SERDAR DENKTAŞ’IN YILDIZI PARLIYOR

<p>SERDAR DENKTAŞ’IN YILDIZI PARLIYOR
Hüseyin MÜMTAZ</p>
<p>Maliye Bakanı Serdar Denktaş Bayrak Televizyonunda yayınlanan Basın Odası programında basının kendisine çeki düzen vermesi, eleştiri üslubunu değiştirmesi gerektiğini kaydetmiş.
Denktaş “Ben siyasetçiyim, tabi ki beni eleştirin ama devletin parası ile uyduya yayın yaptığınız devletten aldığınız katkıyla yapılan programdan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne hakaret edemezsiniz” demiş. Denktaş basın içerinde bazı programcıların Güney Kıbrıs’ı övdüğünü ancak KKTC’yi yerden yere vurduğunu söyleyerek bir tane KKTC olduğunu ve ona sahip çıkılması gerektiğini savunmuş.
Yüzde yüz katılıyorum.
Denktaş ayrıca, 2018 yılında uygulanan ve "basılı medya" kapsamında gazeteleri kapsayan teşvik sisteminin 2019 bütçesinde yer almadığını açıklamış.
Bilindiği gibi KKTC’de devlet gazete başına her ay ortalama 5 ile 20 bin TL; televizyonlara da uydu bağlantısı için belli bir katkı ödemekteydi.
KKTC’de yerli gazeteler satılsın diye, fiyatları 1 ilâ 2 lira arasında değişen Türkiye gazeteleri bir gün geç piyasaya çıkarılırken o yarım, tabloit “yerli” gazete fiyatları tam 5 lira’dır. (Yazıyla BEŞ)
Okuyucu hatırlayacaktır aşağı yukarı iki yıldır, devlet katkısı alan “bazı” gazete ve televizyonlarda her gün Türkiye’ye ve KKTC’ye, Türkiye’nin parasına, memuruna, askerine, Ayşe’sine, suyuna, havasına sövüldüğünü yazmış; buna bir de devlet yardımı yapılmasının neresinin doğru olduğunu sormuştum.
Kim üste para vererek kendisine sövdürür bu çağda?
“Kıdemli” politikacı Denktaş’ın son koalisyon bakanlık sürecindeki icraatları ve yukarıda söyledikleri; tezinin kabulü ile artık siyasette profesörlük mertebesine yükseldiğinin kanıtıdır.
Denktaş uzun yıllardır iki-üç milletvekili ile “kilit” olma özelliğini başarıyla yürütmüş; son kabinede de “yerliler/yerleşikler” bölücülüğü yapan küsurat partisini dışarıda bırakan tavrı ile takdir toplamıştı.
Sıra Ersin Tatar’dadır.
KKTC’de iç politika, Tatar’ın UBP Genel Başkanlığını kazanmasıyla hayli kırılgan bir düzleme girmiştir.
Erken seçim olur veya olmaz, mevcut hükümet bozulur yahut bozulmaz. Ama siyasetin baş aktörleri bundan böyle Tatar-Denktaş ikilisidir. Üstelik ufukta Cumhurbaşkanlığı seçimi de vardır.
Yerli/yerleşik bölücülüğüne Tatar’ın da fırsat vermeyeceğini düşünüyorum.
Kendisinden bir diğer “âcil” beklentim ise Denktaş’ın yukarıda altını çizdiği fikre, kendine bağlı yayın organlarında da dikkat etmesidir.3 Aralık 2018</p> - kıbrısta bayrak

<p>SERDAR DENKTAŞ’IN YILDIZI PARLIYOR
Hüseyin MÜMTAZ</p>
<p>Maliye Bakanı Serdar Denktaş Bayrak Televizyonunda yayınlanan Basın Odası programında basının kendisine çeki düzen vermesi, eleştiri üslubunu değiştirmesi gerektiğini kaydetmiş.
Denktaş “Ben siyasetçiyim, tabi ki beni eleştirin ama devletin parası ile uyduya yayın yaptığınız devletten aldığınız katkıyla yapılan programdan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne hakaret edemezsiniz” demiş. Denktaş basın içerinde bazı programcıların Güney Kıbrıs’ı övdüğünü ancak KKTC’yi yerden yere vurduğunu söyleyerek bir tane KKTC olduğunu ve ona sahip çıkılması gerektiğini savunmuş.
Yüzde yüz katılıyorum.
Denktaş ayrıca, 2018 yılında uygulanan ve "basılı medya" kapsamında gazeteleri kapsayan teşvik sisteminin 2019 bütçesinde yer almadığını açıklamış.
Bilindiği gibi KKTC’de devlet gazete başına her ay ortalama 5 ile 20 bin TL; televizyonlara da uydu bağlantısı için belli bir katkı ödemekteydi.
KKTC’de yerli gazeteler satılsın diye, fiyatları 1 ilâ 2 lira arasında değişen Türkiye gazeteleri bir gün geç piyasaya çıkarılırken o yarım, tabloit “yerli” gazete fiyatları tam 5 lira’dır. (Yazıyla BEŞ)
Okuyucu hatırlayacaktır aşağı yukarı iki yıldır, devlet katkısı alan “bazı” gazete ve televizyonlarda her gün Türkiye’ye ve KKTC’ye, Türkiye’nin parasına, memuruna, askerine, Ayşe’sine, suyuna, havasına sövüldüğünü yazmış; buna bir de devlet yardımı yapılmasının neresinin doğru olduğunu sormuştum.
Kim üste para vererek kendisine sövdürür bu çağda?
“Kıdemli” politikacı Denktaş’ın son koalisyon bakanlık sürecindeki icraatları ve yukarıda söyledikleri; tezinin kabulü ile artık siyasette profesörlük mertebesine yükseldiğinin kanıtıdır.
Denktaş uzun yıllardır iki-üç milletvekili ile “kilit” olma özelliğini başarıyla yürütmüş; son kabinede de “yerliler/yerleşikler” bölücülüğü yapan küsurat partisini dışarıda bırakan tavrı ile takdir toplamıştı.
Sıra Ersin Tatar’dadır.
KKTC’de iç politika, Tatar’ın UBP Genel Başkanlığını kazanmasıyla hayli kırılgan bir düzleme girmiştir.
Erken seçim olur veya olmaz, mevcut hükümet bozulur yahut bozulmaz. Ama siyasetin baş aktörleri bundan böyle Tatar-Denktaş ikilisidir. Üstelik ufukta Cumhurbaşkanlığı seçimi de vardır.
Yerli/yerleşik bölücülüğüne Tatar’ın da fırsat vermeyeceğini düşünüyorum.
Kendisinden bir diğer “âcil” beklentim ise Denktaş’ın yukarıda altını çizdiği fikre, kendine bağlı yayın organlarında da dikkat etmesidir.3 Aralık 2018</p> - kıbrısta bayrak

SERDAR DENKTAŞ’IN YILDIZI PARLIYOR
Hüseyin MÜMTAZ

Maliye Bakanı Serdar Denktaş Bayrak Televizyonunda yayınlanan Basın Odası programında basının kendisine çeki düzen vermesi, eleştiri üslubunu değiştirmesi gerektiğini kaydetmiş.
Denktaş “Ben siyasetçiyim, tabi ki beni eleştirin ama devletin parası ile uyduya yayın yaptığınız devletten aldığınız katkıyla yapılan programdan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne hakaret edemezsiniz” demiş. Denktaş basın içerinde bazı programcıların Güney Kıbrıs’ı övdüğünü ancak KKTC’yi yerden yere vurduğunu söyleyerek bir tane KKTC olduğunu ve ona sahip çıkılması gerektiğini savunmuş.
Yüzde yüz katılıyorum.
Denktaş ayrıca, 2018 yılında uygulanan ve “basılı medya” kapsamında gazeteleri kapsayan teşvik sisteminin 2019 bütçesinde yer almadığını açıklamış.
Bilindiği gibi KKTC’de devlet gazete başına her ay ortalama 5 ile 20 bin TL; televizyonlara da uydu bağlantısı için belli bir katkı ödemekteydi.
KKTC’de yerli gazeteler satılsın diye, fiyatları 1 ilâ 2 lira arasında değişen Türkiye gazeteleri bir gün geç piyasaya çıkarılırken o yarım, tabloit “yerli” gazete fiyatları tam 5 lira’dır. (Yazıyla BEŞ)
Okuyucu hatırlayacaktır aşağı yukarı iki yıldır, devlet katkısı alan “bazı” gazete ve televizyonlarda her gün Türkiye’ye ve KKTC’ye, Türkiye’nin parasına, memuruna, askerine, Ayşe’sine, suyuna, havasına sövüldüğünü yazmış; buna bir de devlet yardımı yapılmasının neresinin doğru olduğunu sormuştum.
Kim üste para vererek kendisine sövdürür bu çağda?
“Kıdemli” politikacı Denktaş’ın son koalisyon bakanlık sürecindeki icraatları ve yukarıda söyledikleri; tezinin kabulü ile artık siyasette profesörlük mertebesine yükseldiğinin kanıtıdır.
Denktaş uzun yıllardır iki-üç milletvekili ile “kilit” olma özelliğini başarıyla yürütmüş; son kabinede de “yerliler/yerleşikler” bölücülüğü yapan küsurat partisini dışarıda bırakan tavrı ile takdir toplamıştı.
Sıra Ersin Tatar’dadır.
KKTC’de iç politika, Tatar’ın UBP Genel Başkanlığını kazanmasıyla hayli kırılgan bir düzleme girmiştir.
Erken seçim olur veya olmaz, mevcut hükümet bozulur yahut bozulmaz. Ama siyasetin baş aktörleri bundan böyle Tatar-Denktaş ikilisidir. Üstelik ufukta Cumhurbaşkanlığı seçimi de vardır.
Yerli/yerleşik bölücülüğüne Tatar’ın da fırsat vermeyeceğini düşünüyorum.
Kendisinden bir diğer “âcil” beklentim ise Denktaş’ın yukarıda altını çizdiği fikre, kendine bağlı yayın organlarında da dikkat etmesidir.3 Aralık 2018


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir