Hepsi ama hepsi çok trajik ve korkunç bir şekilde sonları ile yüzleştiler. İŞTE İKİ ÇARPICI ÖRNEK Benito Mussolini: 
Roma İmparatorluğunu yeniden kurma hayali taşıdı.
400 bin insanın ölümünden sorumlu tutuldu.
Metresi Clara ile kurşuna dizilmeden önce dizlerinin üzerine çöktü gözyaşları içinde merhamet dileyerek ağladı.
Kurşuna dizildikten sonra benzin istasyonu çatısından baş aşağı asılarak halka teşhir edildi.
Bu trajik sona rağmen yinede Benito için şanslıydı diyebiliriz, çünkü infaz ekibi tarafından öldürülürken aşağılanmamıştı. Benito'nun iktidarı döneminde halkı şantaj, tehdit, zulme baskı altında tutan ve kraldan daha çok kralcı olan Mussolini ile birlikte yakalanan yandaş ve tetikçileri, cinsiyet ayrımı yapılmaksızın belden aşağı soyundurulmuş anüslerine tüfek namlusu sokularak infaz edilmişlerdir. Benito Musolini' nin yakınları, akrabaları, arkadaşları, dostları ve hatta selam verenleri bile ölümden kurtulamadı. Nikolay Çavuşesko: 
Düşünce ve ifade özgürlüğüne karşı savaş açtı. Sarayında lüks bir hayat sürerken halkına zulüm yapmaktan vazgeçmedi.
Tanrı kadar güçlü olduğunu zannediyordu. Eşi Elana Çavuşesko ile kurşuna dizilmeye götürülürken salya sümük ağladı ve canının bağışlanması için askerlere yalvardı.
Sefahat içinde yaşadığı sarayının duvarı önünde kurşuna dizildi.
Ona bir şekilde hizmet eden herkes Çavuşesko ile benzer sonla yüzleşmek zorunda kaldı. BUNU SIRADAN BİR VATANDAŞ SÖYLESE ANINDA HÜCREYE ATARLAR Aşağıda okuyacağınız ifade 80 milyon nüfusu olan ve seçmen sayısının yarısı farklı siyasi görüşler taşıyan bir ülkenin partili Cumhurbaşkanına aittir... "Burası Paris değil. Eğer Gezi olaylarındaki gibi bir şeyler yapmaya kalkarsanız, televizyon ekranındaki haddini bilmez birilerinin sokağa davet etmesiyle iş yapacağınızı zannediyorsanız, bilesiniz ki bu millet 15 Temmuz'da FETÖ'cülere ve uşaklarına meydanları nasıl dar ettiyse, yine dar eder. Bunu böyle bilesiniz. Sen 15 Temmuz'da tankların arasından kaçıp Bakırköy Belediyesi'ne gitmiş olabilirsin. Bu defa kaçmaya fırsat bile bulamazsın."  
 RECEP TAYYİP ERDOĞAN (16.12.2018) SORUYORUM
Varsayalım ki bir bu söylemin muhataplarından birisi çıktı ve buna benzer bir konuşmayı şu şekilde  değiştirerek partili Cumhurbaşkanı'na cevap verdi. "Hak aramak 15 temmuz demek değildir beyeendi. Türkiye Cumhuriyeti Anayasanın vatandaşlarına verdiği bir haktır. Bizleri korkutarak iş yapacağını, sindireceğini, korkutacağını zannediyorsan bilesin ki halk İtalyada Mussolini'ye, Romanyada Çavuşesko'ya meydanları nasıl dar ettiyse, kardeşi kardeşe kırdırmaya niyet edene de her an bunu yapabilir. Bu defa Yunanistan dan iniş izni isteyip Çanakkale semalarında 3 saat uçtuktan sonra darbenin gidişatını bekleyip duruma göre koftiden kabadayılık da yapamazsın" Yada varsayalım ki bu şekilde ki bir cevabı herhangi bir vatandaş
Bir gazeteci
Bir televizyon habercisi
Ve...  Veya
Reşit olmayan bir sabi
80 yaşındaki bir sübyan
Yokluktan bunalmış bir ev kadını
Ayın yarısında parası bitmiş bir emekli
Açlık sınırı altında ücret alan bir asgari ücretli
Genç bir üniversite öğrencisi
Radyo yayını yapan bir spiker dile getirmiş olsaydı akıbetleri ne olurdu? YETKİLİ YETKİSİZ HERKESE SESLENİYORUM Lütfen artık gereğini yapın
Kardeş kardeşi katletmeden...
Cennet vatanım kan gölüne dönmeden... ağızlarından köpükler saçarak koltuğunu, Saltanatını ve istikbalini kurtarmaya çalışan kan emicilerden, ruh hastalarından, zorba, yobaz ve katillerden bu ülkeyi temizleyin.
Yoksa vebali boynunuz dadır. Sevgiyle kalın - akıl

ABD’nin önemli gazetelerinden Washington Post’ta Nicholas Danfhort’un imzasını taşıyan bir yazıda Türkiye de Recep Tayyip Erdoğan ın iç savaşa hazırlandığı görüşüne yer verilmişti. Bu gün itibarıyla AKP Genel Başkanının toplumu kutuplaştırmaya yönelik söylem ve eylemleri bu savı doğrular nitelikte görünüyor.
Eğer amaç gerçekten bu ise; Kendinize gelin beyefendi.
Böyle bir gayretiniz ve çabanız varsa, söylemlerinizde ki ayrıştırıcı, bölücü, ötekileştirici uslubunuzun gayesi buysa, niyetiniz ülkemi kan gölüne çevirip bundan fayda sağlamaksa...
Gelin bu düşüncenizden yol yakınken hemen vazgeçin... KİMSE BAŞARAMADI
Dünya tarihinde iç savaş çıkartarak bundan karlı çıkan, iktidarını sağlamlaştıran, eceli ile ölünceye kadar saltanatını devam ettirebilen tek bir zalim dahi olmadı.
Hepsi ama hepsi çok trajik ve korkunç bir şekilde sonları ile yüzleştiler. İŞTE İKİ ÇARPICI ÖRNEK Benito Mussolini: 
Roma İmparatorluğunu yeniden kurma hayali taşıdı.
400 bin insanın ölümünden sorumlu tutuldu.
Metresi Clara ile kurşuna dizilmeden önce dizlerinin üzerine çöktü gözyaşları içinde merhamet dileyerek ağladı.
Kurşuna dizildikten sonra benzin istasyonu çatısından baş aşağı asılarak halka teşhir edildi.
Bu trajik sona rağmen yinede Benito için şanslıydı diyebiliriz, çünkü infaz ekibi tarafından öldürülürken aşağılanmamıştı. Benito'nun iktidarı döneminde halkı şantaj, tehdit, zulme baskı altında tutan ve kraldan daha çok kralcı olan Mussolini ile birlikte yakalanan yandaş ve tetikçileri, cinsiyet ayrımı yapılmaksızın belden aşağı soyundurulmuş anüslerine tüfek namlusu sokularak infaz edilmişlerdir. Benito Musolini' nin yakınları, akrabaları, arkadaşları, dostları ve hatta selam verenleri bile ölümden kurtulamadı. Nikolay Çavuşesko: 
Düşünce ve ifade özgürlüğüne karşı savaş açtı. Sarayında lüks bir hayat sürerken halkına zulüm yapmaktan vazgeçmedi.
Tanrı kadar güçlü olduğunu zannediyordu. Eşi Elana Çavuşesko ile kurşuna dizilmeye götürülürken salya sümük ağladı ve canının bağışlanması için askerlere yalvardı.
Sefahat içinde yaşadığı sarayının duvarı önünde kurşuna dizildi.
Ona bir şekilde hizmet eden herkes Çavuşesko ile benzer sonla yüzleşmek zorunda kaldı. BUNU SIRADAN BİR VATANDAŞ SÖYLESE ANINDA HÜCREYE ATARLAR Aşağıda okuyacağınız ifade 80 milyon nüfusu olan ve seçmen sayısının yarısı farklı siyasi görüşler taşıyan bir ülkenin partili Cumhurbaşkanına aittir... "Burası Paris değil. Eğer Gezi olaylarındaki gibi bir şeyler yapmaya kalkarsanız, televizyon ekranındaki haddini bilmez birilerinin sokağa davet etmesiyle iş yapacağınızı zannediyorsanız, bilesiniz ki bu millet 15 Temmuz'da FETÖ'cülere ve uşaklarına meydanları nasıl dar ettiyse, yine dar eder. Bunu böyle bilesiniz. Sen 15 Temmuz'da tankların arasından kaçıp Bakırköy Belediyesi'ne gitmiş olabilirsin. Bu defa kaçmaya fırsat bile bulamazsın."  
 RECEP TAYYİP ERDOĞAN (16.12.2018) SORUYORUM
Varsayalım ki bir bu söylemin muhataplarından birisi çıktı ve buna benzer bir konuşmayı şu şekilde  değiştirerek partili Cumhurbaşkanı'na cevap verdi. "Hak aramak 15 temmuz demek değildir beyeendi. Türkiye Cumhuriyeti Anayasanın vatandaşlarına verdiği bir haktır. Bizleri korkutarak iş yapacağını, sindireceğini, korkutacağını zannediyorsan bilesin ki halk İtalyada Mussolini'ye, Romanyada Çavuşesko'ya meydanları nasıl dar ettiyse, kardeşi kardeşe kırdırmaya niyet edene de her an bunu yapabilir. Bu defa Yunanistan dan iniş izni isteyip Çanakkale semalarında 3 saat uçtuktan sonra darbenin gidişatını bekleyip duruma göre koftiden kabadayılık da yapamazsın" Yada varsayalım ki bu şekilde ki bir cevabı herhangi bir vatandaş
Bir gazeteci
Bir televizyon habercisi
Ve...  Veya
Reşit olmayan bir sabi
80 yaşındaki bir sübyan
Yokluktan bunalmış bir ev kadını
Ayın yarısında parası bitmiş bir emekli
Açlık sınırı altında ücret alan bir asgari ücretli
Genç bir üniversite öğrencisi
Radyo yayını yapan bir spiker dile getirmiş olsaydı akıbetleri ne olurdu? YETKİLİ YETKİSİZ HERKESE SESLENİYORUM Lütfen artık gereğini yapın
Kardeş kardeşi katletmeden...
Cennet vatanım kan gölüne dönmeden... ağızlarından köpükler saçarak koltuğunu, Saltanatını ve istikbalini kurtarmaya çalışan kan emicilerden, ruh hastalarından, zorba, yobaz ve katillerden bu ülkeyi temizleyin.
Yoksa vebali boynunuz dadır. Sevgiyle kalın - akıl

ABD’nin önemli gazetelerinden Washington Post’ta Nicholas Danfhort’un imzasını taşıyan bir yazıda Türkiye de Recep Tayyip Erdoğan ın iç savaşa hazırlandığı görüşüne yer verilmişti. Bu gün itibarıyla AKP Genel Başkanının toplumu kutuplaştırmaya yönelik söylem ve eylemleri bu savı doğrular nitelikte görünüyor.
Eğer amaç gerçekten bu ise;
Kendinize gelin beyefendi.
Böyle bir gayretiniz ve çabanız varsa, söylemlerinizde ki ayrıştırıcı, bölücü, ötekileştirici uslubunuzun gayesi buysa, niyetiniz ülkemi kan gölüne çevirip bundan fayda sağlamaksa…
Gelin bu düşüncenizden yol yakınken hemen vazgeçin…
KİMSE BAŞARAMADI
Dünya tarihinde iç savaş çıkartarak bundan karlı çıkan, iktidarını sağlamlaştıran, eceli ile ölünceye kadar saltanatını devam ettirebilen tek bir zalim dahi olmadı.
Hepsi ama hepsi çok trajik ve korkunç bir şekilde sonları ile yüzleştiler.
İŞTE İKİ ÇARPICI ÖRNEK
Benito Mussolini: 
Roma İmparatorluğunu yeniden kurma hayali taşıdı.
400 bin insanın ölümünden sorumlu tutuldu.
Metresi Clara ile kurşuna dizilmeden önce dizlerinin üzerine çöktü gözyaşları içinde merhamet dileyerek ağladı.
Kurşuna dizildikten sonra benzin istasyonu çatısından baş aşağı asılarak halka teşhir edildi.
Bu trajik sona rağmen yinede Benito için şanslıydı diyebiliriz, çünkü infaz ekibi tarafından öldürülürken aşağılanmamıştı.
Benito’nun iktidarı döneminde halkı şantaj, tehdit, zulme baskı altında tutan ve kraldan daha çok kralcı olan Mussolini ile birlikte yakalanan yandaş ve tetikçileri, cinsiyet ayrımı yapılmaksızın belden aşağı soyundurulmuş anüslerine tüfek namlusu sokularak infaz edilmişlerdir. Benito Musolini’ nin yakınları, akrabaları, arkadaşları, dostları ve hatta selam verenleri bile ölümden kurtulamadı.
Nikolay Çavuşesko: 
Düşünce ve ifade özgürlüğüne karşı savaş açtı. Sarayında lüks bir hayat sürerken halkına zulüm yapmaktan vazgeçmedi.
Tanrı kadar güçlü olduğunu zannediyordu. Eşi Elana Çavuşesko ile kurşuna dizilmeye götürülürken salya sümük ağladı ve canının bağışlanması için askerlere yalvardı.
Sefahat içinde yaşadığı sarayının duvarı önünde kurşuna dizildi.
Ona bir şekilde hizmet eden herkes Çavuşesko ile benzer sonla yüzleşmek zorunda kaldı.
BUNU SIRADAN BİR VATANDAŞ SÖYLESE ANINDA HÜCREYE ATARLAR
Aşağıda okuyacağınız ifade 80 milyon nüfusu olan ve seçmen sayısının yarısı farklı siyasi görüşler taşıyan bir ülkenin partili Cumhurbaşkanına aittir…
“Burası Paris değil. Eğer Gezi olaylarındaki gibi bir şeyler yapmaya kalkarsanız, televizyon ekranındaki haddini bilmez birilerinin sokağa davet etmesiyle iş yapacağınızı zannediyorsanız, bilesiniz ki bu millet 15 Temmuz’da FETÖ’cülere ve uşaklarına meydanları nasıl dar ettiyse, yine dar eder. Bunu böyle bilesiniz. Sen 15 Temmuz’da tankların arasından kaçıp Bakırköy Belediyesi’ne gitmiş olabilirsin. Bu defa kaçmaya fırsat bile bulamazsın.”  
 RECEP TAYYİP ERDOĞAN (16.12.2018)
SORUYORUM
Varsayalım ki bir bu söylemin muhataplarından birisi çıktı ve buna benzer bir konuşmayı şu şekilde  değiştirerek partili Cumhurbaşkanı’na cevap verdi.
“Hak aramak 15 temmuz demek değildir beyeendi. Türkiye Cumhuriyeti Anayasanın vatandaşlarına verdiği bir haktır. Bizleri korkutarak iş yapacağını, sindireceğini, korkutacağını zannediyorsan bilesin ki halk İtalyada Mussolini’ye, Romanyada Çavuşesko’ya meydanları nasıl dar ettiyse, kardeşi kardeşe kırdırmaya niyet edene de her an bunu yapabilir. Bu defa Yunanistan dan iniş izni isteyip Çanakkale semalarında 3 saat uçtuktan sonra darbenin gidişatını bekleyip duruma göre koftiden kabadayılık da yapamazsın”
Yada varsayalım ki bu şekilde ki bir cevabı herhangi bir vatandaş
Bir gazeteci
Bir televizyon habercisi
Ve…  Veya
Reşit olmayan bir sabi
80 yaşındaki bir sübyan
Yokluktan bunalmış bir ev kadını
Ayın yarısında parası bitmiş bir emekli
Açlık sınırı altında ücret alan bir asgari ücretli
Genç bir üniversite öğrencisi
Radyo yayını yapan bir spiker dile getirmiş olsaydı akıbetleri ne olurdu?
YETKİLİ YETKİSİZ HERKESE SESLENİYORUM
Lütfen artık gereğini yapın
Kardeş kardeşi katletmeden…
Cennet vatanım kan gölüne dönmeden… ağızlarından köpükler saçarak koltuğunu, Saltanatını ve istikbalini kurtarmaya çalışan kan emicilerden, ruh hastalarından, zorba, yobaz ve katillerden bu ülkeyi temizleyin.
Yoksa vebali boynunuz dadır.
Sevgiyle kalın

Comments

“TEHDİT VEYA HAKARET DEĞİL” için bir yanıt

  1. Malesef bende aynı düşüncedeyim, bu söylemler halkı kışkırtıyor. Sokağa çıkmak istemeyen halk dahi bu söylem karşısında yeter ulan be deyip kendini sokağa atar . Insanları kutuplastirdi, nefret tohumları ektirdi. Halkı kucaklamak yerine saldırıyor, hakaret ediyor. Görende %75 ile iktidara geldi sanır, demekki oy oranı çok daha yüksek olsaydı kimse tutamazdi bu zatı karsimdaki azınlıklar deyip ülkede terör estirirdi . Bindik bi alamete Turk halki olarak gidiyoz kiyameye .

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir